bugün

nedenini bulamadığım gereksiz bir durumdur. lisede okurken ne kadar serserilik yapmış erkek, ne kadar güzellikleriyle nam salmış kız varsa hepsi de genellikle bu bölümü seçerlerdi. üniversite yıllarında da gördüm ki meğer bütün hepsi öyleymiş. bu kadar mı boş insan bir bölüme toplanır anlamış değilim. ayrıca okulda öğrendikleri de birşey yok. 4 seneyi boş boş geçirirler. bu işi gerçekten iyi yapan insanların alaylı ya da daha sonradan bu işin eğitimini alanlardan oluşmalarının nedenini daha iyi anlayabiliyorum bu nedenle.

not: türkiye'de..
uzaylılarca garipsenin hadise.
Ailelerin yada büyüklerin tavsiye ve yönlendirilmeleriyle ilgilenilen bölüm ve alanlarda bir baltaya sap olamamanın verdiği kışkırtıcı boşlukla yapılabilecek alternatif son tercih durumu.

Alternatif Tanım : Ünlü yada bol paralı bir geleceğe sahip olma hevesi ve hayalleriyle bütünleşik zihniyetlerin yaptığı eylem.
sonrasında ünlü ya da bol paralı olunabilen seçim. bir süre çalıştıktan sonra, alaylı bir çok kişinin yöneticisi olunmasını sağlayan seçim. ayrıca hayat boyu zevkli bir iş yapılmasına neden olan seçim. okuldan mezun olmak iş bulma açısından çok şey ifade etmese de, bu kadar mı boş insan gibi genellemeleri yapmayacak kitlenin seçimi. *
bütün gün tv izlerim radyo dinlerim sinemaya giderim üstüne bir de bana para verirler şeklinde düşünen aptalların yaptığı.gerzekler işte dimi gamlıbaykus hıh
SiNEMA TV ÜZERiNE EĞiTiM GÖRENLER:

Alp Zeki Heper: Cenevrede hukuk okurken yarım bırakıp Fransa'da IDHEC yüksek sinema bilimleri okulundan mezun oldu.
Çağan Irmak: Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulundan mezun oldu.
Engin Ayça: italya "Dell'Opinione Publicca" ve "Centro Sperimentale Di Cinematografica" okullarında film yönetmenliği eğitimi gördü.
Fatih Akın: Hambur Güzel Sanatlar Akademisi'nde sinema eğitimi gördü.
Ferzan Özpetek: Roma Sapienza üniv.de Sinema tarihi, Navona Sanat ve Kostüm Dramatik Sanatlar Akademisinde tiyatro yönetmenliği eğitimleri gördü.
Gani Müjde: Mimar Sinan Sinema Tv mezunu.
Kutluğ Ataman: Mimar Sinan Sinema Tv mezunu. Fransa Sorbonne üniv. de sinema öğrenimi gördü.
Mahinur Ergün: Ankara Basın Yüksekokulu Sinema Tv mezunu.
Muammer Özer: Finlandiya da sinema eğitimi aldı.
Nuri Bilge Ceylan: Boğaziçi Elektrik mühendisliği mezunu. Mimar sinan üniv. sinema tv bölümünde 2 yıl sinema eğitimi gördü.
Osman Sınav: istanbul Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü ve Sinema tv Enstitüsü mezunu.
Ömer Kavur: Fransada sosyoloji, gazetecilik ve sinema eğitimi gördükten sonra Sorbonne Üniversitesi sinema tarihi bölümünde master yaptı.
Ömer Uğur: izmir Güzel Sanatlar akademisi sinema bölümü mezunu.
Reha Erdem: Boğaziçi Tarih bölümünü bitirdikten sonra Paris üniversitesi Sinema bölümünü bitirdi.
Semih Kaplanoğlu: Dokuz Eylül güzel sanatlar fak. Sinema Tv mezunu.
Semir Aslanyürek: SSCB Devlet Sinema Enst. Film Yönetmenliği Fakültesi Oyunculuk Film Yönetimi bölümünde lisan ve yüksek lisans mezunu. mimar Sinan Üniv. Sosyal Bilimler Enst.de Sinema-Tv bölümünden doçentlik sertifikası aldı.
Tevfik Başer: Londra'da sinema eğitimi gördükten sonra Hamburg Güzel Sanatlar Akademisi Sinema bölümünden mezun oldu.

Barış Pirhasan demiş ki:
okul, bir kere kendini dahi olarak görmeyenler için iyi bir yerdir. Dahi olduğuna sonsuz inancı olan gençlerin bunu yapması çok abes. çünkü öyle olunca hem okulun düzenini bozuyorlar hem de bir vakit kaybı. ancak parasızdır, okulda da bir iki film yapacak para veriyorlardır. (amerika'da, ingiltere'de öyle okullar var) o zaman bir kurnazlık biçimi olarak bir dahi de oraya gidebilir. Ama zaten o kadar müthiş şeyler yapabilecekse okulda harcayacağı 3-4 yıl bir zaman kaybı.

