gerçek bir beyefendi. ''fatlh terim'' ve ''hakan şükür'' gibi galatasaraylı geçinen insanların kendisine bakıp nezaket dersi almaları gerekir. an itibari ile kanal 1'de yeni programında yorumlarıyla bizlerle.
az önce en son oynadığı rizespor maçını izledim de sakat atlara yapılan muamelenin başka bir türünün yapılmasının gerektiğini düşünüyorum. yani emekli olsun. para da var. gezsin dolaşsın.
özel mesajın geldiği zor anlaşılıyor. biraz daha koyu bir renk seçilmeli. mesela diğer renklerle uyum için mavi veya grinin tonları olabilir. sarı bir rengin yanıp sönmesi olmamış bence.
sizden yemek yeme zevkinizi çalan tangur tungur seslerle bütün lokantayı inleten kişilerdir. acaba bu şekilde hiç görmedikleri ilgiyi üzerlerine mi çekmeye çalışıyorlar ya da ''heyyy. bakın ben ne yiyorum. param buna da yetebiliyor'' mu demek istiyorlar. o kadar paran varsa git kapat lokantayı tek başına ye kafa ütüleme. ne o öyle tangur tungur.
otelden ayrılırken otele ait eşyaları çalan kişilerdir bunlar. görgüsüz diyorum ben bunlara çünkü hiç mi hayatınızda havlu görmediniz, hiç mi şampuanla saçınızı yıkamadınız, sabun kullanmadınız. aslında bu yolla hem içlerindeki gizli hırsızlık dürtüsü ortaya çıkar hem de egolarını tatmin ederler. hem yaptıklarının suç olduğunu da bilmezler. o kadar da bilgisizlerdir. yakalansalar bir şikayetle hapse atılacaklarının farkında değildirler. bir de pişkin pişkin tatil dönüşü çaldıkları eşyaları arkadaşlarına anlatırlar, hava yapmak için gösterirler. banyolarının bir köşesine koyuverirler ki birisi banyosuna girdiğinde görsün havası olsun. bu tür davranışlarının nedenleri de ''bak ben buraya gittim. naber, sen burada pinekle.'' demektir.
nedenini bulamadığım gereksiz bir durumdur. lisede okurken ne kadar serserilik yapmış erkek, ne kadar güzellikleriyle nam salmış kız varsa hepsi de genellikle bu bölümü seçerlerdi. üniversite yıllarında da gördüm ki meğer bütün hepsi öyleymiş. bu kadar mı boş insan bir bölüme toplanır anlamış değilim. ayrıca okulda öğrendikleri de birşey yok. 4 seneyi boş boş geçirirler. bu işi gerçekten iyi yapan insanların alaylı ya da daha sonradan bu işin eğitimini alanlardan oluşmalarının nedenini daha iyi anlayabiliyorum bu nedenle.
üniversitede okuyan büyük bir çoğunluğun içinde bulunduğu durumdur. kasılıp dururlar. bir hava ki sormayın. herkese tepeden bakarlar. okuyorsan bana mı okuyorsun sanki. otur dersini çalış.
kızların kel erkeklerden hoşlanmadığını bilmeyen erkelerdir. aslında bilirler de çaktırmaz bunlar. avuturlar kendilerini. kendi aralarında '' yahu biliyormusun kızlar kel erkekleri seksi buluyormuş'' diyerek sevindirik olurlar. kızlar ne etsin kel erkeği lüle saçlı erkekler varken. acı ama gerçek böyle.
bunlara soytarı dedim çünkü aynı öyleler. gül gül doyulmaz bunlara. şimdi bu arkadaşlar -ki büyük bir çoğunluktur bunlar- bir iki kitap okumanın, sanat dergisine bakmanın verdiği gazla taksim'e gittiklerinde sanki havada birşey varmış da onu ağızlarıyla yakalayacaklar gibi burunları havada dolaşırlar. taksim'de sözüm ona gerçekten de çok sanat faaliyeti olduğundan bunlarda birden sanatçı kesilirler. müzisyenlikleri mi dersin, yazarlıklarımı dersin neler çıkar neler. meğer ne mühim insanlarmış bunlar da biz bilmiyormuşuz. başka şeyler konuşmaya çalıştığınızda garip garip bakarlar. ayaklarınız biraz yere bassın yere. gidip bakın gerçek sanatçılar o yerlere nasıl gelmiş. taksim'de dolaşarak ahkam kesmekle geldiklerini hiç sanmıyorum.
bunlar sağlıklı yaşamanın ne demek olduğunu bilmeyen kişilerdir. bolca tuz atarlar yemeklerine. bilmezlerki o tuz birgün kendi canlarını alcak. bir de siz az tuz koyunca size garip garip bakıp gülerler. sanki b.k var. sane ne? istersem az tuzlu yerim hatta hiç tuz koymam. sana ne yahu. hesap mı verecem.
sonradan görme, ben özgürüm havalarında dolaşan saygısız kızlardır bunlar. ne kadar ayıp hem sen ailenin yanında yaşayacaksın hem de ailenden izin almayacaksın. bilmezmisin ki dünya ne alemde. onlar seni merak edecekler onlar ki sadece senin iyiliğini düşünenler. ama biliyor ki ''hayır''cevabını alacak kızımız, bu nedenle binbir türlü yola başvurur, yalanlar söylerler. yok arkadaşımda kalacam da, yok ders çalışacaz da. sonrada bir de sabah tanımadıkları bir erkeğin kolların kollarında uyanınca '' ben ne yaptım'' derler pişkin pişkin. al sana ders işte..
bilgisayarın eğitime ve öğretime ne kadar büyük katkısı olabileceğinin farkına varmamış, bilgisayarı sadece dışarda güzel bir kız gördüğünde ç.künü tuta tuta koşturarak evin yolunu tuttuktan sonra bilgisayarın karşısına geçerek masturbasyon yapmak için porno izleyerek kullanan yurdumdaki çoğunluğu oluşturan ezik gençliktir. bunlar öyle kotalı internetle de yetinmezler. sınırsız olacak ki yüzlerce film indirebilsinler. sonrada ülke niye bu halde derler, bu kadar porno izleyen geçlik olursa daha ne olsun. çocuklarda enerjimi kalıyor da ders çalışsınlar. & # # & # % # % % &...
bu kızlar güzel ve dahi programındaki güzel kızları kıskanıp onlarla durmadan dalga geçerler. ne yazık ki bu tür davranışı yapmayan kız yok gibidir. işin kötü tarafı bunu yapmalarının nedeni kıskançlıktır, çekememezlikleridir. kendilerine güvenmek yerine etrafa b.k atıp dururlar. tamam o kızlar belki bilgili ve kültürlü insanlar değiller fakat sizin de egolarınızı tatmin aracı değiller. o kadar biliyorsanız, acaba bu kızlar niye böyle davranıyor, niye bu hale gelmişler diye bir düşünün, kafa yorun hani çok zekisiniz ya o nedenle.
kadınlardan nefret eden bünyelerin yapabileceği eylem. hele ki şöyle bayağa ağır bir kitap olacak ki tam zevk alasınız. hatta bence kütüphaneyi üzerlerine yıkmalı. bu sayede belki iki satır kelime görerek biraz olsun birşeyler öğrenebilirlar. aval aval garip hareketlerde bulunmazlar..
uludağ sözlükteki ''tüm dağları ben yarattım.'' edasıyla dolaşan palyaçoları gördükçe fazla da bir laf söyleyesim gelmediği, kendi tarafından bakıldığında doğrusunu yapan kişi.
avea reklamlarının insanı fitil eden sloganı. bir de almışlar gençleri bağırtıyorlar bu lafı söyleterek. neymiş? ''bir tek avea bize yetermiş.''
nasıl yetecek acaba?
türkiye'nin büyük çoğunluğunu kapsama alnına aldığını söyleyen '' bir tek avea bize yeter'' şirketinin şehrin göbeğindeki bir baz istasyonuna baka baka konuşamaz iken mi yetecek, yaptığı promosyonları bitirirken mi yetecek, 2 saniye konuşmaya aldığı 2 kontürle mi yetecek.
ayrıca o yurdun %93'ünü kapsama alanına almış olduğunu söylediği baz istasyonları müşterilerinden kazandıkları parayla bir taraflarını büyüten patronların bir taraflarını kapsaması için çalışıyor muhtemelen. ancak öyle tamamalanır % 93. yoksa zor gibi geliyor bana..
''eksi'' işaretine ''tire'' demiş sözüm ona zeki bünye. tamam şekil olarak aynı olabilir ama (sin(2a)- cos(2a)) * da da tire mi denir? hiç mi okula gitmedin? matematik okumadın? çıkarma işlemini de mi göstermediler sana?
eğer ki bitirme ortalamanız ve gerekli sınavların puanı yeterli derecede ise ayrıca da o alanda akademik kariyer yapmayı gerçekten düşünüyorsanız yüksek lisans yapmadan direkt olarak yapılmasında fayda olandır. bu sayede 6 yıldan(2+4) oluşan yüksek lisans ve doktora maratonunu 5 yılda geçmiş olup 1 sene kazançlı çıkmış olursunuz.
yüksek lisans mülakatlarının en bilindik sorusu. mülakata girmeden önce cevabının çok iyi düşünülüp akılda tutulması ayrıca ertesinde gelebilecek bütün çapraz ateşlere hazırlıklı olunulunması fayda getirebilir.
yüksek lisans yapmak isteyen kişilerin girmek istedikleri bölümün akademisyen üyeleri tarafından bir nevi sorgulanması.* kimi üniversiteler ek olarak sınav da yaparlar.* bölümden bölüme, üniversiteden üniversiteye ve eğer ki kendi okulunuzdaki okuduğunuz bölümde giriyorsanız mülakata çok farklılıklar gösterir. açıkçası kimi mülakatlarda ''laylaylom'' tarzında bir tek çayınız eksik bir şekilde geçerken, kimisinde ise ''şu teorem nasıldı anlat bakalım?... bıdı bıdı bıdı...'' soruları eşliğinde soğuk terler dökebilirsiniz..
