uğruna sigarayı bıraktığım * dün itibariyle takılan hede. bunun metal-kompozit-ice-porselen olmak üzere 4 çeşidi vardır. görüntüden huylanıyorsanız ice takabilirsiniz 3 adımdan fark edilmiyor dişinizde tel olduğu kesinlikle. tek sorun bir kere güldükten sonra kapatırken ağzınızı braketlere takılması ve geri ağzınızı kapamanızın zor bir hal alması.
dişleri bozuk olan her insanın kullanması gereken alettir. zira yüzde çok fazla dikkat çeken bir bölge ağız ve dişler kesinlikle temizlik hissi veriyor.
çok doğru önermedir. güzellikleri makyajdan değil direkt olarak zengin olmalarından gelir. hemen bunlardan birinin nesilinde ufak bir yolculuğa çıkalım. selin'in dedesinin dedesi Muammer karısıyla birlikte taşı toprağı altın diye kayseri'den istanbul'a göçmüş zamanında. inanılmaz çirkin bir adammış. istanbul'da şansı yaver gitmiş ve iyi kazanmaya başlamış ve Şinasi adında bir oğlu olmuş. Gel zaman git zaman daha da zenginleşmiş ve en az kendisi kadar çirkin olan oğlunu eski köylerinden inanılmaz güzel bir kızla evlendirmişler. kız Şinasi'yi hiç sevmiyormuş fakat ailesi tarafından bu zengin aileyle dünür olmak isteğiyle mecburen varmış ona. Neyse işte daha da zenginleşmişler zaman içinde ve sosyal statülerini yükseltmişler Şinasi ben oğlumu bir köylü kızıyla evlendirmem demiş ve kendisine göre nispeten daha yüzüne bakılır olan oğluna orta sınıftan güzel bir kız almış. Daha sonra oğlunun da bir oğlu olmuş ve bu çocuk artık tamamen zengin olma halini tüm görgüsüzlüğüyle özümsemiş. hep para peşinde koşmuş her şeyiyle parayla elde edebileceğini düşünmüş. bu kadar zengin olduğundan etrafında hep güzel ve genç kızlar dolanırmış bir gün gönlünü en çok hoş eden ve en güzel olanıyla evlenmiş ve selin doğmuş. nesiller boyunca ataları paraları sayesinde güzel kadınlarla evlenen selin soyaçekimden faydalanarak gayet güzel bir kız olmuş. özel okullara üniversitelere gitmiş ve kendisinden de güzel bir kız çocuğu doğurmuş.
zaten puzzle gibi çözülmeye çalışılmaması gereken filmdir. bu filmi memento gibi sanmak belki en büyük gafilliktir. filmi izlerken mantıklı bir şeyler aramak yerine imgelemler üzerine düşünmek, olay akışına değil tek tek nesnelere odaklanmak filmi anlamanıza yardımcı olacaktır.
david lynch'in "hee şu filmi biraz anlaşılmaz çekem de beni bk sansınlar hehehe" dediğini sanmıyorum ama film çekildikten sonra yorumlara bakarak rasyonel aklın çaresizliğine gülümsemiş olabilir.
Türkiye'de yayın yapan en kaliteli radyodur. Amatör ruhla çalışan. Dinleyicilerinin program yapabildiği inanılmaz müzikler çalan sermayesini de dinleyicilerinin oluşturduğu radyodur.
"Biz israil'in tüyüne dokundurtmayız. Onlar bize Allah'tan emanet. Bugün israil'e bomba atmaya çalışanın biz gök kubbeyi başına yıkarız" diyen zat. Hayır bir de sanki israil bizim elimize bakıyor...
nuri bilge ceylanın fotoğrafçılığını konuşturduğu muhteşem film.
diyologlar o kadar güzel hazırlanmıştır ki film boyunca tek bir mizah unsuru olmamasına rağmen sırıtır durursunuz.
bu arada yanlışsam düzeltin ama şu muhtarın kızı selenedaki selin değil miydi yahu?
şeffafı, porseleni, kompoziti, metal, altını olan çok çeşitli tedavi aleti.
porselen ve kompozitlerin sarardığına dair rivayetler ortada dolaşmaktadır. bu konuda acilen aydınlatılmaya ihtiyacım var sözlük.
sonucunda tribünde pasta börek falan yenmeyecek eylemdir. uygulamamanın seksist olması ayrı erkeklerin bu konuyla ilgili sürekli anlamsız espriler yapması ayrı derttir. kadınlar çantasında zeytinyağlıyla falan dolaşmıyorlar efendim. sırf beleş diye futbola ilgili olmayan hiç bir kadın o stada gitmez zaten.
3 numara saçın bütün erkekleri daha "hızlı" gösterdiğini düşünürsek nadir değildir. tam aksi bu saçın yakışmadığı erkek zor bulunur. bir de kirli sakal varsa...
not: uzatmayın saçlarınızı çok çirkin oluyorsunuz.
