Valla insanlar köle gibi çalışıyor yine de hiçbir şeye yetişemiyor kitap okumak, tiyatroya gitmek, sinemaya gitmek, bir hafta sonu yemeğe gitmek, bir müze gezmek türkiye'nin %70'i için hayal. Ha fırsat verilseydi de en fazla %10'u bunları yapar kitap okur, zihnine yatırım yapardı diye düşünüyorum. Kitap okumak story şebekliği gösterişine döndü. Kitap okumak insanın gerçekten içinden gelmedikçe, istemedikçe yapması zor bir şey. Durumum çok iyi olsa evimin en geniş odasını kütüphane ve okuma odası yapardım sıklıkla rüyama girer bu durum. Mükemmel bir maddi duruma sahip değilim ama ben bir şekilde artırıp en fazla 3 günde bir kitap bitiriyorum. Biraz şans verseniz aslında dünyadaki en zevkli şey kitap okumak, anlardınız.
A101 cipsi samba, bim cipsi patito, şok cipsi amigo arasındaki versus. A101 samba olanının Lays ve doritos çakması olanı denedim bariz bir fark yok aksine lays aşırı yağlı a101 çok daha iyisini yapmış bu konuda bir de barbekü soslu olanı denedim fena değildi.
Sorgulardım eskiden uzun zamandır yapmıyorum. Bir kızım oldu o geldiğinden beridir her şey öyle anlamlı, öyle dolu ki sadece onu görmek, tanımak, sevebilmek için binlerce kez tekrar dünyaya gelip gerekirse yanabilirim.
Üzgünüm arkadaşlar olmuyor. Ya kalpsizsindir ya da değilsindir. Maalesef bu değişmiyor - miş gibi yapmak da bir süre sonra işe yaramıyor. Bu his gelince geçene kadar sakince geçmesini bekleyin ve düşündüklerinizi unutun gitsin kısa vadede kötüler kazansa da uzun vadede kazanan hep iyilerdir.
Bugün sen çok gençsin yavrum
Hayat ümit neşe dolu
Mutlu günler vaad ediyor
Sana yıllar ömür boyu
Ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni
Doğarken ağladı insan
Bu son olsun bu son...
Berbat bir his hele de sabahladıktan sonra akşama kadar uyumuşsan gözünü açtığında gece olmuşsa bütün dengen kayar. Kendi adıma söyleyebilirim ki insanlıktan çıkmış gibi hissettiriyor gözümden uyku aksa da akşama kadar uyumayıp gece uyuyup uykumu düzene sokarak toparlıyorum o dönemlerde. Gece çalışmak zorunda kalanların Allah yardımcısı olsun.
Teknolojik açıdan dahil olduğum insan tipi. Ne mesaj silerim ne resim ne de arama kaydı.. Bilmem kaç yıl önce bir yazı çekmişim lazım olur diye hala duruyor. Üşengeçlikten de değil ya bir gün lazım olursa ya da anıdır, kıymetlidir diye...
Muhtemelen aşkın hızla biteceği o ana doğru atılmış ilk adımdır. O aşkı büyüten karşılıksız olmasıdır. Karşılıklı olduğu zaman onun adı aşk olmuyor maalesef ama şanslıysan sevgi oluyor o daha güzel.
Haftada iki üç kez geceleri tahminimce yaşlı bir kadından duyuyorum bu sesleri ciğeri sökülüyor gibi öğürüyor üzülüyorum da Allah tüm hastalara şifa versin.
Kalitesine güvenmediğiniz ucuz mekanlarda yemek yemeyin. Bunun başka bir çözümü yok. Gıda teröristlerinin bize gram acıması yok sonuçta para kazansın da sana ne olursa olsun.
Katılmıyorum. Tamam bir kısım azınlık yapıyordur bunu ama ortalık herbokologlardan geçilmiyor. Herkes her konuda yetkin, herkes her konuda bilirkişi nerede kendi hatalarını gören insanlar? Naif bir çevrede yaşıyorsun herhalde sayın yazar başka bir açıklaması olamaz.
