karada en kısa yolla haliçe uzanan geniş kaydırma yolunun, hayvan iç yağlarıyla yağlanarak kaydırılması işlemidir. 9 yaşından itibaren mühendislik dersleri almış bir şehzade için zor olmadığını düşündürtmektedir. keramet melekde vaya bok atmakta değildir yani...
atom numarası bilinmeyip, kütle numarası 0 olduğu için ordan oraya zırt bırt taşınabilen, üzerinde widmore ile linus'ın bir ucundan tutup kimin elinde kalırsa tarzı bir adalet sistemi kurduğu zavallı bir adadır. Bunlar iki tane olup, biri nereye giderse diğeri de onun ıçından ayrılmamaktadır. tel ve levha haline getirilemez. zira kırılgandır. locke'ın herhangi bir yanlış kullanımı ile istenmeyen sonuçlar doğurabilir. tıp alanında üremede kullanılabilir ancak bulunabilirse.ölyle bir ada ki her derde deva! ölüleri diriltiyor. doğada serbest halde bulunmadığı gibi arayarak da kolay kolay bulunmuyor. The ısland'ı blmak için en az widmore kadar bir servetiniz olmalı.. şimdiden kolay gelsin...
atanın dolmuştaki yaşlı teyze edasıyla sorar teyze:
-hangi bölüm yavrum?
-gıda mühendisliği teyze.
-hıı olsun olsun.. kimler iş bulmuyo ki çocuğum.
hönk diye kalırsın tabii
-tabii teyzecim nasip kısmet bu işler.
( ayrıca ege ünide mensup olduğum bölüm)
sevgilimin adı murat olduğu için ve winstonun o foseptik çukuru gibi kokusundan mütevellit acilen transfer olduğum sigaradır. baş ağrısı yaptığı doğrudur, hatta bazı zamanlar mide bulantısına kadar yolu vardır. aç karnına içilmemelidir. tam bir keyif sigarası olduğunu da inkar etmemek gerekir.
halamın iki haftada bir yaptığı eylemdir. ayrıca her hafta bu naylona suikast girişimlerinde bulunan kuzenlerimin de yediği paparanın hattı hesabı yoktur...
en iyi doğum uzmanlarının erkek olduğunun bilmeyen bezelye beyinlilerin eleştirdikleri kişi ya da kişiler. bu kesim evrimin kasık aşamasında kaldığı için bu kadar doğal bir hadiseyi anlamaya muktedir olamazlar. bir de bunu dinle bağdaşlaştırmaya çalışırlar, güzel dini de batırırlar. ayrıca akp'nin ilgili konuyla bi ilişkisi yoktur. bilmişler midir de konuşmuşlardır bazı yazar arkadaşlar merak edilmektedir.
Anne ve babanın düğününde senin resmini çektirmedikleri için yıllarca, her bu konu açıldığında onlara küsmek...
sonra onların düğününde olmadığını öğrendiğinde şok olmak..
her orkid reklamı gördüğünde, bütün misafirlerin içinde 'baba bana büyüyünce orkid alacaksın değil mi?' demek...
annenin pedlerine mavi boyalı su döküp, 'anne bu içindekiler ne?' diye amcanın yanında hepsini ortaya dökmek..
'beni özledin mi?' bu soruyu genelde buluştuğunun ertesi günü taraflardan biri mutlaka sorar. bu genelde bir kız davranışı zannedilse de bunu yapan erkekler de var. bu soru sorulmaması gereken bi sorudur. neden özleyeyim seni yani? dün buluştuk ya!!
sevgilini arzulama belirtisidir. bir hafta sonra sevgili bundan bunalır. 'canım ya hergün sabah böyle araman güzel de hani malum hayat pahalı, kontörlerini böyle şeylere harcama sen.' diye hafif sıkılganlık kokan bir mesaj atar. e sen de anla canım. her gün her gün. olmaz ki!
Bu zümrenin yüzde altmışı özentidir efendim. Ne var yani bu zinaya girmez ki diye her bi haltı savunurlar. Diğer entrylerde de söylendiği gibi bu kişiler demek ki annelerini, kızardeşlerini falan aynı pozisyonda birinin yatağında görse aynı şekilde savunacaklar. Zira savundukları durumlardan bu çıkmaktadır. Özetle bunlar damarlarında kan gezinmeyen insan topluluklarıdır.
temmuz aylarının başlarında başlayan, ağustos ayında maximum değerne ulaşan akının üyelerine verilen ad. Almancı dediysek bu sadece almanya'da yaşayanları kapsayan bir isim değil. Fransa, Danimarka,isviçre, Hollanda... gibi çeşitli ülkelerden gelen yabancı türklere de almancı denir. Çünkü bunların seri ve parti noları aynıdır. Bakınız en önemli özellikleri şunlardır:
-bunlar türkiye'ye geldiklerinde kıtlıktan çıkmış gibi alışveriş yaparlar.
