servet-i fünun'dan sonraki, milli edebiyattan önceki edebiyat akımıdır. doğuşu servet-i fünun'u eleştirerek başlar.
sanat görüşü şu anahtar kelimesinde mevcuttur, "sanat şahsi ve muhteremdir". burdan yola çıkınca zaten sanatın ciddi ve emek isteyen bir iş olduğu anlaşılabilir bu akıma göre. o halde paralel olarak eskinin zengin dili, söz sanatları kullanılması da anlatımın en iyi düzeye gelmesi ve sanatın biraz uğraş, emek istemesiyle açıklanabilir. tabisi sanat halkı aydınlatmak için de kullanılabilir. bu yüzden o dönemde ve hala zirvede olan batı edebiyatı örnek alınır. yeni biçimler kullanılmaya başlar. eskinin zengin sözleri ve batı edebiyatı, servet-i fünun'daki gibi, harmanlanarak sanat eseri oluşturulur.
çok fazla tutmamıştır, serveti fünuna tepki olarak doğsa da çok da farklı bir noktaya gitmediği için ve ardından da koskocaman bir milli edebiyat doğduğundan uzun ömürlü olmamıştır. ahmet haşim bu akımın temsilcilerindendir. zaten "şiirde anlam aramak bülbülü eti için öldürmeye benzer" sözleri de bu akımla paraleldir efendim.
1991 yılında yaptığı bir sohbette ;
"bir insanın rızkı, eceli, nerede öleceği, bu allah'ın hep bildiği, yazdığı kader, mukadderat, alnının yazısı yani.. hindistanda ölmeyi murat etmişse, hindistan'dan bir davet çıkar oraya gider. şimdi ben, coğrafya kitaplarında görüyordum avustralya'yı.. ne param yeter, ne aklımın köşesinden geçer avustralya'ya gitmek.. bizi oradaki arkadaşlarımız çağırdılar, aman hocam konferans var üniversitede, eğitim var, seminer var, bilmem ne.. gelemem edemem, kalkıyor gidiyor insan oraya.. eceli oradaysa, diyecekler ki, - esad hoca avustralya'ya gitti, işte vefatı oradaymış.."- mesela diyecekler, öyle olacak."
Allah rahmet eylesin...
bir nakşibendi alem seyyid ömür sürerken,
eyvah ecel erişti ayrıldı ruh bedenden,
alim idi kerîm hem râm oldu ırcıîye,
ağlaştı cümle ihvan matem giyindi her şen,
almıştı şeyhi zahid kotku efendi'den feyz,
ol mürşid-i kemal hem ol ruh-i pak-ı rûşen,
cevamiul-kelim-u sahib kıran-ı devran,
evrad idi sinânı ezkarı idi cevşen,
tarihde bir gider firdevs içre böyle bülbül,
olur makam-ı mahmud esad coşana gülşen...
futboldan hoşlanmamaktır. hoşlanmayan kişi zaten maçı izlemez. maçı izlemeyen kişi de maç hakkındaki yorumlardan, uzun uzadıya tartışmalardan şüphesiz sıkılır. sıkılır sıkılmasına ancak bu muhabbeti her köşe başında dönünce haliyle azıcık bunalır insan.
tamam 22 kişi bir topun peşinde koşuyor. öeh çok saçma demiyoruz ama 22 kişi koşuyor o topun peşinden. milyonlarca adam holiganlık derecesinde birbirlerine giriyor. ne bileyim mantığını çözmüş değilim ama zevkler ve renklerde tatışılmaz sanırım.
maksim gorki'nin masum bir ananın gözünden rusya'nın dönemdeki durumuna bakışıdır. çekilen sıkıntılar, cefalar, uygulanan baskı, rejimin getirmiş olduğu eşitsizliklerden bahseden bir romandır. haklı veya haksız bir takım görüşteki insanların sadece düşüncelerinden dolayı çekmekte olduğu hayat, hüküm verilen hapis yılları ve sibirya'ya sürgüne gönderilenlerin gözünden bakar kitap.
güzeldir vesselam.
oldukça akıcı ve güzel bir üslubu olan kitaptır. akar gider sayfalar bir oturuşta, bir nefeste bitiverir. oldukça duygusal betimlemeler içeren bir kitaptır. bu yönüyle aslında tanzimat edebiyatı romanlarına biraz benzemiş. hani eylül veya taaşşuk u talat ve fitnat gibi ve kesinlikle bu kitaplardan aşağı kalır yanı yoktur.
tavsiye edebileceğim kitaplardandır.
casino royal gibi filmlerde görebildiğimiz pokerde elin en öpülesi elidir. gelmez belki 10 yılda bir gelir belki hiç gelmez. gelirse hemen atlayıp rest dememek zaten her oyuncunun bildiği gibi yapılmaz. usulca usulca oynanır oyun sonra sessizlik içinde açılır el. royal flush'tur gelen. derin bir sessizlik olur. royal flush yapan oyuncuya saygı duyulur. oyuncuya derinden bakılır. sonra bir gülümseme alır poker surat ifadesinin yerini.
