aslında hayatın anlamı nedir diye sormak bence saçmalık.çünkü değerini biliyorsan hayat vardır senin için.kıymetini bilmiyorsan eğer zaten yaşamıyorsundur hayatı anlamlaştıranda insanın kendisidir.
sigara.bağımlıları belki da hayatımın anlamı dedirtecek kadar uç noktalara götüren bir zehir. hemde öyle bir zehir ki yalnız içeni değil çevreesindekileri de bir bir yok ediyor. katıyor hiç düşünmadan kirli dumanına o saattan sonra içmişsin,içmemişsin farketmiyor. sigara bağımlarının tiryakiliklerini bahane ederek bize bunu yapmaya hakları var mı...sigara zamı bunu anlamaları için bir fırsattı ama ne hacet.hangi hayatları tükettikledini hala anlayamadılar.bir de utanmadan protesto edip bağırıp çağırıyorlar. sanki haklı bir nedeni varmış gibi.böyle beyapanlar hangi memleket meseleleri için beyinlerini yormuştur acaba. siz önce sigaraye zam yapmanın amacını iyice bir anlayında ondan sonra konuşun.siz önce kendi beyninizde çözün işi.
insan en çok neleri unutur hayatta ya da unutmak ister? bunu kime sorsanız acıladını. korkularını kızgınlıklarını aile içi kavgaları unutmek ister. kimse en mutlu en özel sadece bir kere yaşanacak anları unutmak istemez.çünkü hayatı bize asla yaşatmaz dedigimiz şeylerden değildir bunlar.onlarsa vucuda giren mikroplar gibidir ruhunu hasta edip esir alır senden.bütün direncini kırar birden, öyle yavaş yavaş değil birden bire.bir dizide bir şiir vardı hani ne deniz mavi artık ne de bulutlar beyaz, diyordu.haklıydı acı insanı böyle yapardı.unutursun dersin hep.unuttum,unutacağım dersin. ama hiç unutmazsın niye,çünkü onlar sanden berşeşler çalar sende badeca kızmakla kalırın hep sen kayberersin o farkıda bile olmaktan acizdir her zaman.
bence yüzü ekrana yakışıyor.mankenlerin oyunculuğa geçmeside sanırım bu yüzden fiziklerine ve yüzlerine güveniyorlar. kendilerini bu alanda ıspatlamak akıllıca kenan imirzalıoğluda bunlardan biri.onu ön plana çıkaran iyi yapımlarda yer alması. bu konuda seçici davranması bana göre çok zekice bir davranış.onu bizimle tanıştıran deliyürek diziside güzel bir işti.ama kendisidini eleştirdiğim konu da hep aynı tip karakterleri oynuyor. son osmanlı yandım ali de, kabadadayı da,bumerank cehenneminde ben hep aynı adamı izliyorum.hırslı, kararlı,intikam dolu birazda aşık adamı. tamam böyle roller ona yakışabilir . zeten oda öyle söylemişti.ama eğer bir oyuncuyba onu farklı kişiliklerde farklı ruhlar içinde görmeliyim. ama kendiside bunun farkına varmış olacak ki yolunu değiştirdi.ezel dizisiyle.ömere ihanet eden hain sevgiliden ezel olarak intikam almak iztiyecek ama alameyacak. çünkü duygusal,yaralı ve çok aşık buda bize artık onun oyonculukta değişmiş olduğunu ıspatlayacek.tebriklar kenan imirzalıoğlu çok iyisin.
ACUN ILICALI DEDiĞiNi YAPTI
efsane yarışma ninayet 500.000 verdi.bankacı hamdinin vay haline. var mısın yok musun da acun ılıcalının yarışmacılarıyla birlikte hayalini kurduğu an nihayet gerçek oldu.daha öncedende tanıdğımız kayserili ÜLKÜHAN 500.000 nin sahibi oldu.çünkü o kahraman olmak istedi ve başardı.ülkühan artık var mısın yok musunun altın harflerle yazılan ismiydi.o çok az ihtimalden yola cıkmış mucizenin adı olmuştu.belki alın teri değildi onu bu noktara getiren ama şanslıydı.ülkÜhanı şohret yapan var mısın yok musun değil 500.00 tlydi.YOLUN AÇIK OLSUN ÜLKÜHAN.
saçmalar saçması, adaleti keserek,biçerek,dikerek şov yaparak gösteren adaleti kendi başlarına sağlayaklarını zannaden tuhaf isimlmleri,lakapları ve kod adları bulunan kendini zekalı ve beyni olduğunu sanan beyinsizlerin olduğu dizi kurtlar vadisi
bu konuda şunu bilmeliyiz her kitap okunmaz.daha doğrusu her kafa doğru olmaz her mevzu da kitaba konu olamaz.bir kere bu durum ilkokuldan beri öğrendiğimiz kitap insanın en iyi dostudur sözüne çok ters düşer.kitaplar ne ahmet altan gibi hiçbir insan kişiliğiliğine sığmayan müstehcen fikirlerin kucağıdır ne de ipek ongunun az kelimesi altında içkiyi gençliğe uygun gösterebileceği bir yer değildir.sigare yaşının ilkokul çağına, uyuşturucunun 17 ye düştüğü bu ülkede bunu savunmak ne kadar acayip.düşünmemiz gereken kitap satın almak değil doğru olanı bulmak.
