eskişehirspor'un kurucuları arasında yer alan, aslen izmirli olan eski kulüp başkanı.
"ben avcıyım, ne anlarım kulüp başkanlığından" diyip teklifi geri çevirmiştir, fakat bir gün türkiye ile bulgaristan arasında oynanan futbol müsabakası sonucu milli takımımızın farklı yenilmesi üzerine kulüp başkanlığı teklifini kabul etmiştir.
eskişehir'in büyükşehir statüsüne kavuştuğu zaman doğru yol partisi'nden belediye başkanı seçilen siyaset adamı.
zamanında (1994-1996) eskişehirspor'un başkanlığına "yahu ne anlarım ben futboldan" demesine rağmen istemeye istemeye getirilmiştir. hatta teknik direktörlüğünü yılmaz vural yapmıştı o zamanlar eskişehirspor'un, resmen intihardı.
e sonucunda eskişehirspor 12 yıl süper lig'e hasret kaldı tabi.
onun dışında sevilir sayılır rahmetli, günümüzde halen kullanılan eskişehir hafif raylı taşıma sistemini eskişehir'e getirmek için çaba sarfetmiştir ama ömrü yetmemiştir, yılmaz büyükerşen bu yarım kalan görevi yerine getirmiştir.
meksika'nın en büyük uyuşturucu karteli, bir yüzbaşı tarafından yaklaşık 10 yıl evvel kurulmuştur. ezeli düşmanı olan sinaloa adlı uyuşturucu karteli ile kanlı hesaplaşmaları vardır.
vahşette sınır tanımayan los zetas, yakaladıkları düşman kartellerin üyelerini akla hayale sığmayacak şekilde öldürürler ve bu anı kayıt altına alıp internette yayınlarlar. faliyetlerini avrupa'ya yayma hedefindedirler.
şamaroğlanı olan fenerbahçe'nin dalga geçmelik yeni versiyonu, sözlükçülerin yeni kahkaha makinesi.
x: bu bölüme aşağılayıcı herhangi bir kelime yerleştirin ve yerleştirdiğiniz kelimenin yanına da "bahçe kelimesi gelecek şekilde yazın ve normal bir şekilde telaffuz edin.
son zamanlarda televizyon, radyo ve sosyal medyada fırdönen "2012 yılında ekonomik kriz patlak verebilir" lakırdılarının arkasına sığınarak sarfettiğim önerme.
sakın bu mayalılar ekonominin mucidi olmasın lan, korkuyorum sözlük.
norveç'in başkenti oslo'da ve utoya adasında bir çok masum insanı canından eden ellerdir, elinde tuttuğu azrail'in icadı ile her yanı kan gölüne çevirmiş ve dünyada hızla ilerleyen aşırı sağ akımının önünü bir an önce kesilmesi gerektiğini bizlere bir kez daha kanıtlamıştır o eller.
bu arada, adadan yüzerek kurtulmaya çalışan masum norveçlileri de balıkçılar kurtarmış, bu da işin ironik tarafı bir nevi.
bilgiğiniz üzere 22 ağustos tarihinden itibaren internete getirilecek kısıtlamalara tepki çığ gibi büyümekte, bu tepkilere uludağ sözlükte yazan eskişehir yazarlarının da tepki göstermesi şart.
sözlüğün yetkili isimlerinden olan salca'nın kanal d'de okan bayülgen'in sunmuş olduğu muhabbet kralı adlı programa katılması ve "herhesin birlik olması şart" açıklamasını yapmasından sonra bu zirveyi açmayı uygun buldum.
amacımız eskişehir'deki uludağ sözlük yazarlarını bu eylem aracılığı ile bir araya getirmek ve sesimizi daha yüksek yerlere iletmek, "biz de buradayız, düşüncelerimizi sansürlemenize gücünüz yetmez" anlayışını yetkili mecralara duyurmak.
haydi, 15 mayıs pazar günü saat 13.45'de adalar migros'un arka kapısının önünde buluşalım.
