başlığın saçma gelebileceği tahmini ile temiz bir tanım yapmam gerek biliyorum. fatih erkoç'un ellerim bomboş adlı güzel şarkısının söleri arasında yeralan ve beni düşüncelere iten cümledir.
oysa ki durmaksızın süren kavgalar meğer aşkın cilveleriymiş
odaklanmak istediğim konu şu: durmaksızın kavga eden bir çift aşkın cilvelerini mi yaşıyor acaba?
ben şahsen işin içinden çıkamadım. aklıma şöyle bir dyalog geldi;
- kamil allah belanı vversşin. topsun olum sen, zaten küçücük şeyin ühüüüüü
- hikmet bak beni deli etme kafanı patlatırım ulan gerizekalı karı. allahsız karı.
- kamiiiiil yaaaaa. nasıl tatlısın sen nasıl da aşkın cilvelerini yaşatıyor ama bana ya yeriiiim.
- hikmet gerçekten tam aradığım hatusun vesselam.
lan adamlar bas bas bağırıyo aylık 9,90 tl ye filan diye ama insanlarda hep bi korku, hep bi kabuğına çekilme durumu. içten içe '' ulan bi porno izlerim kesin 500 tl gelir bakışları''.
reklamda ne derlerse o. aylık 9,90 ulan iki günlük sigara param be ya. boku bokuna justin tvlerle bilmemneyle uğraşıyoruz. çile avradını satayım.
ulan dinime imanıma yarın gidip alıyorum digiturk'u. 10 liradan fazla da vermiyorum. erotik zaten bedava ilk ay. bayram çıkar çıkmaz da nevaleye saldırıyorum. ha bir de. kanalı 88 e böldükleri advertorial tarzı kısımlar var. babaannenizin filan yakın gözlüğümü alın, orda erotik sahneler var. idare eder. gözünüz ona da kaysın bi.
christoph daum döneminde yaşanan günlerdir efendim.tuncay, aurelio, ümit özat, van hooijdonk gibi adamlar sayesinde hiç korkmadan izlerdim maçları. şimdi bakın bi. aragonesmiş. onun beyaz saçlarını beygirler kesme şeker niyetine yesin. bi bok olacağı yok bizim fenerden.
şimdi zamanında oynayıp da elimizden kaçırdığımız bir kaç adam yazacağım buraya. şimdiki karşılıklar ile birlikte.
evden çıkmadan evvel herbiri gerekli şartlara haiz olduğu ve yanınızda bulunduğu takdirde muhteşem beşli kıvamındadırlar.
şartlar;
- cüzdan: içindeki kartların limitleri maksimum olmalı ve iş bu hede yeterince kalın olmalıdır.
- telefon: bırakın konturu filan. en t.şaklı faturlısından bir telefon ve tam dolu şarj. ***
- anahtar: e içine girecek bir ev lazım tabii ki.
- para: napoleon'dan dinlemek lazım kendisini. kıymetlidir.
- sigara: benim tercihim camel soft olurdu. ha sen illa ki maltepe içicem diyosan. içmeden evvel çay koymayı unutma.
hani bir futbolcu vardır. çok iyi oynuyordur, şahane profesyoneldir, rol modeldir filan. ahanda jamie carragher o. lakin tuncay öyle bir çalım attmıştır ki, omurgasındaki diskler birbirine geçip burnundan sıçmak zorunda kalmıştır. üstüne üstlük çorapları da ıslanmıştır. bi yavşaklaşmıştır o hareketten sonra. izleyelim;
mevlana celaleddin rumi'nin kendisini gerçek aşk ile tanıştıran şems'in vefatından sonra kendisine ithafen yazdığı şiirdir. ben bir özlemin bundan daha iyi anlatılabildiğine şahit olmamıştım. üstad her zamanki şaheserlerinden bir tanesine imza atmış. buyrun;
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun. etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun. etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun. etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun. etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun. etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun. etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun. etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun. etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun. etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun. etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun. etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun. etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun. etme
isyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun. etme *
gerçekten değişik bişey şu magnum **. insan bi şey sanıyo olum kendini. böyle havaya girmeler, gerilmeler, josh holloway yaratığı * gibi tribe girmeler filan.
dün değil evvelindeki gün 10 liram kalmış.fm 2008oynuyorum manchester city ile ama var bünyede bi sıkıntı. ne 4-4-2 işliyo ne 4-2-3-1. yok abi. elano bile küsmüş. ''siktir lan vurmicam topa'' diyo. ben de hemen kardeşime ültimatom verdim. olum hemen git şu magnum'un double çikolatalı olanından al 3 tane diye **. gelmesi yıllar aldı sandı. o kadar istemişim o lanet olasıcayı. neyse geldi hamd. açar açmaz bizim rapper ninja'nın ısırdığı kadar ısırdım hemen *. allah seni aklına getireni cennetine koysun dedim sonra. nasıl bişeydir olum o öyle? yuh. kasılıyorum. geriliyorum. lord sanıyırum kendimi. kucağıma lacak kız arıyorum. reklamdan da o kadar etkilenmişim yani. velhasıl kelam gerçekten adamın acayip götünü kaldırıyo bu magnum.