din.bence çok önemli ve hasasas bir konu.toplum yapısını oluşturan ana hatlardan biri.üzerinden şöyle bir geçilecek bir konu asla değil,olmamalıda.islam sadece ahlak kuralları ve dualar üzerine olan bir sistem değildir. öncelikle onun felsefesini,ruhunu anlamak gerekir.hem anlamak ayrıca da uygulamak.öğrenciler olarak o dersten aldığımızın ne kadarını uyguluyoruz hiç birini.temam ahlaksal yönden eğitilmakte güzel ama eksik. bugüne kadar devletçe esik yanlar giderilmeya çalışılıyor bu seferde tepki çekiyor. mesela din kütürü kitaplarında aleviliğin anlatılması. bu kötü birşey değilki bunlar bizim hem farklğımız hem de zenginliğimiz,aynı topraklarda yaşıyorsak eğer birbirimizi tanımak ve kabul etmek zorundayız.
kimse işin edebi yönünü düşünmüyor.tabii reyting rekorları kırmanın çak önemli olduğu televizyonlarda entrika,aldatma, aile hayatını hiçe seyan ahlak dışı seviyesiz ilişkilerin ekranda izlanmesinin hastalık haline geldiği bu ülkede dizi sektörüde bunu seve seve kullanıyor. özellikle ay yapım. böyle hazır daha önce denenmiş seneryolarla ve edebiyat tarihine adını yezdırmış yazarların emeğini yok sayıp bertadaf ettiği romanlardan yaptğı dizilerle birçok dizinin beceremediği ciroya ulaşıyor.paraya para demiyor anlayacağınız. bizim ülkemizde kitap okuma alışkanlığı denen birşey yok ki işin edebiyat yönüne yapılan haksızlığa dur diyelim. zaten bu romanı türkiyenin en azından yüzde 30 u okusaydı bu tür rizilir asla yapılmaz,en ahlakbız iki kerakteri oynadığı halde sevildiği için oyuncularda gururlanmazdı.
KiTAP SAYFALARI ARASINDA BiR iNSAN
Herkesin hayran olduğu birisi mutlaka vardır.Hatta hayranlık öyle boyutlara ulaşır ki onu anlamak görmektende öte birşeydir.Ben hayran olduğum insanı kitaplarından ,kelimelerindan ve içime adeta işleyen anletımlarıdan tanıyorum.Çalıkuşuyla tanıştım onunla, acımakla çok sevdim onu:Reşat NURi güntekini.Çok masumdur kitaplarındaki kadınlar bazen ama o masumiyetin altında biraz kıskançlık birazda kin gizlerler.Aynen yemeğe tuzu,biberi azar azar yavaş yavaş katar gibi.Kadınları hem çok güzel hemde çillidir kimi zaman başa bela olurlar çalıkuşu feride misali.Umutsuz aşklar damgasını vurunca sayfalara seninde ağlayasın gelir ,Hayal etmeyide seversin reşat nuri okurken hasretide özlemeyide.insafsızların içindeki merhameti ve gözyaşını ferkedersin.çoğu kez mutlu olursun aslında sonları okurken heycanlanırsında.Bir o kadar tamımak istersin bir kız kadar nazik fakat duygusal kamranı. Notalar kenanla dillenir büyük bir aşkla.Onu okuduktan sonra uzun yıllar geçsede aradan hep kalır içinizde bir yerlerde, kitap kapağında sigara tüttüren heliyle.
SÖZLERiN MANASI
Kalbin dilidir sözler bazen özlüdür bazen közlü,yakar kavurur insanı,en sevdiğinden geldiys .Kimin tarafından söylendiği pek önemli değildir o zaman.Annen,baban biri ya da birilleri işte her neyse.Acı söz ağızdan çıkmışsa eğer ,özürler gizli köşelerde bekler sabırsızlanarak öfkelinin dudaklarından çıkar belki diye.Ama özürlerinde şeffaflaşıp kırılırlarcam parçaları gibi.onlarında çok anlamı kalmaz sen böyle kırgınken.Yeni yolunu adımlarken hatalardan kurduysan köprülerini geldiğin yere dönersin geri.Sana söylenenler gökyüzünün mavisi kadar mavi bulutun beyazı kadar beyazsa güzeldir , anlamlıdır.Kimi zamanda aslolan sözün neyi anlattığı değil nasıl söylendiğidir .ince bir ipte asılıdırlar sanki dikkat etmezsen dökülüverirler.onları güzelleştiren kalp anlamlandıransa kelimelerdir.her şey sende gizlidir.
