vekil olma idrakini yakalayamamış, türkiye devleti menfaatlerini iktidara muhalefet etmek pahasına ucuz bir fiyata satmış chp tokat milletvekili orhan düzgün ün sözleridir. söylediklerinin terör örgütüne moral sağlayacak nitelikte olmasını geçtik, mantığından şüphe duyar olduk. acaba vekilimizin bir yere hakimiyet altına alma kıstasları neler? bir bölge başka bir güç tarafından hangi cihetlerden ele geçirilir ki biz orası artık bizim kontrolümüzde değil deriz ve terör örgütü bu şartların hangilerini yerine getirmiştir.
"Şunu artık biliyor ki insanlar, ülkenin Güneydoğusu'ndaki kontrol AKP'nin uyguladığı yanlış politikalar sonucunda Türk devletinin kontrolünden çıkmıştır. Bugün orada hakim olan güç PKK'dır maalesef. Yani bunu çok büyük bir üzüntü ile söylüyorum ama dediğim gibi bu var olan bir gerçek. Bunu herkes görüyor, herkes biliyor" diye konuştu."
önce hüseyin aygün ün "çay içmeye gitmesi", teröristlerden arkadaşlar diye bahsetmesi ve sonra da bu açıklamalar. yeni chp kimlerin elinde ve nereye gidiyor? nereye gittiğini belki pek kestiremeyiz ama başkalarının faydalarına hizmet ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
çifte standarttan, yalan habercilikten, karamalardan ve partizanlık yapmaktan bıkmayan chp medyasının bu garabetlerine bir yenisini daha eklemesidir.
4 aralık 2011 izmir cumhuriyet mitingi hüsranla biten, ilgi görmeyen, 1 milyon kişi beklerken 20 bin kişi gibi bir rakama ulaşan chp ye gaz verme ve "chp geliyor" politikalarını idame ettirme adına yaptıkları haberlerle kendilerini de küçük duruma düşürmüşlerdir.
şayet linke tıklarsanız söz konusu haberde örneğin katılımla ilgili bir rakam verilmemiştir. ayrıca her habere foto galeri ekleyen milliyet bu habere fotoğraf eklememiştir. mezkur haberde yalnızca bir tane yer alan fotoğraf meydanı bayağı bir kalabalık göstermektedir. baksanıza tıklım tıklım her yer.
burada ise haberin en altında mitingden notlar diye bir başlık görüyoruz. nedense burada katılım hakkında ne nitel ne de nicel açıdan bir kelam zikredilmemiş. hayret milliyetin abisi hürriyet te de galeri falan yok. oysa ki fotoğraflar akp lileri telaşa sokabilirdi.
son olarak bunlara fotoğrafla cevap verelim;
4 aralık chp izmir mitingi fotoğrafları. biraz önce tıklım tıklım görülen meydan;
başbakan recep tayyip erdoğan ın dersim tartışmaları sonucu chp de çözülme yaratması sonucu chp yi ikiye bölmeye çalışmasıdır.
şöyle ki; bu tartışmaların açılmasıyla bir yandan dersimli ve bu olaylardan birinci derecede etkilenmiş kılıçdaroğlu nun samimiyetsizliğini ve tutarsızlığını meydana çıkarıp onu kamuoyu önünde bir kere daha siyasi olarak mağlup edegelirken diğer yandan da chp içindeki dersim konusunda hassas bir duruş gösteren, asla ve kati suretle dersim olayı mustafa kemal e mal edilemez, chp bundan dolayı dersimli lerden özür dilemek zorunda değildir diyen, hata kabul etmez biçimde bu meselenin arkasında duran ve hatta "analar ağlasın" diyen ulusalcı-baykalcı kanadı kaşıyarak chp içinde ciddi bir tartışma ve çözülme yaratmıştır.
çok akıllıca bir siyasi oyuna imza atmış gibi görünüyor şimdilik. sonuçlara bakarsakta dersim olaylarını yeniden gündeme getiren ve mustafa kemal de hatalıdır diyen tunceli milletvekili hüseyin aygün e karşı sert bir refleks gösteren ultraulusalcı-baykalcı cephenin parti içinde sindirilmeye çalışılmasıyla şimdiye kadar amacını yerine getirmiş halde.
tüm bunların sonunda zaten etkisiz bir muhalefet yapan chp ikiye bölünürse ak parti için iktidarı devam ettirmek çok kolay hale gelecektir.
galatasaray kulübü başkanı ünal aysal ın bugün lig tv de verdiği transfer müjdesidir.
bir de tarif etmiş yeni transferi;
"transfer edeceği isimler konusunda şeffaf olamadığını söyleyen aysal, "ama muhakkak ki takıma getirmek istediğim isimler var. teklifin hocadan gelmesini beklerim. kafamdaki isim özellikle ingiltere'de oynayan bir oyuncu. i̇ri yapılı, beyaz tenli, güçlü, yakışıklı" diyerek listedeki ismi üstü kapalı açıkladı."
döşü de kıllı olursa lig tarihinin en önemli transferlerinden biri olacaktır elbette.
