1971 yılında şırnak'ın idil ilçesinde dünyaya gelmiş, çukurova üniversitesi eğitim fakültesi güzel sanatlar bölümünü bitirmiş güncel sanatçı, şair, romancı ve hikaye yazarı. Türkçe başladığı edebiyat çalışmalarına 2007 yılından itibaren nokta koyup ana dili olan Kürdçe'ye dönüş yapmıştır ve iyi ki de yapmıştır. Zira Kürdçe yazdığı roman ve hikayelerinde Kürdçe'nin dil sınırlarını ve imkanlarını zorlamış, uzun cümleler, gerçeküstü karakterler ve postmodern anlatı biçimleriyle Kürdçe'ye yeni bir soluk kazandırmıştır. güncel sanat çalışmlarına da devam eden özmen, türkiye, avrupa ve dünyanın değişik yerlerinde sergilerini açmaya devam etmektedir. Özmen 2005 yılında isviçre'de kunstmuseum thun tarafından verilen prix meuly ödülünü almıştır.
eserleri;
1- ağıt mı bu yaktığın- şiir,(türkçe), liman yayınları, istanbul, 1998
2- şaşıracaksın- şiir,(türkçe), liman yayınları, istanbul, 1998
3- eskiden ne güzeldi- şiir,(türkçe), liman yayınları, istanbul, 1998
4- sözüm haritadan dışarı- şiir,(türkçe), lîs yayınları, 2004
5- istanbul guide-(türkçe-ingilizce),(9. uluslararası istanbul bienali için), 2005
6- travma ve ıslahat- güncel sanat(türkçe), lîs yayınları, 2007
7- rojnivîska spînoza, roman,(kürdçe), lîs yayınları, 2008
8-pêşbaziya çîrokên neqediyayî, roman, (kürdçe), lîs yayınları, 2010
9- keleh, öykü,(kürdçe), lîs yayınları, 2012
10- uykusu bölünenler- söyleşi, (türkçe), lîs yayınları, 2013
diyarbakır baro başkanı. geçtiğimiz günlerde diyarbakır'dan ankara'ya gelip başbakanla görüşen sivil toplum kuruluşları heyetinde Kürtçe eğitim talebini başbakan'a ilettiğinde başbakın'ın ona almanya'daki Türklerin böyle bir hakları olmadığını örnek verip "yalan söylüyorsun, dürüst değilsin." şeklinde basına yansıyan sözüne muhatap kalmış zat.
***
Başbakan bu bölgede kaç yüzyıldır yaşamış ve yaşlanmış bir halkı almanya'ya gideli daha elli yılı bile dolmayan Türkleri örnek verip yanlış bir kıyaslamaya gitmiştir. zira basına yansıyan şekliyle bile baktığımızda almanya'da yükselen ırkçı yaklaşımlara inat güneydoğu halkının buraya gelen türklere ne kadar misafirperver davrandığını etrafımıza sorduğumuz herhangi bir insandan rahatlıkla anlayabiliriz. bölge halkının yani kürtlerin artık kucaklayıcı açılımlara ve yaklaşımlara ihtiyacı olduğunu artık herkesin görmesi gerekir ve bu amaçla başbakanla görüşmeye giden heyette de umutlarımızı diri tutup heyecanla beklerken basına sadece yukarıda zikrettiğim söz yansıdı.
***
sezgin tanrıkulu yaşanan olaydan sonra odadan çıkmış ve güneydoğu'luların umudu bir başka bahara kalmıştır.
qazi muhammed'in kendisi için "keşke hesen qizilcî gibileri aramızda olsaydı. eğer biz kendimiz için çabalarsak onun gibi niceleri aramızdan çıkar" dediği kürd öykü yazarı ve siyasetçi. 1984 yılında yakalandıktan sonra bir daha kendisinden haber alınmamıştır. kenê parsek(dilenci kahkaha) isimli bir kitabı avesta yayınları tarafından basılmıştır.
boğaziçi üniversitesinde okurken semih kaplanoğlu'nun yönettiği filmde oyuncu olmak için başvurup, başvurusu kabul edildikten sonra süt filminde oynama şansı bulan oyuncu. aynı zamanda girdiği 2004 öss'de de gayet başarılı bir profili çizip boğaziçi'ne gitmeyi başarmıştır. doğduğu yer olan mardin kızıltepe'den boğaziçi üniversitesi'ne gidebilen nadir kişilerdendir.
mehmed uzun'un 1998 yılında çıkmış olan ve deneme tarzında hazırladığı, kendi kişisel ve yazarlık hayatında önemli bir yere sahip olan beş dengbêjle olan ilişkisini alattığı kitabı.