Kızı ile arkadaş olma olayını abartmış baba söylemi. Siz arkadaş olmayın ya vur deyince öldürüyorsunuz. Baba baba olsun anne anne her kavram kendi gerçekliğinde manalı. Hepimizin yeterince arkadaşı var zaten gerçekten aklı başında, mantıklı annelere, babalara ihtiyacımız var.
istanbul'da Türkçe konuşan insan kalmadı yolda yürürken dikkat edin kendi ülkemizde azınlık durumundayız şu an. Tabii ki düşmüşe yardım etmek gerek ama sen ülkenin fakirinin üzerindeki battaniyeyi alıp başka ülkelerin fakirlerine verirsen işte bu adalet değildir. Önce komsun önce kendi fakirlerin sonra diğerleri. Bir düşünün bizim yoksullarımız ne halde?
Şimdi böyle diyorsunuz da böyle olmayan kızlara da hiç değer vermiyorsunuz. Sorsalar hepiniz sevene, paraya değer vermeyene aşıksınız demiğğğ? Sorsalar kadir kıymet bilen tek derdi sizi sevmek olan insanlara çok değer verdik dersiniz demiğğğ? Hep yalan bunlar insan mazoşist bir varlıktır kendini sevmeyeni, üzeni, parasını yiyeni hep daha çok sever.
O kadar çoklar ki bunların hiç mi dostu, arkadaşı, iyiliğini düşünen kimsesi yok? bunu yaparak hem insanları, hem doğayı hem de kendini mahvediyorsun desin birileri ya...
Bence var ama çok incelikli bakmak lazım bu başlığı görünce aklıma şu geldi:
HZ MUSA iLE HIZIR AS KISSASI
"Musa (a.s.) Beni israil'e hutbe irad etmek üzere ayağa kalktı. Kendisine,
"-insanların en bilgini kimdir?" diye soruldu:
"-Benim" diye cevap verdi.
Cenab-ı Hak,
"Allahulalem (yani en iyi bilen Allah'tır)" demediği için Musa'yı azarladı. Ve:
"iki denizin birleştiği yerde bulunan bir kulum senden daha alimdir" diye ona vahyetti.
Hz. Musa (a.s.):
-"Ey Rabbim ben onu nasıl bulabilirim? diye sordu. Kendisine:
-"Bir zenbile bir balık koy, onu sırtına al. Balığı nerede yitirirsen o zat oradadır" dendi.
Dendiği gibi yaparak yola çıktı. Kendisiyle beraber, hizmetçisi olan Yuşa ibnu Nûn da yola çıktı. Beraberce yürüyerek bir kayanın yanına geldiler. Hz. Musa ve hizmetçisi dinlenmek üzere orada yattılar. Balık kımıldayarak zenbilden çıkıp denize kaydı. Allah ondan suyun akıntısını tuttu. Öyle ki su kemer gibi oldu. Balık için bir kanal meydana gelmişti. Hz. Musa (a.s.) ve hizmetçisi bu manzaraya şaşırdılar. Günlerinin geri kalan kısmı ile o gece boyu da yürüdüler. Musa'nın arkadaşı ona, balığın gitmesini haber vermeyi unutmuştu.
Sabah olunca Hz. Musa (a.s.) hizmetcisine:
"Hele sabah kahvaltımızı getir. Biz bu yolculukta yorulduk" dedi. Ama emrolunduğu yere gelinceye kadar yorulmamıştı.
Hizmetçi:
-"Hani bir kayanın yanına gelmiş yatmıştık ya! Ben balığı orada unuttum. Onu hatırlatmayı, bana mutlaka şeytan unutturdu. Balık denize şaşılacak şekilde sıvışıp gitmişti" dedi.
Musa (a.s.):
"Bizim aradığımız orasıydı" dedi ve hemen izlerinin üzerine geri döndüler.
izlerini takiben yürüyerek kayaya kadar geldiler. Musa (a.s.) orada örtüsüne bürünmüş bir adam gördü ve ona selam verdi. Hızır (a.s.) ona:
-"Senin bu yerinde selâm ne gezer!"
-"Ben Musa'yım."
-"Benû israil'in Musa'sı mı?"
-"Evet."
-"Sen, Allah'ın sana öğrettiği bir ilmi bilmektesin ki ben onu bilmem. Ben de Allah'ın bana öğrettiği bir ilmi bilmekteyim ki, onu da sen bilemezsin."
-"Allah'ın sana öğrettiği hakkı bana öğretmen şartıyla sana uymamı kabul eder misin?"
-"Sen benimle beraber olmak sabrını gösteremezsin. Mahiyet ve hikmetini bilmediğin şeye nasıl sabredeceksin ki?"
-"inşallah sen beni çok sabırlı bulacaksın. Hem ben senin hiç bir emrine karşı gelmeyeceğim."
