insan hayatında bir dönüm noktası olduğuna inandığım şarkı.
şarkıdan ziyade bir marş olmalıdır, olgunlaşmamış insanların ölüm, nefret, depresyon temalı olgunlaşmamış şarkılarına karşılık hayatı seven insanların arifane duruşuyla mağrur bir marş.
you remind me of you
the way you shot right through and how
you broke my window glass, fast
it happened so fast
I have to confess that I
that I was impressed that I
despite all the mess and the broken glass
I was impressed
here's where I disappeared
where I fell off the pier
and to be rescued I did wait
I watched waterbugs skate
as they draw figure eights as they draw
from the bottom of the lake as they draw
I watched waterbugs skate as they draw
bottom of the lake I watched the waterbugs skate
memories like mohair sweaters
stretched and pilled faux distressed letters
moose's horns and figure eights
white plastic bags in search of mates
what suffocates the land
in the memory of garbage can
memory of garbage can
you can't be found when the bell rings
you weren't there that day for the naming of things
the naming of things
where the homeroom bell rings
the homeroom bell rings
hey, just look at the mess you made today
didn't really think it would get this bad
hey, feel like you're living in a Russian play
where it seems like you made everybody mad
you remind me of you
when you shot through
and broke my window glass
it happened so fast
I have to confess
I was impressed, I was impressed
despite all the mess and the broken glass
I was impressed
saray ve ahalisi menegroth da ikamet eden, feanor un çocuğu thingol ve hanımı melian ın hükümranlığındaki saklı elf ülkesi.
melkor un lanetini taşıyan, üç evin beyi Hurin'in varisi Turin Turambar henüz sekiz/dokuz yaşlarındayken, Sonsuz Gözyaşı Savaşının ardından ülkesi istila edilince kaçar ve bu ülkede Thingol un manevi oğlu olarak yetiştirilir.
bu hikaye Hurin'in Çocukları isimli kitapta anlatılmaktadır.
Doriath'a dönersek, bu elfler neden paso saklanırlar anlamış değilim. Gondolin ossun, Doriath ossun, sonraları Lothlorien ossun. hani artistiniz, Eldardınız huleeeyn? saklanmak yaraşır mı size Ali ırk?
sevimli kelimesinin 1. 2. 3. anlamlarını ve tüm çeğrışımlarını dahi bünyesinde toparlamış ademoğlu. gencim güzelim seni üzerim edaları pek yerindedir zira yüzü ucundan fareyi andırsa da sahne performansı, bi kaç doz hap almış gibi bir tavırla soruları cevapladığı/cevaplayamadığı röportajlarıyla ve tabi ki gönlümüzde taht kuran şarkılarıyla pek sempatik bir şahsiyettir. taze kızlarımızın ağzından, dertlerinden bunalıp sıkıldıkları zamanlarda alex kurtar bizi bu hayattan* nidalarını duymak mümkündür. birinci elden biliriz efendim.
ozan edebiyatında önemli bir yeri bulunan, pek çok güzellemeye maruz kalmış mevcudiyet. aşık frank hoenikker der ki: ben converse e converse demem, converse bez olmadıkça
misfits in walk among us albümündeki sevilip öpülesi, eşliğinde cıbıldak ayakla dansedilesi ancak anneye çaktırılmaması gereken şarkısı. ayrıca my chemical romance cover ı da pek başarılıdır kanaatimce.
