sol başlıkta tek bir tane bile cinsiyetçi, ırkçı ve troll başlığa rastlamayacağınız oldukça önemli bir sözlük oluşumu ve tüm sözlük ortamlarının yavaş yavaş kirlendiği bir ortamda adeta bir çıkış kapısıdır kendisi. kısa süre içerisinde girilmiş binlerce başlıkta kategorize edilmiş girdileriyle bilgiye ulaşmanın kolaylaştırıldığı bir sözlüktür meta sözlük.
eğer sen de sol taraftaki "xxx yapan kız" "yyy yapan erkek" gibi başlıklar görmekten kafanı duvarlara vurmaya başladıysan, her türlü ırkçı başlığa karşı "biraz insan olmayı denesen, insan gibi düşünmeye çalışsan ne olurdu" şeklinde tepkiler veriyorsan, her türlü şikayetlerine rağmen sözlük yönetiminin gerekli adımları atmadığını düşünüyorsan ve her şeye rağmen burada yazmaya çalışırken artık boşa kürek çektiğin hissine kapılıyorsan artık şikayet etmekten bir adım öteye geçip bazı eylemlerde bulunmanın zamanı gelmiş demektir.
aynı zamanda, uludağ sözlük'te yazar olduğunu tek bir mesaj ile belirtmen halinde de çaylaklık gibi bir durumda beklemene gerek yok. peki sen hala neyi bekliyorsun, gel ve geleceği meta'da hep beraber yazmaya çalışalım. http://www.metasozluk.com
hem coen kardeşlerin filmidir hem de ünlü bir televizyon dizisidir. durum böyle olunca girdileri takip etmek zorlaşıyor. dizi ile ilgili yorum okumaya çalışırken onlarca yorum da filmle ilgili okumak zorunda kalıyorum. peki çözüm nedir derseniz çözüm, meta sözlük! (reklam metni gibi oldu ama amaç da o zaten) *
nasıl oluyormuş o iş, hele bir anlat yeğen derseniz hemen soluklanıp anlatıyorum.
fargo örneğinden gidersek, meta sözlük'te her girdinin bir kategorisi vardır. yani, diziyle ilgili bir yorum yazacaksam girdimin kategorisini dizi olarak, filmle ilgili yorum yazacaksam da girdimin kategorisini film olarak seçerim. Böylece fargo başlığı her biri kategorilenmiş, kolay ve hızlıca bilgiye ulaşma imkanı sağlayan bir başlık haline gelir. en üstten seçerim dizi kategorisini ve karşıma sadece dizi ile ilgili girdiler gelir. çok basit ama oldukça kullanışlı bir işlem. ( kendimi vapurda limon sıkma aleti satmaya çalışan abiler gibi hissettim ama gerçekten durum bu kadar basit ve kullanışlı.) *
nedir, ne değildir diye incelemek için (bkz: meta sözlük)
girdileri kategorize etmenin kullanıcılarına büyük bir kolaylık ve farklılık getirdiği sözlüktür.
en basitinden, herhangi bir sözlükte fargo başlığına baktığınızda hem dizi ile ilgili yorumların hem de film ile ilgili yorumların birbiri ardına yazılmış olduğunu görebilirsiniz. eğer ben sadece dizi ile ilgili çeşitli girdiler okumak istiyorsam vay halime! birazcık kafayı dağıtmak, bilgi almak için geldiğim sözlükte 3-5 tane dizi girdisi okuyacağım diye en az bir 3-5 tane de filmle ilgili girdi okumak zorundayım. ama meta sözlük'te her girdinin bir kategorisi vardır. en üstten seçerim dizi kategorisini ve karşıma sadece dizi ile ilgili girdiler gelir. çok basit ama oldukça kullanışlı bir işlem. ( kendimi vapurda limon sıkma aleti satmaya çalışan abiler gibi hissettim ama gerçekten durum bu kadar basit ve kullanışlı.) *
abilerim, ablalarım bununla da kalmıyor. ( hala vapurdaki satıcının etkisindeyim) girdiyi kategorize etmesinin yanı sıra adaletli bir şekilde yönetilen, yazarlarının düşüncelerine saygı duyan, en ufak bir troll hareketine ilk başta sözlük yazarlarının tepki gösterdiği samimi ve farklı bir ortam burası.