yukarıda adları geçen ülkelerde son zamanlarda çok büyük hareketlilik yaşandı.
halk ayaklandı, ordu devreye girdi, insanlar acı çekti. devrimler domino taşı gibi bütün ülkeleri etkiledi ve eminim gelecekte yukarıda adları geçen ülkeler listesi daha da çok büyüyecektir. belki listeye türkiye de girebilir, belli olmaz.
mısır ve tunus'ta şu an sükunet hakim, halk durumdan memnun görünüyor. fakat libya şiddetli bir şekilde sallanıyor, libya'da ekmek parasını kazanan türk vatandaşları o cehennemden kurtulmak için bir an önce havaalanlarına hücum ediyor. allah yardımcıları olsun, dileriz olaylardan etkilenmezler ve canları yanmaz.
yarın öbürgün kaddafi'nin yönetimden çekilip çekilmeyeceği meçhul, ordu devreye girecek mi yoksa halk gerekeni yapacak mı ? yakında bu sorunun cevabı da alınır elbet.
fakat aklıma takmadan edemiyorum, acaba kuzey afrika ve ortadoğu'daki isyanların büyük ortadoğu projesi ile bir ilişkisi var mı ?
işte en büyük soru bu, yakında bu sorulara cevap alacağımızı düşünmekteyim. eğer bu isyanlarda amerika birleşik devleri'nin parmağı varsa tehlike kapımızı çoktan çalmaya başlıyor demektir.
bu arada komşumuz ırak'ın bölgesel kürt yönetiminde de isyan patlak verdi.
futbolda talihsizliklere kurban giden ve direkt günah keçisi sayılan kalecilere üzülmeme neden olan durum.
golü atan rakip takımın futbolcusu ait olduğu doğa ortamına bırakılan vahşi hayvan gibi sevinince kalecilerde hep bir üzüntü hep bir keder oluşmakta, ayrıca günlük yaşantımızda ufak mutsuzluklarla pek bir bağdaşmaktadır gol yiyen kaleci üzüntüsü.
hatta bazı anlar vardır ki golü kalesinde gören bu kaleci arkadaşımız yere çömelir ve bakışları ile uzaklara dalar adeta, sevinen rakip futbolculara bakarak iç çeker ve bi ufak rakı getirtir bulunduğu yere. ardından haykırır gökyüzüne bakarak "batsın bu dünya" diye.
1999 yılında kurulmuş olan, önlisans bölümlerinden mezun olup tekniker ünvanını alan bireylerin mesleki hak ve yetkilerini savunmak ve kazanmak için kurulan mesleki birlik kurumu.
karikatüristlere ilham kaynağı olan olay, tarihin akışını yönlendirmiştir.
özetleyelim kısaca.
tekerlek icad oldu, ardından petrol bulundu.
sonra makineleşme devri başladı, sanayi devrimi ile sömürgecilik had safhaya ulaştı.
fabrikalar kuruldu, fabrika sahibi ise hakkını arayan işçileri kovdu.
ardından soğuk savaş başladı, amerika birleşik devletleri ile sovyetler birliği "tersim pistir" triplerine girdi.
sonra sovyetler birliği parçalandı, amerika birleşik devletleri kafayı yedi.
amerika birleşik devletleri, gerekli olan enerjiyi ortadoğuya saldırarak temin etti.
günlerden bir gün tanrı bor madenini yarattı.
sonra bor madeninin dünyadaki en büyük rezervlerini barındıran ülkenin türkiye olduğu ortaya çıktı.
iran, nükleer füzesini kendisi imal etmeye başladı.
kuzey kore, ara sıra amerika birleşik devletleri'nin evinin camlarına taş atmaya başladı.
çin halk cumhuriyeti, 9 günde 10 katlı bina inşaa etti.
