almanya'dan ve yunanistan'dan olmak üzere iki kez red aldığım vize.
Genelleme yapmak yanlış olabilir ama yaşadığım deneyimlere dayanarak şöyle bir tanım yapacağım: Eğer red aldıysanız başvurduktan bir gün sonra pasaportunuzu geri gönderiyorlar. (tabi daha geç göndermeleri de mümkün sadece demek istedim ki hemen geri geriyorsa büyük ihtimalle vizesiz geliyor. Bu tanım sadece iki örneğe dayanıyor.)
Not: ben de schengen'i bırakıp almanya'dan oturma izni aldım. Daha kolaydı.
waldenbuch, almanya'da bir tane müzesi olan çikolata markası. Modern ve büyükçe bir bina ve içinde ilk yıllardır üretilen ritter sport çikolatalarını, fındığın, kakaonun nereden geldiğini görmek, üretim aşamalarını hakkında bilgi almak ve film izlemek mümkün.
Ayrıca bu binanın içinde bir de ritter sport mağazası var. 100 gramlık kareler 69 cent. Ayrıca defolu çikolatalar daha ucuz ve yine ayrıca piyasaya piyasaya çıkmamış test ürünlerini uygun fiyata bulabilirsiniz.
Stuttgart'taki hayvanat bahçesinin özel adı. Aslında aynı zamanda bir botanik bahçesi de. Wilhelm adlı krala ait bir bahçe olduğu için adı Wilhelma'dır.
30 hektar büyüklüğünde, gezmesi saatlar alan bir çeşit çeşit bitkilerin olduğu. Hayvanlarda ise maymun türleri için büyük bir alan olan, diğer büyük hayvanlar için ise daha durağan kafesler olan bir hayvanat bahçesi. Akvaryum, kemirgen, sürüngenler, kuşlar pek çok çeşidiyle mevcut.
çok sevdiği(!) ülkesine ve milletine ne kazandırmış merak edilen kişi.
edit: ben eksi oy verenleri severim orada eksi oy butonu varsa insanlarında basma hakkı var (#5101174)
editin devamı olarak:hakikatten eksiler iken benim entryimi "ne cahil adamsın onun kazandırdıklarını bu ülkeye bilmiyorsun" diyorsanız lütfen beni aydınlatmak için mesaj kutumu aydınlatınız. Teşekkürler
yazmadan önce başlığın altında yazılanları biraz inceledim, doğrusu 1570 entrynin tamamını incelemek mümkün değildi başlık içinde aratarak evlenenlerin olup olmadığını aradım bu 1500 entrynin içinde küçücük bir yeri var evlenenlerin uzak mesafe ilişkisinden sonra.
imkansız bir ilişki değildir uzak mesafe ilişkisi ben de üç ay sonra evleneceğim. evlendiğimiz tarihte de 3 senedir birbirimizi tanıyor olacağız; hiçbir zaman aynı şehirde yaşamadan hatta aynı ülkede yaşamadan.
Tartıştığımız zamanlar oldu ama hiçbir zaman ayrılığı düşünmedik, tartışmaları seviyorduk çünkü sorunlar tartışarak çözülüyordu iki insanın bir araya gelip de hiç tartışmaması tuhaf olurdu herhalde.
Birbirmize karşı herhangi bir güven sorunumuz olmadı. ikimizinde hayattaki en büyük amacı rab isa mesih'i takip etmekti, aramızda tam bir dürüstlük vardı. Zaman zaman birbirimize haksızca kızsak da sonra alçak gönüllülük ile özür diliyor ve kızmamızın sebebi olan bencilce düşünceyi söylüyorduk.