hızlı bir şekilde ilerliyor ve gelişiyor. ileride de diğer sözlük ortamlarının kendisini sorgulamalarına ve değişmeye çabalamalarına sebep olacak kadar farklı ve güzel bir başarının sahibi olacak, eminim. bu durum da sadece meta sözlük için değil, diğer tüm sözlüklerin kendilerine bir çeki düzen vermeleri için önemli bir adım olur belki.
göz atmak isteyenler ve bu samimi ortama katılmak isteyenler için buraya adresi de bırakayım ben; http://www.metasozluk.com/
italya
ispanya
almanya
fransa
rusya
belçika
lüksemburg
gürcistan
ukrayna
bosna-hersek
sırbistan
hollanda
portekiz
hırvatistan
kosova
makedonya
kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti
isviçre
seyahat etmeyi hayattaki en önemli amaçlardan biri olarak gördüğüm için her sene yeni ülkelerle uzamasını umduğum listedir.
sol başlıktaki filtreleme ile tüm troll başlıkları engellemiş olmama rağmen tonla troll, ırkçı ve seksist başlık ile karşı karşıya kalıyorum. başlıklardaki ve girdilerdeki inanılmaz imla hatalarından bahsetmeye bile gerek yok. Sol tarafa ne zaman baksam hep cinsellik ve ırkçılık temalı bayağı başlıklar görüyorum. ne okuduğumdan zevk alıyorum ne gördüklerim ile bilgileniyorum, hiçbir yararı yok. türkiye'nin en çok ziyaret edilen sayfalarından biri olmanın verdiği mutlulukla bu tarz olaylara müdahale de edilmiyor herhalde.
özgüvensiz kişilerin egolarını tatmin ettikleri, basit ve aşağılayıcı esprilerin döndüğü bir yer olmuş burası. Uludağ sözlük s.o.s. Veriyor, üstelik böyle devam ederse değil 20 sene 10 sene bile ömrünün kalmadığı kesin.
(bkz: napoli)'de bulunan en güzel pizzacılardan biridir. 1870 yılında kurulmuştur ve (bkz: eat pray love) filminde julia roberts'ın pizza yediği mekan olmasıyla daha da ünlenmiştir. sadece margherita, çift mozzarellalı margherita ve napoletana pizzalarını üretir ve her seferinde taptaze domates ve buffalo sütünden elde edilmiş mozzarella kullanır.
(bkz: negroni) ile benzer olan ancak cin yerine köpüklü şarap konularak hazırlanan bir içki. içimi negroniye göre daha kolaydır ve daha güzel bir tadı vardır. milano'da bulunan bar basso'da yanlışlıkla keşfedilmiş bir içkidir.
çıtır çıtır milföy hamurunun içerisine muhallebi kıvamında bir karışım konarak ve üstü sütlaç gibi hafifçe yakılarak hazırlanır, bolca tarçın ve pudra şekeri dökülerek yenir. Özellikle lizbon'un belem bölgesinde bulunan pasteis de belem bu tatlının en güzel yapıldığı yerdir. Porto içinse cafe majestic oldukça ünlüdür. Portekizlilerin genel olarak kahvaltıda tükettikleri bir tatlı olmasına rağmen günün her saatinde tüm pastanelerde bulunabilir.
üzümün doğal şekerinin alkole dönüşmesini sağlayan fermantasyon sürecinin tamamlanmadan durdurulması ve alkol oranının az olmaması için de brendi eklenmesi ile elde edilen doğal şeker içeren, tatlı şaraplardır. özellikle porto'nun gaia bölgesinde birçok şarap mahzeni vardır ve bu şarabın kökeni portekizlilere değil ingilizlere aittir. ilk olarak, gemi ticareti sırasında bozulan şaraplara koruyucu bir yol bulma amacıyla ortaya çıkmıştır.
içimi kolay, tatlı bir içki olmasına rağmen bir anda insanı etkileyebilir. calem, sandeman, taylor's gibi üreticiler tavsiye edilir. Özellikle beyaz şarap sevenler sandeman'ın apitiv şarabını denemelidir.
eğer şarap alınıp yıllandırılmak isteniyorsa sadece vintage olan porto şarapları alınmalıdır. Bu şaraplar sadece belirli yıllarda üretilen ve yıllaNdırılmaya müsait şaraplardır.
portekiz'in lizbon ile birlikte en ünlü noktalarından biri olan ve atlas okyanusuna dökülen douro nehrinin kenarına kurulmuş bir şehir. özellikle şehrin nehir kenarında bulunan riberia bölgesi unesco koruması altındadır ve renkli evleri, restoranları ve manzarası ile porto'nun en bilinen ve en sevilen kısmıdır.