harbi lan. ne de güzel yeri varmış hayatımda. eşşoğlueşşek double çikolata! kaç yaşında adamım ne cümleler kurdurdu bana.
sözlük interaksiyonu içerisinde bulunduğum süre içerisinde yazarlar hakkındaki düşüncelerimin netleşmesi sonucu ortaya çıkan sınıflandırma ve analizidir. bakalım;
neyse dostlar. bileğimi oynattığım kaslarımı kaybettim ama an itibarı ile hatırladıklarım sizlersiniz. unuttuklarım bileğimin ağrısı geçtikten sonra pm atabilirler. sonra yok efendim unuttun beni de başımı yastıklara gömüp hıçkıra hıçkıra ağladım olmasın. lütfen.
hamiş: yazdığım yazarların belli bir kısmını hiç tanımıyorum bile. artı oy olayı sikimde olsaydı 8 ayda 820; yaklasık olarak da günde 3,5 civar entry yazmaz, entry sıçar, kasardım. atrı oy telaşı ile yazdıysam beni, yazmadıysam böyle düşünenleri yao ming bafilesin.
ziyadesi ile çekişmeli geçeceğini düşündüğüm bir kapışmadır.
- masaüstü bilgiisayarda performans ön plandadır, dizüstünde ise portatif olması ve pratikliği
- masa üstü bilgisayarlar aynı segmentler bazında daha ucuzdur, dizüstüler daha pahalı
filan falan. lakin ben konuya çok daha farklı bir yerden gireceğim ve terciğimi anlatacağım.
- masa üstü bilgisayar taşakları yakmaz, dizüstü bilgisayarın allah bin belasını versin.
çok farklıdır. gayet davetkar, ıslak ve boyalıdır. ana vatanı hindistandır lakin kürşat tüzmen türkiye distribütörlüğünü üstlenmiştir. link vermeyi dilerdim lakin bulamadım.
küçüklükten beri sesi ile kulaklarımıza ziyafetler sunan, maçları zevkle dinlememize sebep olan adamın fiziksel başkalaşımıdır.
keşke radyolarda kalsaydı, tv de spiker olsaydı diye düşünüyorum. yahu o ne kulaklar rüzgar paneli gibi, gözler kısılmış 26,31 dereceye kadar. küçük kardeşim korktu ağlamaya başladı görünce. radyolara geri dön lütfen ercan taner.
kafamı ziyadesi ile kurcalayan bi durumdur. efendim malumunuz mario kişisi prensesi kurtarabilmek için level level yardırmıştır defalarca. zaten hepimizin çocukluğunun oyunu değilmidir super mario?
yıllar evvel bazı şeyleri anlayamamamız ziyadesi ile doğal. o zaman mantarmış neymiş anlamazdık. mario da mantarı yedikçe götü kalkardı. sağı solu oynardı, hoplardı zıplardı. şimdiki nesil mantarı yedikçe kafayı bulup maymuna dönüyor. şimdi ise zevk alınabilecek olay mario değil mantardır malumunuz. keşke anlayabilip t.şak geçebilseydik, ''ulan mario o kadar mantarı ben yesem değil prensesi yedi sülalesini bile hoplatırım'' diyerekten. mario o kadar mantar yedi ki snoop dog filan hikaye olmuştur kanımca. ulan mario... kafası her daim güzel insansın be!
çocukluğun ne kadar aksiyon ile geçtiğini en sarih bir şekilde anlatabilecek bir kilometre taşıdır buzparmak.
efendim hepimiz biliyoruz algida firmasının ürettiği dondurmaları. çok güzellerdi. biliyorum çoğunuzun favorisi de max'tı. ama arada buzparmak, para olmayıncada bolkepçe amcadan 250 bin liraya tek attırmıklık dondurma aldığınıza da eminim. hayatımda stepne kıvamındaydı yani buzparmak. max'ın çikolatalı kaplaması boğazımı yakmaya başladığı zamanlar alıp yerdim. ozamanlar herşey daha masumdau azizim. max, buzparmak, arada magnum. * şimdi eşşeğin ziki aromalı dondurma bile var resmen.
