fretless
90 (hoş sohbet)
altıncı nesil silik 1 takipçi 9.00 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    okulda dayak

    5.
  1. ilkokulda gayet yediğim herkesin de o dönem normal karşıladığı olaydır. öyle ki bizim hoca hafta bir, iki kere normal tokat, ayda bir kere de fatality yapardı.
    1 ...
  2. fretless

    6.
  3. an itibariyle bütün entrylerine seri eksi oy veren bir yazarla karşı karşıya olan, bu gibi durumlara alışık olmayan yazardır..

    edit: neden böyle davranıosun?

    edit: işte gidiyorum gülüm. ama senin yüzünden değil şaka lan şaka senin yüzünden.. neden bunu
    bu kadar kafaya taktın dersen bilmiyorum sanırım benim bu tür davranışlara tahammülüm yok. neyse çok eğlendim çok güldüm. güle güle sözlük ahalisi..
    0 ...
  4. elazığlı ünlüler

    5.
  5. arkadaşa verilen filmin altyazısını değiştirmek

    1.
  6. efendim arkadaşın aptal olması için filmi vermeden önce altyazıyı notepad den açıp değiştirmektir örnek:

    01:53:41,900 : fatih mal mısın olm bok gibi film hala izlion kapat yat kapat!!
    2 ...
  7. sözlük yazarlarının cep telefonu açılış notları

    18.
  8. şarjın da mı bitmio 10 senedir bi kapatıp açmadın pezevenk.
    3 ...
  9. penis boyutunun önemi

    12.
  10. artık birinin çıkıp önemsizdir demesi gereken hadise gözümüze uyku girmiyor ha bu arada geçen gün tarkan ı gördüm aynı senin benim gibi insan öyle kısa falan.
    2 ...
  11. halı saha maçındaki göbekli abi

    22.
  12. bilgisayardayken başına dikilen insan

    1.
  13. bir de tepenizdeyken bir şey yiyorsa, insanda monitörü camdan atma isteği uyandıran insan.
    4 ...
  14. dillere dolanan reklam replikleri

    126.
  15. 40 kafa

    1.
  16. bir umut sarıkaya hikayesi..

