köyün içindeki köprünün iki tarafında birer tane çay bahçesi barındıran köydür.
köy tarafındakini bilemem ama orhaneli yolu tarafındaki * gayet nahoş bir anlayışla yönetiliyor. bugün farkettim. dere kenarındaki masalara ince belli bardak ile çay verilmiyor burada efendim. ya çaydanlık alacakmışın ya da fincan ile. arkadaş 20 liraya sizin masaya getirdiğiniz kazan çayı çaydanlıkları içmek zorunda mıyız? işin özeti gitmeyin böyle köylü kurnazı tiplere prim vermeyin.
kimi yarışmacıların mikrofon seslerinin kısılarak seslerinin orkestra tarafından bastırılmasına izin verilen yarışma. adam kendini yırtıyor yok yine de sesi basık.
1997 model toyota corollam ile tanıştıktan sonra, hatta o gıcır gıcır iç döşemelerini gördükten sonra kesinlikle japonların alacağı karşılaşma. tabi ki mercedes i klasman dışı bırakmak gerekirse. sonuçta şuan 2000 mod
ikinci gününde gidip bizzat gördüğüm ve neticede 'bir daha istemesinler' şenliği halinde düzenlendiğini düşündüğüm şenliktir.
10 futbol sahası genişliğinde dümdüz daha kampüs planlanırken şenlik alanı olarak ayrılmış bir çim alan yerine avuç içi kadar beton zeminli otobüs durağında yapılması pek bi abes. lihtenştayn'ın yüz ölçümü kadar çim alanın var ve sen otobüs durağında üniversite bahar şenliği yapıyorsun. süper bir fikir.
şenliği öğrencilerden bağımsız olarak hazırlayan kel ve göbekli amcalar da öğrencileri sağılacak inek olarak görmüş besbelli. şenlik sadece kiralık uyduruktan bir sahne ve öğrencilerin gayet kazık yiyerek alışveriş yapacakları standlardan ibaret. ya para harcayacaksın ya da akşam konserde bulunacaksın. öğrenci milleti konserin kralına zaten normal zamanda gidiyor. ne bir lunapark var ne küçüklü büyüklü sponsorların düzenlediği etkinlikler ne de devasa amfi tiyatrodaki sanatsal kalitesi yüksek gösteriler. koskoca amfi tiyatro şenlikte boynun bükük kalmış ve tektük sevgililere hizmet etmekte.
halbuki eskiden - yani bir gece teomanın, diğer gece dumanın çıktığı- şenlikler hiç böyle değildi. öğrenciler acaba hangisine gitsek diye adeta hakim tepelerden kendilerine eğlenecek etkinlik seçerdi. üst üste koç, eti, ülker, mercedes-benz, nilüfer turizm, türk -telekom, coca cola nın renk kattığı şenlikler olurdu. insanlar şenliğin son günü bir sonraki şenliği düşünmeye başlardı. hem kapanış gününde saçma sapan gülşen falan değil de; mesela şebnem ferah olurdu ve ardından da baba gibi ünlü djler kapanış partisi yapardı.
sanırım tek değişmeyen şey 'bakın nasıl eğleniyoruz' edasıyla akşama kadar horon tepenler. o da çok yer işgal ettikleri için şenlik komitesinin işine geldiğindendir.
sonuç olarak 'nerede o eski şenlikler' diyorum. zaten bir çok üniversitede artık bahar şenlikleri kaldırılmışken züğürt tesellisi olarak görülebilir belki.
askerde gündüz saçma sapan işlerle ve insanlarla uğraşmak istemeyenler için idealdir.
gündüz uyur gece takılırsın, komutan görmezsin, gece nöbetin genelde olmaz. gece kokoreç söylemek için uygun ortam olur. bir de yanında çayın varsa şafak nasıl atar anlaşılmaz bile.
yöneticilerinin ve onların seçtiği abilik
yapan baskın öğrencilerin birer göt olduğu yerlerdir. çok kalmak istedim o yurtlarda sırf müdür ve belletmenleriyle uğraşmak için. fakat ne yazık ki o şansı yakalayamadım. ben de kyk daki uzantılarıyla, özellikle kürt olanlarla uğraştım. çok zevkliydi lan.
ayrıca buralarda psikolojik yıpratmayla zaman gazetesi satılır ögrencilere. üstelik olması gerekenden daha pahalıya.
