düğünlerde, gelinlerin aksesuar olarak tasıdıkları çiçektir. ayrıca gelinin fırlattığı bu çiçeği yakalayan bekar hatunun koca bulacağına dair bir inanış vardır. ne derece doğrudur, orasını bilemem...
tatlıses in 2008 tarihli albümünden bir şarkı. güfte, beste azeri kızı günel in abisi tunar bilmemneoğlu na ait. adamın beline vuran şarkılardan. türünün son örnekleri içinde en iyisi...
seni gezen bu gözlerim
hasretinden kan yaş döker
eğer işitse sözlerim
ah çeker dağlar diz çöker
tim winton un aynı dlı kitabından sinemaya uyarlanacak olan film. Phillip Noyce un yönetmenliğini yapacağı filmin basrol oyucuları, rachel weisz ve colin farrell imiş.
gösterim tarihi 2009. ayrıca russell crowe ile de görüşmeler sürüyormuş. göreceğiz...
halimi soranlara minel aşk diyip durdum. aşktan çok çektim yıllarca. divane oldum, deli oldum, dolaşıp durdum ortalıkla. hep soğuktu havalar, hep üşüdüm. üşüttüm neticede gönlümü, hasta ettim. kırdım, yıktım. heba ettim. yordum. hem kendimi hem de kalbimi. yorulduk ikimizde. dostumuz olmadı bu yolda. yalnız yürüdük hep. sakın ha dostlarım alınmayın bu sözüme. tenzih ederim sizi. siz benim her şeyimsiniz. ama gönül derdi bu. siz de bilirsiniz en az benim kadar. gönül yarasının tek melhemi canandır. kimsenin kimseye faydası dokunmaz bu meselede.
velhasıl tükenmeye yüz tuttuk. dermanımız kalmadı. ve anladık ki olmuyor artık, olmayacak. geçmişimizi bırakarak, tek yükümüz olan umudu sırtlanarak terk i diyar eyledik rum ellerinden. kimseleri tanımadığımız, kimselerin de bizi tanımadığı, umudu yeşertebileceğimiz bir yere göç ettik.
sıcaktı buralar. buraya geldik. beğendik, sevdik buraları. belki de öyle inandırdık kendimizi, öyle olmasını istedik. sordum gönlüme halin nedir, nicedir diye. pek bi şey demedi. çok ağrım yok, iyiyim dedi. farkettim ben de iyiydi hali. ben de iyiydim. hatta yeni yeni hayaller bile kurmaya başlamıştım. ikimiz de iyileşiyorduk anlayacağınız. çok konuşmuyorduk ama gerçekten iyiydik. pek konuşmadan, pek danışmadan yaşadık biraz...
günlerden bir gün, uzunca ve dar pencereden vuran sıcakla hayale dalabilmiştim neticede. karşımda duran o heybetli, o yüce anadolu dağları beynimdeki cennet tasvirine denk düşüyordu. beni gören mutlusun, huzurlusun diyordu. gözlerim istediği yere dönüyordu. istediğine bakıyordu. bakıyordu ama görmüyordu. bir an kalbimin sesini duydum. irkildim. hani insan bir anda kendine gelir ya ben de o misal bi hal aldım. gözlerimi hatırladım. baktığım yeri gördüm. karşımda bir güzellik duruyordu. istemsizce gülümsedim. kalbimin atışlarını daha fazla hissetmeye başladım. eskiden de böyle güzeller görürdüm ama sonra bir utançla eğerdim başımı. eğemedeim ama bu sefer gözlerimi kaçırmak istedim karşı çıktılar, uymadılar bana. kendimi toparladıktan sonra hak verdim onlara. inanmazsınız, nefes alabildiğimi hatırladım.
güzeldi çünkü, çok güzeldi. size onu anlatmayacağım. zaten istesem de anlatamam. onun da tüm güzeller gibi keman kaşları, elma yanakları, güneş vurdukça daha da parlayan kızıl saçları var. ama bunlar değildi kalbime, gönlüme, gözlerime söz geçiremememin sebebi. başka bişey. nedir o demeyin. cevabını bilirim ama anlatamam. onu size sadece gönlüm anlatabilir. ama o da yerinde değil şu an. kaptırdı kendini...