2 ekim tarihinde saat 17.30'da varuna los amigos'ta düzenlenecek olan zirve.
bir önceki zirvede buluşma fırsatını yakaladığımız yazarlarla ve eskişehir'e yeni gelen yazarlarla tanışma niteliğini taşıyan kaynaşma zirvesi.
bir aksilik olmazsa itü sözlük yazarlarının katılımı da söz konusu.
fifa kurallarına göre inadına rakip kaleye ilerleyip "belki ofsayf değildir lan, ne olur ne olmaz atayım şu golü" davranışında bulunursa cezalı duruma düşecek futbolcudur.
bu tür futbolcunun neden böyle davrandığını merak eden bir çok insan vardır, tıpkı benim gibi.
kanımca bu futbolcu ailesi tarafından devamlı "oğlum gözün hep açık olsun, bu dünyada hep uyanık ol" öğütleri ile kafayı sıyırmıştır ve ne zaman ofsayta düşse "ulan belki hakem ağzında düdüğü unutmuştur ve yanlışlıkla üflemiştir o düdüğü, ben yine de atayım şu golü. kesin ofsayt bayrağını kaldırmamıştır bana öyle gelmiştir" diyerek devamlı yan hakenden kıllanan futbolcudur.
ama futbolcunun yaptığı bu davranış rakip takımın kalecisini inanılmaz derecede sinirlendirir, rakip taraftarı da.
sözlük moderasyonuna tavsiye ettiğim, sözlük formatına uymayan yazarları cezalandırma yöntemi *.
şaka bir yana böyle bir cezalandırma sistemi olsa ne iyi olur diye düşünmedim de değil.
her gün türkçeye bir kez daha tecavüz eden bu sözlüğü görenlerin "ne olur bu kadar işkence yeter, bir daha yapmayacağım" haykırışına iğrenç kahkahalarımızla cevap vereceğiz.
(bkz: işkenceci yazar)
fakat bu cezalandırma yönteminin ters etki yaratma ihtimali de göz önüne alınmalı.
bir inci sözlük yazarını daha kendi ellerimizle yaratmış oluruz.
(bkz: frankenstein)
küçük şeylerden doğan sebeplerden ibarettir.
nasıl mı ?
otobüsü durduran bir genç kız, bir bayan ya da bir teyze (yaşı önemli değil) otobüse biner.
otobüsteki bütün koltuklar doludur, biri hariç.
cam kenarında bulunan çift kişilik koltuğa kadınımız oturur, cam kenarına geçerek manzarayı seyrede seyrede yolculuğunu yapmaktadır.
kadın kişi evine mutlu mesut gitmektedir.
sonra otobüsü bir delikanlı, bir herif, bir moruk (yaşı önemli değil) otobüsü durdurmak için işaret eder.
otobüs durur, kapılar açılır ve er kişi otobüsün artık içindedir.
otobüsün içine şöyle bir göz atar, neredeyse bütün koltuklar doludur.
şans bu ki kısmetine bir boş koltuk bulur, fakat koltuk yan yanadır ve diğer tarafta bir bayan oturmaktadır.
koltuğa doğru ilerler ve er kişi bayana nezaketle;
"pardon buraya oturabilirmiyim ?" der.
bayan kişi tamamen limonu andıran o ekşimsi suratı ile;
"hayır, birazdan arkadaşım gelecek" der.
er kişi şaşkın bir vaziyet ile yolculuğu ayakta sürdürür.
sonra kadın aradan 5-10 dakika geçmeden otobüsten iner ve evine gider.
bayanın bahsettiği arkadaş hala gelmemiştir.
bu tipler kadın ile erkek eşitliğinden dem vurup dururlar fakat otobüste bir erkeğin yanına oturmasından hoşnut kalmazlar.
(bkz: haremlik selamlık)
e ablacığım hani sen kadın-erkek eşitliğini istiyordun, hani sen cinsiyet ayrımcılığına karşıydın.
aynı şeyi sen demin gerçekleştirdin ama, cinsiyet ayrımcılığı yaparak yanında oturmamı istemedin. demek ki cinsiyet faşizmini sen de kabullenmişsin.
bir erkek olarak desteklediğim kadın-erkek eşitliğini, yaşadığım bu olay nedeni ile ciddi ciddi tekrar gözden geçireceğim.