    küçük bir memur olan asım 35 yaşında kısa boylu bir insandı. büyük bir kafası, bir uçurumu andıran düz bir ensesi vardı ve bu kafa ile ense 24 yaşından beri daha da çok ortaya çıkıyordu. şu anda kel biri sayılarbilirdi. "sayılabilirdi" diyorum çünkü eğer sadece yanda ve arkadaki saçlar kalsaydı denebilirdi ama bu kelliği önde adacık şeklinde kalmış olan kıvırcık bir çizgiyi andıran saç kütlesi bozuyordu. bu durumda "kafasının tepesinde saç olmayan bir insandı asım" diyebiliriz. karşısındaki kişi asım'dan daha kısa biri olsa ve belli bir açıyla asım'ın kafasına baksa belki de kendisinin saçsız olduğunu farketmeyecekti bile. ama bu pek mümkün değildi, dedim ya asım kısa bi insandı ve kendinden kısa insanlarla pek karşılaşmıyordu. karşılaştığı anlarda ise tadını çıkarıyor, daha kısa kişinin kafasına belli bi açıyla bakması için ufak hareketlerle yana kaykılıyordu, evde ayna ile yüzlerce kez talim ederek ezberlediği o açıyı yaratmaya çalışıyordu. asım bekardı ve yaşlı annesiyle yaşıyordu. sigara içmezdi, hiç denememişti. dairedeki diğer memurların sürekli çay ve sigara içmelerinden nefret ediyordu. ellerinden, kıyafetlerinden, ağızlarından gelen leş gibi sigara kokusunu her kokladığında, morarmış dudaklarında, sararmış dişlerini her gördüğünde bir kere daha sigara içmediğine seviniyordu, bir yıl önce uygulanan sigara yasağını ise geç kalmış, ama yerinde bir karar olarak nitelendiriyordu. duyduğum kadarıyla hiç sevgilisi olmamıştı. hayır, yanlış anlamayın asım istedi de olmadı diye değil, pek fazla kadınla muhattap olmadığı içindi bu. dairede iki kadın memur vardı ve ikiside kalın kaşe etek ve çizmeler arasında 5 santimlik bir boşluk bırakan bir giyim stili tercih ediyorlardı, ayrıca iki kadın da kendisinden büyük, hem de evliydi.
    babasını hiç görmemişti. o henüz bir yaşındayken ölmüştü babası. annesi ise asım üvey baba görmesin diye hiç evlenmemişti. babasını anlatılanlardan biliyordu genelde. gerçi bi keresinde "onu hayal meyal gördüğümü hatırlıyorum" demişti ama annesi "bir yaşındaydın o zaman nasıl hatırlayacaksın, saçmalama" diye azarlamıştı asım'ı. annesinin babasına olan kızgınlığı hiç bitmemişti. asım'a babasından hiç bahsetmezdi. asım sadece kötü bişey yaptığında "baban gibi" diye azarladığı zaman babası hakkında bilgi alabiliyordu annesinden. alınan bilgiler neticesinde babasının alkolik, annesini çok döven ve küfürbaz biri olduğunu, kadınlara giderken trafik kazasında öldüğünü biliyordu. annesi aile resimlerinden babasıın kafasını kesmişti. albümde en azından 40 tane ortası, kenarı delik aile fotoğrafı vardı. belki annesi o kafaları çöpe ya da sobaya atmamıştır, evde bir yere kaldırmıştır, bir zarfın içinden ya da kitabın arasından kırk tane kafa çıkar umuduyla asım bi kere annesi evde yokkken bütün evi didik didik etmişti. annesinin bütün kötülemelerine rağmen ölesiye merak ediyordu resimlerde onu kucağına alan vüccudun kafasını... neye benzidiğini bilmiyordu ama kesinlikle bildiği bi şey vardı, o da asım'a benzemediğiydi. zira asım annesinin birebir kopyasıydı. annesinden öğrendiğine göre asım sadece dar anlını babasından almıştı, onun da alnı daracıkmış. ama asım sadece alından yola çıkarak babasının tipinin tahmin edemiyordu. o yüzden evin altını üstüne getirdi, her yere mutfağa, balkondaki bidonların bile altına bile baktı ama bulamadı kafaları.
    babasına, alnından başka içmeyi sevmesi de benziyordu. ama abartmazdı. bazen keyfi yerine geldiğinde, eğer annesi de erken yatmışsa gizlice bakkala gider bir bira alır, televizyon izlerken içerdi o bir birayı. karşı annesinin karşısında da içerdi ama annesi çok üzülüyordu oğlu da kocası gibi alkolik olacak diye... birkaç kere yakalamış ve içmemesi konusunda çok nasihatte bulunmuştu, kendisi içki yüzünden neler çektiğini anlatmış, antlattıkça ağlamıştı... kızacağından değil annesi üzülmesin diye hızlı içip bitirdiği biranın kutusunu apartmanın altındaki çöp konteynırına atmaya götürürdü, evin çöpüne atmazdı hiç. yine de tartışma programı izleyip bira içmek büyük bir zevkti kendisi için.
    pek arkadaşı yoktu. çok samimi olmayı sevmezdi. o yüzden hafta sonları genelde evde dinlenerek haftanın yorgunluğunu çıkarırdı. belli bi ilgi alanı olduğunu ise sanmıyorum. lisede savaş uçakları resimleri kesiyordu dergilerden ama onda da artık vazgeçmişti. annesinin hastalıkları zaten onu yeterince meşgul ediyordu. televizyon izlemeleri annesinin elinde tansiyon aleti, ya da ilaçlarla girmesiyle sık sık kesiliyordu ya da ilaç prospektüsündeki "endikasyonları" bölümünü yüksek sesle annesine okuyordu. ayrıca her gece o günün harcamalarını cüzdanında taşıdığı küçük bi kağıda not ediyordu. bu alışkanlığı ona büyük kolaylı k sağlıyordu doğrusu. ay sonlarını bu notlar sayesinde kestirebiliyor, ödemeler konusunda sonradan başı ağrımıyordu.