dışarı çıktım sonra. en derinlerden aldığım nefesimle, karşımda duran ulu dağlarla, alnımdaki güneşle gülmeye başladım yine. ve farkettim ki üşümüyorum artık. sıcak esiyor buralara...
alejandro sanz ın varlığından yeni haberdar olduğum* çok güzel bir şarkısı...
gerçi uktecimiz türkçesini istemiş* ama ispanyolca ve ingilizcesiyle yetinecek artık. isterse italyancasını ve fransızcasını da yazabilirim...
tiritas pa este corazón partio.
tiritas pa este corazón partio.
ya lo ves, que no hay dos sin tres,
que la vida va y viene y que no se detiene...
y, que s? yo,
pero miénteme aunque sea, dime que algo queda
entre nosotros dos, que en tu habitación
nunca sale el sol, ni existe el tiempo,
ni el dolor.
llévame si quieres a perder,
a ningún destino, sin ningún porque.
ya lo s? que corazón que no ve
es corazón que no siente,
o corazón que te miente amor.
pero, sabes que en lo mas profundo de mi alma
sigue aquel dolor por creer en ti.
qu? fue de la ilusión y de lo bello que es vivir?
para que me curaste cuando estaba herio.
si hoy me dejas de nuevo el corazón partio.
quién me va a entregar sus emociones?
quién me va a pedir que nunca le abandone?
quién me tapara esta noche si hace frío?
quién me va a curar el corazón partio?
quién llenara de primaveras este enero,
y bajara la luna para que juguemos?
dime, si tu te vas, dime, cariño mío,
quién me va a curar el corazón partio?
tiritas pa este corazón partio.
tiritas pa este corazón partio.
dar solamente aquello que te sobra
nunca fue compartir, sino dar limosna, amor.
si no lo sabes tu, te lo digo yo.
después de la tormenta siempre llega la calma,
pero, s? que despus de ti,
después de ti no hay nada.
para que me curaste cuando estaba herio.
si hoy me dejas de nuevo el corazón partio.
quién me va a entregar sus emociones?
quién me va a pedir que nunca le abandone?
quién me tapara esta noche si hace frío?
quién me va a curar el corazón partio?
quién llenara de primaveras este enero,
y bajara la luna para que juguemos?
dime, si tu te vas, dime, cariño mío,
quién me va a curar el corazón partio?
acı çektirmek ve cekmekten zevk almak kadının doğasında vardır. böyle bir saptama yaptım. çok dikkate almaya gerek yok. beğenmeyen ''saplamanın saptaması işte, ne olacak ki'' deyip geçebilir. önemi yok...
neyse mevzuya gelelim. aşık olduğum kadında da, arkadas, dost olduğum kadınlarda da gördüm. kimi zaman kendileri de itiraf ettiler. kadınların olduğu ilişkilerin istisnasız hepsinde bir sorun vardır. bir acı, hüsran vardır. olmalıdır. eğer olmazsa bu durum da kadın için bir sorundur. hiç bir sorun yoksa, bu sefer de neden benim ilişkimde sorun yok diye dert yaparlar. kuruntu yaparlar, kendilerini yerler.
erkeklerle kadınların beyin işleyişi farklı olduğundan yani kafa ters yöne döndüğünden kadınları anlamam mümkün değil. o yüzden neden acı çekmekten ve dolayısıyla çektirmekten hoşlanırlar bilemiyorum.
bir dostum var cok severim. saf çocuktur. iki yıldır bir sevgilisi var. kız çocuğa resmen kabir azabı çektiriyor. yolda yürürken yanından bir kız geçse, ''neden bakıyorsun kızlara, hoşlandın mı beni beğenmiyor musun artık'' vıdı vıdı bıdı bıdı, çocuğun ağzına sıçıyor. çocuk ise bırak başka kıza bakmayı, sevgisinden başını kaldırmıyor. kaldırıyorsa namerdim. ha sevgilisi bunu bilmiyor mu? biliyor. ama yine de çocuğa çektiriyor ve neticede hem çocuk hem de kendisi üzülüyor, acı çekiyor.
bu sadece ufak bir örnek. bu ve bunun gibi milyonlarcasını gördüm ben bu kısacık ömrümde.