With just a touch of my burning hand
I send my astro zombies to rape the land
Prime directive exterminate
The whole human race
And your face drops in a pile of flesh
And then your heart, heart pounds
Till it pumps in death
Prime directive exterminate
Whatever stands left
All I wanted to say
And all I gotta do
Who'd I do this for
Hey, me or you
And all I wanted to say
And all I gotta do
Who'd I do this for
Hey, me or you
whaOh, all I want to know
All I want
With just a touch of my burning hand
I'm gonna live my life to to destroy your world
prime directive and exterminate
The whole fuckin' race
Then your face drops in a pile of flesh
And then your heart, heart pounds
And it pumps in death
prime directive exterminate
The whole fuckin' place well
All I wanted to say
And all I gotta do
Who'd I do this for
Hey, me or you
And all I wanted to say
And all I gotta do
Who'd I do this for
Hey, me or you
Oh, all I want to know
All I want to know
All I want to know
All I want oh
Go
1977 yılında kurulmuş ve sivilceli ergenlik dönemlerinde, günümüz heavy metal ve rock gruplarında baş gösteren, kızlarımızın salyasını akıtan güzide abilerimizin üzerinde pek bir etki bırakmış amerikalı punk grubu.
yaptıkları müzik ucundan ürkütücü de olsa pek bir dinlenesidir.
söz yazarı ve vokalist glenn danzig* amca bey ve bassist jerry only kurucu üyeleridir. kuruluşundan yıllar geçtikten sonra bile daha farklı üye kombinasyonlarıyla pisayada görülmeye devam etmişlerdir ki bu da birinin yanıp, oyna başka birisinin girmesi şeklinde vuku bulmuştur. ancak tabi ki ilerleyen dönemlerde grubun hali ruhu tipi düzeni vesairesi eskisi gibi olmayacaktır.
iki bucuk yasindaki yegenimin izledigi, ergen bir kız triplerinde olmasıyla höh dedirten * hızlı kazanova, şeker çizgi çocuk. yegenim üzerindeki etkileri mi neler? yav çocuk zaten akrep burcu, sever böyle aşktır sevgidir, yapma allah aşkına... cedric, acilen kakayı klozete yapmakla ilgili öğretici konular işlemeni istiyoruz, ya da dogru düzgün sayı saymayı öğreten! *...
gibim zeka ürünü bir entry e de imza atmış bulunmakta kendisi. saygıyla eğiliyoruz. nasıl da tespit etmiş adamcağız, hava atmaya çalışıyor nan bu enteller, biz otobüste kız kesiyoruz onlar kitap okuyor diye. adam bulduğu yerde açıp okumak gibi absürd bir niyet migüdüyor sanıyordunuz siz? ezikler...
kendileri adına düşündükçe ağlayacak gibi olduğum insanları bünyesinde bulunduran, revaçtaki site. gençlerimiz nedense deviantart gibi kendilerini geliştirmeleri için çok büyük bir fırsat olan sitelere bile photoshopun acemice efektlerine maruz kalmış, makyajlarının aktığı, ellerinin yüzlerinin kana bulandığı, kenarında köşesinde evanescenbilmemne grupunun şarkı sözlerinin bulunduğu yaratıcı(!) fotograflarını yolladığı bir dönemde yonja tabi ki revaçta olacaktır. bu tamamen sanal ortamın cazibesine kapılmakla açıklanabilecek bir şeydir. Şöyle ki, tazemiz okul derslerinde bir başarı sağlayamaz, yılda iki üç kitap okur ve bunlar da genelde stephan king zımbırtılarıdır. sinemaya gittiğini duyunca umutlanırsın ancak rules of attraction gibim akıllara zarar, para israfı bir filme girmiştir. okuldaki karşı cinsle tek ilişkisi 'benimle çıkar mısın berkcan?' ve 'berkcanı bana ayarlar mısın oğuzhan' dır ve bu çerçevede döner. birileri ne yapsam da sahaflardan ucuz kitap bulabilsem diye dersane çıkışlarında sokak sokak gezerken bu tazeler nargile kafelere oturmaya veya cadde ye alışverişe giderler. eve geldiklerinde kendilerine ve dünyaya yararlı bir şeyler yapacaklarını umarsın, bilgisayarın karşısına geçtiklerinde 'hah' dersin, 'tamam, wikipedia da bir şeyler araştıracak' bir bakarsın msn açılmış, kızımın soyunmuş dökünmüş webcam açmış. sanal ortamda gördüğü pohpohlamayı görünce gerçek bir .ok yaptı sanmış. muhabbeti de ayakkabı, güneş gözlüğü, haykocepkin * ve kavak yelleri hakkındadır. sonra bu tazemiz gider bir sözlüğe üye olur ve muhteşem genel kültürünü ve toplum bilincini konuşturur, kendisi gibi sözlük kullanıcıları * mesaj kutusunu doldurur, tazemiz sıçar gibi başlık açar da açar. yonja da teklifler gelir de gelir. sevinir yavrucak. ama gözden kaçırdığı bir nokta vardır: ite kaka bitirdiği liseden sonra, fiziksel görüntüsünün ona kar etmediği 15 yılın sonunda bilgisayar onu çekmeyecektir ve kimse de gerçek hayatta yüzüne bakmayacaktır. 5 çocuk anası, tek lüksü altın gününde arkadaşlarıyla masum bir kadını çekiştirmek ve çocuğunu tosun gibi olana kadar beslemek olacaktır. hin, kıskanç, hayata öfkeli bir birey olup çıkmıştır ve vaydır onun çocuklarının haline...
