o lezbiyen olan erkek arkadaşının aslında seni terk ederken diğeri de aslında senin kız arkadaşının... amaaaaan.... o lezbiyen olan ağzından öpüyo dimi lan...?
ya tamam anladık ateistsiniz. tamam çok entelsiniz. tamam çok zekisiniz. tamam en uzun sizinki. yeter artık sürekli sağa sola din yalan, allah yok, boşuna inanıyorsunuz... vs. yazmayı bırakın ya...
bana ne sen neye inanmıyorsan; sana ne ben neye inanıyorsam... sen kendi işine bak. ben kendi işime...
zaten açık olmak gerekirse, bilgi içerikli entryler hariç, çoğu ateizim içerikli yazılar sırf ergen tayfanın ilgi çekme merakı yüzünden var.
- ööö bön ötöistöm tömömmö...
(amk ergeni...)
gerçekten ateizme yönelmiş, araştırmış, soruşturmuş adam zaten polemiğe girmez....
uludağ sözlük kolpa ve şizofren röpörtaj programı...
sunucusu ve konuğu aynı kişi olaması diğer tüm programlardan ayrılmasını sağlıyor. zall'la görüştüm haberler iyi "sen o işi yap ben sana bi ateşleme yapacam" dedi. ama hangi işi olduğunu söylemedi. ben de bunu yaptım.
erkeklerin kadınsız kaldığı gün sayısı ile ilgi duydukları kadınların güzellik durumunun ters orantılı olmasıdır. bir erkek ne kadar abaza ise ilgi duyduğu kadının güzellik seviyesi aynı orantıda düşmeye başlar.
(tanım yaparken ölüyordum arkadaş... ne zorlama tanım oldu be)
kız: orta morta değil. birdiğin gollum. hatta erkek bile olabilir. https://galeri.uludagsozluk.com/r/617855/+
erkeğin tepkisi: sön çök gözölsön öşköööm! ver ver ver ver ver....
gördüğünüz gibi tespit yaptım. böyle tespitin aq. nedir lan bu erkeklerin çektiği.
iron man zırhında yüklü olan orjinal yazılımı silip -ki kendileri jarvis olarak adlandırılır sanırım- yerine windows kurmaktır. zordur.
misal uzaylı istilası sırasında savaşın ortasındasınız...
- windows!
+ buryun efendim!
- tüm gücü iticilere vermeni istiyorum!
+ güç yüklemesine on saniye... dokuz... sekiz... yedi... kırk dokuz... otuz beş... yirmi iki...
- windows!?
+ sayısal numaraları efendim bunlar...
- iticiler diyorum hadi!
+ lisans sözleşmesini kabul ediyor musunuz?
- !?
+ penisinizi büyütmek istermisiniz? (bu iletiyi spam olarak işaretlemek için komut verin...)
- windows dünyanın *nası sigildi ver şu iticilere artık gücü...!
+ iticiler devrede!
<kaboooom! (efekt şeysi)>
- windows silahları hazırla! misafirlermiz var...!
+ efendim tüm gücü iticilere verdim... silah için çalışan programları kapatmanız lazım... bellek seviyesi kritik...!
- lan senin ben...
+ bu program için ayrıca adobe flaş pleyırı güncellemeniz gerekmekte...
- tamam ulan tamam... ne gerekiyorsa yap!
+ silahlar devrede!
<buuum! buuum! buuum! (bunlar hep efekt işte)>
- lan noooldu neden durdun!?
+ windows ciddi bir hatadan kurtarıldı!
- lan bırak!?
+ valla çok ciddi lan...
bahar henüz gelmişti sokaklara. paltomun üzerine damlayan yağmur taneleri beni ıslatamasa da rahatsız edici bir ıslaklık hissi vermeye yetiyordu.
sakin bir pazar akşamı tanışmıştık begüm'le. arkadaş ortamının gözde bekarlarındandık ikimizde. yanyana koyup yakıştıranlar çoktu bizi. toplumun bu "hadi siz çift olun " baskısından çok esmer teni ve deli tavırları cezbetmişti beni. bir iki hafta görüşmüştük henüz. sudan sebepler yüzünden kavga etmeseydik bu hafta üçüncü haftamız olacaktı beraber. gönlünü almalıydım.
bu yüzden yağmura aldırmadan elimdeki bir demet ıslanmış papatyayla çalıştığı özel hastaneye gidiyordum.
dolmuştan hastaneye kadar olan kısımda barışma konuşmamızı hazırladım. provalı konuşmaların etkili olduğunu biliyordum. önceden hazırlanmış kelimelerle kandırma çabası değildi bu. kızların ortak özelliği, konuşmalarınızın içinden cımbızla seçtikleri kelimeleri ileride alehinize delil olarak kullanmasıydı. bu yüzden her kelime özenle seçilmeliydi. güvenlikten onun çalıştığı katı öğrendim. cerrahi. 3.kat.
asansörde doktorların anlamsız ve bir o kadarda gereksiz mesai dışı konuşmalarına katlanarak 3. kata çıktım. bankoda yoktu. bankodaki diğer heşireye;
"begüm hanım yemekte falan mı?"
bankodan kafasını kaldıran hemşire beni şöyle bir süzdü. sanırım facebook profil resimlerimi göstermişti begüm ona. beni tanıdı. elimdeki çiçeklere baktı. sonra ayıplar bakışlarla suratıma.
"hastanın yanında, tansiyon alıyor, gelir şimdi..."
bir süre saçma bir sessizlikte bekledim.