şeklinde düşünmemize neden olan, hayalimizde kurduğumuz ve "olsa tadından yenmez" dediğimiz hayali tv programı ismi.
disko kralının bir alt kademesi.
sonuçta aziz kedi ve zeki enes akkan ve özgür çakıt gibi cengaverler askerler var elinde. ekibin başı okan bayülgen'in de eklenmesi ile sözlük tutkunu kişileri ekrana kilitlemesi şüphesizdir.
(bkz: bir hayalim var)
hayatında bir baltaya sap olamayacağını bilen güruhun yaygara koparırcasına söylediği söz.
evet, kendine güveni olmayan güruhun söylediği sözdür bu. sonuna kadar da arkasındayım.
psikolojik olarak neden bu sözü söylediklerini kendimce hep analiz etmişimdir.
bu sözü sarfeden tiplerin çoğunluğu kendine solcu görünümü veren kolpacılardır, evet kolpacılardır.
sözde üniversite adayı olan herkesi düşündükleri için öss'nin kaldırılmasını istiyorlar, yalan.
bu tip isteklerde insanın en ufak bir çıkarı yoksa, en ufak bir çıkar ilişkisi yoksa cümle alem beni eskişehir'in porsuğunda boğsun.
şimdi bu sloganı yaygara kopartırcasına sarfeden arkadaşın öğrenim hayatını bir inceleyelim.
boş derslerde top peşinde, hovardalık peşinde koşmuştur. lise döneminde elizabeth'den başka bir şey bilmemiştir.
yumurta kapıya dayanında ise kahramanımız 1 günde adeta kozasından çıkan bir kelebek misali "yalancı solculuk" oyununu oynayıp öss'nin kaldırılmasını istemektedir.
çok afedersiniz ama başlarım ben böyle isteğe ve solculuğa.
geceleri yatmayıp, sınava hazırlanıp, dersini çalışıp üniversitenin kapısından giren öğrenciler enayi mi peki ?
ha, öss'nin acımasız olan tek yanı vardır o ise hepimizin bildiği gibi sınav süresi.
bu tip yan sorunlar devlet tarafından halledilirse üniversite adayları zaten büyük bir oranla rahatlayacaktır.
taramalı tüfek misali matematik formülleri çözen arkadaşlarım var, onları gödükçe acımasız olanın sınav değil, sınav süresinin olduğuna kanaat getirdim.
sınavsız geçiş demişken önlisans programların okutulduğu okullara, yani meslek yüksek okullarına bir göz atalım.
meslek yüksek okulları tüm lise mezunlarının sınavsız olarak geçiş yapabildikleri, aslen meslek lisesi öğrencilerini kademe olarak daha iyi eğitme çabası veren, bulunduğu şehirin üniversitesine bağlı eğitim yerleridir.
bu okullara baktığımızda isteyen her kişi bu okula kayıdını yaptırabilmektedir.
bu ise meslek yüksek okullarının kalitesini ve eğitimini giderek aşağıya çekmektedir.
tamamen görüntü yapmak amacıyla (yani "ehehe ben ünili oldum") okula gelen insanlar derse katılıp, adeta mutantlaşmış bir lise öğrencisi gibi yaygara kopartmaktadır.
geçen dönem matematik dersimize giren anadolu üniversitesi'nin efsane hocalarından musa şenel bile bu sistemin "meslek yüksek okullarını çok kötü zedelediğini ve iyi yetişmiş ara elemanların bu yüzden yetişemediğini" savundu, kendisine yüzde yüz katılmaktayım. ayrıca kulaktan dolma bir bilgi mi bilmiyorum fakat bir kaç sene sonra meslek yüksek okullarında eğitim görmek isteyen öğrenciler artık sınava tabii tutulacak.
kısacası öss'nin kaldırılması türk eğitim sisteminin topyekün çökmesine neden olur.
