serdar ve serkan kurtuluş kardeşlerin annesi. zamanında annesinin ''doğur kızım allah rızkını verir'' sözünü dinleseydi şimdi nur topu gibi bir milli takım savunmasına sahip olabilirdi. kısfmet.
dört bir yanı ofansif orta sahalarla çevrili ve bu hepsi birbirinden ekabir ofansif orta sahaları memnun etmek için yegane çıkar yolu tek forvet oynamak olan bir takıma 7 milyon avro sonucunda kazandırılmış forvet. üstelik elde bu sisteme cuk diye oturan 2+0.5 isim varken (0.5 yaser'e gitsin).
şimdi iyi futbolcu, kötü transfer diyecem; siktir lan gene mi diyeceksiniz, biliyorum. ama kötü transfer lan işte. yoksa ben de severim baros'u, hakan kadir balta'dan da karizma hem, niye sevmiyeyim. ama dediğim gibi güzaf, üstünkörü bir transfer baros.
futbolcunun teki. hayatını alan daraltarak kazanır. gaziantepspor'da oynar. birinci dereceden beşiktaşlı olduğu gibi sıkı bir emre belözoğlu hayranıdır da. 1988 doğumlu olduğu söyleniyor.
dünkü maçın kilidi olan adam. yine yegane yetisini kullanarak mistik gollerine bir yenisini ekledi.
keşke futbolda da basketboldaki gibi hoyratça olsa oyuncu değişiklikleri ve biz her korner ya da bilumum duran topta alsak bu adamı oyuna. beklese 18 dışında öyle, gelen toplara vursa. fazlasını yapmasa, girmese rüyalara.
sezonun açılış maçında takımını yalnız bırakan, fenerbahçe maçları dışında stadı dolduramayan, bir an evvel silkinip kendine gelmesi gereken taraftar. kimse yıldız transferi yok, taraftar hala hakanları ümitleri mi seyretmeye gelicek demesin. alın işte ı love yu harry kewell, lincoooln lincoooln, fernando meira ve diğerleri.
hayır beşiktaş taraftarına bakıyorum; adamların çekmediği çile, görmediği olumsuz tablo kalmıyor. başlarında yıldırım demirören gibi bir başkan, sinan engin adında bir menajer var; ama adamlar tüm bunlara karşın her maç tribündeki yerlerini alıyorlar. verdikleri koşulsuz destek de cabası tabii.
biz ise bir hafta deplasmanda berabere kaldığımızda, ertesi hafta içerdeki maça, acaba bugün stad dolar mı endişeleriyle gidiyoruz. yağmur yağdı böyle oldu, cuma iş günüydü olmadı, lincoooln lincooln sakat niye gideyimleri hiç saymıyorum.
bugün karagümrük takımı bile iki maç üst üste kazanınca 12 bin kişiye oynuyor. üstelik ayhan'a burun kıvırmadan, sabri'yle taşşak geçmeden yapıyorlar bunu. biz, o hafta takımımız oyuna hükmetmeyince, topa sahip olma oranında %60'ı bulmayınca, sağlı sollu yüklenip rakip takımın amına koymayınca gitmiyoruz maça. ayıp ediyoruz oysa maldini abimizin özlü sözüne, welcome to hell sloganına.
hakan kadir balta gören şanslı sağ açıktır. kıppır kıppır olur, yerinde duramaz. çoşar, bendini çiğner aşar. maç içersinde bir çok arkadaşının ''olum hadi lan biraz da ben geçeyim oraya, hadi olum 10 dakka lan' teklifine maruz kalır. ama eline geçen bu şansı tepmek istemez. kararlıdır. yay gibi gerilip, ok gibi fırlayacaktır.