şehir birçok özelliği ile diğer avrupa şehirlerinden ayrılır. daracık sokakları, bu sokaklarda camdan cama bağlanmış ipler üzerine asılmış olan çamaşırları, buldukları her boş alanda futbol oynayan çocukları, her sokağından melankolik bir şekilde yükselen (bkz: fado) şarkıları ve bu şarkılara eşlik eden tatlı (bkz: porto şarabı)nın kokusu ile insana huzur veren masalsı bir şehirdir porto. insanları genellikle oldukça heyecanlı ve yüksek sesle konuşurlar. siz acaba kavga mı ediyorlar diye bakarken kahkahalarla eğlenmeye başladıklarını görebilirsiniz. porto'nun tam karşısında ise şarap mahzenleri ile ünlü gaia şehri yer alır. bir mühendislik harikası olan ponte d. luis köprüsü porto ve gaia şehirlerini birbirine bağlar. gaia bölgesinde yer alan mahzenlerde şarap tadım turlarına katılmak porto'ya gitmişken mutlaka yapılması gerekenler arasındadır. bir sürü şarap mahzeni var ancak kişisel önerim sandeman ve calem şarap mahzenleridir.
bir diğer önemli nokta ise bolsa sarayıdır. 19. yüzyılda yapılmış olan bu yapı özellikle içerisindeki arap odasının ihtişamı ve göz alıcılığıyla ünlüdür. harry potter hayranları için önemli olan mekanlardan bir tanesi ise dünyadaki en güzel kitapçılar listesinde kendine yer bulmuş olan ve j. k. rowling'in harry potter serisine başladığı livraria lello & ırmao'dur. yine her biri portekiz'e özgü bir sanat olan (bkz: azulejos) ile kaplı kiliseleri, dünyanın en güzel cafelerinden biri olarak kabul edilmiş cafe majestic ve barok mimariyle ahşap işlemeciliğinin en güzel örneklerini görebileceğiniz santa clara kilisesi şehirde es geçilmemesi gereken noktalardandır.
son olarak; porto'ya kadar gitmişken buraya özgü bir tatlı olan (bkz: pastel de nata) yemeden dönmeyin.
(bkz: şafak pavey)'in birleşmiş milletler görevlisi olarak gittiği iran'da yaşadıklarını ve gözlemlerini anlattığı, kırmızı yayınlarından 2011 yılında çıkmış olan kitabı. kitap Oldukça samimi ve akıcı bir dille yazılmış ve zaman zaman gülümseten ama çoğunlukla iran ve iran'da kadının yeri gibi konuları sorgulatan önemli bir eser çıkmış ortaya. Bu yolculuk ise, şafak pavey'in kendi deyişiyle oldukça büyük umutlarla başlamış ancak iran'dan derin bir hayal kırıklığı ile ayrılma ile son bulmuş.
Ben hayatı, yaşamak için değil, matem içinde sonsuz bekleyişe göre düzenlenmiş Acem ülkesinde nafile zamanlar bekledim Severek ve ümit ederek Bize çok benzeyen, bir uçtan diğerine savrulan kültürleri içinde hiç yabancılık çekmedim. Bize hiç benzemeyen toplumsal bezginliklerine yabancı kaldım. Büyük bir coşku ile gittiğim ülkeden derin bir hayal kırıklığı ile ayrıldım. Kolayca halledilebilecek, insana dair nice sorunun Kafdağının arkasına gömülmesini, sosyal özgürlüklerin beş para değeri olmamasını hüzünle izledim
(bkz: iz tv)'de yayınlanan ve (bkz: eren aybars arpacık) ile (bkz: yiğit alpman)'ın hem hazırlayıp sunduğu, hem de kameradan kurguya programın tüm aşamalarını üstlendiği eğlenceli bir seyahat programı.