tam olarak 200 pkklının ne halt yediğinden haberdar olamayan tsk mensupları olacaktı neden böyle oldu bilemedim. çokta mühim değil.
tanıma gelelim; 19 ekim 2011 çukurca saldırısını gerçekleştirmiş 150-200 civarı pkk lının sınırdan geçişini ve/veya yurt içindeki hareketlerini heronlarıyla, termal kameralarıyla, yahu herşeyi bırakın dürbünüyle göremeyen ve hatta bununla da yetinmeyip hiçbir biçimde istihbarat düzeyinde haber alamayan tsk mensuplarıdır.
bu adamlar sınırdan geçtilerse be hey komutanlarım 100 kişilik bir grupun ağır teçhizatlarla ülkeye sızdığını nasıl tespit edemezsiniz?
burnunuzun dibine kadar gelen bu adamlardan nasıl haberdar olmazsınız?
karakollarımıza saldıran bu haysiyetsizlere karşı neden her çatışma da tsk bu eşkıyadan daha fazla zaiyat verir?
çok ciddi manada tsk bu konular hakkında açıklama yapmalı, kamuyounu bilgilendirmelidir. hükümette diğer yapması gerekenlerin yanında bunun hesabını sorumlulardan almalıdır.
eminiz ki bu tip saldırılar ve ağır bilançolar ilk değildir, son da olmayacaktır. devletin her kademesi gerekeni millete karşı ciddi bir sorumluluk içinde yapmalıdır.
chp genel başkan ı kemal kılıçdaroğlu nun mısır a giden başbakan ın yerine gazze ye gitmesi durumudur.
başbakanın her ayak bastığı yere ondan sonra gitmesiyle meşhur olan chp genel başkanı bu kez bir level atlayıp, biraz da kurnazlık yaparak gazze ye giderse bizleri vallahi utandıracaktır.
haydi gazzeye gandhi, nasılsa israil le aranda iyi.
kılıçdaroğlu ndan çizik yiyen gürsel tekin in ajanslara düşen son açıklamasıdır. bombadır.
terör olaylarının seçim sonrası artması ve hükümetin son 1 hafta içinde verdiği sert tepkiler için;
''sayın başbakan ve iktidar partisine soruyorum, vahiy mi geldi terör seçimden sonra azdı?'' dedikten sonra incilerini dökmüş.
ve;
reformlar olmadan silahlı mücadelenin bir işe yaramayacağını savunmuş.
yahu siz değil miydiniz açılıma karşı olanlar?
imralı ile masaya oturulmaz diyenler?
hepsini geçtim 40 yılın başı oturup belki iki düzgün kelam edersiniz diye sevinecektim ki yine chp riyakarlığı, yine chp lakaytlığı, yine chp aymazlığı.
lafa da bak: "vahiy mi geldi?". o değil de sizden gına geldi be bir işiniz düzgün olsun başka şey istemem.
hakan albayrak ın zihinleri sarsan, insanın kafasını kaldırıp modern dünyayı yeniden sorgulamayı ve ona karşı bir kez daha temkinli yaklaşmayı öğütleyen şiiridir.
yaşasın konfederasyon yaşasın kamçılar ve köleler
çünkü siyahları sevsem de
lincoln'in bir yalancı olduğunu biliyorum
dengeler adına vuruldu kim vurulduysa
çiftçiler, marlyn monreo, bağdat
dengeler adına bırakıldım kendimle başbaşa
burada, şehremini'de
ve bir hallaç pamuğuna dönüşmüş olarak
kimim ben
nereden gelip nereye gidiyorum
bunun ne önemi var
mossad besliyor kafka'yı
zen'i amerika finanse ediyor
çünkü hepimizi uyuşturup
ortadoğu'yu ateşe vermek istiyorlar
ikilem,üçlem ve dörtlemler
alternatif çöplüğüne döndü
üçüncü dünyanın beyinleri"hiç akletmez misiniz?""hayır etmeyiz..."felsefenin soysuz çarkına teslim ederiz ayetleri
öyle büyüttük öyle büyüttük ki felsefeyi
eylemide aldı içine
ve ateşler içinde,bağdat'ın orta yerinde
çırılçıplak kaldık işte
dengeler adına silahsız
dengeler adına şahsiyetsiz
miskin, geveze, entellektüel
dengeler adına vurmadı bizi
kim vuramadıysa
dengeler adına şair yaptılar bizi.
sol görüşlü sivil toplum örgütlerinin afetzedelere, açlıkla mücadele edenlere, acil ihtiyaç sahiplerine yardım etmemesi durumudur.
yakın geçmişte haiti de ki deprem felaketi, japonya da ki tsunami felaketi, somali de ki açlık ve daha bir çok acil durum da söz konusu insanlara en önde ve en hızlı biçim de yardım faaliyetleri düzenleyen ve yardım götürenler müslüman sivil toplum örgütleri olmuşlardır.
insan haklarına, sosyal eşitliğe, insanca yaşamaya bu denli önem veren, kendini sol olarak adlandıran ve ülkenin ana muhalefet partisi olabilme hakkını elde etmişlerin ve tabi ki diğerlerinin bu olaylarda neden arka sıralarda kaldığı ve çaba göstermediği merak edilmektedir doğrusu.