-"Öyleyse gel. Ancak, madem bana tabi olacaksın, ben sana haber vermedikçe bana hiç bir şey sormayacaksın!" dedi.
Hz. Musa (a.s.):
-"Tamam!" dedi.
Hz. Musa ve Hz. Hızır (a.s.) beraberce gittiler. Deniz kıyısında yürüyorlardı. Bir gemiye rastladılar. Kendilerin gemiye almalarını söylediler. Gemi sahipleri Hızır (a.s.)'ı tanıdılar. Ve ücret istemeksizin onları gemiye aldılar.
Hızır (a.s.), gidip, geminin tahtalarından birini deldi.
Hz. Musa (a.s.) ona:
-"Bak, bunlar bizi bedava gemilerine aldılar, sen gidip gemilerini deldin, adamları boğacaksın. Hiç de yakışık almayan bir iş yaptın!" dedi.
Hızır:
-"Ben sana, "benimle bulunmaya sabredemezsin" demedim mi?" dedi.
Hz. Musa:
-"Unuttuğum şey sebebiyle beni sigaya çekme. Bu iş sebebiyle bana zorluk çıkarma!" ricasında bulundu.
Sonra bunlar gemiden indiler. Sahil boyu yürürken, çocuklarla oynayan bir yavrucak gördüler. Hızır (a.s.) yavrucağı yakaladığı gibi eliyle başını kopararak çocuğu öldürdü. Musa (a.s.):
-"Masum bir çocuğu kısas hakkın olmaksızın niye öldürdün. Bu çok yadırganacak bir iş!" dedi.
-"Ben sana demedim mi, sen benim beraberliğime sabredemezsin!" diye Hızır (a.s.), Musa'ya çıkıştı. Hz. Musa:
-"Ama bu birinciden de şiddetli idi" dedi ve ilave etti: "Bundan sonra sana bir şey sorarsam, beni arkadaş etme, nazarımda bu hususta haklı sayılacaksın" dedi.
Yola devam ettiler. Bir köye geldiler. Halktan yiyecek birşeyler istediler. Ama kimse onları ağırlamadı. Köyde yıkılmak üzere olan bir duvara rastladılar. Hızır (a.s.) eliyle şöyle göstererek: "Eğilmiş" diyordu. Onu doğrulttu.
Hz. Musa (a.s.) ona:
-"Bir cemaat ki, kendilerine geliyoruz, bize ilgi gösterip, ağırlamıyorlar, yiyecek vermiyorlar. Sen onlara bedava iş yapıyorsun, dilesen ücret alabilirdin!" dedi.
Hızır (a.s.), Hz. Musa'ya:
-"Artık birbirimizden ayrılma zamanı geldi. Şimdi sana sabredemediğin şeylerin te'vilini haber vereceğim" dedi.
Dayanamadığın işlerin yorumunu sana anlatayım:
Gemi, denizde çalışan birkaç yoksula aitti. Onu kırarak kusurlu kılmak istedim. Çünkü peşlerinde her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı.
Çocuk ise, inanmış bir anne ve babanın evladı olmasına rağmen, çok asiydi. Anne ve babasını da azdırmasından ve inkara sürüklemesinden korktuk.
Duvara gelince, şehirde iki yetim erkek çocuğa aitti. Duvarın altında onların hazinesi vardı. Babaları da iyi bir kimseydi. Rabbin onların ergenlik çağına ulaşmasını ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini başkalarının müdahalesi olmadan çıkarmalarını istedi.
Ben bunları kendiliğimden yapmadım. işte dayanamadığın işlerin iç yüzü budur.
Çayı da, kahveyi de en doğal hali ile içiyorum. Şekersiz. Kahveyi de sütsüz, şekersiz sade şekilde içiyorum. Gayet memnunum tavsiye ediyorum. Zaten bir süre sonra bir yerde şekerlisine maruz kalınca şerbet içiyormuş gibi oluyorsunuz.
iki kızın varsa sigortalısın, hayatta ortada kalmazsın.
Bir kızın bir oğlun varsa bağkurlusun, döner dolaşır kızın bakar yine ortada kalmazsın...
iki oğlun varsa yeşil kartlısın devlet bakarsa bakar, yoksa geçmiş olsun.
Tabii ki kızın vefasızı, oğlanın vefalısı da olabilir. istisnalar kaideyi bozmaz. Kızlar genellikle daha merhametlidir.