Tabi biz sevginin standartlarını tanrı'dan öğreniyor ve öğrenmek istiyorduk ve bizim gücümüzle değil onun egemenliği ile devam etsin istiyorduk ilişkimiz, bizim bencilce davrandığımız anlarda.
birde yılda ortalama 2 ayda bir görüşüyorduk ortalama 10 gün. (belki herkes için geçerli değil ama) çalışan 2 çiftte her gün ve her saat birbirini görmüyor ki. Eğer aynı evde yaşamıyorlarsa. Tabi onlar için istediği bir anda görüşmek daha mümkün, çor yorgun bile olsa aynı şehirde bir yerden bir yere gitmek mümkün bir iş çıkışı; ama bizim için spontane gelişmiyordu her şey önceden belliydi. Hatta 10 günü bile nasıl geçireceğimizi bile önceden planlardık(almanlıktan olsa gerek) sonra tabi planladığımız gibi biraz olur biraz olmazdı.
Sonuç olarak uzak mesafe ilişkisinden evliliğe giden bir kişi daha uludag sözlük'ün bu sayfasına kaydedilsin, diğer insanlara teşvik vermesi için; çünkü hatırlarım da ilişkiye ilk başladığımız zamanlarda ben çok okudum bu sayfada ve internet üzerinde uzak mesafe ilişkisi ile ilgili insanların paylaştıklarını.
Çok güzel almanca eğitimi veren bir kurum ve derslerinde de Almanca konuşuluyor.
A1 seviyesinde Almanca öğrenmeye bu kurumda başladım istanbul'da. Açıkçası harika bir hocam vardı evet Türk'tü. Öğrenmem gereken her şeyi çok iyi bir şekilde öğretti bana A1 seviyesi için. 35 senelik Almanca öğretmeniydi kendisi.
Dersler nasıl geçti bu kurumda. Hocamla olan sohbetlerden duyduklarımdan aktarabileceklerim. Bu kurumda her iki senede bir öğretmenler almanya'da seminerlere katılıyorlar yeni öğretme teknikleri ile ilgili. Hocanın anlattığı şekilde söylersem. O bu mesleğe başladığında öğretme tarzı ile bugün uygulanan metotlar çok farklı. Artık sürekli kural kural ve yeni kurallar öğretmiyorlar. Grammer tabloları çizilmiyor.
Kullandığımız kitapların eğitim metodu da bu yönde. daha çok konuşmaya yönelik ama aynı zamanda konuşma konuları değiştikçe her bir konuda yeni bir gramer kuralı da geliyor. Böylece birikerek ilerliyorsun.
Bir keresinde hocamızın bir sağlık sorunu vardı yerine başka bir hoca geldi ve o gün gelen hocada, bizim kendi hocamız gibi harika anlatıyordu. Onunla perfekt öğrenmiştik. Bir gün içinde olsa kurumdaki başka bir hocayı görme şansım da bu şekilde oldu ve o günden de memnun kalmıştım.
Harika bir kütüphanesi var ayrıca istanbul'daki bu kurumun.
kolay bir dil değil ama ana dili türkçe olanlar için öğrenmek imkansız değil. (Aslında neredeyse kimse için imkansız değil)
Neden yukarıdaki gibi tanım yaptım çünkü burada ve başka yerlerde yazan pek çok yorumu okudum sonuç olarak sürekli bir zor zor zor deniyor.
ileri düzeyde ingilizce okuyabilen ve konuşabilen biri olarak. A1 düzeyinde Almancayı eğitimini yeni bitirdim.
şunu diyebilirim, ilerlerken kesinlikle her basamağı iyi bir şekilde öğrenmek ve her zaman karşımıza çıkan, ilk başta ezberlemekten başka çaremiz olmayan bir takım istisnaları ezberlememiz gerekiyor.
yeni başlamayı düşünenler ama neden herkes bu kadar artikeller için zor diye düşünenler için küçük bir örnek aşağıda;
Artikeller için her zaman zor denilmiş. Neden? çünkü sadece bir ismin artikelini biliyor olmamız yetmiyor. ismin hallerine göre artikeller değişiyor. ve türkçe'deki isim tamlamasını yapmak içinde yine artikellerden faydalanıyoruz. nasıl mı? örnek olarak "gülün adı" ingilizcede "the name of the rose" almanca'da "der name der rose". "rose" almanca da gül. ama rose sözcüğünün artikeli "die". der ise normatif halde "eril" artikel. yani der artikeli normatif eril artikelken genetif dişil artikel oluyor. bu basit bir örnekte ama daha kompleks hallerde karşımıza benzer şeyler çıkabiliyor bu da ister istemez, bir metin okurken ya da dinlemeye çalışırken kafa karıştırıyor.(bu arada A1 seviyesinde genetive öğretmediler henüz)
işte ilk başta karışık ya da karışacakmış gibi gözüküyor ama zamanla oluyor.