    bir gün dairedeki iki kadın memurdan biri olan aysel "asım ne oldu barıştın mı sevgilinle" diye sordu. "yok ya ayrılcaz galiba" diye cevap verdi asım. "iki yıldır nişansız, sözsüz gez toz. sonra ayrıl, iyi valla. yeni nesil ne güzel ya..." dedi aysel. "aysel abla şimdi anlaşmazken evlendikten sonra ne yapıcam. bi gün bi hafta değil ki bi ömür geçireceksin sonuçta. en iyisi başlamadan bitirmek" dedi. aysel hak verdi ama "keşke evlenseydin de biz düğünde tanışsaydık bari kızla. evlenmeden kıza kötü bişey yapmadın dimi asım" diye ekledi. o sırada asım'ın telefonu çaldı, ekranı aysel e gösterdi, ekranda "pelin arıyor" yazıyordu. "al işte yine arıyor, o kadar dedim araşmayalım artık diye" dedi. aysel çok üzüldü "ayy... aç be yazık, sesini duymak istemiş" dedi. sonra heyacanlanarak "ver ben konuşayım kızla belki ben yaparım aranızı tekrar" dedi. asım telefonun "no" tuşuna basıp pantalonun cebine koyarken "biştmiş, bitmiştir aysel abla. şimdi açarsam ona umut vermiş olucam." dedi ve odadan çıktı. tuvalate gitti bi kabine girdi. telefonunu çıkarıp son arananlardan pelin'i bulup aradı. " nooldu anne" dedi, "akşama gelirken yoğurt al asım" dedi annesi. "tamam" diyip kapadı.
    akşam mesai bittiğinde asım bakkaldan bi yoğurt alıp eve geldi. annesi sofrayı kurmuştu bile. ellerini yıkadı, üstünü değiştirdi, takım eşofmanını giydi, sofraya oturdu. "ooo köfte mi yaptın" dedi annesine, "sen seviyorsun diye yaptım" dedi annesi ayranı bardağına doldururken. köfteleri yerken televizyon izledi, annesi de yemek yemeden ama sofrada oturarak ona eşlik etti. yemekten sonra annesi bi kasede ceviz, fındık ve kuru üzüm getirdi. "her gün bir avuç çerez yemek gerekiyormuş, kansere karşı çok yararlıymış. hem cilde iyi geliyormuş. sabah televizyonda doktor söyledi" dedi. çerezi yerken haberler başladı. ülkede olan biten kötü haberlerden sonra annesinin tansiyonunu ölçtü. annesi 10 gibi yattı. her gece olduğu gibi yatarken kombiyi kapatmayı unutmamasını söyledi. asım bir tartışma programını yarısını kadar izledi, harcamalarını kağıda yazdı, dişini fırçaladı yatağına yattı. uyudu.
    tıkırtılarla uyandı. sesler salondan geliyordu. biri salondaydı ama salonun ışığı yanmıyordu. hırsız olmalıydı. yatakta önce sesleri dinledi. bağırmayı düşündü ama korktu. kıpırtısız alacağını alıp gitmesini bekledi. gitmiyordu ya da zaman geçmiyordu. çok korkmuştu kalbi çok hızlı atıyordu. odanın kapısı açılınca kalp atışlarını kulaklarında hissediyordu. hırsız odanın içinde gezindi, portmantoyu açtı. asım olduğu yerden arkası dönük adamın portmantoyu karıştırdığını görebiliyordu. pantalonun, gömleğin ve diğer kıyafetlerin ceplerini karıştırdı. elbiseleri yere yattı. portmantayo koydukları ayakkabı kutularını karıştırdı, bu sırada oraya koydukları elbise fırçaları ve fotoğraf albumu de yere düştü. adam albümü hızlı hızlı karıştırıp arasında bişey var mı diye baktıktan sonra, albumu yere atıp odadan çıktı. bi türlü evden gitmiyordu, annesinin odasına girdi. tıkırdı çıkarıp duruyordu, annesinin uyanmaması için dua etti asım. annesi uyandı. bağırtılar ve itişmeler arttı. annesi çığlık atıyordu. kalıp koşup gitmek istedi odaya doğru ama yapamadı. annesi çok bağırıyordu, itişmeler artmıştı. kalkmadı asım. babasını hatırlıyordu. gece eve gelip annesini döven babasını hatırlıyordu. asım bir yaşındaydı artık. çok uykusu gelmişti, sabah odada annesinin ölüsünü bulacağını biliyordu. gözlerini kapadı. uyudu.
    annesi bağırarak ve ağlayarak asım'ı uyandırdı. yaşlı kadının burnu kanıyordu. "asım kalksana oğlum, ölüyordum" diye sarstı. asım kalktı. annesi ağlıyordu hemen hastaneye gittiler. hastanede polisler rapor tuttu, tedaviden sonra karakola gittiler, ifade verdiler. görevli memur içeriye gitti koltuğunun altında dev bir defterle geri geldi. "bu deftere bakın bakalım belki eşgalini belirleyebiliriz" dedi. içinde yüzlerce kafa olan deftere annesi ilgisizce, asım ise büyük bir ilgiyle baktı. eşgali belirleyemediler.
    4 ay sonra yaşam normale döndü. karakoldan hiç arayıp sormadılar, onlar da gitmedi bi daha. bir sabah asım traş ılup kahvaltı yaptıktan sonra takım elbisesini giyip evden çıktı. daireye geldi. aysel'le ve diğer memurlarla selamlaştı. masasına oturdu. dairenin çaycısı çayını getirdi. çekmecesindeki çay tabağının içindeki bi çay markasını çaycıya verdi. çayından bir yudum aldıktan sonra pencereyi açıp kendini aşağıya attı. ölmedi.