Diğer seyahat programlarından en büyük farkı ise kullandıkları dilin çok samimi olması ve tamamen gerçek bir kurgu ile hareket etmeleri. barselona'da kamerayı çaldırdıkları bölüm buna güzel bir örnek mesela.
her ne kadar sevsem de kıskanarak izliyorum bu adamları. Hayalimdeki mesleği yapıyorlar çünkü. hem geziyorlar hem eğleniyorlar hem de bunu paylaşıyorlar.
eser zenginliği ve müze dizaynı açısından türkiye'de en üst sıralarda yer alan müzelerdendir. giriş yaptığınız ilk andan itibaren oldukça etkileyici bir atmosferle karşılaşırsınız.
müzenin en ünlü eseri, gaziantep için de sembol haline gelmiş olan çingene kızı mozaiğidir. aslında bu mozaik ile ilgili çok fazla bilgi yoktur ve bakışlarıyla yüz hatları çingene kızına benzediği için böyle isimlendirilmiştir. oldukça karanlık, labirent şeklindeki bir yoldan geçerek ulaşılan özel bir odada sergilenir bu eser ve en azından benim hayal ettiğimden daha ufak boyutlardadır. en önemli özelliği ise siz hangi yönden bakarsanız bakın bakışlarıyla sizi takip eder bu çingene kızı.
müzeyi gezerken birçok mozaikte çalınmış olan veya zarar görmüş parçaları görür ve üzülürsünüz. ayrıca müze sadece gaziantep sınırlarında değil tüm çevre illerde arkeolojik çalışmalar yapmaktadır.
müzeyi gezmek için en azından 2 saat ayırmak gerekir. müzeden çıktıktan sonra da hemen arka sokaklardan birinde bulunan (bkz: halil usta) da küşleme ve kebap yenmesi önerilir.
bundan yıllar önce içerisinde bulunan muavinlere para ödeyerek binebildiğiniz ve böylece belediye otobüslerinde yaşanan biletim var mı yok mu, akbilimde yeterli miktar var mı, eğer yoksa fazla akbili olan var mı gibi sorulara ve fazla akbili olan biri varsa da onunla yaşanan parayı alır mısın almaz mısın çekişmelerine son veren, toplumsal huzura büyük katkı sağlayan otobüslerdi. şimdiyse muavinler gitti ve belediye otobüslerinden hiçbir farkı kalmadı, artık sen de herkes gibisin halk otobüsleri.
dünyanın hangi ülkesine gidilirse gidilsin, sistem ne kadar sağlıklı ve kurallı işlerse işlesin az ya da çok mutlaka örnekleri görülen hukuk dışı bir alışveriş şeklidir.
burada en önemli ve dikkate değer konu ise türkiye'de rüşvetin kullanım amacının diğer ülkelere göre çok farklı olmasıdır. tanımdan da anlaşılacağı gibi ortada karşılıklı bir alma ve verme durumları var. rüşveti veren kişi dünyanın birçok noktasında bunu maddi araçlarla yapıyor. ancak karşılığında elde ettiği şey kanunen hakkı olmayan bir şeyi elde etmek oluyor. bizim ülkede ise rüşvet, çoğunlukla zaten doğal hakkımız olan bir şeyi elde etmek için kullanılıyor. herhangi bir devlet kurumunda zaten onay alması gereken bir belge için rüşvet veriyor insanlar ya da zaten hızlı bir şekilde elde etmeleri gereken bir şeyi hızlandırmak için karşı tarafa motive unsuru olması açısından veriyorlar rüşveti.
sonuçta toplum haklarını bilmediğinden ve onu elde etmek için mücadele etme kararlılığından uzak olduğu için işin kolayına kaçıyor. iki tarafın da memnun olduğu bu çark da dönmeye devam ediyor böylece.
tüm kampüslerdeki imkanları belirli bir standardın üzerine çıkartın, yurt bulamayan öğrencilerin sorunlarına çözüm üretin, yurdu olan ama sıcak suyu bile akmayan bakımsız binalarda iyileştirmeler yapın, kütüphanelerin bilimsel içerik zenginliğini arttırın, sosyalleşme alanlarını ve imkanlarını fazlalaştırarak tüm öğrencilerin ulaşabileceği şekilde düzenleyin, eğitimin kalitesini ve uygulanabilirliğini bu konuda önde gelen ülkeler ile eşit seviyelere taşıyın da ismine ne derseniz deyin diye karşıladığım beyandır.
bir kere de isim ve şekil odaklı olmayın, sonuca odaklanın ve bir şeyin nasıl anıldığından ve nasıl göründüğünden çok nasıl işlediğinin önemli olduğunu tartışın. gündem değiştirme, toplumu kutuplaştırma tamam da en azından bir ülkenin geleceği ile ilgili konularda biraz olsun bilimsel ve mantıksal açıklamalar yapın. kime ne anlatıyorsak?
türk hava yolları'nın milano uçuşlarını gerçekleştirdiği havalimanıdır. iki tane terminalden oluşur ve bu iki terminal arasında ulaşımı sağlayan ücretsiz shuttlelar bulunur. milano'nun merkez tren istasyonu olan milano centrale'den kalkan malpensa express trenleri ile ulaşım sağlanır. havalimanından şehre gitmek için de terminal 1'in hemen çıkışında yer alan malpensa express trenleri kullanılır, ücreti de yaklaşık olarak 10 euro civarındadır ve yolculuk yaklaşık 40 dakika sürer.
Duty free fiyatları şehirde bulunan herhangi bir markete göre daha pahalıdır. Şansınıza indirimde olan ürünleri yakalayabilirseniz avantajlı olabilir tabii ki. burada sabahlamanız gerekecekse, geceleri biraz soğuk olduğunu belirtmek lazım. Aynı zamanda saat 22:00 itibariyle tüm restoranlar kapanır, ücretsiz internet hizmeti vardır.
uludağ sözlük'te yeni yazar olmuş biri olarak ilk andan itibaren hissetmeye başladığım durumdur.
sol taraftaki başlıklara baktığımda tek gördüğüm şey; ırkçılık, hakaret, cinsiyetçilik ve troll içeren başlıklar iken ben ne yazsam yazayım faydası yok diye düşünüyor insan. sözlük yazarlığının benim açımdan çekici olmasının tek nedeni; ufkumu genişletebileceğim bir mekanizma olduğunu düşünmem aslında. farklı düşünceleri tek bir ortamda görebileceğim, belirli dayanaklarla desteklenen bu düşüncelerle kendi düşünce yapımı sorgulayabileceğim bir ortama kavuşmak, yeni bilgilere ulaşmak ve gerçekten seviyeli mizah içeren yazılar okuyarak eğlenceli zaman geçirmek amacında olmalı bir sözlük yazarı bana göre. yandaki başlıklara bakarak bunun ne kadar realist bir amaç olduğuysa epey tartışmalı bir konu tabii ki.
1888 yılından beri fırıncılık yapan (bkz: puglia)lı luini ailesinden giuseppina luini'nin 1949 yılında yaşadığı bölgenin lezzetlerini tanıtmak amacıyla (bkz: milano)'da kurduğu fırının adıdır.
özellikle de içi taptaze domates sosu ve ağızda uzadıkça uzayan (bkz: panzerotti)leri ile ünlü bir mekandır. duomo di milano'nun hemen yakınında bulunur ve her daim önünde kuyruklar oluşur. sadece bu kuyruğu düzene sokmak için görevliler vardır.
sıcacık panzerottinizi yedikten sonra luini'nin tam karşısında yer alan cioccolati italiani'de nutellalı dondurma yemeniz tavsiye edilir.
lise zamanlarımda yaklaşık 6 ay boyunca kullandığım ve başarılı sonuç vermiş olan ilaçtır. ancak kolesterol yükseltici etkisini gözlemlemek amacıyla sizi her ay kan testi yaptırmak zorunda bırakması ve doğal göz yaşı damlalarıyla nemlendiricilere bağlı kılması nedeniyle doktorların da en son çare olarak düşünmeleri gereken tedavi yöntemidir.
çok derinde olduğundan yürüyen merdivenlerle ulaşması 3-4 dakika süren metrodur. yürüyen merdivenlerde oturarak kitaplarını okumaya başlamış pek çok kişiye rastlayabileceğiniz, şehre gelmiş tüm turist gruplarının adeta bir müzeymiş gibi tek tek istasyonlarını gezdiği, savaşlar sırasında da sığınak olarak kullanılmış çok amaçlı, etkileyici ve (bkz: moskova)'nın olmazsa olmaz ulaşım sistemidir.
ucuz biletler ile avrupa'da seyahat etmemizi sağlayan (bkz: ryanair)'da önce üç yıl boyunca yardımcı ceo'luk görevini yürütmüş, 1994 yılından itibaren ise ceo'luk görevini üstlenmekte olan kişidir. oldukça ilginç ve renkli bir kişiliğe sahiptir.
gece olup hava karardığında, ışıklar altında bambaşka bir havaya bürünen şehir.
tuna nehrinin kenarına kurulmuş olan tarihi yapılar özellikle de parlamento binası öyle güzel bir şekilde ışıklandırılır ki, her gece tam karşısından kendisinin fotoğrafını çekmek için yerlerini almış onlarca kişiye rastlarsınız. birçok avrupa başkentinden çok daha ucuza geçinebileceğiniz, gulaş çorbası ve et çeşitleri ile oldukça lezzetli bir mutfağa sahip, eğlence hayatının da her daim canlı olduğu yerleşilesi bir şehirdir budapeşte. nazi almanya'sı zamanında çok büyük acılar çektikleri için midir bilinmez insanları biraz mesafeli ve soğuktur. ancak yüzde 40 ile 50 arasında değişen alkol oranına sahip yerel içkileri olan palinkadan içerek bu soğukluğu yerle bir edebilir ve tüm vücudunuzun bir anda ısındığını hissedebilirsiniz.
