ana hatlarıyla kabaca inceleme fırsatı bulduğum site. konu başlıklarının düzenli şekilde ayrılması ve profil özelleştirme sistematiği gayet başarılı bence. ancak profil oluşturma sürecinin biraz vakit alabilmesi muhtemel. kullanıcı sayısının artması ile kitap, müzik, sinema gibi konularda farklı fikirler edinilebilir. özetle başlangıç için gayet başarılı.
mehmet emin kunt'un yazdığı baba gündüz (bkz: gündüz kılıç) kitabında formayla ilgili ufak bir anekdot vardır. galatasaray'lı olmasından kıvanç duyduğumuz baba gündüz henüz baba olmadığı zamanlarda, takıma ilk girdiği sene, bir maç sonu soyunma odasında formasını çıkartır. çıkartığı forma ile terini silerken takımın kaptanı (ismini hatırlayamadım) gündüz kılıç'a tokat atar. üstüne giydiği formanın taşıdığı önem ile manevi anlamını belirtir ve formayı havlu olarak kullanamayacağını söyler. sen herhangi bir formayı paspas olarak nitelendirirsen, yarın senin formana tuvalet kağıdı muamelesi yaparlar akabinde incinirsin.
gemide: "bu dünya iki şeyden yıkılacak; bi binadan, bi de zinadan. allah sonumuzu hayır etsin. mahşer günü bütün binaları deniz geri isteyecek, batan bütün memleketler gibi. deniz kumu eninde sonunda geri alacak çaresi yok bunun."
taşların sopaların skorborda yansıdığını düşünerek had bildirme sevdasında olanların ilgi duyduğu rekabettir zannımca. ayrıca sporu geçelim bu mantıktaki rekabet duygusuna da orgi isimli havaalanı (bkz: orgi havaalanı) yakışırdı.
inandığı ve mensubu olduğu dini bilmeyenlerin yumurtlayacağı söz öbeğidir. kutsal kitapta adı geçen peygamber sayısı 25'miş. bari laf olsun diye konuşuyorsun 26. peygamber gibidir deyiverde tutacak bir tarafı olsun. benim merak ettiğim ise başbakanı ikinci sıraya alarak hz. adem'den sonraya mı konuşlandırdığı, yoksa hz.muhammed'i ilk sırada baz alıp diğer peygambeleri alt sıralarda mı değerlendirdiğidir.
hukukun üstün olduğu, adil yargılanma hakkının bulunduğu ve evrensel hukuk kurallarının işlediği ülkelerde, varsa tabi, idam cezasının olması veya kaldırıldıysa geri getirilmesi makul olabilir. şöyle ki 1700'lü yılların ortalarında (bkz: jean jacques rousseau) tarafından yazılan (bkz: toplum sözleşmesi)nde idama ilişkin şu ifadeler yer almakta; "canilere verilen ölüm cezası da aşağı yukarı aynı açıdan ele alınabilir: adam öldürünce ölmeye katlanmamız, bir katilin kurbanı olmamak içindir. bu anlaşma ile kendi yaşamımızı dilediğimiz gibi kullanmaktan çok, onu güvenlik alana almayı düşünürüz. anlaşmayı yapanlardan hiçbirinin, onu yaparken, kendini astırmayı tasarladığım da düşünemeyiz." yani anladığım kadarıyla yazar diyor ki idam cezasının varlığı ve bunun toplum tarafından kabul edilmesi, toplumdaki bireyleri idam cezası içeren suçlardan koruyabilir. bu formül gelişmiş toplumlar ve hukukun içselleştirildiği ülkelerde yararlı olabilir. ancak hukukun top gibi oynandığı, kimin neye göre ceza aldığı veya yargılandığı belli olmayan ülkelerde idam cezasının bulunması yarardan çok zarar getirebilir.
benim yazının tuhaf karşıladığım bölümü ise şurası: "Bıktım yazmaktan ve söylemekten ama hala anlamıyorlar. Albayrak-Dürüst devam etsin bu Prandelli efendiyle, görün bak G. Saray daha ne farklar yiyecek. Bunlar daha iyi günleri Albayrak ve Dürüstün. Parasızlıktan oyuncular bir bir kaçmaya başlayınca ben asıl onları göreceğim."
tahminimce "asıl onları o zaman görünce" sunuculuğunu yaptığı programda kına gecesi düzenleyecek. ayrıca en son fikret'i bitirecekti, olmayınca dümeni albayrak ve dürüst'e kırmış izlenimi vermekte kendisi.
"türk sporu'nda uzun yıllar çalışanlar artık bırakmalılar. spor basınındaki baronlar bıraksınlar artık bu işi. bizim de bırakmamız gerekirse biz de bırakırız."
bırakıp dönme işlerinde tek rakibi demirel olan (bkz: süleyman hep başbakan) birinin gerekirse bizde bırakırız demesi, rakibimiz bizi yenmedi biz yenildik demesi kadar ironiktir.
farklı şehir, kültür, gelir ve eğitim düzeyindeki insanlarla bir arada olmaktır. bu durumun insanları tanımaya, empati yapabilmeye, aynı konu hakkında farklı görüşlerin de bulunabileceğini görmeye ve kendin için çok önemli olmayan bir durumun başkaları için ne kadar önemli olduğunu anlayabilmeye yardımcı olduğunu düşünmüşümdür. velhasılı kelam bana göre manevi yönden faydalıdır ancak fiziki şartlar açısından herhangi bir iyi yönü bulunmamaktadır.