Uçsuz bucaksız bir ova, kocaman masmavi bir gökyüzü, ovanın etrafında kocaman gri dağlar, fokur fokur akan soğuk sular. Bilin bakalım neresi? Tabi ki tahmin bile edemeyeceksiniz. Dört cümle oldu neyse idare edin artık.
ben de sorarım bir şehirde kaç yüzbin kişiden kaç yüz kişiyi tanıyorsun? cevap: şaşkın bir surat, o zaman genelleme doğru birşey değildir. bir insanı seversiniz o şehrin bütün insanlarını seversiniz, o insandan nefret edersiniz, o şehrin bütün insanlarından nefret edersiniz. böyle insanoğlu değişik karmaşık bir yapı, bütün genellemeler de buradan doğuyor. doğru yanlış o konuya girmeyeceğim.
Bu genellemeler küçük yerler için geçerli olabilir.mesela iki yıl çalıştığım hekimhan ilçesinden gerçekten nefret ettim, hemen hemen orda yaşayan bütün hekimhanlıları da tanıyorum. o yüzden bu geçerli bir genellemedir.
efendi denince aklıma hep uysal, anne sözünden çıkmayan, zayıf, hafif kamburumsu köse erkekler geliyor. demekki efendi olmak yetmiyor, beyefendi olmak gerekiyor.
kitaplar romanlar ile ilgili yorumlarınızı yazarken kitabın içeriğine dair bilgi vermezseniz çok mutlu olacağım. ben sonunu ya da gizemini önceden bildiğim kitapları asla okuyamıyorum.
3 günde kendi kendime öğrendiğim yazı dilidir. Ilerletme için hergün okumak gerekir. Zor bir dildir. Ne işine yarayacak diye soracaksaniz eğer, öğrenilmesi istenen herseyin bir işe yaramasi gerekmiyor derim. Sadece bir meraktı ve bana bulmaca çözmekten daha çok zevk veriyor. Sonuç: osmanlıca biliyorum.