işin enteresan tarafı da bunu açık açık itiraf ediyorlar. ''evet, ben acı cektirmeye, kıvrandırmaya bayılıyorum'' diyorlar. peki sen üzülmüyor musun diyorum, ''e evet, ben de üzülüyorum ama hoşlanıyorum bundan, bayılıyorum hatta'' gibi bir cevapla karşı karşıya kalıyorum.
işte bu esnada ''neden?'' sorusunu sormayı bir vazife olarak görüyorum. mutlu, huzurlu, beraber koca bir ömrü geçirmek varken, neden bu acı, bu keder, bu eziyet? o kadar düşündüm tek bulabilidiğim cevap, ''östrojenden kaynaklanıyor herhalde'' oldu. ama cok mantıklı bir cevap olmadığının da farkındayım. neticede bilen, bilip de açıklamak, çözüme kavuşturmak isteyen beri gelsin?
her sene gibi yine geldi basimiza.
izin zamaninda yasanan bu tatli bela
tatile gidecegiz çünkü ailece,
tabii ki canli varirsak memlekete.
aslinda babam iyi sofördür.
ama ara sira dalip gidiveriyor direksiyon basinda
ya baba gel çek kenara, bir saat bile olsa yat istirahata,
tabiiki bizimki buna kulak asmaz.
sis ve ayaz fakat babam yine son gaz.
arabanin içinde hediye dolu.
stereo müzik seti, kot pantalonu.
her türlü kremler ve daha daha neler.
bu kadar hediyeyi kime verecekler
ve bu kadar yiyecegi kim yiyecek?
torbalarla çörek ve börek.
taze pide sucuk, tulumba tatlisi
düpe düz yolda aç kalma paranoyasi.
benden bu kadar. ikinci bölümde sira kabus kerim'de
anlatsin da dinle...
dayan dostum yolun daha çok. kapikule ye kadar uyumak yok.
yok yok yok yolun daha çok.
çok çok sana uyumak yok.
arka arkaya olduk on araba.
24 saat geçti, vardik yari yola.
burasi yugoslavya. heyecan ve macera.
üçkagitçi dolu hani bana para.
"komsu bana para ver deutschmark olsun
üste bir de marlboro yüzlük olsun"
konvoyu kaybettik yalniz kaldik.
yetisiriz demistik ilk kazayi yaptik.
paldir küldür çiktik disari arabadan.
dakikasi olmadi bindirdiler arkadan.
"önüne bak kardesim yoksa kor musun?
yanina gelirsem gününü görürsün"
sinirlenme amca yok bu isin sakasi,
manisali ne de olsa bozulmasin kafasi.
babam çekti parka tam bes kisiyiz
derin uyumuyoruz, yoksa ayvayi yeriz.
geri döneriz varmadan kapikule ye,
soyulursak keriz gibi gündüz gözüyle.
bulgaristan dan basipta geçelim.
memlekete varip orda dinlenelim.
dayan dostum yolun daha çok.
kapikule ye kadar uyumak yok.
yok yok yok yolun daha çok.
çok çok sana uyumak yok.
gel efendim gel gel
kurbanin olam gel gel
gel efendim gel gel
sultanim ol gel gel.
üç gün boyunca çile, dert ve üzüntü.
nihayet sonunda kapikule göründü.
sinir kapisinda uzunca bir sira
binlerce araba pisiyor sicakta.
triptik almak için siraya girdik.
ezildik itildik saatlerce bekledik.
sonunda yanlis gise oldugunu farkettik.
yapma memur amca canimiz çikti yolda
inan bana seneye dogru yerde bekleyecegim.
kurban olam yol ver geçem.
hele sükür vardik memlekete sag salim.
bakin görün nedir benim halim.
nelere katlandik, neleri çektik?
dört hafta için bütün bu rezillik.
sevgilim bekliyor, kendini tutamiyor,
bozuk musluk gibi gözya$lari akiyor.
eglenip gülecegiz ah bol bol
gurbetlerden geriye dönüslerim ol.
nihayet kavustuk al sana hediyeni
koca sene çalistik hak ettik tatili.
dayan dostum yolun daha çok
kapikule ye kadar uyumak yok
yok yok yok yolun daha çok
çok çok sana uyumak yok...
