bir derdim vara hatalı ukteleri iletmesi istendiği için gördüğü hatalı ukteleri tek tek yazan ancak 7 gün sonra en nihayetinde modlardan şu cevabı 'inceleyeceğiz, teşekkürler.' alabilmeyi başarmış kişi. allah bunları başımızdan eksik etmesin. allah modlarımıza çok çalışmaktan zarar vermesin! inceleyeceklermiş! hahahaayyy!!
çaylaklıktan fırsat bulduğum müddetçe buradaki uktelerle ilgileneceğim. ayrıca mevzuyu bilip bilmeden, bol keseden sallayan yazarlara da iki çift lafım var; gidin 122 sayfalık ukteleri tek tek inceleyin. eğer yarısı bilgi edinme amaçlı oraya bırakılmışsa işte o zaman gelip arkamdan küfredin, ne diyorsanız deyin. bir yanlışı gündeme getirmek için çabalayıp, yadırganan kötü insan ben olacaksam, gönül rahatlığıyla olurum.
Hogatha kabaca Gargamel'in kadın hali olarak tanımlanabilir. Kötü, çirkin bir cadı olan Hogatha büyüleriyle Şirinlerin başına dert olur. Her büyü yaptıktan sonra çirkin ve şeytani kahkahasını atmayı da ihmal etmez.
-yok benim babam şeyhmiş! işin aslı öyle değil ki ben biliyorum. asker olarak gelmiş buraya, millete de ben şeyhim diye yutturmuş. annem de inanmış. zaten inanmasa ben olmayacakmışım. anlayacağın bizimkine de hafiften üfürmüş.
-piç olmak çok güzeldir hocam. hiç akraban olmuyor. şahane bir şey. mesela benim şimdi bir kardeşim olsa ne işler açacaktı başıma.
bir erdem beyazıt şiiri. recep tayyip erdoğan'da yorumlamıştır.
Birazdan Gün Doğacak
'Nuri Pakdil'e'
Beton duvarlar arasında bir çiçek açtı
Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında direnen insanlığın
Saçlarınız ızdırap denizinde bir tutam başak
Elleriniz kök salmış ağacıdır zamana
O inanmışlar çağının.
Zaman akar yer direnir gökyüzü kanat gerer
Siz ölümsüz çiçeği taşırsınız göğsünüzde
Karanlığın ormanında iman güneşidir gözünüz
Soluğunuz umutsuz ceylanların gözyaşına sünger.
Gün doğar rüzgar eser bulut dolanır
Rahmet şarkısı söyler yağmurlar
Alnınız en soylu isyandır demir külçelere
Gürültü susar ses donar sevgi tohumu patlar
Sessiz bir bombadır konuşur derinlerde.
Ey bizim sabır yüklü toprağımızın kutsal ağacı
Sen bize hayatsın umutsun mezarlar kadar derin
Bizi tutan bir şey varsa dirilten o sensin
Üzerinde uyuduğumuz yavru kuşların tüy renkli sıcaklığı.
Ey damarlarımızda donan buz yüzlü heykeller beldesinden
Yıkıntılar sonrası sığındığım şefkat anası
Ey dağları yerinden oynatan ses ey mermeri toz eden rüzgar
Ey alemi donatan ışık toprağa can veren el.
Gün olur toprak uyanır uyanır böcekler
Sarı bozkır titrer çıplak dağlar yeşerir gök yıkanır kirli
dumanlardan
Su coşar deniz kabarır canlanır ölü şehirler
Yemyeşil bir rüzgar eser yıldızlar arasından.
Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü
Çatlayacak yalanın çelik kabuğu
Sizin bahçenizde büyüyecek imanın güneş yüzlü çocuğu.
küçüklüğümden beri mario'daki korkulu rüyamdır. tam mantarı alacakken gelir üstüne üstüne kaçamazsın da hıpızlı yürüyor yaratık. büyüksen gelir yapışır seni küçültür, küçüksen de hiç acımaz öldürür.
mantarın üstüne basıp öldürmek ise paha biçilmez bir zevktir..*
bir zamana damgasını vurmuş 'atari' adlı inanılmaz icatla birlikte evlerimize giren kaset şeklindeki oyunlardır. herbiri ayrı güzeldir, efsanedir. ilk akla gelenlerden biri ;
son duyumlara göre 3 farklı başlangıca ve 16 farklı sona sahip olacak, ayrıca ilk oyundaki gibi sürekli yükleme ekranı görülmeyecek sadece 4 kez görülecekmiş.
(bkz: göreceğiz bakalım)