gidişinle sensiz bi güne uyanacağım. gözlerinde gözlerimi göremeyeceğim. elini tutamayıp, teninin sıcaklığını hissedemeyeceğim.dudaklarımda o ekşi şeker tadı olmayacak. nefesin nefesime değmeyecek. içimde sana dair yeşerttiğim bütün ümitlerim benimle beraber solup gidecek. belki... diye başladığım bütün cümlelerim ikimiz gibi yarım kalacak. kulağına fısıldamak isteyip de söyleyemediğim tüm güzel kelimeler dilimin ucunda asılı kalacak. hayallerin hepsi yanıp kül olacak. içimdeki o çocuk ölecek.
çok merak ederek aldığım ancak okumaya zaman bulamadığım bir kitap. arka kapağında Nietzsche Ağladığında kitabını okuyanların beğeneceği söyleniyor. umarım hayal kırıklığı yaşamam.
kitabı pek beğenmedim. okuması çok kolay ve bazı cümleler sürekli tekrar ediyor. bu da insanı sıkıyor. ayrıca bu kadar takıntılı bi insanın "aşkı" da inandırıcı olmuyor.
kendisi her istediği haltı yiyebileceğini düşünen, bu durumun bir ihtiyaç olduğunu söyleyebilen ama karşısındaki kişinin kendisi gibi bir ihtiyacı olmadığını düşünen ve delip geçeceği birşey olsun isteyen aptal erkek tipidir.
oysa bu kişi karşısındakinin bekar olduğunu bilse bile bu o kıza hiç kimsenin dokunmadığı anlamına gelmez!
ayrıca bunu arayan erkekte karşısındaki kişiyi olduğu gibi kabul etmiyor demektir. bu kişiyle evlenmeye de gerek yok çünkü değmez!
drama dersinde yeni bir versiyonu oluşturulan bir masal.
rapunzel kuleden bakıp sevgilisini bekler ve sevgilisine:
+sevgilim saçlarımı salıyorum. yukarı gel, der.
sevgilisi:
- rapunzel rapunzel yanına gelemem çünkü benim erkek arkadaşım var. ( bu rolu oynayan arkadaşın fatih ürek gibi olduğunun altını çiziyorum.)
doğu hizmetinde 3 yılını tamamlamaya uğraşan, gitmenin planlarını yapan, kendisiyle dalga geçebilen, ölmüş ama kayıtlara geçmemiş biriyle evlenmek isteyen, elektriksiz ve susuz bir hayat yaşayan, iran'dan kaçakçılık yapan köylüden bile gariban olan, zavallı insan modeli...
6 aylık bir öğretmen olarak akla ilk gelen sürekli burunları akan, banyo yapmaktan aciz, asla ders çalışmayan, defteri sınıfta kapatıp evde açmayan, yaza doğru okula gelmeyip hayvanlara bakan, on çocuktan ikisinin ya da birinin sizin sınıfınızda bulunması...
öğrencilerin bir konuya giriş cümlesi: "yemin ederim ki..." ya da "vallah ben yapmadım."
aynı zamanda öğretmenlerin duymaktan nefret ettikleri söz dizisi.
lazım olduğunda sürekli "sayfa görüntülenemiyor" yazısı ile karşılaştığınız, öğretmen için eziyet olan meb sayfası.
aşırı yoğunluktan dolayı gece yarısı girmek zorunda olduğunu, sınav tariğinden 15 gün geçtikten sonra notları giremediğiniz ve müdüre yalakalık yapmak durumunda kaldığınız öğretmenin nefret ettiği bir site.
evimizde adına edi dediğimiz arada eve uğrayan ancak bizi hiç sevmediğini düşündüğümüz ve artık onu insan gibi gördüğümüz, hayat için çok gerekli olan interneti, suyu sağlayan, telefonların şarjının bitmesini engelleyen evimizin vazgeçilmez üyesi...
hayata onun gözlerinden bakabilmek, herşeyiyle onu kabullenmek, onu düşündüğünde gülümseyebilmek, ona dair olan kelimelerin ve cümlelerin dile dökülmesi...
öğretmen arkadaşlarla bir başkale deki bir köyün bayan öğretmenlerinden söz ederken birinin:
+sizin köyde de hiç güzel öğretmen yok, demesi.
benim ise:
- önemli olan icraattır, demem.
ve lafı geriye çeviremeyip herkesin gülme durumu ve akla kese kağıdı muhabbetinin gelmesi.
karşındaki kişiye haber vermeden onun facebook'una sadece bir msj yollamak. Ayrıca bu kişinin elektriksiz bir köyde öğretmenlik yaptığının da farkında olunan bir eylem. (soldierday'in yaptığı gibi)