oo böyle doğum günüsü en içten dileklerle kutlanası bi yandan telefonla, bi yandan msn aracılığıyla hatta doyamayıp özel mesıclarla falan saldırılası, 00.00da telefonu sesliye alınarak çıldırtılası, klişenin dibine vurulası insaaan! iyiki doğdun ahahhaha
good arrows albümleri baştan sona çok iyidir. bullets, cans, bricks en başta. bir de woodcat diye şarkısı var ki o da önemlidir yaptıkları müzik türü folktronica olarak adlandırılan pek sevdiğimiz tunng'un.
küçük ve rahat şehir.orada yaşayan 16-25 yaş arası insanların antakya'dan kaçmak istedikleri,sıkıldıkları bir dönem olur genelde ama sonunda hep özlenir ve hep bıraktığın gibidir.
yeni albümleri de çıktı sonunda, belki diyorum hani bu sefer uğrarlar bizim bu taraflara.bu sene içinde sabırsızlıkla beklediğim 3 albümden biriydi zaten, diğerleri için; (bkz: kings of convenience) (bkz: muse)
bütün gece benim kendimi ordan oraya savurmama sebep olmuş törendir. how i met your mother, neil patrick harris, hugh laurie dururken tepemi attıran 30 rock, jon cryer ve bryan cranston nedir nedir?
olay örgüsünün hızlı gelişimi filmlerinin en belirgin özelliği olan zeki yönetmen. 3 filmini izledim, hepsinde çok eğlendim, ama ne oldu anlat deseniz kalırım öyle cevap veremem.
bana kalırsa bu film 'heyy babayı sevin, anneden nefret edin' diye bas bas bağırmaktadır. ben de bu feryatlara uydum izlerken herkese dustin hofmın gibi baba diledim.
ritmcilerin arasına karışasımı getiren,göçmen mevzusu nedeniyle yönetmenin diğer filmi the station agent'tan daha dişe dokunur bulduğum bir güzel film.
christopher nolan hayran olduğum bir yönetmendir, dün insomnia izledim,bir kez daha hayran oldum.filmin kamera arkasını da izledim sonradan, alaska'daki çekimler epey zorlamış ekibi, özellikle sisin içindeki müthiş kovalamaca sahnesi ama her zamanki gibi nolan başarıyla kalkmış altından ve kötü denebilecek filminin olmadığını bir kez daha kanıtlamıştır.şu etken de es geçilemez ki christopher nolan, woody allen gibi yönetmenler oyuncu seçiminde cidden çok iyiler. al pacino ve robin williams gibi tarzları farklı iki usta oyuncunun uyumunu izleyin görün derim ben.
belle and sebastian seven jens lekman da sever. naiftir, şarkılarına eşlik etmek ersin karabulut okumak gibi bir histir. black cab en iyi şarkılarındandır. isveç'ten en sevdiğim insan bergman olsa, ikincisi de jens lekman'dır.
müthiş bir gruptur calexico, sunken waltz da onları dinlemeye başlamak için iyi bir alternatiftir kısacıktır hemen sarıverir sonra a feast of wire albümünün diğer şarkılarını dinlerken bulursunuz kendinizi, sonra diğer albümler gelir. quattro vardır, all the pretty horses, cruel, bisbee blue, two silver trees, the news about william vardır, hiçbirine kayıtsız kalamazsınız ve zamanla calexico en zevk alarak dinlediğiniz gruplar arasına girdiğini farkedersiniz.