TÜrklerin kafasında pek çok "misyonerlik" tanımı var ve bunların çoğu etraftan duydukları, korku ideolojisinden beslenen fikirler.
bir de Bir türk'ün gözünden misyonerlik. Kore'ye gidip, kendi gözüyle gördüğü.
i lay my life down at your feet
cause you're the only one i need
i turn to you and you are always there
in troubled times it's you i seek
i put you first that's all i need
i humble all i am all to you
(here we go!)
one way
jesus
you're the only one that i could live for
one way
jesus
you're the only one that i could live for
you are always, always there
every how and everywhere
your grace abounds so deeply within me
you will never ever change
yesterday today the same
forever till forever meets no end
(here we go!)
one way
jesus
you're the only one that i could live for
one way
jesus
you're the only one that i could live for
one way
jesus
you're the only one that i could live for
one way
jesus
you're the only one that i could live for
you are the way the truth and the life
we live by faith and not by sight for you
we're living all for you
you are the way the truth and the life
we live by faith and not by sight for you
we're living all for you
one way
jesus
you're the only one that i could live for
one way
jesus
you're the only one that i could live for
one way
jesus
you're the only one that i could live for
one way
jesus
you're the only one that i could live for
light of the world
you stepped down into darkness.
opened my eyes, let me see.
beauty that made this heart adore you
hope of a life spent with you
here i am to worship,
here i am to bow down,
here i am to say that you're my god
you're altogether lovely
all together worthy,
all together wonderful to me
king of all days
oh, so highly exalted
glorious in heaven above
humbly you came
to the earth you created
all for love's sake became poor
here i am to worship,
here i am to bow down,
here i am to say that you're my god
you're altogether lovely
all together worthy,
all together wonderful to me
i'll never know how much it cost
to see my sin upon that cross
i'll never know how much it cost
to see my sin upon that cross
i'll never know how much it cost
to see my sin upon that cross
i'll never know how much it cost
here i am to worship,
here i am to bow down,
here i am to say that you're my god
you're altogether lovely
all together worthy,
all together wonderful to me
here i am to worship,
here i am to bow down,
here i am to say that you're my god
you're altogether lovely
all together worthy,
all together wonderful to me
i'll never know how much it cost
to see my sins upon that cross--
have you been to jesus for the cleansing powr?
are you washed in the blood of the lamb?
are you fully trusting in his grace this hour?
are you washed in the blood of the lamb?
refrain:
are you washed in the blood,
in the soul-cleansing blood of the lamb?
are your garments spotless? are they white as snow?
are you washed in the blood of the lamb?
are you walking daily by the saviors side?
are you washed in the blood of the lamb?
do you rest each moment in the crucified?
are you washed in the blood of the lamb?
when the bridegroom cometh will your robes be white?
are you washed in the blood of the lamb?
will your soul be ready for the mansions bright,
and be washed in the blood of the lamb?
lay aside the garments that are stained with sin,
and be washed in the blood of the lamb;
theres a fountain flowing for the soul unclean,
oh, be washed in the blood of the lamb!
harika bir almanca katolik ilahisi.(aslında başka dillerde de var)
meine hoffnung und meine freude,
meine stärke, mein licht:
christus, meine zuversicht,
auf dich vertrau ich und fürcht mich nicht,
auf dich vertrau ich und fürcht mich nicht.
toutes les uvres du seigneur,
bénissez le seigneur
vous les anges du seigneur,
bénissez le seigneur.
a lui louange pour toujours,
bénissez le seigneur, bénissez le seigneur !