eğer metro kullanacaksanız doğru bileti aldığınızdan ve metroya binmeden önce makinede onaylattığınızdan emin olun. havalimanından iner inmez otobüs ile metro aktarması yaptığımızda görevlilere biletimizin geçerli olup olmadığını sorduk ve sanırım tam olarak ingilizce bilmedikleri için geçmemize izin verdiler. ancak indiğimiz metro istasyonunun çıkışındaki görevli teyzeler, kalabalığın içerisinden bizi tutup çıkardılar ve "one way, one ticket" diyerek her bir ulaşım aracı için ayrı bilet almamız gerektiğini söylediler. sonuç olarak yaklaşık 40 euroya denk gelen macar parasını kendilerine ödemek zorunda kaldık.
son bir öneri olarak, şehirde bulunan terror haza nazi zamanında şehrin neler yaşadığını hissetmek için en önemli noktalardan bir tanesi. özellikle de en alt kattaki hücreler tüyler ürpertici. mutlaka zaman ayrılması gereken müzelerden biri burası.
güzel şehirdir budapeşte, gittikten sonra tekrar ne zaman giderimin planlarını yapacağınız, kendisini özleten şehirlerdendir.
gaziantep'in karşıyaka semtinde, (bkz: zeugma mozaik müzesi)nin arka taraflarında yer alan bir esnaf lokantası. yemeğin başkenti sayılan gaziantep'te yerel halka nerede yemek yenmeli diye sorduğunuzda mutlaka kendisinin ismini verirler.
ilk bakışta oldukça salaş ve ufak bir yer izlenimini veren mekana adım attığınız anda içeriye doğru genişleyen oldukça büyük bir lokanta ile karşılaşırsınız. masanıza oturduktan sonra menü istemek gibi bir gaflette bulunmayın. halil usta zaten az sayıda çeşidin olduğu ancak her birinin mükemmel bir lezzetle hazırlandığı mekanlardan bir tanesi. bu yüzden sadece gelen garsona ne kadar aç olduğunuzu söyleyin ve gerisini kendisine bırakın. genellikle herkese olduğu gibi size de ilk olarak, oldukça lezzetli bir ezme salatası ve sıcacık lavaşlar gelecektir. siz onunla zevk şölenine başladıktan kısa bir süre sonra da çok başarılı bir şekilde baharatlarla harmanlanmış ve ağızda dağılan karışık bir et tabağı gelir. tüm yemeklerin bildiğimiz tabaklarda değil metal kaplarda geldiğini de söylemek lazım. son olarak ise halil usta'nın en büyük lezzeti, (bkz: küşleme) tabağı gelecektir. küşleme, koyunun sırt bölgesinden yapılan ve her hayvanda sadece iki parça halinde bulunan bir et. tamamen sinirsiz ve inanılmaz lezzetli bir et çeşidi. halil usta da bu bölgenin en başarılı küşlemelerini hazırlayan kişi. küşlemeleri de mideye indirdikten sonra demli çayınızı içip duvarlarda asılı olan ünlü fotoğraflarını incelemeye başlarsınız. ve bu tarz mekanların yıllar boyunca aynı kalite ve lezzeti korumalarını ümit edersiniz.
tam adı zeplin pub & delicatessen olan, yaklaşık bir yıl önce kadıköy moda caddesi üzerinde açılmış ve en çok da zengin bira menüleri ile dikkat çekmiş olan mekan. aradığınız her birayı bulabileceğiniz bir yer olmasına rağmen fiyatları biraz pahalıdır. mekan küçük olduğundan cuma ve cumartesi akşamları önü her daim kalabalık olur. avrupa'da olduğu gibi ellerinde içkileri sokaklarda sohbet eden insanlara rastlayabilirsiniz. tabii bu durum, tüm kaldırımlar gençler tarafından işgal edildiği için mahallede yaşayanların tepkilerini çekmiyor değil.
sonuç olarak; kadıköy'de gidilebilecek mekan sayısını arttıran, hoş ve şık bir mekan olmuş kendileri.