Dengbêj kürtçe bir kelime olup ne anlama geldiğini isterseniz uzun'dan dinleyelim: "Anadilim Kürtçe'de deng sestir. Bêj ise sese biçim verendir, sesi söyleyendir. Sese ruh kazandıran, sesi canlı hale getirendir. Sesi meslek edinmiş usta, mekanı ses olmuş insandır. Dengbêj sese nefes ve yaşam verendir. (dengbêjlerim, mehmed uzun,ithaki yayınları, sf.11)
Uzun'un bu kitabında bahsettiği dengbêjler sırayla; Apê Qado (Kado Amca), Evdalê Zeynikê, Alihan, Rıfatê Darê ve Ehmedê Fermanê Kiki'dir.
kendisini risale-i nurçerçevesinde yaptığı araştırmalar ve bu konuda kitaplaştırdığı eserlerinden tanıdığımız araştırmacı mütefekkir. bediüzzaman said nursi'nin hayatını ayrıntılı bir şekilde anlattığı mufassal tarihçe-i hayat ve asar-ı bedîiyye isimli bediüzzaman eski said eserlerinin içinde bulunduğu kitap ilk akla gelen eserlerindendir. bunun dışında da risale-i nur'ların anlaşılmasına katkısı olan eserleri mevcuttur. allah kaleminin mürekkebini bereketli kılsın diyeceğimiz nadir şahsiyetlerdendir.
trt 1'de çarşamba akşamları yayınlanan sensiz olmaz, olur mu? isimli programın sunucusu, Kültür ve Turizm Bakanı'nın danışmanı, 2001-2006 yılları arasında 5 yıl Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevi, Gazi Üniversitesi iletişim Fakültesi'nde öğretim üyeliği, ayrıca taraf gazetesi'nde emre uslu ile beraber apoletika isimli köşede yazarlık yapan çok yönlü bir yazar.
bugüne kadar yayınlanmış kitapları:
Demokrasiye Tezkere(popüler yayınları-2007) emre uslu ile beraber yazılmış
The USA me/ ABD, Sansür, Yasaklama Propaganda ve II Eylül(elma yayınevi-2002)
Apoletli Demokrasi Fıkraları/ Mart 1998 Sendromu (sam yayınları-1998)
Medyanın Gözüyle Çeteler ve Susurluk (sam yayınları-1997)
isminin doğru yazılışı diljen ronî olan şarkıcı, kürt müziğinde farkını ilk albümüyle ortaya koyan yeni şarkıcılardan biri. çend gotinên evînê* isimli albümünde hem klasikleşen kürt ezgilerini hem de kendisine ait olan parçaları seslendirmiş. enstürmanlara hakimiyeti ve buğulu sesiyle kendisini dinlenir hale getirmeyi başaran bu sanatçı şimdiden ayaklarının bu alanda yere sağlam basacağını göstermiş oldu. aynı zamanda doktorluk da yapan ronî, sanatçı doktorlar kervanına da katılmış oldu. başarılar diliyoruz ne diyelim.
diyarbakır'ın silvan ilçesine bağlı bir köyünde doğmuş olan kürt dil bilimcisi ve sözlük yazarı. soyadını silvan'ın kürtçe adı olan farqîn'den almıştır.
zaten isminin doğru yazılışı da zana farqînî'dir.
isminin doğru yazılışı rênas jiyan olan kürd şair, yazar. 1974 kızıltepe doğumlu olan jiyan, şu an çirusk dergisinin direktörlüğünü ve belki yayınlarının editörlüğünü yapmaktadır. tüm eserlerini Kürdçe veren yazarın Kürd edebiyatında güçlü bir dili ve kalemi olduğu hemen göze çarpan özelliklerindendir. azadiya welat gazetesinde köşe yazarlığı da yapan yazarın aşağıdaki eserleri mevcuttur.
eserleri:
janya(şiir)
mexzena xwînê(şiir)
di tuwaletê de(tiyatro)
ji şevê re(eleştiri-deneme)
daha çok başarılı gençlerin röportajlarına yer veren ama aynı zamanda gençlerin köşe yazılarının da yayınlandığı site. son günlerde kadın erkek ilişkilerini masaya yatıran ve tartışmaya açan platform oluşturmuştur.