vous les cieux,
bénissez le seigneur!
et vous les eaux dessus le ciel,
bénissez le seigneur!
et toutes les puissances du seigneur,
bénissez le seigneur, bénissez le seigneur!
et vous la lune et le soleil,
bénissez le seigneur!
et vous les astres du ciel,
bénissez le seigneur!
vous toutes, pluies et rosées,
bénissez le seigneur, bénissez le seigneur!
vous tous, souffles et vents,
bénissez le seigneur!
et vous, le feu et la chaleur,
bénissez le seigneur!
et vous la fraîcheur et le froid,
bénissez le seigneur!
et vous les nuits et les jours,
bénissez le seigneur!
et vous les ténèbres, la lumière,
bénissez le seigneur!
et vous les éclairs, la nuée
bénissez le seigneur, bénissez le seigneur!
et vous montagnes et collines,
bénissez le seigneur!
et vous les plantes de la terre,
bénissez le seigneur!
et vous sources et fontaines,
bénissez le seigneur, bénissez le seigneur!
et vous rivières, océans,
bénissez le seigneur!
vous tous, bêtes et troupeaux,
bénissez le seigneur!
vous tous, oiseaux du ciel,
bénissez le seigneur, bénissez le seigneur!
vous, les enfants des hommes,
bénissez le seigneur!
les esprits et les âmes des justes,
bénissez le seigneur!
les saints et les humbles de cur,
bénissez le seigneur, bénissez le seigneur!
adının hala daha nasıl burada olmadığına şaşırdığım yazar ve düşünür.
alıntı yaparak ondan bahsetmek gerekirse,
ziya meral, lisansını ingilterede brunel üniversitesinde ve yüksek lisansını filipinlerde uluslararası teoloji okulunda teoloji alanında yaptı. london school of economicste sosyoloji yüksek lisansını tamamladı. cambridge üniversitesinde siyaset bilimi alanında doktara çalışmalarına devam etmektedir. eğitimi süresince aralarında çin, ürdün, iran, israil, kanada ve hindistanın da bulunduğu bir çok ülkede akademik çalışmalarda bulundu. dünyaca ünlü üniversitelerde, konferanslarda, lordlar ve avam kamaraları ve amerikan temsilciler mesclisi gibi meclislerde orta doğu ve insan hakları konuları üzerine konuşmalar yaptı. yazdığı raporlar sıkça devletler, uluslarası örgütler, düşünce kuruluşları ve medya tarafından kullanılmaktadır. yazarın, kendi yolculuğunu ve hayata dair fikirlerini içeren ilk kitabı 2006 yılında goa yayıncılık tarafından ve tanrı ağlıyordu adı ile türkiyede yayınlandı. yazdığı kohelet adlı tiyatro oyunu 2010 yılında tiyatro 6 unsur tarafından istanbul caddebostan kültür merkezinde sahnelendi. londrada yaşamakta olan ziya meral, amerika birleşik devletleri uluslararası dini özgürlük komisyonu için etnik ve dini çatışmaların engellenmesi üzerine mısır ve nijeryada araştırmalar yapmaktadır. orta doğu toplumları ve siyasetleri ve türk dış siyaseti üzerine objektif analizleri ile tanınan ziya meral sıkça seçkin uluslarası medya yayınlara yorumcu olarak katılmaktadır.
ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! bana gelin, ben size rahat veririm. (matta 11:28)
Rab isa mesih'te Tanrı'nın sevgisini ve Tanrı'nın sevgi oluşunu görmüş, eski korn gitaristi.
Tanrı, isa Mesih'te bize söz verdiği gibi hayatları tutsaklıktan kurtarıyor ve sonsuz yaşamı bizlere sevgisi ile Mesih isa aracılığı ile veriyor, Brian Welch'te Tanrı ile ve tanrı'nın mükemmel işleri ile tanışmış birisidir.