önem verenler tabi ki var bu işlere sol cenahta. mesela başbakan gidiyor diye somali ye gidenler falan.
meclis başkanı ve ak parti milletvekili cemil çiçek in müsiad ın lüks iftar organizasyonuna gösterdiği tepkidir.
kendisini kutlarız ve bu organizasyonlar yerine insanları hayırlara vesile olacak işlere yönlendirmesini
dileriz.
"30 yıldır katılıyorum, yüzde 70 aynı insanlar. belli ki israf yapıyoruz. kişi başı 30 dolardan başlayan ve 60 dolara varan paralar ödeniyor. eğitim bursuna, ekmeğe ihtiyacı olan insanlar var."
tanım: seçilmiş milletvekillerinin yeni yasama dönemi başlamadan önce ettikleri yemin.
hakikaten ziyadesiyle sakat bir metin. faşizan ifadeleri es geçtim. asıl parmak basmak istediğim noktalar var, onlar gözden kaçar yoksa.
şu an da 24. dönem meclisi milletvekili yeminleri sürüyor. hep beraber izliyoruz. takıldığım bir kaç nokta var aktaralım;
"herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim." diyor vekiller.
- yukarıda söz konusu yeminden bir kesit sunulmuştur. burada bir hinlik seziyorum ben. insan hakları ve temel hürriyetlerden yararlanmasından bahsedilmiş eyvallah. fakat burada eksik bir şey var sanki. metni okuduğumda garibime gitti. neden orada ".... eşit şekilde yararlanması" ifadesi konulmamış.
- ikinci olarak ise bu yemin kanunların ne kadar hantal ve statik olduğunu ufak bir delil yoluyla bizlere tekrar göstermişdir. malum söz konusu seçimlerin tüm partilerce birinci gündem maddesi "yeni anayasa" yapılmasıydı. yeni yasama döneminin başlamasıyla belki de ilk iş bu olacak. fakat bakıyoruz orada bir ifade anayasaya sadık kalacağına vekillere namus ve şeref üzerine and içtiriyor. evet bu adamlar yeni anayasa yapacak. belki de çoğu vekil sırf bu yüzden girdi meclise. ancak daha dakika bir anayasa sadık olmak üzerine and içtiriyorlar.
dediğim gibi ya kanunlar hantal ve vekillerle dolayısıyla milletle alay ediliyor ya da bizim vekiller çok yalancı. bundan önce zaten zırt ve pırt kanun değiştirip ufak ufak ihlale kalkıyorlardı yeminlerini. şimdiyse yeni anayasa yapacaklar, namus ve şerefleri riskte mazallah.
en nihayetinde bu çökmüş ve olduğu yerde kalakalmış, ne sağa ne sola dönebilen, yerinden kıpırdayamacak hale gelmiş sistemin bir güzel ifadesi ve delilidir bu yeminde.
chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu tarafından dışişleri bakanı ahmet davutoğlu hakkında sarfedilmiş sözlerdir.
"son dönemde hükümete yönelik eleştirilerini karne siyaseti üzerinden sürdüren kılıçdaroğlu, bu kez dışişleri bakanı ahmet davutoğlu'na karne verdi.
sayın davutoğlu'nun dış politikasına zayıf veririm diyen chp lideri, bugüne kadar en kötü dışişleri bakanlarından birisi. ayakları yere basmayan, türkiye gerçeklerinden kopuk, söylemleri çok fazla dikkate alınmayan bir politikacı olarak dışişleri tarihinde yerini alacaktır diye konuştu."
ahmaklıktır. ferasetsizliktir. yaşamı andan ibaret sanmaktır.
birinci aptallık ; seçime 4 ay kalmış iktidarda her seçimi meşru şekilde kazanmış iktidar var. sen çıkıp bunu söylüyorsan "benim muhalefetim, siyasi kabiliyetim muktedir olmaya yeterli değil halkım siz orduyla bir beraber devirin bu hükümeti, sonra da ordu kurduğu hükümette bana başbakanlık versin." diyorsundur. hani senin demokratlığın, hani senin halkın reyine saygın.
ikinci aptallık ta şudur ki ; hadi diyelim oldu da akp iktidardan düştü. hadi o da olduya sen iktidar oldun. yarın bugün akp veya başka bir parti "hadi halkım indirelim bunları, bunlarda ayaklanmayla gelmedi mi buraya nasılsa?" derse sen ne yapacaksın? bunun sonu gelir mi? o zaman iktidar akp olsun, mhp chp olsun, onlara muhalif olanlar, iktidarı bırakmasını isteyenler ayaklansın mı?
chp ve kılıçdaroğlu ndan beklediğim bir hareket olduğu için şaşırmadığım açıklamalardır bunlar. sonu başı belli olmadan, söyleyeceğinin nereye varacağını bilemeden konuşmuş yine. allah akıl fikir versin ne diyelim.