öyle simit sarayı nda falan değil, seyyar simitçiden alınan simittir bu bahsi geçen simit. bu sevgiliyi bu haliyle kabul eden kıza can fedadır. zaten kız da böyle birini kabul ediyorsa canını da feda edebilir demektir.
ayrıca param olmadığı bir gün denemek isterim bu duygusal fantaziyi.
dünyanın en rezil durumlarınan biridir. bir de evde misafir varsa, ya da misafirseniz rezillik üstüne rezilliktir, rezalettir. bu sesin duyulmaması için musluğun foşurtu sesinden faydalanılabilir. yahut kibarca sıçılmalıdır. eğer yetenekliyim diyorsanız osurmadan sıçmayı da deneyebilirsiniz.
batının averroe ismini verdikleri ibn rüşd'ün yazdığı külliyat, 18. yüzyılın sonuna kadar vatikan'ın resmi ideolojisi aristoculuğun da dayanak noktasıdır. ibn rüşd'ün öğretileri 700 yıl boyunca avrupa filozoflarının başvuru kaynağı olmuştur. bacon, spinoza ve leibniz'in kitaplarında atıfta bulunduğu isim de ibn rüşd idir.
muhammed bin el harezmi, ortaçağ islam dünyasının en büyük dehalarından biridir. harizmi, hayatını bağdat'ta matematik, astronomi ve coğrafya üzerinde çalışmalar yaparak geçirmiştir. cebiri bilim dalı haline getiren, hisabü'l-cebr ve'l-mukabele'yi yazmıştır ki bu eseri latinceye çevrilmiş, günümüzün matematik bilimi tarihinde önemli yer tutmaktadır. harizmi, kitaplarında bilinmeyen için "şey", a ve b katsayıları için "dirhem" ve x ile katsayı çarpımları için de "kaab" sözcüğünü kullanmıştır. endülüslü müslümanlar metinleri ispanyolcaya çevirirken "xay" anlamına gelen "şey" zamanla "x" kavramına dönüşmüştür. tek bilinmeyenli ikinci dereceden denklemi bulan, çözümünü de geometriyle açıklayan ilk matematikçidir. harizmi'nin yazdığı eserler aritmetik üzerine yazılmış en eski eserlerdir. eserlerinden, 17. yüzyıla kadar avrupa üniversitelerinde ana ders olarak yararlanılmıştır. kitabında geçen el-cebr kelimesi batı dillerinde algebraya dönüşmüştür ve bugün kullandığımız cebir terimi bu eserden kaynaklanır.
cezeri, bundan tam 850 yıl önce otomatik kapıları, kuyudan su çeken aygıtları, demir, kalay ve kurşun gibi metallerin hassas belirlenmiş yoğunluklarını ve otomatik kontrol sistemlerini bulan isimdir. batı dünyasında al jazari, insan müdahalesi olmadan kendi kendini idame ettirebilen sistemleri inceleyen sibernetik biliminin babası sayılır. kitab-el hiyal adlı eserinde, sus saatleri, otomatik kontrol düzenleri, fıskiyeler, kan toplama kapları, şifreli anahtarlar ve robotların tasarımlarına yer vermiş ve bunların nasıl gerçekleşeceğini anlatmıştır.
regülatörün mucidinin j. watt olmasına rağmen, regülatör cezeri'nin eserinde çizimle birlikte gösterilmiştir.
abbasi halifesi memun ve ekibindeki islam bilginleri, kuzey ırakta'ki sincar ovası'nda, sonra da kuzey suriye'deki tedmür'de çubuk ve ip kullanarak ekvatorun 360'da bir olan bir boylamın boyunu ölçtüler. günümüzden 1200 yıl önce, ölçümler sonrasında bir boylam derecesi 56,66 mil bulunmuş, ekvatorun uzunluğu da 40bin kilometreden fazla bulunmuştur. modern coğrafyanın olanakları ile ekvatorun uzunluğunun 40bin 70metredir.
matematiğin vazgeçilmezi olan virgülü bulan kişi, cemşid bin mesud bin mahmud et-tabib el kaşi'dir. simon stefan'a atfedilen virgülü, 1948 yılında alman bilim tarihçisi pouluckey, cemşid'in bulduğunu kanıtlamıştır. cemşid, pi sayısını dokuzuncu kesirine kadar kesinleştirmiştir. (3,141592653) broom açılımı olarak bilinen formülden yararlanarak kök alma işleminin keşfi de newton'a verilmiş fakat ingiliz matematikçi james roy newman, the world of mathematics kitabında, newton'dan 300 yıl önce cemşid'in bulduğunu dünyaya açıklamıştır.