Brian Welch kendini dine değil, isa Mesih'e adamış birisidir. (isa Mesih bir dinden hiçbir zaman bahsetmemiş, o günaha olan tutsaklığımızdan ve bu tutsaklıktan kurtuluşumuzdan bahsetmiştir.)
isa, "yol, gerçek ve yaşam ben'im" dedi. "benim aracılığım olmadan baba'ya kimse gelemez(yuhanna 14:6)
Brian Welch'in ağzından kendi tanıklığını izleyelim.(türkçe altyazılı)
gerçekten'de isa'nın ölümüne seviniyordur bu hıristiyan, yani bencilce bir durum gibi gözükebilir ama her şeyden önce, eski antlaşma peygamberliklerinin gerçekleştiği gözükmüş oluyor. çünkü mesih'in çarmıh'ta ölüceği isa'dan yüzyıllar önce yazılmış olmasından dolayı. ve yine bencilce bir durum gibi gözükebilinir ama yine de seviniyordur, çünkü tanrı insanın kurtuluşu için mükemmel kurban'ı, sunmuştur. orada ölen bir peygamber değil, tamamen günahsız bir kurbandır. kurtuluş tasarı'sı o çarmıh üstünde gerçekleşmiştir. bu nedenle bir sembol olmuştur. mesih isa o çarmıh üstünde "tamamlandı" demiştir.
bu sebeplerden dolayı bir sembol haline getirmiş "mal" hıristiyandır.
tanrı'nın kurtuluş vaadini ibrahim'e senin soyun aracılığı ile tüm ulusları kutsal kılacağım diyerek verdiği halk..
günaha düşmüş insanın kurtuluşu, tanrı tarafından ibrahim'e ve soyunun devam ettiği ishak'a verirdi.
ve insanın kurtuluşunun gerçekleşmesini istemeyen şeytan'ın ortadan kaldırmaya çalıştığı halk..
en baştan beri, mısır krallığı, babil krallığı, roma, grek imparatorlukları, ispanya, almanya, şeytan'ın yok etmek için arzuladığı, elinden geleni yaptığı halk.. tanrı'nın tasarısına karşı tasarılarla saldırdığı bir halk..
tanrı tasarısı mesih ile gerçekleştirmiş olsa bile henüz son gerçekleşmedi ve vaat uyarınca bu halktan topluca mesih'e gelenler olucak, bu nedenle şeytan hala daha ortadan kaldırmaya çalışıyor bu halkı öyle ki tanrı'nın planı bozulsun..
isa ele verirdiği gece zeytin dağı'nda giderken öğrencileri ile şu şekilde konuştu.
luka 22:37-42 ayetlerinde
Size şunu söyleyeyim, yazılmış olan şu sözün yaşamımda yerine gelmesi gerekiyor: 'O, suçlularla bir sayıldı.'* Gerçekten de benimle ilgili yazılmış olanlar yerine gelmektedir."
"Ya Rab, işte burada iki kılıç var" dediler. O da onlara, "Yeter!" dedi.
isa dışarı çıktı, her zamanki gibi Zeytin Dağı'na gitti. Öğrenciler de O'nun ardından gittiler.
Oraya varınca isa onlara, "Dua edin ki ayartılmayasınız" dedi.
Onlardan bir taş atımı kadar uzaklaştı ve diz çökerek şöyle dua etti: "Baba, senin isteğine uygunsa, bu kâseyi benden uzaklaştır. Yine de benim değil, senin istediğin olsun."
isa mesih en baştan beri, dünya'ya neden geldiğini ve görevini biliyordu. bunu pek çok yerde, öğrencilerine ve halka açıklıyor. ve hatta zeytin dağı'ndaki duasında "senin isteğine uygunsa, bu kaseyi benden uzaklaştır" diyor. ama tüm hissettiklerine rağmen rab'be teslim oluyor ve "yine de benim değil, senin istediğin olsun" diyor.