Doğuş Yayın Grubu bünyesinde aylık olarak çıkacak ve yayın yönetmenliğini Gürsel Göncü'nün üstlendiği tarih dergisi. ilk sayıda BBC'nin film gibi belgeseli Cengiz Han'ı hediye olarak veriyor.
28 şubat dönemine ait bir belgede çevik bir'in yazılı talimatıyla yök'e gönderdiği yazıda istediği ve gerçekleştirdiği durumdur. belge olmadan da aklımızda bazı sorular birikmişti ama belge olaya son noktayı koyuyor.
diyarbakır'da belki yayınevi tarafından dört ayda bir çıkarılan kürtçe dergi. kürtçe kıvılcım anlamına gelen çirûsk kürt edebiyatında adından kısa sürede söz ettirmeyi başarmış bir dergi olarak karşımızda durmaktadır.
sevgili yazarlar, bugün itibari ile sözlüğümüzün açılısının 3. yılına varmış bulunuyoruz. bu 3 sene boyunca sözlüğümüze nitelik kazandıran bütün yazarlara teşekkür ederiz. uludağ sözlük bugün günlük 200 bine yakın okura sahip bir platform. burada yazan her yazıyı okumaya eninde sonunda birileri geliyor. burada yazılan her yazı birilerinin işine yarıyor. bu şekilde hiç tanımadığımız bir sürü insana entry'lerimizle yardımcı oluyoruz. 3. yılında da sözlüğümüzü daha iyi yapmaya çalışacağız, bunun için bir sürü fikir birikmiş durumda. umarım 3. yılımız hepimiz için iyi geçer.
şeklindeki mesajla farkına vardığımız ve böylece heyecanlanıp biraz daha klavyelere yüklendiğimiz durumdur. nice yıllara denilesi oluşumdur.
mardin mazidağı'lı yazar. zaman gazetesinin yorum sayfalarında ve taraf gazetesinin hertaraf sayfasında ara sıra karşılaşabileceğiniz bir isim. ayrıca üç aylık dil,kültür ve edebiyat dergisi olan yağmur dergisinde de yazmaktadır. yazılarında insanın yüreğine değen kelimeler kullanmayı tercih ediyor. iyi ki de böyle ediyor dediğiniz yazarlardandır.
kitapları:
Çıkar Sokak -2002
Hiç, Yoktan iyidir
Hiçkimseye Mektuplar
Elveda Oblomov Bir Aşk Yürüyüşü
insanı Kitaba Çağırmak
Bu Kavga Kimin?
izdüşümler
doğum kontrol hapını geliştiren avusturyalı bilim adamı. Batılı ülkelerde nüfus azalmasından kendisini sorumlu tutan bilim adamı erdoğan gibi üç çocuk yapılmasını tavsiye etmiştir.
paris kürt enstitüsü'nün kurucusu ve başkanı. ayrıca kürtlerin yeni kanalı olan kurd 1'in de sahibi. yılmaz güney'in fransa'da çoğu zaman beraber kaldığı kürt entellktüeli. kendal kürtçe'de uçurum, nezan ise cahil, bilgisiz anlamlarına gelmektedir. bununla uçurumun kenarında duran bir cahilim mi demek istiyor yoksa bu zamanda hala cahil olan birileri varsa mekan olarak kendilerine uçurumları seçsin demek mi istiyor bilemiyoruz ama kendisinin hiç de cahil olmadığını ve kürt dili için epey mücadele verdiğini biliyoruz.
sibel k turker'in doğan kitap'tan çıkn son romanı. tanıtım yazısı aşağıdaki gibidir.