HAYATIN iÇiNDEN
ilk olarak 1966 yılında girdi televizyon hayatımıza, o zamanlar insanlığın en büyük icadıydı.Herkesin evdeki sinemasıydı.Radyonun resimli haliydi.Ekrandakiler bizi de görür korkükusuyla evde rahat oturamadık ama olsun.isyan etti sonradan şimdi filmlerinin çoğu sahnesini saçma bulduğumuz eski sinemalar.Dallasın birer bağımlısı olduk.Suelına hep çok kızdık,dizinin etkisini üzerimizden atana kadar bize her kötülük yapana ne kadar ceyarsın dedik.Yıllar geçtikçe sohbetlerin değeri kalmadı hiç komşuluklar unutuldu,karagöz ve hacivat tarihe karıştı.akşamları izledimiz diziler muhabbet konusu oldu.2000li yıllarda hüküm süren mafya dizileri okullardaki şiddetin birirci nedeni haline geldi.Onlardan geriye sadece seni asarım,keserim ,racon gibi kelimeler kaldı.Sevgili edebiyatçılarımızın romanlarını okumak yerine onlaın zamana uyarlanmış deli saçması dizilerini izledik.Reşat Nuri GÜNTEKiNE ,Halit Ziya UŞAKLIGiLE yazık ettik.O insanların bu eserleri verirken neyi anlatmak istediklerini bir türlü anlayamadık.Kitaplara aşık olacağımıza televizyon kumandalarını sevdik biz.Bütün bunlar yetmezmiş gibi evlilik denen kutsal kurumu saatlerimizi alan izdivaç programlarına sığdırdık dalga geçeresine.AH ŞU iNSANLAR BiR DE FARKINDA OLSALAR.
HAYALLER VE GERÇEKLER
Uzak zamanlar birinde küçük bir kız yaşarmış. Hayal kurmayı çok severmiş bu kız.hayatı da düşleri gibi sanırmış. sonra büyümüş.gideceği yolun uzun olduğunu düşünürken,hiç tanımadığı bir şeyle karşılaşmış biraz korkmuş ama umursamamış. güçle devam etmiş yola.hızla ceplerini kontrol etmiş.ağzına kadar umutla doluymuş içleri. bu defa özgüven de arkadaşlık etmiş ona.derken sarp yamaçlara götürmüş onu ayakları.telaşlar kaplamış içini.panikle ceplerine bakmış yeniden.umutları hayli eksilmiş.hayalleri ve azalan umutlarıyla kalakalmış öylece...çoğumuz bu gibi durumlarda yapmak istediklerimizden vazgeçip hayatı ıskalarız.gerçekler çoğu zaman umutsuzlukları doğurur umutsuzluksa imkansızlığı.gçlü olmayı unuruz hep birşeylerin farkına vardığımızdaysa pişmanlık daha acıdır. neden böyle olur her zaman? oysa hayat böyle kurulmaz.bizim için tek bir anahtar kelime vardır. oda herşey sen de başlar sen de biter bunu unutmayalım.
hem bir engelli hem de bir çocuk olmak,çocukluk güzel şeydir tabiib bir de özgur olunca kendi hastalığın için oyunlarını bölmek zorunda kalmamaktır.erken yaşta tanışmamaktır sorumluluk ve acıyla.doktora sadece grip olduğunda ya da ateşlendiğinde gitmektir belkide çocukluk.çocuksanız eğer hayatta sabahtan akşama kadar sokaklar hep sizindir oralar sizin hakimiyet alanızdır.üzeriniz çamurluhalde gelirsiniz eve anneniz çok kızsa da hiç kıyamaz aslında. ama bir engelli içir çok daha zordur çocuk olmak.oturduğunuz evin sokaklarını ezberleyeceğınize hastane koridorları ezberiniz olur.ellerim,ayaklarrım çamura bulansınistersiniz ama imkansızdır erkenden bırakmak zorunda kalırsınız oyuncaklarınızı çünkü tedavi herşeyden daha önemlidir size.heveslerinizi acımazızca alır elinizden hastalığınız.çünkük koşmak için önce yürümek gereklidir ama sizde oda yoktur.bu yüzden dğer çocukları çok kıskanırsınız bütün bunlar yetmezmiş gibi zamanda kötü oyunlar oynamaya başlar.geri gelmeyecek vakitleri çalar götürür elinizden.hayal kurabilmek için mücadele etmek zorundasınızdır.şimdi ben 19 yaşnda bir genç kızım.her ne kadar giden çocukluğum için üzülsem de hayallerim ve gençliği uğrunda savaşıyorum,onları da kaybetbek istemiydrum