yurt günlerimde ketıl da yaptığım boncuk makarnaya katı yağ ilave ettikten sonra oluşan tadın tıpa tıp aynısına sahip olan içecektir. bi kahve olarak düşünürsek iğrenç bi tadı var..
kahve dünyası nda satılan hazır kahveler ve sıcak çikolatalar nescafeye de cafe crown a da beş basar bu arada.
gayet başarısız bir filmdir. henüz 20. dakikasında pes ettim izleyemiyorum. aşağı yukarı eşit sayıdaki alman ss birlikleri ile amerikan askerleri arasındaki çatışmada amerikanlar tank destekli ss birliğini kıymaya çeviriyor. siyah giymiş alman ss askerleri döneminin en elit birlikleriydi. ne ruslarda ne amerikanlarda ne de ingilizlerde bu kadar başarılı birlikler bulunmamaktaydı. bırak aynı sayıda olmayı kendilerinden çok daha büyük kuvvetleri ss ler kolayca yenebilmekteydiler. allies kuvvetleri onları ancak yoğun hava desteği ve bir kaç kat insan gücü ile püskürtebiliyordu. ayrıca savaşın son dönemlerine ait bir alman tankı basit bir bazuka ile çok rahat imha edilebiliyor filmde.
bu ve bunun gibi inanılmaz mantık hataları ile dolu şişirme amerikan filmidir izlemeyin.
Bugün baktığımız caterpillar colorado (bildiğin sarı cat) botu bariz çakma olarak satan firmadır. ayakkabının taban rengi değişikti ve benim ayakkabı numaram olan bot bana büyükken bir numara küçüğü de sıkıyordu.. biz almamaya karar verince hemen mağaza müdürü yardımcı olmak baabında indirim falan teklif etti. tabi yemezler hemen gidip aynı botu carrefoursa dan babalar gibi orijinalini akıp çıktık.
ayrıca koray spor outlerdeki fiyatlar boynerden falan daha pahalı. outlet neye yarıyorsa artık.
demem o ki bırakın koray spor'u. salak saçma personelleri olan bir firma zaten. mallarının neredeyse yarısı çakma. hele converseler baya bi çakma. efendim gidinboyner e , çarşı ya, inter sport a, ayakkabı dünyası na mis gibi orjinalini alıverin varsın 10 20 lira pahalı olsun.
dünyada yapılmış en gereksiz harekettir. bu deneyde hiç bir atraksiyon olmuyor; çünkü ne ateş, ne köpürcük, ne de ses çıkıyor açığa. bokta kireç ne arar zaten.
türbanlı olmayan teyzemiz, annemizdir o. bazı gerizekalılar türban ile yazma, tülbent gibi giysileri karıştırmakta hala. normal bir türk kadınıdır hani şu kurtuluş savaşında din elden gidiyor diye isyan çıkarmayıp cepheye sırtında mermi taşıyanlardan.
matematikte eşitliğin iki tarafındaki sıfırlar birbirini götüremediği için yoktur böyle bir an. unutunuz gidiniz. ayrıca sevinilmemelidir de matematiği alt üst ettim diye.
an itibari ile kanad d ana haberde görebileceğiniz saattir. öyle cırtlak bi yeşil ki adam gözümüze sokuyor sanki. elndeki aynı renk kalemi de çok absürd. bu işte bi iş var ama hadi hayırlısı. illüminatiye şifreli çağrı mı yapıyor ne.
uzun dönem erlerin kısa dönemleri çekememe durumudur. kendilerinin uzun dönem yaparak daha erkek olduklarını iddia ederler falan. oysa bi bıraksan kısa dönem olabilmek için bi taraflarını yırtarlar.
''Ben teknik direktörüm ve takımın liderliği bende. Ama sen çok büyüksün ve kuvvetlisin. Seni planlarım içerisine alamam, bundan dolayı böyle bir karar aldım'' aykut kocaman'ın karın ağrısının belli olduğu açıklama olmuştur. bir teknik direktörün futbolcusu karşısında nasıl ezildiğini görebiliyoruz.
fenerbahçe taraftarı tarafından unutulmayacak hiçbir zaman unutulmayacak futbolcudan daha öte bişeydir. yönetiö ve teknik direktör kendi başarısızlığını alex'e yüklemiştir. alex bunu haketmedi.