maç da yapardık çocukken çıkmaz sokakta. selçuk vardı bizim. ibne çok iyi top oynardı. evde power rangers'ı izliyorum abura goyum. ''hadi nan göt. maç var'' der demez tası tarağı bıraktım. zikerim power rangers'ı dedim hemen dışarı çıktım. ama nasıl koşuyorum. sanki Tomahawk füzesi geliyo arkamdan! ulan bi serin dur. cool takıl dedim. yavaşladım. daha deli yürek bile başlamamıştı ama ben resmen deli yürek triplerine girmiştim yürürken. havamdan geçilmiyordu havama sokayım. o kadar kasmışım ki kendimi yarım saatte varabildim top oynadığımız yere. o ne oğlum dedim kendime. hem okadar kas kendini. cool triplerine gir. adamlar maçınüçüncü çeyreğini oynuyorlar resmen. zikerim böyle işi dedim ya. zikerim. selçuk'a baktım. uyuzun evladı. terlemiş şapır şapır. ama golleri de hep o atmış. daha da kıskandım. uyuz oldum yani. birşeyler yapmam gerek dedim kendi kendime. ama ne?
bizim selçuk hep dar şort giyerdi. 1978 dünya kupası sanki. gavat. gizli eşcinsel olabilir. bilemiyorum sözlük. neyse dedim sözlük. ben bilirim yapacağımı. bizim enes vardı bir de. o da ben gibi geç kalmıştı galiba. yanıma oturdu. konuşmadık. oynayamıyorum mna kodumun maçında işte. ama enes niye oynamıyordu acaba? o kesin çavuşu tokatlıyodur o vkit. benden 2 yaş büyüktü. bilirdi öyle işleri sanırım. birden elimi cebime attım. baktım 300 bin lira var. ampul yandı yemin ederim hemen. anlattım enes'e hemen hain planımı. o hemen başladı yerlere yatmaya. bakkala koşarak gittik. tomahawk füzesi varmış gibiydi bu sefer de. ama cool takılamadık. heyecandan altımıza sıçyorduk.o an yaklaşıyordu işte.
döndüğümüzde selcuk ağaca çıkmıştı. top dedmin evinin bahçesindeki ağaca takılmış. selçuk topu almaya uğraşıyordu. götü de tam dolunay hizasındaydı. şok fotoğrafları için tıklayınız kıvamında yani. ben hemen paketi açtım. ama o limonlu limonlu öyle bir koktu ki. dayanamadım. avuç ayasından yemeye başladım. ne de olsa bize lazım olan parmağıydı. enes önemsiz yerden yediğimi anlayınca o da istedi. vermedim ibneciye. iyi yapmışım. ama vakit yaklaşıyordu. selçuk zaten ağaca cıkacam diye kolunu dala sürtmüş iki yerden kanamış. kalaylayıp duruyordu. ama ben durmak yok yola devam dedim. tam almış inmeye başlıyordu ki ben hemen kıç boylamında yerimi aldım ve buzparmak'ı g point ** hizasında tuttum. selçuk yavaş yavaş, masumca aşağıya geliyordu. dar şort giymişti 1978 dünya kupsı gibi. ve. evet. plan başarıya ulaşmıştı. ulaşmıştı ama bir sorun vardı.
kendimi yerde buldum. selcuk tam üzerimdeydi. debeleniyordu göt. büyük bir hevesle şort göte kaçacak kadar sokmuşum parmağı. selçuk da öyle bir bağır dı. öyle bir irkildi ki. anında üzerime düştü. bir de ön dişlerinden biri kırıldı yere düşünce. evet artık temiz bi sopayı haketmiştim. selcuk dövdü zaten beni. konuşmuyoruz yıllardır.
peşinen açıklama : başlığı bir entryde okuduğum yakıştırmadan yola çıkarak açtım.
gerçekten maçlardan evvel mastürbatif duygularını bastırsın istediğim futubolcu. bu durumun şans ile açıklanabilecek bir tarafı olmadığı kanısındayım. kaleci volkan'ın golü yedikten sonraki bakışı herşeyi açıklıyor aslında. umarım rövanşta alex'in kullandığı bir korner sonrası gol yemeyiz. edu bu belli olmaz zira. adamın kendisinin averajı eksilerde. saçları desen orijinal. fabio luciano'yu çok özledim. edu mnskym bu arada. te allahım ya!
etiyopya'nın başkenti olan addis ababa şehrinde düzenlenen yarışma sonucu birinci olan bayandır.
jüri üyelerinden birinin kibariye'nin annesi olması muhteşem bir seçim olmuştur. kazanan güzele bağdattan 0.5 yıldızlı otelde 2 hafta tatil ve 1965 model bir tosbağa hediye edilmiştir. en kıymetli hediye ise tam ekmek arası domates, salatalık, peynir olmuştur. garibim ölmezse kainat güzellik yarışmasında da ülkesini temsil hakkı kazanmıştır.