"ne arıyorsun burda?" dedi arkamdan gelen tanıdık ses.
beyaz önlük, beyaz pantolon içinde esmer teni iyice ortaya çıkmıştı. uzun siyah saçları örgülüydü, büyük kahve rengi gözlerinin etrafına kalem çekmişti sadece makyaj olarak.
"bunlar sana..." çiçekleri uzattım...
"çalışıyorum... git burdan..." dedi. çiçekleri almadı. naz yapacak zamandı şimdi tabi.... git diyordu, ne derse yapmalıydım tabi... "peki" dedim. asansöre doğru yürümeye başladım. ısrarcı olmak çoğu zaman elinize bişey geçmesini sağlamaz...
" dur tamam gitme!..." kolumdan tuttu... "sinirliyim sana..."
"önemi yok, haklısın..." dedim.
bankodaki hemşire arkadaşına döndü.
"314 hala boş mu?" dedi..
"evet" dedi kız... "akşam üstü gelecek oranın hastası...
elimden tutarak bankonun iki yan tarafındaki odaya sürükledi beni. içeri girdik. bir kaç dakika dışarı çıktı."sen az bekle" dedi bana.
hastane odalarının tek tip dekorasyonunu incelemeye koyuldum bende... bir televizyon. bir klima, bir yatak ve bir dolap... otel odasından tek farkı buzdolabı ve koridordaki hemşireler... bi de yatağın başındaki tıbbi zımbırtılar tabi...
içeri geldi. kapıyı içeriden kilitledi.
"anlat... seni dinliyorum." dedi. yanıma kıvrıldı.
önceden hazırlamış olduğum konuşmaya başladım. akıcı bir şekilde konuya konsantre halde durmaksızın anlatıyordum. derken parfüm kokusu dayanılmaz bir hal almaya başlamıştı. ben anlatıyordum ama o dinlemiyordu. nerdeyse yatağa uzanmış haldeydik. konuşmamın ortasında dudaklarıma bir öpücük kondurdu. "uzun uzun çalışmışsın belli..." zeki kızları sevmek ayrı bir ızdırap tabi... "özledim seni..." dedi ve bir öpücük daha...
bana sarıldı. ben de karşılık verdim. dudağımı ısırıyordu. önlüğünün düğmelerini açtı. altında ip askılı bluzu vardı sadece. paltomu sıyırdı. "dur begüm, ne yapıyorsun? birisi gelecek!" gömleğimin düğmelerini açarken kulağıma fısıldadı." merak etme kimse gelmez... gelen olursa bankodan arayacaklar..." dedi... kulağımdan boynuma ordan dudaklarıma geçti..
onbeş dakika içerisinde ikimizde yarı çıplak ve terli halde soluk soluğaydık... tutku dolu kısık sesli inelemeler, sırta geçen tırnaklar...
***
bir hafta sonra, aynı gün tekrar ayrıldık. bir demet papatya yetmezdi bu sefer tabi... ortak bir arkadaşımızdan öğrendiğim kadarıyla aramızda geçen bu mecaranın ertesi günü hastaneden kovulmuş. sebebini kimse bilmiyormuş. kovulduğunu bana da söylememişti... öğrendiğim zaman bankoda bekleyen dedikoducu hemşireden başka sebep bulamamıştım ben...
zira mekan ve zamandan soyutlanarak bir saat seviştiğimiz hastane odası kalmıştı aklımda sadece... bir de kahve rengi o kocaman gözler...
bir erkeğin başından geçen türlü maceraların anlatıldığı güncedir. seri bir şekilde bu günden itibaren yazılacak ve yayınlanacaktır. tüm olaylar gerçektir. mekanlar gerçektir. sadece -kişilik haklarına olan saygıdan dolayı- isimler değişiktir....
gergin batak ortamında elini belli etmemek için takınılan yüz ifadesi.
aynı zamanda bir şarkı.
e-li-mi aç-tım bak-tım ne gö-reyiim,
koz yok kız yok bok gibi e-liiim, (ben yandım)
muh-sin abi çık-ma kozu s*tin ebemiii,
bu el adam olmaz en iisi batıp gitmeli...
ooy oy oy oy oyy oooooy
ah muh-sin abi yaktın sen beni...
ooy oy oy oy oyy oooooy
ah muh-sin abi yaktın sen beni...
koz çıkma koz çıkma sinek var elimde, batak face... (hesap yine bana kaldı)
kız çıkar as çıkar koz vurma yere, batak face (hesap yine bana kaldı..)
çok uzaklardaki bir ülkedir. halkı koyundan evrilmiştir. meeelerler. ot yerler. sabah öğle akşam dizi izlerler. dizilerinin günü değişince sokaklara dökülür, sosyal medyada isyan başlatırlar. her güne hatta her saate bir dizileri mutlaka vardır. dizi izlerken hipnoz durumundadırlar. salyaları akar. ülkeyi satmışsın, zam yapmışsın, zorbalık yapmışsın hiç umurlarında olmaz. onlara dizi verin yeter...
her an birisi gelecek endişesiyle artan adrenalin ve fotoselli lamba yanmasın diye yapılan ağır hareketlerle alınan hazın on katına çıkmasını sağlamaktır. ne soyunuk ne giyiniksinizdir. fısıldaşmalara sürekli hareket edip etrafı kolaçan eden gözler eşlik eder. kulaklar ise porno film izleme esnasındaki hassasiye ayarlıdır. elinizi çabuk tutmanız gerekir. zira yönetici yakarlarsa çok pis kızar. daha da kötüsü katılmak isteyebilir.