bir alevi olarak söylemekten utanıyorum ama aleviliğin belindeki kambur; alevilerin ta kendisidir.
sadece soner yalçın okuyup fantastik alemlerde gezinmenin ne aleviliğe ne de başka bir şeye yararı vardır.
bir alevinin kökeninde ermenilik de kürtlük de türklük de olabilir ve alevilik en azından benim inandığım alevilik bunun önemli olmadığını söylüyor.
benden size ağabey tavsiyesi cicişler siz siz olun, kendinizin kalitesini öçün biçin ondan sonra karşınızdakiyle aşık atmaya çalışın.
ne yazık ki birkaç soner yalçın zırzopu okuyup ibranice , ermenice, kürtçe, ingilizce ve arapça bilen über bir insanla sidik yarıştırmayın. ama en azından birkaç kitap okumak da iyi bişey en azından hiç yoktan iyidir...
evet aa dostlar ben liberalim ve aleviyim annem babam dedelerim onların dedeleri falan hep alevi.
bu yüzden çok sıkıntı çekmedim değil sevdiğim sünni benden uzaklaştı, sağda solda mumsöndü safsatası yüzünden mumsöndüyle ilgili saçma sapan sorular soruldu bu yüzden bir dolu kavgaya girdim falan neyse mevzuya gelelim;
şimdi efenim, sevgili herşeyi çok bilmiş kemalciler hayatlarında kutsal kitapları olan nutuk'tan başka bir kitap okumamış olmalarına rağmen ki çoğu nutuk'u da okumamıştır ya neyse sünnilik hakkında ahkam keserler, alevilik hakkında tribünlere oynarlar ve benim gibi boş konuşmalardan cahil insanlardan hoşlanmayan insanları deli ederler.
lütfen kemalciler bilmediğiniz konularda ahkam kesmeyin, alevilik hakkında hiç konuşmayın...
tanım manım: deniz gesmiss coooq güseel yaww diyen emo kızdan daha gülünç olan insan türüdür.
önce aleviliğini, sonra insanlığını sorgulaması gereken alevidir.
dişe diş, kana kan demiyorum ama insanların ataların katilini iyi bilmesi ve yağmurdan(sünniden) kaçarken doluya(kemalistlere) yakalanmamasını bilmesi gereklidir, önemlidir.
bir sünni ''alevi'' olamaz çünkü alevi doğulur bunu ben değil ''alevilik'' inancı söylüyor.
bir sünni ''bektaşi'' olabilir bunun içinde ayrıntılı bilgi alması için en yakınındaki cemevine ya da bektaşi dergahına gitmesi lazımdır orda size yardımcı olunucaktır.
not: sünni arap istese de bektaşiliğe kabul edilmez nedense böyle bir ayrım var.
şahsım alevi kökenli bir aileden gelmekte ve aleviyim o yüzdendir ki; türkiye'de alevi olmanın ne manaya geldiğini çok iyi bilirim.
zannedildiği gibi sadece muhafazakarlar alevileri dışlamıyor; elit, aydın gözüken, seküler yaşayan kemalistler de işlerine geldiği zaman aleviden daha çok alevi oluyor işlerine gelmediği zaman ise sünniden daha sünni...
öncelikle baştan söyleyeyim de sonra pis yobaz, kavuklu liboş gibi haksız ithamlara maruz kalmayayım ben de aleviyim.
alevi olduğum için ve alevi bir aileden geldiğim için rahatça söyleyebilirim ki alevilik hala ona tabii olanlar tarafından bile hala tartışılmaktadır.
alevilik, bazı inanları için bir din bazıları içinse insani bir hayat biçimidir.
doğrudur, bazı aleviler ki bunlar çoğunlukla kızılbaş olarak adlandırılır, bunlar islam'ı çok eleştirirler hatta aleviliğin islamla ilgisi olmadığını söylerler.
bazı alevilerse, islam'ın şia kolundan geldiklerine inanırlar. islam'ı din olarak kabul ederler ama sünni islam'a değil de daha çok iran şiiliğine yakındırlar.
bazı alevilerse ki buna ben de dahilim, aleviliği bir din ya da mezhep olarak görmezler.