Her şey, sessizliğin koynundan fırlamış gibi duran bir gecede başlar. "Felaketlerin Gecesi"dir bu. Her şey o gecede olup bitmiş, şehir bilinen yüzünü koyu bir huzursuzlukla değiştirmiştir. "Başarısız gazeteci" Ela, yabancısı olduğu bir dünyanın insanlarını "gazeteciliğe sığmayan tuhaf bir sezgiyle" o gecenin içinden bulup çıkarır. Meryem ve Cihangir'le, onların sır yüklü bir cinayetin içinde örtülü kalmış aşk-nefret hikâyesiyle tesadüfen tanıştığında ise, onun için yeni bir yaşam başlar. Sonrası kalemin hükmündedir artık. Ela, bir yandan Meryem'le ilgili bir yazı dizisi hazırlarken, öte yandan karşı koyamadığı bir tutkuyla onun romanını yazmaya başlar. Ancak Meryem'in yazgısına, bu yazgının birbirinden çok farklı yüzlerine esir düşerek çaresiz kalacaktır. Meryem'in yazılmaya değer hikâyelerinin sonsuzluğunda kaybolan Ela'nın tutunacağı tek şey kendi yaşamının sınırlarıdır. "Ölenlere bir şans daha vermek isterken Tanrı. Sonra işleri berbat ederken. "Herkese yalnızca tek ve mükemmel bir hayat." Yazanın işi bu olmalı."
başbakanın trt 6 için söylediği trt 6 bi xêr be(trt 6 hayırlı olsun) ifadesini doğru bir şekilde haberleştiremeyen medyanın içine düştüğü hal.
cahillik o reddeye varmışki milliyet gibi bir gazete 'bi' yerine 'bê' ifadesini kullanmış. zira 'bê' kürtçe'de olumsuzluk önekidir ve milliyet bu haliyle hayırsız olsun anlamına gelen bir cümleyle okurlarının karşısına çıkmış.
bu işi başarıyla kotaran iki gazete ise star ve taraf olmuş. darısı diğerlerinin başına.
doğru yazımı sersala we pîroz be olan ve kürtçe'de yeni yılınız kutlu olsun anlamına gelen cümle kalıbı. kürtçe bilmeyen sözlük yazarlarının, kürt arkadaşlarına bir jestte bulunması için de bir fırsattır ayrıca.
sözlük yazarlarının uludağ sözlükle ilk tanışmalarını nasıl gerçekleştiğinin hikayesidir.
o zaman bir gazetede sözlüklerle ilgili bir haber okumuş ve neden ben de olmayayım demiştim. tabi o zamanlar çaylaklık ya da sözlükle ilgili başka uygulamalardan habersizdim. anlayacağınız sözlüğe girer girmez yazar olacağımı düşünüyordum. bitmek bilmeyen çaylaklık günleri. Allah'ım ne günlerdi o günler. neyse o gün bugündür burdayım. beraberiz.
otantik kürt müziği anlayışıyla yola çıkan nusret ve kudbettin'den oluşan batmanlı kürt müzik grubu. kürtçe'de ay ışığı anlamına gelen hivron kasette karşımıza buğulu bir sesin eşliğinde çıkmakta. kürt müziğinin farklı bir tınısını hissedeceğiniz ve aynı şarkıları sürekli dinletecek tarzda bir kasete imza atmışlar. devamını beklemek hakkımız.
burda ne ırkçılık yapacak kadar lüksüm ne de yaşananlara duyarsız kalacak bir vicdan taşıdığım için açtım bu başlığı.
israil'in tüm dünyanın gözü önünde adeta canlı canlı bir ölüm makinesine dönüşmesine sessiz kalamamamın bir sonucu olarak yazıyorum bunları.
başlığı açmamdaki amaç kesinlikle tüm israillileri kapsayacak bir genelleme tuzağına düşmek değil, yapılan saldırıları bir devlet politikası haline getiren bir sisteme sitemdir.
yaşanan onca olay ve televizyonlarda gösterilen trajedilere rağmen sözlükte israil i sevme nedenleri açılabiliyorsa buna da tahammülün olup olmayacağını öğrenip bir fikir edinmek için açtım bu başlığı.
normalde yedişer oynanan maçta o gün her ne olmuşsa bir oyuncunun işi çıkmış ve bunu da maça bir kaç dakika kala haber vermiştir. bu durumda ilk iş o oyuncuyu kimin tavsiye ettiğini öğrenip ona yüklenmek olur. yok efendim sen bunu tanımıyorsundan zaten bu hep böyle yapara varan bir çerçevede konuşmalar ve saldırılar sürüp gider.