-bu tüm tatili kapsayan (plaj bölümü hariç) alışveriş esnasında herkes onları kazıklıyordur onlara göre ve kazıklanmamak için elden gelen herşey yapılmalıdır onları o mekenlara götüren akrabalar tarafından.
-türkçeyi düzgün konuşamazlar, konuşanlar da konuşamıyormuş gibi yapar.e adettendir.
-bir de bu muhtelif ülkelere yeni gidenler vardır. gideli altı ay olmuştur bu güzel insanların ve döndüklerinde yabancı dilden bozma bir türkçeyle size selam verirler. yazıktır bu insanlara. vahtır, tühtür. gittikleri ülkenin dillerini de bilmezler, e türkçeyi de unutmuşlardır. nasıl anlaşılır bu insanlarla bilinmez. beden dili falan?
-bu altı aylık almancılar, altı ay önce hiç bir şikayette bulunmadan içtikleri musluk suyuna ellerini değdiremezler çatlatıyor diye. sokakların pisliğinden dem vururlar ki bir süre önce içtiği sigaranın izmaritini bankların arasına sıkıştıran kişilerdir bunlar.
-komedidir özetle bu insanların hali. gülünesi bir durumdur ve güleriz biz onlara.
genellikle yurt dışından Tükiye'ye tatile gelen almancı diye tabir ettiğimiz gurbetçi vatandaşlarımızın yaptığı eylem. bunlar günde 7,5 litreyi deviren yurtdışı şubelerimizdir ancak seri noları bizden farklıdır.
cips, elma suyu, çikolata, bisküvi çeşitleri(peynirli, baharatlı,acılı, çeşnili... ) yalnız bu gıda programını altı aydan fazla uygulayamıyorsunuz. buna hem paranız hem de sağlığınız müsaade etmiyor. malum az miktarı karın doyurmuyor. onun için altı ayın sonunda kuzu kuzu spaghettinizi yemek zorunda kalıyorsunuz.
3'ünde gıda mühendisliği fakültesine kayıt yaptırmaya gideceğim, bugün krokisini gördükten sonra gitmeye korktugum üniversite. Ayrıca okuyanların kampüs yaşantısı hakkında biraz daha bilgi bıraktığında sevineceğim okul.
Kıtlıktan çıkmış gibi yemeniz,44'le 45 kilo arasında gidip gelmekten başka bi işe yarmaz bu eylem sürecinde. Kendiniz de mereak edersiniz, nereye gidiyor bu yediklerim diye. Yerken kendi iç sesinizi dinlemeye başlarsanız ve anlarsınız vücudunuz bu besinleri felaket bir hızla enerjiye çevirdiğini. Depo mepo yok. Mesele, bunu halanızın oğlu: sen niye bu kadar zayıfsın diye sorduğunda ona anlatabilmektir. Amaaan kim uğraşacak denilir ve hafif bi tebessümle geçiştirilir. Bu şekilde seyreden bir eylem sürecidir.
bu; o durumda kendi kendine söylenmesi en zevkli cümledir. dört köşe olursunuz bunu söylerken. hatta o durumda başka bi işle meşgulmuş gibi davranmak daha da katmerlendirir bu coşkuyu.
sevgiliye mesaj atılalı 7 dk olmuştur ve telefonunun yanında olduğunu bilmenize rağmen, hala cevap gelmemektedir. git gide gerilmeye başlayan ortam yanınızdaki arkadaş, kardeş,eş dost gibi terslenmeye müsait muhterem şahsiyetlere yöneltilen, ağar huysuzluk kokan bir zılgıtla bozulur 9. dkkada. 12. dkkada mesaj gelirse 3 saniyede bir ışığı açılan telefona bu sefer göz ucuyla bakılarak kendi kendineaaa mesaj mı gelmiş denir ve
beklemiyodum ama bak sen şu işe
edesıyla okunur.yok değilse bir iki saat (bulabilirsen) acısı sancılı bir şekilde çıkarılan nahoş bi durumdur. kimi enteresan zümreler tarafından bu durum zevk arz etmektedir(#bizzat gördüm)ancak ben tavsiye etmiyorum kas seğirmelerine sebep oluyor.