bugün

*3 ciltlik gone with the wind kitabından sinemaya uyarlanmıs ve 1930 larda kafi miktar oscar almıs basyapıt.
en son 2-3 gün önce sineklasik te yayınlanan film. yaklaşık 4 saat sürüyor. ama vivien leigh o kadar güzel, Olivia de Havilland o kadar sade ve samimi ki filmi her defasında gözümü kırpmadan izlememe neden oluyor.
kimi'ye veya schumacher'e söylenip az gelen laf.
rüzgar gibi geçti nin orjinal adı
clark gable ve vivien leighin başrollerini oynadıkları bir klasik amerikan iç savaşı fonunda anlatılan bir aşk hikayesi
----spolier---
bunu yarın düşünürüm
----spolier---
filmini izlerken yada kitabı okurken(okulda) scarlet'e çüşş denilen amerika iç savaşı'nı anlatan bir klasik.
(bkz: youth gone wild) *
kitabıyla ün yapan filmi ile ses çıkaramayan yapıt.rhet butler ve scarlet aşkı üzerine kurulu kitap olduğunu düşündüğüm ama tam olarak böyle olmadığını bildiğim kitap.
margaret mitchell in gerçekte de clark gable i düşünerek yazdığı roman.vivien leigh ile clark gable arasındaki boy farkının kaybolması için karşılıklı sahnelerde vivien leigh bir platform üzerinde durmuştur.
aldığı oscar ödülü* michael jordan tarafından 1.542.000 dolara satın alınmıştır.
(bkz: en değerli oscar)
asıl ismi "gone with the wind" olan çok romantik ve bir o kadar da ihtiraslı hikayedir. bu hikayede, sevdiği adama kavuşmak isteyen bir kadın, herifi kıskandırmak için önüne gelenle evlenir sonra da hepsinden boşanır. adam kendisine yüz vermeyince de vazgeçip, gerçek aşkı başka bir adamda bulur. çok garip ve sıkıcı bir öyküdür. fakat meşhur aşk, ihtiras ve tutku üçgeninin başarıyla oluşturulduğuna inandığım bir eserdir. daha sonraları filmi de çekilmiştir.
kitabı da filmi de son derece akıcı, sürükleyicidir. Scarlet'in herşeyi yarın düşünürüm diyerek sallamama felsefesi taktire şayandır.
blackmore's night şarkısı.

twisting turning
the winds are burning
leaving me without a name
how will we ever find our way...

snow was falling
i could hear the frightened calling
fear taking over every man
life meaning nothing more than sand...

wind will sweep away
the traces i was here
a story in a teardrop
that's all i have to give...

rage inferno swallowing the life that i know
strength is the only way to fight
you must look up to see the light...

gone with the wind...

take all i know
turn it into darkened shadows
they'll disappear in the sun
when a new story has begun

she survived the nightmare
began a whole new life here
but i can see behind those eyes
she still sees those fires in the night...

twisting and turning
oh, the winds are burning
leaving me without a name
how will we ever find our way...
234 dakika, 3 saat 56 dakika ile 1939 yılında en iyi film dalında oscar ödülü kazanan en uzun flimdir. Bunun yanı sıra oscar ödülünü kazanan ilk renkli filmdir.
okuduğum en iyi kitap, izlediğim en iyi film...tutku ve aşk bu kadar mı güzel anlatılır...
filmi ilk izlediğimde tipleri kötü bulmuştum ama sonra bir baktım ki clark gable mükemmel, vivien leigh pek güzel.
tabi filmde bir kırpma söz konusudur. scarlet'in diğer 2 çocuğundan bahsedilmez mesela.
scarlett in rhett butler ı kitabın sonunda çıldırtmayı başarması beni çıldırtmıştı.
(bkz: romanlardaki karakterlere aşık olmak)
(bkz: bir yanginin kulunu)
tüm zamanların en çok izlenen filmi. film 1939 yapımı olmasına rağmen hala izlenebilir düzeydedir. film öznel bakış açıma göre genel anlamda scarlett in ashley e olan karşılıksız aşkını anlatıyor.

filmde scarlett in kuzey güney savaşında tüm öğeleriyle derbeder olmuş bir yaşamın içersinde, üstelik evliyken bile ashley e kafayı takmış olması sinirlerimi bozmuştu. kuzey güney savaşını bireylerin gözünden çarpıcı şekilde anlatmasıyla taktirimi topladı sonraları.

