sonradan 3 dakikadan uzun olan şarkıları radyolarda falan çalmadılar, piyasaya sokmadılar yani. mecburen şarkıların süresi azaltıldı. süre ile birlikte kalite de azaldı tabiî.
örneğin bir konser hamburg'da 1.30 saat sürebiliyorken münich'te 2.30- 3.00 saat sürebiliyor. şarkı listesi ise aynı.
aslında amerikan kaynaklı bu biraz.
adamlar "once upon a time in america" çok uzun diye yılın en kötü filmi olarak seçmişlerdi. sinemalardan kaldırıldı falan. öküz herifler. kaliteli hiç bir şeyin farkına varamıyorlar, kısaltıp kendilerine eğlence yapıyorlar.
asurca olan "amed" adını hırtça sanan kürtlerin sahiplenip takım adı yaptığı, ve bununla övündüğü kulüp.
yazık lan, adamların bununla seviniyor, laf sokuyorlar falan. kendilerini artı oyluyorlar başlık altında falan. vallahi yazık... bu mallar diyarbekir adını da sahiplenmişti bir aralar diyarbekir - diyarbakır olayında. sonra bekr aşiretinin arap olduğunu öğrenince vazgeçmişlerdi *.
yazık yani bu insanımsılara dostlar. bırakın gülsünler, eğlensinler. övünecekleri bir kaç bir şeyden olan şu takım adıyla, eğlensinler be. **
bakalım ekip, doktor wells olmadan ne yapacak? sorunlara hep o çözüm buluyordu. diğerleri bir yere kadar gidiyor ama gol vuruşunu yapamıyorlardı. yeni bir karakterle mi kapayacaklar bu açığı yoksa "artık kaşarlandı bunlar çözerler" mi diyecekler.
aklını kullanamayıp bu zehri içen geri zekalıları erkenden öldürüp, insanların doğal seleksiyonuna katkı sağlar. daha güçlü, sağlıklı insanevlatları ürer. bunların zürriyeti de güçsüz olur. sperm kalitesi çok azdır zira.
2 ayda sözlükte alenen pkk sempatizanlığı yapan teröristlere küfrettiği için 40 gün çaylak yemiş yazar.
hani üstü kapalı falan değil, resmen, açık açık. o entryler hâlâ duruyor, o yazarlar hiç ceza almadı.
moderasyon "biz öyle entry görmedik varsa bize adresini gönder" demiş. aquila da "yazara küfrettiğim entryyi 6-7 saniye sonra silerken görüyordunuz da, terör yanlısı entryleri nasıl görmüyorsunuz?" demiş.
ülke bu halde zaten de bu amk sözlüğünde bile nasıl oluyor da bu hırtlar savunuluyor böyle, akıl alır şey değil.
başlıktaki yazıların çoğu kendini hümanist olarak tanıtan kürtçü orospu evlatlarına ait.
hepsinin yazıları da burada. şimdi bunlar ölen teröriste barış güvercini deyip, bu çocuğa oh olsun diyorlar. sonra "biz milliyetçi değil. insancıyız" ayağı çekecekler ve geri zekalılar buna inanacak.
ama bunların ve bu zihniyetteki bütün insanların itlaf edileceği günler de gelecek. o zaman köpek gibi yalvarışınızı mutlaka izleyeceğim.
amed yerlisi diyen malaklar olmuş. amid, asur kökenli olup Yunancaya ve Latinceye dahi amida olarak geçmiştir. farslar ve diğer kafkas halkları da amid olarak bilmiştir.
fakat arap asıllı bekr kabilesi bugünkü amid'e değil şehrin çok yakınına yerleşmiştir. yani amid ile diyar-ı bekr; beyoğlu ile fatih, levent ile kağıthane, şişli ile mecidiyeköy gibi olmuştur. tabi amid şehri Dinamik olan diyar-ı bekr'e kaymış ve şehir öyle duragelmiştir.
yani amid yerlisi son insan 2000 yıl önce falandı. şimdi yaşıyorsa maşallah (!)
bölgeye arap asıllı bekr kabilesi yerleşmiştir. bu nedenle orası diyar-ı bekr olmuştur. ardından diyarbekir denmiş, günümüzde de diyarbakır denmektedir. ikisi de doğrudur fakat diyarbakır kullanılması günümüz adına daha da doğru olur.
ermeni kışlalarına havan topu atmak sivillere saldırmak ise geçmiş olsun. Bütün savaşlarda siviller öldü demektir.
bundan aylar önce köy basan ermeni orospu evlatlarına az bile.
ekleme: bir azerbaycan türkü şehit edilmiş. sivil, mivil yakın o orospu evlatlarını. yıllardır sivilleri avlayan ermeni keskin nişancılarından bahseden olmadı bugüne kadar. yanlı orospu çocukları sizi.
kürtçe ile uzaktan yakından alakası olmayan iki akarsu. insanlarla olan tarihi hırtların tarihinden 5-6 kat daha eskidir. her şeyden nasıl da pay sahibi olmaya çalışıyorsunuz, yuh amk ya!
