buradaki gülüş istemsiz gerçekleşen bir gülüştür. içten gelen, haz dolu bir kahkaha değildir. hani derler ya biri ölünce cenazede üç tarz insan olur; bir kısmı ardından ağlayanlar, bir kısmı nedendir bilinmez gülenler, bir kısmı da yalnızca diğerlerini izleyenler. burda hangi kısımdan olursan ol paylaşılan acı ortaktır, hisler birdir, üzüntü birdir. o gün gülebilmek demek, "gülmek" demek değildir ki...
artık rfid çipleri amerikada yeni çıkarılan pasaportlarda bulunmaktadır. ileriki yıllarda insanların ensesine de yerşeştirileceği ve bu şekilde takip edileceğimiz de beklenmektedir. hadi bakalım...
doğrusu: cumadan pazara kaç gün var arada, derdim ne içiyorum gücüm yok sabaha
anlaşılan: cumadan pazara kaç gün var arada hergün içiyorum gün ortası daha
ilginçtir ki "meryem, azizler ve pesaro ailesi üyeleri" tablosu venedikli soylu jacopo pesaro tarafından, türkler'e karşı kazanılan bir zafer anısına sipariş edildi. tiziano da, bu soylu pesaro'yu meryem'in önünde diz çökmüş şekilde resmetmiştir. ve zırhlı bir sancakçı da, onun ardında bir "türk" tutsağını çekerek getirmektedir. tabi bu tabloda ilginç olan çok daha fazla detay vardır.
1512'de sistina şapeli'ndeki iini bitirir bitirmez, 2. Julius'un mezarı için satın alınan mermer blokları yapmıştır. mezarı roma anıtlarındaki gibi bir dizi esir heykeli ile çevreleyerek heykellere sembolik bir anlam yükledi. bu heykellerden birisine de "ölen esir" adını vermiştir. ve bu yapıt louvre'da bulunmaktadır.
mısır; ruhun öte dünyada yaşamını sürdürebilmesi için, bedenin korunması gerektiğine inanan insanlara yuva olan piramitler ülkesidir. öyle ki; piramit kralın mumyası için dikiliyor ve ceset de bu koca piramitin içinde yine taştan bir mezara yereştiriliyor. ve duvara çevreye diğer alemdeki yolculuğunda krala yardımcı olması için büyüsel işaretler çiziliyor.
fakat mısırlılar için sadece bedenin korunması yeterli gelmediği için heykelcilerden aşınmaz ve çetin bir granite kralın portresini oymaları isteniyordu. bu oyma imge de kimsenin göremeyeceği şekilde mezara yerleştiriliyordu ki; ruh o imge sayesinde varlığını sürdürsün. bu ilginç inanıştan dolayı da heykelci olarak benimsedikleri kişileri "yaşamı koruyan kişi" şeklinde nitelendiriyorlardı.
17. yüzyılın italyan ressamıdır. dikenli çalıdan taç giydirilmiş şekilde "çarmıhtaki isa" adlı resmini yaparak akıllarda yer etmiştir. bu resmi yaptığında isa'nın yüzündeki çarmıha gerilişin tüm acısını hissettirmek istemiştir. ama söylenişe göre sonraki yüzyıllarda birçok kimse bu imgede güç ve avuntuyu yakalamıştır.
--spoiler--
beykoz'da "çeşmeye su almaya gidiyorum." diyerek evden çıkan 18 yaşındaki Zeynep bilen adlı genç kız; esenler otogarında çeşme otobüsüne binmek üzereyken bulunmuş. kızını döverek hastanelik eden baba " bu kız geçen yaz da bodruma kömürlere bakmaya iniyorum diyip sevgilisiyle bodrum'a tatile gitmişti. ama bu defa yutturamadı." dedi.
--spoiler--
özel sektörün işin içine girmediği takdirde herhangi bir gelişimi sağlayamayacak olan kurumumuz. kardeşim özel sektörde firmaların kendi vagonları var da; lokomotif niye hala sana ait dedirten kurum. raylarımız bile okadar eski ki; rusya'dan mal taşıyan bir tren türkiye sınırları içerisinde hareket edememektedir. çünkü standartların çok altındayız. çünkü yenileme yok. çünkü standartlarda ray genişlikleri farklı. ülkemizde karayoluna bu kadar önem verilmesi, demiryolunun ikinci hatta üçüncü plana atılmasını gerektirmez. daha ucuza, çok daha fazla kapasiteyi bir anda taşımak varken sırf zaman açısından demiryollarımızın kullanılmaması da acı.
köylerde, kırsal kesimlerde yatırımlara biraz ağırlık verilip de göçler azaltılmaya çalışılsa, izinsiz yapılaşma olmasa,konut üretimi nüfus artışına paralel hale getirilse, buralarda yaşayan insanların gelir düzeyini arttırıcı önlemler alınsa belki adı bile ortada kalmayacak yapılar.
solunum bak-dinle-hisset yöntemiyle önce kontrol edilir. ardından suni solunuma başlanır. duruma göre ağızdan-ağıza ya da ağızdan buruna solunum tekniği uygulanır.
ilk yardımın temel ilkesi kişilerin önce kendi can güvenliğini sağlamalarıdır. daha sonra da kişi soğukkanlı ve hızlı bir şekilde davranarak hastayı sakinleştirmek için yumuşak bir ses tonuyla konuşmalıdır. ayrıca olay yerine gelen sağlık personeline de doğru bilgi vermek hayat kurtarıcı unsurlardandır. burada bilinmesi gereken birkaç basit kavram yer almaktadır.ilk yardımın A-B-C si dediğimiz, kavramlar;
* A (Airway); nefes yolunun açık hale getirilmesi
* B (Breathing); solunum desteği sağlanması
* C (Circulation); kan dolaşımının salanması
eğer yaralıda nefes yolunu tıkayan bir bozukluk varsa öncelikle bu tıkanıklık giderilmelidir(A). kişi kendiliğinden solunum yapamıyorsa ona solunum desteği verilmelidir(B). son olarak da zaman geçirmeden kalp masajı yapmak suretiyle kanın vücutta dolaşımını sağlamak gerekmektedir(C).
ilk yardım hayati bir konudur. fakat nedense hiçbirimiz bunu önemsemez, sadece sınavları geçmeye yarar bilgiler olarak değerlendiririz. halbuki ilk yardım can demektir, kan demektir, hayat demektir.