ve çarmıh üzerinde tanrım beni neden yalnız bıraktın demesi ile ilgili; (bkz: tanrım beni neden yalnız bıraktın/#7862234)
-- *isa mesih'den yaklaşık 700 yıl önce, yeşaya peygamber'in beklenen mesih ile ilgili verdiği bilgiyi mesih referans olarak gösteriyor
yeşaya 53:12
"Bundan dolayı ona ünlüler arasında bir pay vereceğim, Ganimeti güçlülerle paylaşacak. Çünkü canını feda etti, başkaldıranlarla bir sayıldı. Pek çoklarının günahını o üzerine aldı, Başkaldıranlar için de yalvardı."
tanrı'nın gücü her şeye yeter yetmesine, ama kökten olanaksızlıkları değil, kökten olanaklı olan şeyleri gerçekleştirmeye yeter. mucizeleri tanrı'ya atfedebilirsiniz, ama saçmalıkları değil. tanrı'nın gücünün sınırı yoktur. ama eğer "tanrı özgür iradeli bir canlı yaratabilir ve aynı zamanda onu özgür iradeden mahrum bırakabilir" derseniz, tanrı hakkında hiiçbir şey söylememiş olursunuz. anlamsız bir takım sözcükleri "tanrı yapabilir" diye bağlayıp aniden anlamlı kılamayız. gerçekten de tanrı için her şey mümkündür. ama kökten olanaksızlıklar hiçbir şey değildir. bibirini tümüyle dışlayan alternatiflerin ikisini bir arada devam ettirmek, en zayıf yaratıkları için ne kadar olanaksızsa, tanrı için de o kadar olanaksızdır. bu durumda tanrı'nın gücü bir engelle karşılaşır ve sözünü ettiğmiz tanrı bile olsa, saçmalık saçmalık olarak kalır..
bununla birlikte, akıl yürütenlerin sık sık yanlış verilerin ya da iddiadaki dikkatsizliğin etkisiyle hatalar yaptıklarını görürüz. aslında olanaksız olan şeylerin mümkün olduğu sanısına kapılırız. bu nedenle her şeye gücü yeten tanrı'nın bile gerçekleştiremeyeceği kökten olanaksızları tanımlarken çok dikkat etmeliyiz. bunların neye benzeyebileceklerinden çok gerçekte ne olduklarına bakmalıyız..
yukarıdaki alıntı c.s. lewis'in "acı sorunu" adlı eserinden...
"insan acı çekerken tanrı nerede" sorusu, çok güzel bir soru.
tanrı insan'ı yarattığında, her şey çok güzeldi. ölüm henüz gelmemişti. tanrı yarattığı insanla iletişim halindeydi.
insan'ı özgür iradeye sahip yaratmıştı. ve onu "bilgelik ağacı"ndan yememek konusunda uyarmıştı.
tanrı acıyı yaratmamıştı. tanrı her şeye yarattıktan sonra yaratılışı çok sevmişti.
ve sevgi kutsal kitapta söyle açıklanıyor.
Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez.
Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz.
Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir.
Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır.
Sevgi asla son bulmaz. (1. korintliler 13:4-8)
insan "bilgelik ağacı"ndan yemeği tercih etti ve tanrı'dan uzaklaştı. dünya'daki tüm acıları, insan yarattı, kabil kardeşi habil'i kendi öldürdü, kendi benliğinin arzuları için öldürdü.
Ayartılan kişi, "Tanrı beni ayartıyor" demesin. Çünkü Tanrı kötülükle ayartılmadığı gibi kendisi de kimseyi ayartmaz.
Herkes kendi arzularıyla sürüklenip aldanarak ayartılır.
Sonra arzu gebe kalır ve günah doğurur. Günah olgunlaşınca da ölüm getirir.(yakup 1:13-15)
"Tanrı içimize koyduğu ruhu kıskançlık derecesinde özler."
insan tanrı'ya gidemezken, kendi benliğinin arzuları ve şeytan'ın sözleri ile insan tanrı'ya sırtını çevirmişken bile.
tanrı insanı istiyor, her bir insan'ın ölümden kurturmasını istiyor.
ve tanrı kendi sözünü, günahları bağışlatan kurban olarak sunuyor.