Şu aralar platonik aşığı olduğum şahıs. Ayı Yogi'yi andıran bir sevimlilik var kendisinde. Laklak Show dışında radyoda sürekli çalışıyorlar sanırım. Abisi de felsefe okuyormuş. Oyhş. (Galerideki resmi talihsizlik olmuş. Böyle değil daha farklı bir şey normalde.)
“Devrimci Kemal Atatürk, bizim esin kaynağımız oldu. 1919'da Anadolu'dan emperyalistleri atmak için, Bandırma gemisiyle Samsun'a çıktı. Büyük bir zafer kazandı. Biz de tam 40 yıl sonra, ülkemizden faşistleri kovmak için Granma gemisiyle Havana'ya çıktık. Biz de zaferle kucaklaştık..”
Atatürk'e hayranlığını işte bu sözlerle dile getirdi Fidel Castro. istanbul, 1996'da Habitat Zirvesi'nin konuğu olarak Küba lideri Castro'yu ağırladığında medyanın gözü onun üstündeydi.
“BAŞKASINI ARAMAYIN”
Atatürk posterinin önünde basın toplantısı düzenleyen Castro, Atatürk'e, Boğaz'a ve Ayasofya Müzesi'ne hayranlığını dile getirdi; bir de tabii ki Türk konukseverliğine. Türkiye'den tespih, baston, kilim ile Mevlana'nın Mesnevi kitabını satın aldı.
Daha sonra kendisini ziyaret eden Türk heyetine yine Atatürk'e duyduğu hisleri dile getirdi: “Ben de devrim gerçekleştirdim. Ama Atatürk'ün yaptıklarını yapamazdım. Türkler sağdan sola doğru yazarken Harf Devrimi ile tam tersi yönde yazmaya başladı. Kıyafet Devrimi ve Medeni Kanun'la kadınlara getirilen statü çok önemliydi. Ona ve devrimlerine hayranım. Kendinize başka bir önder aramayın.”
iyi reklamcıdır.
her iki entrysinden biri sözlüklerle ilgiliyken bir diğeri ebru yaşar ile ilgilidir.
helal olsun ömrüm boyunca ebru yaşar adını duyup görmediğimi son 3 günde yaşadım.
bu durumda sözlüklere bulaşmak baya akıllıcadır.
kapanmış olsa da erol köse bu gece vaktinde nasıl bunu yaptırdı anlayamadığım sözlüktür. erol köse'nin davasına nöbetçi mahkeme mi bakıyordu aciliyeti neydi gece 12'de karar mı çıkar? yaptırımı mı olur? cahilliğimden sorduğum sorular hep bunlar. aydınlanmak istiyorum.
bu sene binanın önünde anmanın bile yasaklandığı katliyam günüdür.
utanç müzesi yapılması gereken bir yeri bilim ve kültür merkezi yapmışlar yetmemiş anı köşesinde 33 aydın isimin yanına 2 otel görevlisini ve 2 de göstericinin ismini asmışlar. Katliyamı yapan canilerin isimlerini anı köşesine asmışlar!! Yetmezmiş gibi katillerden Ahmet Alan'ın ismi de en üstte. Delirecek gibi oluyor insan düşündükçe. Pişkin, arsız, utanmaz, insanlıktan nasibini alamamış vali de kalkıp "biz olaya insan merkezli yaklaştık, ayrım yapmadık" diyor. Her Allah'ın günü bunların yüzüne tükürsen bunlar yine rahmet yağıyor diyecek. Utanıyorum artık!
Ayşe Özyılmazel'in zevkine hakaret etmeye gerek yok. Kendisi o kalite ve tiple (gelinlik de zerre yakışmamış var mı böyle bir şey?) Ali Taran'ı nasıl kendisine aşık etmiş ona şaşırmak lazım asıl. Hoş Ali Taran da eşini bıraktığı durumla kendi kalitesini gösterdi. Kimse üçüncü şahıssın sana bok yemek düşer demesin. Bu adamlar bunu biz konuşalım diye yapıyorlar 2. sayfa ekibinden bir eleman düğün öncesinde sırasında sonrasında hatta gelin odasında bile Ayşe Özyılmazel ile birlikteydi ve sürekli twit yağdırıp durdu. Ayşe'nin durumu tam babasına bak kızını al. Ayrıca Ali Taran'ın çocukları gelmemiş düğüne. Gelmezler tabii. Hele de oğlu bu durumda oraya gelse en büyük küfürü o yerdi heralde.
Bayhan'ın yeni bir şirketle yeni işler yapmaya başladığının göstergesidir. Zira kendisi son zamanlarda çiğköfteci açıp, Deniz Seki hakkında konuşup magazin programlarına ucundan kıyısında girme çabasındadır.