kurt vonnegut jramcanın cat s cradle adlı romanında, babası atom bombasını bulan, dünyaya maket uçak yapmaktan başka bir katkıda bulunmaya muktedir olmayan, çirkin mi çirkin, kanca burunlu, sempatiklikten çok uzak olması sebebiyle kanımın kolaycacık kaynadığı; tüm insanlık yok olduktan sonra, geriye kalan 5-10 kişiden biri olarak, tek derdi gece gündüz karıncaların faaliyetlerini gözlemlemek olan acayip organizma, kahramanım benim *
peyami safa nın açlıktan nefesi koktuğu dönemde para kazanmak için yazdığı, edebi bir kaygı taşımadığı için kendi adıyla bastırmadığı, onun yerinde server bedi ismini kullandığı, çocukluğumu süsleyen ve yazarın dehasını da gösteren polisiye kitaplar serisi, kitabın türk robin hood'u baş şahsiyeti. bu bacaksız robin hood çok yakışıklıdır, çok zekidir, efendim kadınlar onu çok sever, zenginden alır fakire verir ve daha bir çok bik bik... şimdi dalga geçtiğim bütün bu gösterişe on yaşında küçük bir hanımefendi olarak ağzımın suyu akmamış mıydı? akmıştı valla...
amerikalı yazar kurt vonnegutun klasik kabul edilen eseri. ismini kitabın baş kahramanı billy pilgrim in almanyada esir tutuldugu mezbaha dan alır: mezbaha no:5* aynı zamanda bir biyografi niteliği de taşıyan kitapta yazar her zamanki dehasını kullanmış ve kahramanın hayatını zamanda yaptığı sıçramalar halinde bizlerin gözü önüne sermiştir. bu şekilde bir yapboz gibi bunu birleştirmesi bize kalmıştır ve çok da komik bir seyir izlemektedir bu süreç.
ayrıca kitapta ilk bölümü önsöz mahiyetinde kullanan yazar kitabın yazım aşamasıyla ilgili şöyle bir olayı da anlatır:
ikinci dünya savasında dresden bombardımanında beraber bulunduğu arkadaşı o'hare i görmeye gitmiştir. romanı yazması için anılarını tazelemesi gerekmektedir. ancak o'hare in karısı tüm akşam vonnegut a öfkeli davranışlar sergiler, yazar bunları görmezden gelir. en sonunda kadın derdinin ne olduğunu açıklamaya karar verir ve konuşur: 'siz çocuktunuz allah aşkına! savaşta çocuklar savaşır! bu romanı yazacaksın ve savaşı öveceksin ve sonra kitabına bir film çekilecek. filan filan gibi savaş manyağı aktörler filmde oynayacak ve savaşın ne kutsal, muhteşem bir zırvalık olduğunu tüm dünyaya göstereceğiz ve bu yüzden tekrar tekrar savaşlar olacak ve çocuklar savaşta ölmeye devam edecek!' bunun üzerine kurt vonnegut ona söz verir, filminde filanca gibi savaş manyağı aktörlerin oynayacağı bir kitap yazmayacağına dair. kitabı ona adar ve diğer ismini: çocuk haçlı seferi kolay kitabın.