Bazen öyle dalgalandım ki kabıma sığamadım
Bazen de öyle sakindim ki kıpırdamadım
Bazen uçar gibi,
Bazen hapis gibi,
Özgür ve tutsak.
Aşk için aşka küs.
Biraz şikayetçi,
Neşeli, kederli...
Aşk bir kahkaha
Senden duyunca daha güzel
Sevmek bir dokunuş
Bu sen olunca özel...
Kışın ortasında lapa lapa kar yağarken,
Aşkınla şarhoş, ellerim de ne hoş.
Tek bildiğim şey en çok seni sevdiğim.
Beni bana unutturan ve hatırlatan sensin.
Mucizelere sebep sensin.
Şükürler olsun benimlesin.
Aşk bir kahkaha
Senden duyunca daha güzel
Sevmek bir dokunuş
Bu sen olunca özel...
jack purcell kanada lı dünya şampiyonu badminton oyuncusu ve converse firmasının kendisi adına ürattiği bir ayakkabı modelidir.
esasında all star modeline çok benzer bir ayakkabıdır. tek belirgin farkı ise ayakkabının gülümseyen burun ucudur.
jack purceller türkiye de ortalama 125 - 150 ytl den satılmaktadır.
not: altı ay önce *101 ytl ye aldığım bu ayakkabılar, bugün aynı mağazada 135 ytl ye satılmaktadır. bu yüzden bu ayakkabıdan alacaksanız, öncelikle fiyat araştırması yapmanızı tavsiye ederim...
güzel bir ceza sarkısı. yeni sayılmaz, yaklaşık bir yılllık.
copy paste yapayım da tam olsun...
Her zaman record la on bu mic
bırak beni be kolpa bu son şarkım
bu bol keseden bi rap mi?
değil mega bi rap bu bak yere serer
bu mekanizma bu matematik al say
düşmanı sorma bana düşman ofsayt
ben farklı ben pi sayısı yoksa olmaz.
bu denklem fazla naza dayanmaz ki
ve sen kes kısa bana sıra geldi ben express bin gigabayt..
akıma değer hat akıma değil hat..
olmadı olmaz o korktukça gül solar ama ben korkmam
proglem çok çözülmesi gereken ona göre bi problem yoktur ki bana göre
ben bi bedramla yere seren adamı
hangi rapçi beni yıkabilir beni adamım?
[Nakarat] x 2
bana izin yok mu
sözüm acı ve toktur ve gerisi korkmuş
herkesi bağlarım yeri gelir ağlarız
kötü gözü dağlarım
RApi ne sandın lan? beni ne sandın?
cuz eleştirilerini bi kağıdı sardım
bu günü yazki bi kenara okusun veledin
sonra sana dönüp baba acaba bu ne? desin.
(A) elazığ, diyarbakır, adana, antep
(B) buzzhol, babylon ve birde hilton
ve şıklığını görcek bay artniyet ama
(A) şıklığına bakabilen dönüp
elbette tol ezecek hepinizi rap mi boş sence yoksa sen mi biraz hoşsun?
bence sen bi kıvar hadi jüri coşsun
sex güzel ama rap dahada bi hoştur
Rapimi yer misin?
Ceza der misin?
Akıl vermesin bana hiç kimse
sen yol ver ezmesin
CEZA geçmesin Plakam yerli ve sen kek misin?..
[Nakarat]
bi bakıma sende haklısın
bu duruma ben kayıtsızım
ve gözüme hiç gözükme ben buyum ve ben katıksızım
kelimelerle oynarım ben eylemimse bu
ben illegal fakat bu tarzınhocası ben ve seyre dal
acın döner ve ben tersine hocam sa nassreettin
savaşlarınla toplumu sen kattlettin
silahlarınla insanı mahvettin
fakat benim sesim çok mu az çıkar zanettin?
bak rapimde kan yok hiç elimde yok silah
küçük bi mikrofon var o da yeter hepde yetti zaten her sefer
şiddet gereksiz eylem raple eylen
bi müddet bekle belki sanda dönebilir felek
ve çarkı biz yöenetiriz bu maçı kesme
raple var olur yok olmuş her düşünce
rapi eleştirense boş beyin
boş verin beyin ve yedeğim olsun istemem, tekim
sonsuza kadar gider sesim...