aleviliğin, hayatlarını ve kendilerini daha iyi, mutlu bir yol çizmesi için nasihatler veren bir hayat felsefesi olarak görürler.
toplumdaki kutuplaşmanın tek taraflı olmadığının göstergesidir.
mini etekli hanımlarımız, başörtülü hanımları; gerici, yobaz, kültürsüz olarak tanımlıyor, başörtülüler de onları teşhirci, ahlaksız olarak...
ben her zaman derim; ''kadının en büyük düşmanı kadınlardır''. bütün kadınların çıkıp; ''yahu size ne bizim kıyafetlerimizden'' demesi gerekirken başörtüsünü ve mini eteği tarışan erkeklere kadınlar daha kendi aralarında anlaşamıyorlar, kin kusuyorlar birbirlerine ve maalesef daha da uzlaşabileceklermiş gibi de görünmüyor...
içindeki; sıradan bir kadın adlı yazısıyla ahmet altan'ın kadınlar hakkında gerçekten uzman olduğunu kanıtladığı, alkım yayınevinden çıkmış deneme kitabı.
klişe muhafazakarr yazar. ümit zileli ayar üstüne ayar veriyordu bu şahsa. hoş ilkokula giden bir veled bile onu nakavt eder ya neyse...
şimdi efenim, bu şahıs sürekli lafı eveler gevelerdi ki; zileli sürekli sadede gel demek zorunda kalırdı, zileli ona ''sen bunu nasıl dersin diyince'' korkudan hemen 180 derece dönerdi...
neymiş delikanlı olmak önemliymiş, yoksa rok bile kovulmazken siz kovulabilirmişsiniz...
her cumhuriyet gazetesi yazarı gibi objektif olmayan daha doğrusu olamayan yazar. rasim ozan gibi bir şahsiyete dahi ayar veremez ama hakkını yememek lazım asla lafı çevirmez, konuşurken üç buçuk atmaz, pat pat düşündüğünü cesurca söyler.
farsça, arapça kelimeler kullanarak; yazılarının daha edebi olduğunu düşünmekte sanırım. tabii bir de arapça ve farsça kelimeler kullanarak muhafazakar çevrenin tribünlerine oynamak...
ama benden sana bir okuyucu tavsiyesi olmuyor hilalcim, olmuyor. bence sen şansını vakit'te dene. sibel eraslan'la kafa kafaya verir, okunmaya değer bir yazı ortaya çıkarabilirsiniz. iyi bir yazar olursan; belki gülenci şirinleri bile görebilirsin...
türkiye'nin en kaliteli ve en delikanlı yazarıdır.
taraf gazetesi'nin başyazarıdır.
ahmet altan'ın entelektüel bilgi birikimini ve cesaretini çekemeyenler onu hep ''kadın memesine'' ve ''kiraz ağacı gölgesine'' vatanı satmakla suçlamışlardır.
ahmet altan'ı anlamadan, kitaplarını ve makalelerini okumadan onu böyle ağır ithamlarla suçlamak; cahilliktir.
peki ahmet altan o yazısında tam olarak ne demiştir?
''kadın memelerine bakmayan ve generallerini çok ciddiye alan memleketleri sat gitsin.''
yazının bir yerinde de kadını eve kapatmaya karşı çıkıyor. muhafazakarlar bu yüzden tepkili.
peki ulusalcılar neden tepkili?
çünkü ''laik türkiye'nin koruyucuları(!)'' olan generallere laf atılmış.
ama benim üzüldüğüm nokta ise aydın geçinen gazetecilerimiz, kendini üstün zekalı zanneden üniversiteli yaşıtlarım daha okuduğunu bile anlamaktan aciz işte bu beni kahrediyor azizim...
genel kültürü yurdum gazetecilerin çok çok üstünde olan ama efendilikten eser olmayan taraf gazetesi yazarı. rasim ozan'ın, türkiye'nin en yetenekli ve en cesur genç yazarlarından yıldıray oğur'dan kat be kat daha popüler olmasının sebebi; birincisi ve en önemlisi rasim ozan'ın babasının çok ama çok zengin olması ikinci sebep ise çirkefliğidir.