şahsım adına severek oynadığım pokerde sadece kendim yan yana dizerek karşılaştığım el türüdür. geleceği günü sabırla bekler, geldiği zamanki oyun arkadaşlarıma şimdiden selam ederim.
lise sonunda hatıra defteri tarzı öğrenciler tarafından yazılan bir anı türüdür belki.
insan son sene zaten sınava giricektir bir stresi vardır. birde yıllık çıkar işin içine. ayda yılda bir konuştuğun adamlar gelir yıllık ister. ama iyi birşeydir eğer bakarsan daha sonraki yıllarında sana arkadaşlarını hatırlatacaktır. güzeldir hoştur ama yazımı zordur.
klasik yazım örnekleri vardır. xxxx arkadaşım adamın hammaddesidir falandır filandır. ancak yinede içine bir şeyler katmak gerekirki tüm yıllıklar aynı olmasın. zor kısım orada başlar. lan ne yazsam ben buraya diye düşünür yazar. sonunda genellikle aklına arkadaşıyla ilgili komik veya hoş bir olay gelir ve ona bir atıfta bulunarak sonuç kısmı tamamlanılır. yazdıktan sonrası da ayrı bir derttir. acaba yazımı beğenirmi , çok mu abarttım, biraz özgün olmadı sanki falan kuruntuları içimizi kemirse de tüm sınıftan aynı sözcükler döküldüğü için fazla sıkıntı yaşanmaz.
sıkıntılı, zorlu olsada sonucu tatlıdır. daha sonraları için bir hatıra kalabilir.
game of thrones'in bir sonraki kitabı, a song of ice and fire serisinin 2. kitabıdır. 2 cilttir.
öznel yorumumu yaparsam tyrion ve arya bölümleri hani akıp gidiyo, tutamıyosunuz. lann bitme hemen derken catelyn bölümleri çağrınıza yetişiyor. sağolsun catelyn bölümleri azıcık gıcık, geçmesi biraz süre alıyor.
son dönemlerde çoğalmaya başlayan ve tek bir binadan oluşan kampüsleri bulunan üniversite çeşitleridir. hani böyle bakarsınız lan burada okul mu varmış hangi ilkokul diye bakınca bir üniv çıkar. yani bir bilkent, istanbul, ankara, boğaziçi gibi kampüsleri olsun demesemde yine de üniversite gelince insanın aklına düz ilkokul binası gelmiyor.
dakikalarca belki saatlerce uğraştıktan sonra arkadaşınız veya sizin yanlışlıkla yüklediğiniz bir programın tarayıcıya virüs gibi yapışan bar kurmasından sonra dediğim gibi dakikalarca belki saatler sonunda bu bar'ı silmek hayata umut verir. candır. canandır. hoştur. güzeldir.
silinemediği taktirde sonu formata kadar giden sıkıcı bir süreç başlamaktan da çekinmez.
not:bar'dan kastım demem o dur ki utorrentbar veya bittorrentbar gibi bunlar kolay çabuk kalkabilen türleri. bir de çincesi rusçası ne olduğu belirsiz garip barlar var.
dizide ve kitapta sansa'san çirkin olduğu üstüne basa basa anlatılırken sansa'dan daha güzel olan aktristir. yeteneği daha 15 yaşındayken ispatlamış.
gerçekten arya stark rolü için biçilmiş kaftan denilebilecek oyuncu.
game of thrones'ta geçen bir rütbedir. kraldan sonra yetkili olan, kral adına konseyde konuşabilendir.
kitapta tarif edildiği üzere "kral kasayı doldurur, el harcar."
bir başka değerlendirme de kralkatilinden gelir; kral elinin günleri uzun, hayatı kısa olur. neden el olmak isteyeyim ki.
lord bealish diye kitapta geçer. aynı zamanda serçeparmaktır. * taht oyunlarının en kurnaz oyuncularındandır. tahtta gözü olmasa da olsa dahi alamayacağını bildiği için daha çok gözü canındadır. hadım'ın dediği gibi krallar nehirdeki balıklar gibi yüzerler. birbirlerini yerler ve geçip giderler. bunlar kalıcı olanlardır. kürek çekmeye devam edenlerdir.
ayrıca kerhaneler zinciri olanda bir lordumuz.
güzel de bir sahnesini hatırlayalım.
eddard stark: lord baelish size güvenmemekle hata ettim. kusurumu bağışlayın.
lord baelish: hayır el * kral şehrine geldiğinizden beri yaptığınız en akıllıca davranış bana güvenmemekti.