Okul insana vakit kazandırabiliyorsa iyi. bu işi seviyorum, yatkınlığım da var, zekam, dünyam ve dilbilgim, duyarlılığım da bu işe yeterli, en önemlisi de içimde gerçekten bir söz söyleme, insanlarla bir sır paylaşmaya dair çok güçlü bir istek var diyorsanız gerek yok.

piyasada hata yapamazsınız. piyasada bir işi önce çırak olarak yapmak zorundasınız. yaptırmazlar o işi. eline bakarsınız, çay götürürsünüz, yer süpürürsünüz. yaptırmaya başlattıkları anda her yaptığınız hata için ya iş kaybedersiniz ya aşağılanırsınız. çünkü hiç kimsenin size o işi öğretmek gibi bir derdi yoktur. o işi bileni isterler.

okul size hata yapma imkanı sağlıyorsa bu çok değerli bir şeydir. "vay bunu yaptı, kimse beğenmedi, bir daha bu herif yapmasın" gibi bir kaygı olmadan eğer kafanızdakini istediğiniz gibi, en cesur biçimde gerçekleştirmeye çalışıyorsanız ve çuvallıyorsanız bu büyük bir lüks. okulun böyle bir faydası var.
sinema okuyan bir insan olarak benim de ülke şartlarında anlamsız bulduğum seçimdir.
şöyle ki her 3. dünya ülkesi gibi bizde de sanatçının işini herkes hobi olarak yapıyor veya yaptığını zannediyor.
mühendis- mimar- avukat- tercüman- öğretmen gelip sette sıfırdan başlayarak sizle aynı olanaklara ve yükselme şansına sahip.
( duygu sağıroğlu : yönetmen /senarist asıl mesleği: mimar, nuri bilge : yönetmen asıl meslek: mühendis, cüneyt arkın oyuncu asıl mesleği:doktor, umut sarıkaya : karikatürist asıl mesleği: mühendis, serdar öztop gitarist asıl mesleği : inşaat mühendisliği) bu rönekler çeşitli sanat dallarında en tanınmış oldukları için yazdım. yoksa kendi arkadaş çevremizden sırf sinema/dizi/reklam setlerinde çalışarak geçinen iç mimarından edebiyatçısına o kadar çok insan var ki.
peki bizim sinemacı mezunlar napıyor: barmenlik, garsonluktan tutun otelciliğe kadar geniş bir çalışma alanına yayılmış durumdalar.
diğer mesleklerden gelip dizi reklam alanına atılan insanlar(bakın sinema demiyorum 20 setten ancak biri sinema filmi içindir o da recep ivedik vb.)sıkıldıkları, emir-komuta zincirini sevmedikleri zaman tabiri caizse kapı gibi diplomalarıyla gidip kendi mesleklerine dönerler.
ama siz setteki alaylı- lise veya ortaokul mezunu teknik elemanın kaprislerinden bıkıp okulda öğrendiğiniz şeyleri uygulayamadığınızı görüp meslekten soğuduğunuzda gidip bir mimarın işini yapamayacağınızdan boku yediniz demektir.
4 yıl bu bölümü okuyup kahvehaneye dönen okul kantininde öldürdüğünüz bitmek bilmeyen boş vakitlerde bari açıköğretim sosyoloji, fotoğrafçılık filan okuyup sanatınızda derinleşin yoksa boşa çaba.
hatta şöyle bişey var ki bu bölümde okumanın bu ülkede neden boşa kürek çekmek olduğunu anlatmaya yeter : sinema tv 1. sınıf öğrencisisiniz okulu bırakıp setlerde çalışmaya ağırlık verdiniz ve 3 yıl geçti aynı bölümden arkadaşınız mezun olup geldiğinde sizin ilk başladığınız noktadan başlar ve sizin asistanınız olur yani o üç yılı okuması kendi entelektüel zevkleri hariç hiç bir işe yaramamış gibidir.

ha eğer viyanada pariste filan yaşıyorsanız, insanlar gerçek sanatı ve sanatçıyı sabah kuşağındaki kadın programlarından ayırt edip değer verecek kapasitedeyse buyrun okuyun tabi ki.

son olarak türkiyede piyasanın ve insan zevklerinin gerçek sanatı nasıl engellediğini anlamak isterseniz :
osman sınav geçen sene bizim okulu bitirebilmek için bu~http://www.beyazperde.com/filmler/film-205393/~ nu çekti. ve aldığı not 100 değildir.
peki piyasa için osman sınavın çalışmaları neler: aşk kırmızı, sakarya fırat vs...
yani halimiz içler acısı.