leonardo da vinci'nin, akışkanlardan bahsettiği bir mektubunda, "doğuda yaşayan, ama adını anımsayamadığım bir bilginin bu konudaki çalışmalarından yararlandım" dediği yazar, istanbul'da rasathane kuran taküyiddin'dir.
cabir bin hayyan avrupa'da el-geber adıyla ünlenmiş, çeliğin gelişimi, su geçirmez kumaşın verniklenmesi, paslanmanın önlenmesi gibi kimyasal yöntemleri geliştiren kişidir. rivayete göre altını çözen, kral suyu karışımını bulan da odur.
batıda alfraganus diye bilinen fergani'nin ilm ün-nücüm ve'l-hareket is-semaviyye adlı eseri, 13. yüzyıla kadar avrupa'da astronominin en önemli başvuru kitabı olmuştur. dante'nin ilahi komesyası'nda yer alan evren görüşü fergani'den alınmadır.
hekim ve simyacıebubekir er-razi, cerrahide dikiş malzemesi olarak ilk kez hayvan bağırsağı kullanan kişidir. ilk göz ameliyatını yapmış, alkolün tıpta kullanımını açıklayan kişidir.
biruni, astronomi, matematik, coğrafya gibi birçok dalda çalışmıştır. 28 katı malzemein özgül ağırlıklarını bugünkülere çok yakın şekilde hesaplamıştır. enlem ve boylam hesapları yapmış, dünyanın dönüşüne ilişkin bir kuram geliştirmiştir.
ömer hayyam'ın geliştirdiği celaleddin takvimi, bugün kullandığımız gregoryen takviminden daha dakiktir. gregorius takvimi her 3330 yılda bir günlük hata yaparken, celaleddin takviminde aynı sapma 5000 yılda bir gerçekleşir. ayrıca ikinci dereceden polinom denklemlerini ilk çözen kişi ömer hayyam'dır.
aslen yunanlı bir köle olan, sonradan islam dinini seçen hazini, ölçü ve tartı sistemlerine büyük katkıda bulunmuştur. newton'dan 500 yıl önce her cismi yerkürenin merkezine doğru çeken bir gücün varlığını söylemiştir.
ali kuşçu bilinen bir yıldız kataloğu hazırlamıştır.
idrisi, 1154'te çeşitli coğrafi bölgeleri içeren 70 haritayı ve dünyanın yuvarlak bir modelini hazırlamıştır.
uluğ bey, yeryüzünün güneş çevresindeki tam devrini 365 gün 6 saat 9 dakika 6 saniye olarak hesaplamıştır. 21. yüzyılın en modern cihazları ile yapılan hesaplarla uluğ bey'in hesapları arasında yalnızca 58 saniye fark vardır.
ibni sina, arap kaynaklarında aristoteles ile farabi'den sonra üçüncü öğretmen adıyla anılır. latinler ise ona avicenna der. 16 yaşındayken buhara sultanının özel doktoru olarak görevlendirilmiş, el-kanun fi't-tıb adlı eserinde, "deneme yoluyla elde edilmiş ve anlatılamayacak kadar çok tedavi yöntemi buldum" demiştir. tıp dışında felsefe, mantık, ahlak, matematik, astoloji, müzik, dilbilgisi ve fıkıh dallarında da çalışmıştır. eserleri ibranice, latince, süryanice, farsça, rusça, türkçe ve hemen hemen tüm batı dillerine çevrilmiştir. ibni sina öğretileri rönesans döneminin birinci eğitim kitabı olmuştur.
yaşadığı dönemde mikroskop bulunmadığı halde, hastalıkların mikropları anımsatan yaratıklarca oluşturulduğunu söylemiştir. bugün paris üniversitesi'ndeki tıp fakültesi öğrencileri st. germain bulvarı yakınlarındaki büyük konferans salonuna girdiklerinde, yalnızca iki kişinin boy portresiyle karşılaşır: ibni sina ve er-razi
atatürk ün mussolini ve hitler den farklı olarak çok daha büyük bir lider, başkan olduğunun göstergesidir.
eğer atatürk faşizm yanlısı olsaydı değişen ne olurdu bilmem ama biz de benimserdik herhalde diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum:
çünkü cumhuriyet dönemi ve öncesi zamanlarda milliyetçilik oldukça revaçtaydı. herkes kendi milletini daha üstün görür olmuştu. millet, milliyet kavramları daha yeni yeni geçerlilik kazandığı için tüm insanlarda tabir caizse bir gaza gelme durumu söz konusuydu. bunu bağımsızlığı uğruna savaşan bir sürü millette görebiliriz.