editörün notu: kitapta yazar kendisine de küçük bir karakter olarak değinmiştir.. şöyle ki: aylarca hiçbir şey yemeyen amerikan savaş esirlerine ingilizler bir ziyafet çektirir. amerikanların bağırsakları bunu kaldıramaz ve hepsi tuvalete koşarlar. billy nin yanındaki bir adam 'beyni dışındaki her şeyi çıkardığı'ndan yakınmaktadır. bir iki saniye sonra da 'çıkıyor, aha işte çıkıyor!' demeye başlar. beynini kasdediyordur. sonraki bir iki cüme şu şekildedir: That was I. That was me. That was the author of this book.
aslen bread adlı grubun şarkısıdır. ama cake cover ı da dadından yinmez. amerikada hani böyle kasaba kasaba dolaşan country müziği yapan saç sakal amcalar vardır ya. onları anlatıyor işte. konusu bilem samimi, sıpsıcak...
şöyle gidiyor.. ehem...
Who draws the crowd and plays so loud,
Baby its the guitar man.
Whos gonna steal the show, you know
Baby its the guitar man,
He can make you love, he can make you cry
He will bring you down, then hell get you high
Somethin keeps him goin, miles and miles a day
To find another place to play.
Night after night who treats you right,
Baby its the guitar man
Whos on the radio, you go listen
To the guitar man
Then he comes to town, and you see his face,
And you think you might like to take his place
Somethin keeps him driftin miles and miles away
Searchin for the songs to play.
Then you listen to the music and you like to sing along,
You want to get the meaning out of each and evry song
Then you find yourself a message and some words to call your own
And take them home.
He can make you love, he can get you high
He will bring you down, then hell make you cry
Somethin keeps him movin, but no one seems to know
What it is that makes him go.
Then the lights begin to flicker and the sound is getting dim
The voice begins to falter and the crowds are getting thin
But he never seems to notice hes just got to find
Another place to play,
Anyway got to play, anyway got to play
cake grupunun şeker mi şeker, cici mi cici, sevilesi şarkısı. eşlik etmek istemsizce yapılan bir refleksdir konu bu 4 dakikalık müzük* olunca.
sözlerini de yazmak gibi hoş bir şekil yapayım.
in a wooden boat in the shipping lanes
with the freighters towering over me
i can hear the jets flying overhead
making lines across the darkening sky
and when the sun is going down i can take a taxi into town
and the waiter at the restaurant sets a table just for one
wheels keep on spinning round spinning round spinning round
okay
so i had a plane to take me to a place so far away from you
eventually we began to see that we could be completely free
and i could get away from you
and you could get away from me
and we could live each separately in our cities in the sun
wheels keep on spinning round spinning round spinning round
okay
alright
in a cd karaoke bar
by the banks of the mighty bosphorus
is a japanese man in a business suit singing smokets in your eyes
and the muscular cyborg german dudes dance with sexy french canadians
while the overweight americans wear their patriotic jumpsuits
wheels keep on spinning round spinning round spinning round
alright
this one right
spinning roundwheels keep on spinning round spinning round spinning round
spinning round
i don't know
why you say you are not in love with me
i don't know
why you say you are not in love with me
i don't know
why you say you are not in love with me
en bilinen eseri ve başyapıtı kabul edilen the persistence of memory de einstein ın izafiyet teorisini destekler simgeler kullanan, eriyen saatler ve zamanın akıp gitmesini, kişiselliğini anlatan imgelerle kafayı bozmuş, akdenizli olması sebebiyle ve tipi itibariyle kafamda türk mü acaba soruları uyandıran deha, sürrealist ressam.