6 gün sonra ulus olarak çok önemli bir maça çıkacağız ve sen muhtemelen gene ilk 11 başlayacaksın. senden uzun ve yakışıklı bir sol bek gelene kadar seni izliycez herhalde o bölgede. o yüzden sakat ayağına yat, hocam moralim bozuk affımı istiyorum de filanlara hiç girmeyeceğim. senden sadece şunları istiyorum:
malum, ilk maç kötü bir skor aldık. hoca sahaya 4 stoper bir de senle çıktı, siz iki bek de oyuna çıkmayıp, bölgenizi de savunamayınca çok yavan bir takım, çok berbat bir görüntü çıktı ortaya. şimdi senden tek isteğim, maçtan bir gün evvel mançester yunaytıd'ın geçen seneki herhangi bir lig maçının kasedini edin ve belki seni tanısa mevkidaş olmaktan büyük hicaz duyacak evra'yı otur izle. adam neler yapıyor, kaç kere hücuma destek verip, kaç kere süratle görev bölgesine dönüyor, bunlara bir bak. bulamazsan burdan bana ulaş -fizikalibilitesice@hotmail.com- ben sana temin ettireyim. şimdilik bu kadar. fazla da konuşup demotive unsuru olmak istemiyorum. seni ne kadar sevmesem de, yapmak istemiyorum bunu. nihayetinde galatasaray formasını giyiyorsun. kib. yengeye selamlar.
yarın akşam taksim meydanında, 3 arkadaş ile birlikte, hakkında ''yeter artık hakan kadir, bir işte de ol muktedir'' adlı bir isyan açıklaması yapacağımız fitbolcu. artık radikal bir şeyler yapmanın vakti olduğunu düşünüyor, siz değerli yazarlarımızı da bu anlamlı geceye davet ediyoruz. essien kalın.
2-2 nihayetlenen maç. lampard bir kez daha milli forma altında bekleneni verememiş, maçın sonlarına doğru tribünlerden ''15 sene oldu, senin süren doldu, yeter artık beckham'' tezahüratları yükselmiştir.
ömer üründül'ün 20 agustos 2008 turkiye sili macindaki görevi sebebiyle yorumlayamayacağı maç. az sonra ntv spor tarafından yayınlanacak, biz ekran başındakilere keyifli dakikalar yaşatacaktır.
1985 doğumlu, çanakkale dardanel'li stoper. 2004'ten beri ''tabii ben de her futbolcu gibi 3 büyük takımdan birisinde oynamak isterim'' der, durur. bir dönem mehmet topal'ın oda arkadaşlığını da yapmıştır.
sizin de dikkatinizi çekti mi dostlar bilmiyorum; lakin var böyle bir şey. uzun zamandır yazmayı düşüyordum; ama bir türlü cesaretimi toplayıp da yazamamıştım. bugün arkadaşın teki ''var mı lan bir işin, bi bostandere yapak'' deyince yazmaya karar verdim.
şimdi malum, her maç öncesi küçük de olsa bir seremoni vakası gerçekleşir. önce iki takımın futbolcuları hiyerarşik bir sıraya göre dizilir, ortalarına hakemi alırlar. sonra vatan, millet istiklal marşı okunur ve bu işlemin ardından hakemin ağzından ''türk futbolu ve sporu için 3 defa'' vecizesi çıkar. bunu duyan futbolcular da bu cümleye kayıtsız kalamaz ve ellerini yukarı ve tribünlere karşılık gelecek şekilde kaldırarak, hep bir ağızdan ''sağ ol, sağ ol, sağ ol'' diye bağırırlar.
sonrasını gayri samimi tokalaşmalar izler. ardından kaptanlar top mu kale mi çatışmasına bir son vermek için hakem ile ufak bi fikir teatisi yapmak üzere ırak bir yere doğru konuşlanırlar. işte ne olursa bundan sonra olur. futbolculardan biri, kaptanlar top mu kale mi sorunsalına çözüm bulmaya çalışırken, aniden huysuzlanan atlar ya da hakan kadir balta gören sağ açıklar gibi belirsiz, ani hareketlenmelerde bulunur. sahayı enine doğru kateder ve bu katedme işlemi sırasında belirli aralıklarla zıplar. bunu neden yaptığını, ereğini; hiç kimse bilmez/bilemez(2), gönül ister ama sevemez, sürükler peşine aşkın(2), kimselere diyemez.
sarıyer spor kulübü denince akla gelen ilk isim olarak hayatını idame ettiren şahıs. aynı anda hem başkan, hem asbaşkan, hem başkan vekili, hem basın sözcüsü, hem genel sekreter, hem sosyal işler sorumlusu, hem masör, hem tribün lideri, hem de teknik direktör olabilmektetir.