    alıntı: facebook dan bir arkadaş gönderdi artık nerden aldı, kendi mi yazdı bilmiyorum..
    2 ...
  17. salihlerin abaza olmaları

    1.
  18. yaran diyaloglar

    3043.
  19. sosyal bilgiler dersinde hoca, babasının odun, kömür deposu olan çocuğa sorar:

    hoca: harun siz odun da satıosunuz kömür de. evde ne yakıosunuz?
    harun: soba.
    6 ...
  20. bayan nicki görür görmez artı oy veren insan

    2.
  21. nicki bir kızı çağrıştıran insan kendisine kimin artı oy verdiğini bilmediği için hiç bir anlamı olmayan eylemin insanıdır.
    0 ...
  22. can sıkıntısı

    128.
  23. mastürbasyon halinde yakalanınca söylenebilecekler

    57.
  24. ilginç rüyalar

    73.
  25. bir düğündeyim. benim mi yoksa abimin mi düğünü bilmiyorum böyle sahil kenarında bir yer. saçları kestirip jöleyle diklemişim. büyük bir topluluk beni alkışlıyor ama ortada gelin falan yok. birden ortam değişiyor lüks bir mekan heralde burası evlenince kalacağım yer diyorum. birileri sürekli bana hediye veriyor birden seray sever gelip elime bir kutu sıkıştırıyor böyle gri bir kutu kulağıma eğilip prezervatif hehe deyip gidiyor. ev boşalınca ben rüyamdaki karıma bir işim var gidip geleceğim diyorum ve seksi oracıkta bırakıyorum. böyle bir parktayım yaklaşık 30 40 tane erkek var. beni görünce birisi yaklaşıp t shirt güzelmiş bana versene diyor, diğeri gelip para yok mu para diyor koşmaya başlıyorum parkın demirlerinden atlarken beni yakalıyorlar abi şarkı söyliyeyim mi size diyorum ikna oluyorlar. ömrümüzün son demi ni söylüyorum yalnız şarkıya çok tizden girdiğim için küserek ayrılırsak olur inan ki yazık kısmında sesim kısılıyor kafa sesiyle söylemeye çalışıyorum ama dayaktan kurtulamıyorum.
    1 ...
  26. özel mesajla başlık satmak

    0.
  27. ilkokulda evinde bilgisayarı olan çocukların, atari salonuna giden çocuklara (bkz: fatality) satması gibidir..
    1 ...
  28. mesajlaşmadan önce ben erkeğim uyarısı yapan yazar

    7.
  29. yıllar geçse de unutulmayacak diziler

    145.
  30. çirkin olmasına rağmen sevgilisi olan erkek

    17.
  31. ah canım ahmet

    15.
  32. bu akşam disco kralında ah canım vah canım ın yeniden aranje edilmiş halini söyleyecek abimiz..

    (bkz: ahmet akkaya)
    0 ...
  33. unutulmaz dizi replikleri

    262.
  34. - elif de gitti, bittim ben nihat bittim!!

    (bkz: süper baba)
    4 ...
  35. tuvalete gidebilir miyim sorusuna öğretmen cevabı

    8.
  36. - yes, you can but you may not
    1 ...
  37. the cable guy

    6.
  38. şu an itibariyle cnbc e de yayınlanan film..
    0 ...
  39. 6 mayıs 2009 chelsea barcelona maçı

    86.
  40. kafasında kurt olan hakemin içine sıçtığı maç.
    0 ...
  41. yaran omegle diyalogları

    71.
  42. Stranger: ?
    You: neden biz herşeyin bokunu çıkartıoz?
    Stranger: what?
    Stranger: I am american dude speak english
    You: lost hurley misin olm ne öle dude mude
    Stranger: orospu
    Stranger: fuck you turk
    6 ...
  43. yaran omegle diyalogları

    70.
  44. You: please dont tell u re turkish
    Stranger: yea yea
    Stranger: no ?
    Stranger: so
    You: where u from
    Stranger: greece
    Stranger: u
    You: greece too
    You: where u live
    Stranger: rio
    Stranger: ulan turksun demı mına koduum
    You: he valla rio ne be abi
    Stranger: ne bilim
    Stranger: ya
    Stranger: birden aklıma geldı
    Stranger: nese iişanslar sana
    8 ...
  45. atatürk büstü

    1.
  46. üniversite birinci sınıfta, iğrenç espriler yapan bir arkadaşımla ders çalışırken "demirbaş ne?" sorusuna aldığım cevap..
    5 ...
  47. türk televizyonlarında unutulmayan anlar

    219.
  48. passaparola programından:

    metin uca: 4 ayaklı bebek arabası p?
    yarışmacı: pisiklet.
    11 ...
  49. atatürk eş cinseldir iddiası

    93.
  50. bu provokatif iddaayı ortaya atanların unuttuğu bişey vardır ki yüzde 99 u müslüman, çoğunluğu heteroseksüel olan bu ülkenin insanlarının yoktur da öyle bir şey ateist de olsa, sarhoş da olsa, eşcinsel de olsa ülkesine büyük zaferler yaşatan atatürk e karşı sevgisi, saygısı hiç bir zaman bitmeyecektir..
    2 ...
  51. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük