Sürekli sevgilisini arayıp soracaktır. yasaklar falan kıskançlıktan gelen kurallar olacaktır. bütün arkadaşlara büyük aşk anlatılacaktır. yapmayın. hiç hoş hareketler değil bunlar. ilişkinin ömrünü kısaltır.
Bütün bunlar bitince geriye biz kalırız.
Sisli yağmurlar ardından, ağlarız.
Sevinçten süzülen o yaşların asilliğinde,
Kendimize uçan hayaller ısmarlarız.
Korkma...
O gün geldiğinde ikimizde anlarız
Ve susmaz herkese anlatırız.
Biz el ele tutuştuk mu,
Hem yanar hem yakarız.
Nostalji yapmak için bire bir şarkıdır. Şıkır şıkır oynamalık müziği sözleriyle öyle bir tezat içerisindedir ki gülmekle ağlamak arasında kalır insan. Hem eski çocukluk hatırlanır hem anılar.
modern zaman, çalar saat gibi geyiklerin dışında aslında daha da büyük problemlere sebeb olan iş kolunda çalışan ayrıca sırf dini alet ederek hiçbir yetenek, özel bir kabiliyet gerektirmeden 1 ayda zengin olan mafyalar topluluğu.
ramazan davulcuları yasaklanmalı. sırf "geleneğimiz" diye karşı çıkan güruhun bilmesi gerekir ki ; özellikle istanbul gibi, dip dibe bitişik binalarda, binlerce insanın uyuduğu bu daracık sokaklarda kimsenin rızasını almadan 1 kişiyi bile rahatsız etmek vicdan hürriyetine saygısızlıktır.
nasıl zamanında tüp gaz satıcıları, seyyar satıcıları sokaklarda megafon ile bağırması yasaklanmışsa, bu çağ dışı uygulumanın da bir an önce yasaklanması gerekir.
hasta insanlar, yaşlılar davul sesiyle, zorla uykusundan uyandırılmamalı, ülkemizde yaşayan gayri müslümanlara saygısızlık yapılmamalı geyiğine girmeye gerek kalmadan oruç tutmayan ya da sahura kalkmayan 1 kişi bile olsa "özgürlükçü (!)" ülkemizde rahatsız edilmemeli, uykusunun ırzına geçilmemelidir.
Kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter. yani 'benim davul sesi zevkim başkalarının uykularını kaçırırsa kaçırsın.' düşüncesi insan haklarıyla dolayısıylada islam inancıyla tezat düşer. o iş sizin özgürlüğünüzden çıkıp başkalarının özgürlüğünü kısıtlama noktasına ulaşmamalıdır.
ama ben bunları neden yazıyorum ? boş yere yazıyorum. bu ülkede din faşizmi, dini alet ederek rant peşinde olan insanlar var olduğu sürece yasaklanmasının gündeme gelmesi bile söz konusu olmayacaktır.
bizim ülkemizde tencere tava çalmak suç ama davul çalmak gelenektir. böyle bir ülkede yaşıyoruz. bize her şey müstehak.
9-10 yaşlarındayım. ilk orucumu tutacağım. çizgi filmimi izlemek için sabah erkenden kalktım. ilk oruç olduğunda endişelerim var ya bozulursa orucum diye. bu nedenle de tükürüğümü yutmak istemiyorum sanıyorum ki orucu bozacak. ağzım tükürükle doluyor gidiyorum lavaboya tükürüyorum tekrar geliyor. durmuyorum tekrar gidiyorum lavaboya, televizyonun karşına geçiyorum tekrar geliyor, kalkıp lavaboya gidiyorum. abartısız 1 saat boyunca bunu yaptım artık çizgi film zaten çoktan hiç oldu, bende de hal kalmadı ne yapacağım bütün gün lavaboda mı kalacağım diye düşünürken annem uyandı ve bu halime epey bir güldü, tükürük yutmakla bir şey olmayacağını söyledi de rahatladım.
3 sene kadar önce okumuş olmama rağmen net hatırladığım nadir kitaplardandır. derinden insanın içine dokunabilen hüzün ve mutluluğu yaşatabilen güzel eserdir. bu kitabı sevenlere aynı yazarın 'uçurtma avcısı' kitabı önerilmektedir.
(bkz: uçurtma avcısı)
'gözbebeklerinden martılar uçuyor' diyor şarkı. bu nasıl bir anlatım bu nasıl bir duruluk ve aynı zamanda bir çok duyguyu anlatan bir şarkı ki hep beni benden alabiliyor? bu sözlerden sonra yaşar'ın başka bir şarkısına dalar düşüncelerim. o şarkıda da 'ellerin eskisi gibi beyaz mı bana bunları o ellerle mi yazdın?' diyor yaşar.
bazı şarkılar çok farklıdır,anlamlıdır. o şarkılar sizi başka yerlere sürekli götürüp getirir. bu şarkı da onlardan biridir.
(bkz: onun vedası)
öğrencilerinden aldığı yaz okulu paraları sayesinde sözlüklerden, metrobüs duraklarına kadar bir çok noktada reklamını gördüğüm üniversite.
kendi üniversitem diye demiyorum ticaretten çok iyi anlıyorlar.
yeni gelecek öğrencilere tavsiye etmiyorum zira okuduğum şu 4 yıl boyunca oldukça küfür ettim kendilerine.
tek olumlu yanı hukuk fakültesi ve inşaat mühendisliği bölümlerinde kaliteli hocalara sahip okuldur. eğer ki işletme vs. okumayı düşünüyorsanız yazık emeklerinize.
aşırı kilolu değilseniz, az biraz dengeniz kuvvetliyse rahatlıkla 3-4 hafta içinde öğrenirsiniz. ilk 2 ay açıkcası sizi yorabilir zaman zaman hız alamadığınız için sıkılabilirsiniz ama fazlasıyla sabırsız, iradesiz bir insan değilseniz zamanla hızlanır, hızlandıkça keyif almaya başlarsınız. bir kaç ay içinde trapez ve ayaklıklara geçince ise denizin üstünde o hız, o özgürlük hissi size muhteşem bir keyif verir.
4 senedir düzenli şekilde yaptığım spordur. bir kaç bir şey karalamak istedim.
- öncelikle plansız, düzensiz, çabuk sıkılan bir insansanız bu spora hiç başlamayın , zira düzenli ve sabırlı olmadıkça hiç bir gelişim kaydedemezsiniz. aynı zamanda yaptığınız 3-5 aylık emek boşa gider, bir işe yaramaz.
- en azından ilk 6 ay supplement kullanmamanızı öneririm.
- çok yorgun ve aç bir şekilde salona gitmeyin. aynı zamanda 3-5 dakika içinde su içmeyi unutmayın. zira set arasında bench'den kalktığınızda göz kararması, baş dönmesi gibi olaylar yaşayabilirsiniz.
- su içmeyi unutmadığınız gibi suyuda abartmayın. antremanın sonunda yapmanız gereken mide hareketlerinde çok zorlanırsınız.
- kilo fazlanız olduğunu düşünüyorsanız genelde hızlı yürümeyi, bisiklet sürmeyi tercih edin.
- yüksek ağırlık-az tekrar hacimsel olarak büyümenizi, düşük ağırlık-çok tekrar ise sıkılaşmanızı sağlar. kilo fazlası olan bir insanın öncelikle sıkılaşması gerekir.
- bu spora yeni başlıyorsanız ve elinizde bir program yoksa 1 büyük kas grubuyla (omuz-göğüs-sırt), 1 küçük kas grubunu(triceps-biceps) çalıştırın. örneğin önce omuz çalışın ardından arka kol çalışın, ya da gögüs hareketlerinizi bitirince yaklaşık 10 dakika kadar ara verip ön kol çalışması yapabilirsiniz.
- her bölgenizi eşit derecede çalıştırın. ön kol hareketlerine yüklenip, bacak antremanını ihmal etmeyin mesela. çok biçimsiz bir şey olup çıkarsınız sonra.
- daha ilk günlerden bench press'de kendi kilonuzu basamazsınız. gerekirse sadece barı kaldırın. evet, çok kötü durum ama kimse üçgen vücut başlamıyor bu spora. yavaş yavaş arttırırsınız. eğer gereğinden fazla ağırlık basmaya çalışırsanız, özellikle ilk zamanlarda dengeniz zayıfken, allah korusun bel fıtığı bile olabilirsiniz.
- çok iyi ısının. özellikle omuz günleri. boynunuzdan, ayak bileğinize kadar her bölgeyi biraz olsun ısındırın.
- set aralarında 30 saniye dinlenin. o aletteki hareketi bitirince yaklaşık 1 dakika kadar ara verin. en son kas grubu çalışmanızı bitirdiğinizde ise 5-10 dakika arası dinlenin. dinlenin dediysek dışarı çıkıp sigara içmeyin, esneme hareketleri yapın, 1-2 yürüyün.
- ne kadar sosyal insan olursanız olun iyi bir gelişim istiyorsanız salonda biraz asosyal olmanız gerekir diye düşünüyorum. az konuşun ki işinize konsantre olabilesiniz.
- çok konuşan insanlardan uzak durun. zira set arasında vermeniz gereken ara 30 saniye değil 3 dakika oluyorsa boşa kürek çekiyorsunuz demektir.
- ideal spor süresi 1 saat 30 dakikadır.
- bu sporun en büyük felsefesi 'no pain no gain' cümlesidir. eğer ağırlık kaldırırken tatlı bir acı çekmiyorsanız hacimsel olarak büyümeniz çok zordur. anncak sıkılaşırsınız.
- hareketi yaparken, eğer imkanınız varsa, aynaya bakarsanız itici görünmezsiniz. bu bilinen bir yanlıştır bana göre.
-'beraber çalışalım mı?' denildiğinde geri çevrilmez. insanlar sizin hareketi bitirmenizi beklemek zorunda değil. ilk zamanlarınızda böyle bir hataya düşmeyin.
- allah rızası için deodorant,parfüm sıkıp gelin şuraya. leş gibi kokmayın sonra.