Dicle ırmağına ilk kez Sümerler idigna [id (i)gina) adını vermiştir. Anlamı "hızlı akan su" biçimindedir. Bu söz, Sami dillerinden Akadcaya idiqlat diye geçmiştir. Oradan da diğer Sami dilleri olan Süryaniceye Deqlat, ibraniceye Hîddeqel, Arapçaya ise Dicla diye geçmiştir. Bize de Arapçadan Dicle biçiminde geçmiştir.
Bir diğer ilginç durum ise, Dicle'nin eski adı olan idigna sözcüğünün Hint-Avrupa dillerine geçişidir. Eski Farsçaya Tigra biçiminde geçen sözcük, oradan Yunancaya Tigris olarak geçmiştir. Yunancadan da diğer Avrupa dillerine geçmiştir. Tigra sözcüğü, Yunancada kaplan anlamına gelen tigris sözcüğüne benzemektedir. Bu benzerlik, iran'da yaşayanlara Pers adının verilmesinde etkilidir. Pers sözcüğü, Türkçedeki "pars" sözcüğü ile ilişkilidir. Dicle'nin kıyısında yaşayan bu Hint-Avrupalıların nehre kaplan anlamına gelen tigris sözcüğüne benzeyen bir adla Tigra (Yunancada Tigris) demeleri, bu halka da Pers adının verilmesine yol açmıştır. Arapçada p sesi olmadığından, yerine f sesi kullanılmış ve Fars denmiştir. Bizde de Arapçanın etkisiyle kullanılmıştır.
Fırat ırmağının adı ise, Sümercedeki Brudu veya Urudu sözünden gelmektedir. Anlamı, "bakır"dır. Bu ırmak, o dönemde gemilerle bakır taşımak için kullanılmıştır. Sümercedeki bu sözcük, Akadcaya Purattu diye geçmiştir. Oradan Sami dilleri olan Süryaniceye Perat, Arapçaya Furrat diye geçmiştir (Arapçada p sesi yoktur). Bize de Arapçadan geçmiş ve Fırat olmuştur. Fırat'ın adı batı dillerine Farsça üzerinden geçmiştir. Akadçadaki biçimi, eski Farsçaya Ufratu olarak geçmiştir. Farsçadan ise Yunancaya Euphrates olarak geçmiş, Yunancadan da diğer batı dilleri ulaşmıştır
dersi giren hocaya göre zevkli de geçebilir, aşırı zevksiz de.
ama şu doğrudur ki eğer sözcüklere ve kökenlerine ilginiz var ise size çok şey katar. en başta da istanbul türkçesi'nin -doğru- telaffuzunu öğrenirsiniz. "asâ"ya aaaaasaaaaa demezsiniz. "şöyle böyle olsa daaaaahi" demezsiniz "dahî" dersiniz.
ayrıca o dönemlerin atmosferini hissedebilir, takip edebilir ve tarih anlayışınızı başka boyutlara çekebilirsiniz. bir bakış açısı elde edersiniz en azından.
tabiî bu ders iyi bir üniversitenin *** edebiyat, tarih gibi bölümlerinden alınmalıdır. yoksa bir şeyler öğrendiğinizi sanırsınız.
ekleme: bir de günlük kullanımdaki arapça sözcüklerin kökünün nereden geldiğini bulabiliyorsunuz. artık içinizde yaptığınız bir oyun haline geliyor bu. mesela, şehir, meşhur, teşhir, teşahhür, müteşahhir. **
not: cahiller hâlâ önemsiz bulur bu dersi. gülüp geçin ve acıyın onlara...
ilk başlarda şarkıları için izlediğim (youtube'dan açınca öyle etki etmiyor) ardından sami abi ve bekçi bekir karakterlerinin şivesi için izlemeye başladığım dizi.