"Çünkü ölüm bir tek adamın suçu yüzünden o tek adam aracılığıyla egemenlik sürdüyse, Tanrı'nın bol lütfunu ve aklanma bağışını alanların bir tek adam, yani isa Mesih sayesinde yaşamda egemenlik sürecekleri çok daha kesindir."(romalılar 5:17)
"Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.(yuhanna 3:16)
tanrı insan'ı günahtan ve günah'ın getirdiği ölümden kurtarmak için elinden geleni yapıyor..
insan ondan uzaklaşırken, yine tanrı insan'ı kazanmak istiyor çünkü "tanrı sevgidir"(1.yuhanna 4:16).
ve "Tanrı'yı biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi ve Oğlu'nu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. işte sevgi budur."(1. yuhanna 4:140)
dört incil(müjde) dünya'ya gelmiş tanrı sözünün farklı bakış açılarıyla anlatımıdır.
matta, markos, luka ve yuhannadır.
matta, isa mesih'in soyundan başlar ve diğer incillerden farklı olarak vurguladığı nokta isa mesih'in krallığıdır.
israiloğulları davut'un soyundan bir kral bekliyordu ve soyda'da davut soyundan olduğu vurgulanıyor.
markos, isa mesih'in hizmetçi yönünü vurgular, daha çok mesih'in yaptığı hizmetleri anlatır.
luka, isa mesih'in insani yönünü anlatır, lukada soy ağacı adem ve havva'ya kadar giderek anlatılmıştır.
yuhanna ise isa mesih'in tanrı olduğunu vurgular. "başlangıçta söz vardı söz tanrı ile birlikteydi ve söz tanrı'ydı"(yuhanna 1:1) diye başlar.
eski antlaşmada hezekiel kitabında 4 incilin müjdelendiği bir peygamberiliğin şu şekilde olduğu düşünülüyor.
"Her Keruv'un dört yüzü vardı: Birinci yüz öküz yüzüne, ikincisi insan yüzüne, üçüncüsü aslan yüzüne, dördüncüsü kartal yüzüne benziyordu."(hezekiel 10:14)
hezekiel kitabı 10. bölümden sadece bir ayet.
öküz hizmet eden hayvan olarak markos kitabını.
insan, mesih'in insani yönünü anlatan luka kitabını.
aslan, mesih'in kral olduğunu(krallık armalarında aslanlar olur)ve matta kitabını
kartal ise mesih'in tanrısallığını anlatan kitabın peygamberliğidir.(ayrıca kartalda tanrısal gücü, sonsuz gücü simgeleyici şekilde ülke flamalarında yer almış ve alan bir semboldür)yuhanna kitabının, peygamberliğidir.
tanrı kuzusu, rab, isa mesih bu sözü çarmıhta söylemiştir.
insan tanrı ile beraber yaşarken, günaha düşmesi sonucu nasıl ki tanrıdan uzak kaldıysa, çünkü tanrı günahtan hoşlanmaz, ve üstünde günah olan kişiyle beraber olmaz.
insanlığın günahına karşı, yine tanrı tarafından sunulmuş, mükemmel kurbanın insanlığın günahlarını üstlenmesi ile, tanrının o an onunla olmaması sonucu rabbin çarmıhta haykırdığı söz.
(matta 27:46-50)
Saat üçe doğru isa yüksek sesle, "Eli, Eli, lema şevaktani?" yani, "Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?" diye bağırdı.
Orada duranlardan bazıları bunu işitince, "Bu adam ilyas'ı çağırıyor" dediler.
içlerinden biri hemen koşup bir sünger getirdi, ekşi şaraba batırıp bir kamışın ucuna takarak isa'ya içirdi.
Öbürleri ise, "Dur bakalım, ilyas gelip O'nu kurtaracak mı?" dediler.
isa, yüksek sesle bir kez daha bağırdı ve ruhunu teslim etti.
"Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. Bahçenin ortasında yaşam ağacıyla iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı."
eski antlaşma yaratılış 2:9 da bu şekilde tarif edilir.