atatürk ün de ilk başlarda turancı düşünceleri vardı. ancak enver paşa nın başarısız olduğunu görünce bu düşüncelerinden tamamen vazgeçip misak-ı milli sınırlarının türk milletinin sınırları olduğu kanısına vardı. tabi ileri görüşlü olması da cabası...
atatürk için türk ırkı yoktur zaten. türk milleti vardır. türk kültürünü benimsemiş, türkiye cumhuriyeti nde yaşayan herkesi türk kabul etmiştir.
ulu önder türk milletinin kurtuluş yolunun ırkcılıktan değil, milliyetçilikten geçtiğini bildiği için en doğrusunu yapmıştır.
Trådgränsens lövsal i brandgul skiftning flammar
Hösten uppvaknar att gälda livets lån
Branternas sagosyn min törstiga själ nu ammar
Neröver ormlikt ringlar sig ån
Tungt jag uppför stråva blint i senskymningsblåsten
Vid bergväggar mäktiga som en väldig katedral
Nordstormens anderdräkt återföder frosten
Där klipporna bildar den mörka tempelsal
Till Fjälls, Till Fjälls där storm mig fammar
Till Fjälls, Till Fjälls vakad av ramnar
Mot himlabrynet avtecknas fjällets brödrahöjder
Snösmyckade toppar likt tinnar och torn
De ståtar upp mot skyn när drängsol lyser nöjder
I den stiglösa utmark ljuder fulländningens horn
Till Fjälls, Till Fjälls där storm mig fammar
Till Fjälls, Till Fjälls vakad av ramnar
öznel ve özgür düşüncelere sahip bireylerin olmazsa olmazıdır.
şimdi kişi bir konu hakkında bir düşüncesini belirtiyor. başka bir kişi yok efendim senin düşüncen yanlış, doğru olan budur diyor. buna karşılık "yahu bu bilgi değil, yorum be adam! keyfimin kahyası mısın?" diyesi geliyor insanın.
eskiden ele kına falan yakılırdı, şimdi isim yazılıp, bir de webcamden resim çekilme çıktı. ya o isim yazan ellerini kıyma makinesinden geçirmek var ama...
it waits for the day, i will let it out
to give it a reason, to give it its might
i fear who i am becoming,
i feel that i am losing the struggle within
i can no longer restrain it,
my strength, it is fading
i have to give in
it's the fear,
the fear of the dark
its growing inside of me
they won, they will come to life
have to save,
save my beloved,
there is no escape
because my fate is horror and doom
hold down your head now,
just let me pass by
don't feed my fear,
if you don't want it out
i fear who i am becoming,
i feel that i'm losing all beauty within
i can no longer restrain it,
my strength, it is fading
i have to give in
it's the fear,
the fear of the dark
its growing inside of me
they won, they will come to life
have to save,
save my beloved,
there is no escape
because my fate is horror and doom
long ago, it came to me
and ever since that day,
infected with it's rage
but it ends today
it's the fear,
the fear of the dark
its growing inside of me
they won, they will come to life
have to save,
save my beloved,
there is no escape
because my fate is horror and doom
karşıma alıp baktıkça gözlerimin yaşarmasına sebep olan kitaplardır. öss ye 8 gün kalmıştır ve hepsi kalbim kadar temizdir. belki seneye lazım olurdur.
hal hatır sorulan birinin "iyiyim." ya da "eh işte" yahut "hede hödö"... demesinden sonra, hal hatır soranın sap gibi kalması durumundaki söyleyebileceği olası serzeniş. "kötüyüm." cevabında ise mazur görülür.
herhangi bir mekanda arkadaş ortamındasınızdır. o ortamda karşı cinsten tanımadığınız biri de vardır. tanışırsınız, sohbet edersiniz falan... kanınız kaynar, samimi oluverirsiniz olunla. muhabbet, gırgır, şamata derken "acaba benim adımı biliyor mu?" diye sorarsınız içinizden. duygularınızı dışarı yanstabilirsiniz:
-peki benim adım ne?
+é!'^+%&/()=?
sonucuna katlanılması gereken bir sorudur. eğer isminizi biliyorsa aynı ivmeyle muhabbete devam edersiniz.
her türk kızında gözlemlediğim eğilimdir. oynak bir müzik çalar, hırka çıkarılıp bele bağlanır ve göbek atmaya başlanır. toplu ortamlarda halay çekilir falan... düğünlerde hele, oynamayan bir tek kız yoktur. erkeklerde de bu potansiyel vardır ancak kızlarda nedense daha fazladır. sıcakkanlı milletiz vesselam.