ben sizlere en basitinden şöyle açıklayayım:
27 eylül saat 16.00'da, varuna gezgin'de start alacak zirvedir.zirve eskişehir'de yapılacaktır.
organizatör olarak hem itü hem de uludağ sözlük yazarı olarak bendeniz aslında "eskişehir de güz yarı kış yarı yazdır zirvesi" adı altında uludağ sözlük yazarları olarak toplanalım dedim. fakat dün aklıma "neden iki sözlüğün yazarları ile ortak zirve yamıyoruz" deyip itü sözlükdeki tarzan ile görüştük, ayrıca nam-ı diğer abberline ile de konuşacağız. eğer kendisi de kabul eder ise güzel bir zirve beklemektedir yazarları.
eskişehirspor deplasmanda belediyespor ile golsüz beraberlikle ayrıldı, antalya ise kendi evinde kasımpaşa'yı 2 gol ile geçerek 2-0 yendi.
her iki takım da moral bakımından iyi, eskişehirspor çok iyi bir hazırlık döneminden geçti. ayrıca hazırlık babında karşılaştığı antalya'yı 4-1 ile geçerek herkese büyük bir umut verdi.
antalya ise kasımpaşa'yı geçerek çok büyük moral sağladı, fakat ev sahibinin taraftar faktörü öne alınırsa eskişehirspor'un alacağı bir maç olarak gözükmekte.
ölüm ile yaşam arasındaki yarım metreden az mesafeyi tatmanız demektir.
karşıdan karşıya geçerken bir bakarsınız telefonunuza mesaj gelmiştir.
"bi bakayım" derken avea'nın tarife mesajı yine sinir etmiştir sizi, mesajı silersiniz ve yolunuza devam edersiniz ki bi bakmışsınız tramvay kornaya basıyor, geriye çekilirsiniz ve bir korna sesi daha.
bir de bakmışsınız arkanızdan da tramvay geçmek üzere.
iki tramvay arasındaki mesafe neredeyse santimetre hesabı ile ölçülmekte, ardından sıralarsınız duaları "allaumme salli ala".
ardından michael scofield tarzı zekanızı çalıştırırsınız ve iki tramvaya da arkanızı dönersiniz. fakat tramvayların hızla geçtiği andaki o şiddetli rüzgar sizi fena halde şizofren yapar.
tramvaylar geçtiği anda herkes size bakar, siz de hiç bir şey olmamış gibi yolunuza devam edersiniz, bu cool davranışınız belki size bir sevgili bile kazandırabilir.
ybsg dedirten laflar arasında top 10'da yer alacak bahanelerdir.
üniversiteden yeni mezun olmuşsunuzdur ama daha askerliğinizi yapmamışsınızdır: askerliğinizi yapmanız lazım.
üniversite mezunusunuzdur ve askerliğinizi de yapmışsınızdır: ehliyetinizin olması gerek.
üniversite mezunusunuzdur, askerliğinizi yapmışsınızdır, ehliyetiniz de vardır: evli olmanız lazım.
sigara kullanan bir er kişi ise kirpiklerini yakma riski ile karşı karşı yakan erkektir, ama kahverengi gözlü bir erkek ise çok canlar yakacaktır bu er kişi.
tarih olarak 27 eylül'de karar kılınmış, saat 16.00'da varuna gezgin'de başlayıp park kumpir ya da sağlık pide'de mide gurultumuzu dindireceğimiz, ardından da herhangi bir cafe ya da barda son noktayı koyacağımız sezonun açılış zirvesi.
çekimleri eskişehir'de 10 temmuz günü başlayacak olan dizi. konusu ise şöyle;
uras yoksul bir ailenin çocuğudur, hacıhüsrev'de yaşar.
abisi ise bir suçludur ve uras da haliyle sabıkalı bir gençtir, hayatını değiştirmek için çok çaba sarfeder ama başaramaz.
şans eseri bir öğretmen ile tanışan uras eskişehir'e gelir, burada hayatını değiştirmek için üniversiteye başlar.