edebiyata bakışımı değiştirmiş, kimileri için satirik, kimileri için siyasi, bilimkurgu veya ütupya yazarı, hicvin ustası. şimdiye kadar on ikiden fazla romanı ve bir de hikaye kitabı yayınlanmış kurt vonnegut jr, kendisini ilgi ile takip edenleri hayal kırıklığına uğratmayan, dolu dolu bir yazı hayatına sahip şüphesiz. player piano kurgusal açıdan ve senaryosu yönüyle, cat s cradle üslubu ve karakterleri sebebiyle birer başyapıttır.
True terror is to wake up one morning and discover that your high school class is running the country.
Those who believe in telekinetics, raise my hand. *
hello, babies. welcome to earth. it's hot in the summer and cold in the winter. it's round and wet and crowded. at the outside, babies, you've got about a hundred years here. there's only one rule that i know of, babies -'god damn it, you've got to be kind. *
I tell you, we are here on Earth to fart around, and don't let anybody tell you different.
here is a lesson in creative writing. first rule: do not use semicolons. they are transvestite hermaphrodites representing absolutely nothing. all they do is show you've been to college.
People don't come to church for preachments, of course, but to daydream about God.*
The universe is a big place, perhaps the biggest.
One of the few good things about modern times: If you die horribly on television, you will not have died in vain. You will have entertained us.
During my three years in Vietnam, I certainly heard plenty of last words by dying American footsoldiers. Not one of them, however, had illusions that he had somehow accomplished something worthwhile in the process of making the Supreme Sacrifice.
en sevdiğim yazarlardan birisi olup hikayelerini romanından * çok daha başarılı bulduğum şahsına münhasır kişilik. muhteşem bir çizgi tutturmuş, insan psikolojisini çok iyi çözebilmiş, karakter yaratmakta usta, kendi hayatından parçaları hayal gücüyle birleştirip, olay örgüsü içerisinde dadından yinmez bir üslup ile okuyucuya kusursuz olarak sunabilen bir edebiyatçı.
en popüler hikayesi a perfect day for bananafishdir. seymour glass'ın 2. dünya savaşından dönmesi akabinde eşi ile çıktığı tatili anlatan hikaye sembollerden örülmüştür ve sıradan bir okuyucuya * ilk okunuşunda bazı sezinlemeler dışında kendini açmayan hikayelerdendir.
Teknede ve teddy okurken kendimden geçtiğim tavan hikayeleri olan yazar, kendini budist keşişliğine fazlasıyla adadığından mıdır nedir, bizi yeni yazılarından ve yayınlamadığı mevcut yazılarını okumaktan mahrum bırakan bir inzivaya çekilmiştir.
j.d.salingerın the cathcer in the rye adlı romanının ilk-gençlik buhranlarında, kişiliğini oturmaya çalışan başkahramanı. Pek çok dönemdaşı gibi * aslında kendini ifade edememesi ve doğru iletişimi kuramamasından kaynaklanır tüm sorun. muhteşem üslubuyla anlattığı olayları sanki yazarın yazdığı satırların aklınızda oluşturduğu ekolardan değil de elinde bir kupa bitki çayı, karşı kanepeye kurulmuş oturan holden'dan dinlersiniz. bu kadar samimi bir insanı sokağa çıkıp özellikle arasanız bulamazsınız. ağır abi gözükmeye çalışan holden'ımız aslında kendi içindeki özgüven eksikliği, yaşından kaynaklanan 'haksızlıklara karşı yüksek duyarlılık', karşı cinsle ilk münasebetin getirdiği tedirginlik ve bu ciğerini yediğimin dünyasında ne rolu alacağını bilmemeden doğan depresif ruh hali ile okuldan atılmasının arefesinde pek çok belaya bulaşır.