o an için yeni bir oyuncu bulmak zor olduğu için, ya o an halı sahada öylesine oturan tanımadığın birini riski göze alıp oynatacaksın -ki böyleleri çoğunlukla bulunur- ya da bir oyuncunun ilk yarıda bir takımda ikinci yarı da diğer takımda oynamasına karar vereceksiniz. bu durumda her iki takımda oynayan kişide bir çelişki hali belirmekte ve performansı değişkenlik göstermektedir. düşünsenize ilk yarıda oynadığı takımda kaleciyle başbaşa kalıp yüzde yüzlük bir golü kaçırma ihtimali vardır. çünkü şimdi gol atacağı takım ikinci yarıda kendi takımı olacak ve bu durum da ilk yarıdaki performansını etkileyecektir.
sonuç olarak genel itibariyle ilk yarıda bu ouncunun oynadığı takımın oyuncuları bu arkadaşın ilk yarıda gerekli özveriyi göstermediğinden dem vururlar. belki bu durumda bu arkadaşın yapması gereken ilk iş o gün nedense gelmeyen o oyuncuyu bulup gelmemesinin gerçekten makul bir gerekçesinin olup olmadığını sorgulamak olacaktır.
taraf gazetesinin son günlerde içinde bulunduğu ve gittikçe de kötüleşen ekonomik durumuna dikkatleri çekmek için internet sitesinin girişine koyduğu metnin başlığı. dertlerini okurlarıyla samimi bir şekilde paylaşmaya çalışan ve bu yolda beraber mücadele dilmesini telkin eden bir yazıyı okurlarıyla paylaşıyorlar.
Her taraftan sıkıştırılıyoruz. Zaten ilanlarımız azdı, şimdi en küçük gazeteleri dahi kapsayan ilan "kampanyalarında" bile Taraf'ın adının üstünü çiziyorlar. Gelirlerimiz çok düşük. Hiçbir para kaynağımız yok. Arkadaşlarımızın maaşlarını ödemekte zorluk çekiyoruz.
Bu gazetede çalışan insanlar, bağımsız bir gazetede çalışmanın mesleki hazzını ve onurunu hissederek ama gerçekten büyük sıkıntılara katlanarak çalışıyorlar.
Sorunları "tensikat" yaparak aşmayı düşünmedik, düşünmeyiz. Biz bir aile gibi başladık, öyle de devam edeceğiz. Okurlarımızın çoğunluğunun durumunun da bizden daha iyi olmadığını tahmin ettiğimizden fiyatımızı artırmayı en son ana kadar geciktirmeye uğraşıyoruz.
Yapabileceğimiz tek bir şey var. O da her gün verdiğimiz kültür-sanat ekini kaldırmak ve maliyetlerimizi böylece azaltmak. Onun yerine bu haftadan itibaren her pazar 32 sayfalık bir kültür-sanat eki vereceğiz.
Bir de içinde bulunduğumuz sıkıntıyla çelişen iyi bir haber verelim. Bir gazete, Alkım yayınlarına ısmarladığı Yüz Temel Eseri almaktan vazgeçti. O kitaplar elimizde. Önümüzdeki haftadan itibaren "her yedi kupona on kitap" esasıyla kitapları okuyucularımıza dağıtacağız. Belki bu kampanyayla, bize ilan vermekten çekinen "dostlarımız" biraz cesaret bulur gibi bir ümit de besliyoruz. Belki okuyucularımız arasından küçük ilanlar verenler de çıkar.
Ayrıca kendimize ortak da arıyoruz. Anlayacağınız, kolay teslim olmayacağız. Aksaklıklarımız, eksikliklerimiz var ama bu iyi bir gazete. Gerçekleri söyleyen dürüst bir gazete. Böyle bir gazete lazım bu ülkeye. Daha ilk yılında, kırk binle doksan bin arasında değişen bir satış aralığına oturmayı başaran, haberleriyle Türkiye gündemini belirleyen bu gazeteyi yaşatmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Şu darboğazı aşabilirsek geleceğin çok umut verici olduğunu biliyoruz çünkü.