(bkz: margaret mitchell)
soguk savaşın bir toplumu nasıl etkilediğini aşk üçgeni içinde gösterebilen -ki kolay birşey değildir- margaret mitchell in baş yapıtı. bu kadar zaman filmden bahsedilmiş. kitap olmasaydı film zaten olamayacagına göre mitchell in hakkını vermek lazımdır zira bir bayan yazar olarak baymadan sıkılmadan erkeklerin de algılayabileceği bir kadın karakter yaratıp bunu dönemin soguk savaş ruhuna sokup edebi açıdan lezzetli kıvama getirmiştir.

(bkz: scarlett o hara)
insanlarin savasa olan arzularini ve asklarini anlatan, zamanin otesine gecebilmis kult film.

--spoiler--
filmin baslarinda, duvara asili bir gunes saati onunde uyuyan sokak kedisi vardir.
Gunes saatinin altında ise su sozler yazilidir :
"Do not squander time, That is the stuff life is made of" /
"Zamani bosa harcama, zaman hayatin ozudur."
--spoiler--
müthiş betimlemelere sahip, olayları öyle bir anlatmış ki kitabın içindeki karekterlerden birini kendinizle özdeşleştirerek olayı yaşamanızı sağlayacak kitap. dünya klasiklerinin içine nasıl girdiğini ilk ciltten anlayabileceğiniz kitap.
ilk kez kısaltılmamış tam metin çevirisiyle Türk okuyucuyla buluşacak Margaret Mitchell'in yazdığı unutulmaz roman.
kisacasi en güzel filmlerden biri...bugünün "modern" izleyicisine ; icinde tek kelime "fuck","bitch","bastard" gecmez. kendime zahmet edip filmin senaryo ve diyalog kitabini indirdim internetten...

hakkinda söylenebilecek cok sey vardir. cok ünlü olmasina ragmen, pek anlasilamamis, red butler´la, scarlet o´hara´nin öpüsme sahnesine indirgenmistir. bu film tek sefer izlenince anlasilacabilecek bir film degildir, karakterlerin insanin anlayis zeminindeki yerlerine oturmasi oldukca uzun sürmektedir.

film birbirlerinin icine gecmis ask hikayelerini, savasin insanlara yaptigi psikolojik zulmü ve insanlar üzerinde yaptigi degisimleri, insanlarin kendi hayatlarini devam ettirebilmek icin hangi yollara sapabildiklerini anlatir. scarlet, aslinda sevmedigi halde bir adamla evlenecek, sevdigi adam filmin sonunda ölünce, kocasi onu terkedecek ve scarlet ortada kalacaktir.

filmi tabir eden en güzel kelimelerden birisi "soylu" olabilir. son derece "soylu" bir filmdir.

dogrudur. cok uzundur. kisa metrajli basit filmlere aliskin izleyici icin fazlaca agdali bir film oldugu söylenebilir.

ama bu film, tarihteki yerini her zaman koruyacak, sinema tarihinde edindigi ünü her kusak insan onu izledikce, her seferinde hakedecektir.

ayrica 1939 gibi kadinin son derece asagi görüldügü, daha dogru düzgün haklarinin olmadigi bir devirde, scarlet gibi savasan, istediginin pesinde kosan, özgür bir kadin tiplemesi de, ayrica bir devrimdir.

bu dünyadan "anlamadan göcülmemesi"(izlemeden degil) filmlerden birisidir.
adıyla tezat giden filmdir. lakin kendisi 224 dakika sürmekte ve hafiften baymaktadır.
zamanında clark çeken filmdir.
(bkz: clark çekmek)
başrollerinde clark gable ve vivien leigh oynuyor. film 1939 yapımı. 10 dalda oscar kazanmış bir film. üç buçuk saatin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.

vivien leigh en iyi kadıncı oyuncu dalında oscar ı kucaklarken, hollywood un kral lakaplı oyuncusu clark gable ödüle aday olmasına rağmen ödülü alamamıştır. ilk defa siyahi bir oyuncu bu filmle oscar ı kazanmıştır.