Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına,
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına,
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
"Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna"
sadece bana mı oluyor derken iş yerinde herkesten aynı şikayetlerin geldiğini farkederek rahatlamama sebep olmuştur. Bugün var bir şey bitmiyor. 3 satranç turnuvası yaptım 3 saat telefonda konuştum gün bitti derken bi baktım 3 dakika geçmiş.
Söylenmek istenen sözlerin söylenememesi durumu. Enerjiyi boşaltamamaktan kaynaklanan iç sıkıntısı, depresif ruh hali. Zamanla insanın içinde büyür başka bir canlı gibi ve nefes almaya engel olur. Halbuki söyleyebilsen, imkanlar el verse belki de ikiniz de daha sağlıklı ve mutlu devam edeceksiniz hayatınıza. Görülen her fotoğrafta için yanması, duyulan her seste kalbin yerinde küçük bir sarsıntı yaşaması kaçınılmaz. Kıskanmaya hiç hakkının olmadığı bir insanı delicesine kıskanmak. Yaşarken ölüm açık açık. Ölmesek?
tanım: Redd grubunun 21 albümünden gün ışığına pek çıkmamış şarkısı.
Şarkının mazoşist duygusuna kendimi fazla kaptırıp sadist olduğumu anlamamı sağlamıştır. Aslında öyle olduğundan değil de ben öyle anladığımdan ya da anlamak istediğimden.
Der ki şarkıda;
"bir terazi gibi dengesizdim tanrının elinde
sallanıp durdum bazen güzeldi, bazen işkence"
Bu kısımda virgülü bir kelime geriye aldığınızda
"sallanıp durdum bazen, güzeldi bazen işkence" der. Ki müziğin o noktadaki tınısıyla cümlenin aslı buymuş gibi olur.
ilk dinlemelerde oluşan yanlış anlaşılmalardan birinin ruhumu bu kadar saracağını elbette tahmin etmezdim. Ama sardı. Şimdi de öyleymiş gibi dinliyorum. Ya da o versiyonunu Doğan sadece benim için söylüyor.
Genel hatlarına bakınca şarkı mazoşist insan soyunun özeti değil de ne?
Dalgalandırıyorsunuz beni durulamıyorum.
Tanım lazım: Redd grubunun solisti. ilk duyduğum günden beri çok sever ve dinlerim. Lakin bir iki şey söylemeden geçemeyeceğim. Bu adamı biraz kibirli ve soğuk bulurdum. Ne yanılgı! Konserlerinde göz teması kurup gülüşebildiğiniz bir adammış meğer bu. Hem de ne sıcak bir gülüş. Sesini tarif etmek için düşünürken onu dinlerken boşlukta hissettiğimi fark ettim. O söylesin sen bir dünya yarat kendine. Dinlen, uyukla, üzül, koş, zıpla, yorul, kendini bul... Yetenek konusuna girmiyorum bile. Tanrı bu adama torpil geçmiş. Yazar, besteler, söyler, ders verir. Hep olsun, var olsun. Tüm bunların dışında konser esnasında seyirciye müthiş iyi hissettiren bir halet-i ruhiyeye sahip. Özel hissediyorsun kendini. Doğarken karizmasını da yanında getirmiş. Ama bunların hiçbirine sahip değilmiş gibi mütevazi. Bir de konser esnasında "teşekkürler" ve "çok sağolun" deyişine dikkat çekmek isterim. Bay düzgün diksiyon bunları söylerken yutuyor mu noluyor bilemiyorum, komik vurguluyor, eğleniyoruz. Sonuç olarak seviyoruz kendisini.
(bkz: konserden sonra bize kahve içmeye gelin)
Her cevap başka bir soru doğurur ve neden sorusu her zaman ortada durur. Ona uzanmak ve çözmeye uğraşmak her baba yiğidin harcı değildir. Ve aslında nedensellik de bir kısırdöngü değildir. Cevaplar bizi bir adım ileriye taşır, sona yaklaştırır. Çoğumuz sorgulanacak bir şey olmadığını düşündüğünde neden sorusu cesur insanların erdemi olacaktır ve aslına bakarsanız zaten dünyayı onlar kurtaracaktır.
O erkeklerde olmasa şişko ve çirkin kızların hali ne olacak? Ayrıca güzellik görecelidir. Antik yunanda yaşasaydık o şişko kızların peşinden koşacaktınız ey erkekler. Hey yavrum hey.
Tanım: şişman(balık etli de denebilir) ve çirkin(az votka) kızlarla sevgili olan erkekler.
Kanadalı müzik gurubu. Hakkında edindiğim bilgi çok kısıtlı fakat tek bir albümleri var. Misconceptions şarkısı müthiştir. Grup bu albümden sonra dağılmış. Road music olarak geçiyorlar. Dinleyiniz sözlük ahalisi.
Bir kadını unutmak için yazılan şiirdir yine de başlık biraz paradoks gibi geldi bana.
Amma bir eski sevgiliye yazılmış en iyi şiir derseniz Nazım Hikmet'in Herkes Gibisin şiiri derim.
(bkz: Şimdi artık sende herkes gibisin)
Aktör ve şarkıcıdır. Oyunculuğu mükemmeldir. Müzikleri de yahu yaşıycak ne var bu dünyada hadi toplu intihar eventi oluşturalım türündendir. Bir arkadaşım kendisine "tepkisel acı mekanizması" diyerek beni çok güldürmüştür.
29 yaşında "hayata karşı ölüm" diyerek intihar etmiştir. Öldükten sonra defterinde bulunan bir yazı aslında hayata olan tüm bakış açısını anlatıyordu. "hayatın neresinden dönülse kardır"
Büyüdükçe içindeki boşluğun da büyümesi diye bir gerçek var. Ki bu nefes bile aldıramıyor bazen. Herkesin içinde olanları yazıya en güzel döken en güzel kadın.
"Ey iki adımlık yerküre; senin bütün arka bahçelerini gördüm ben."
yarışmada iki kategoride ödüllendirme yapılıyor. halk oylaması ile farmasyon özel ödülü, jüri oylaması ile de (ki jüride önemli isimler var) eczacı naci doğan ödülü ve başarı ödülleri verilecek. yani sadece arkadaşı eşi dostu çok olan kazanmayacak * güzel fotoğraflar var gerçekten, konu da çok güzel. şu sıralar en çok ihtiyacımız olan şey "dayanışma, birlik ve beraberlik"
öğrenci evinin azizliğini yaşayan öğrencilerin babalarıyla girdiği diyalogların çoğu buna dahildir. yaşanan bir olayı aynen aktarıyorum.
(çamaşır makinesi bozulan bir öğrenci bir bavul dolusu kirli çamaşırla eve gitmektedir.)
-baba çok büyük bir bavulum var, beni otobüsten almaya gelir misin?
-ne bavulu hayırdır, geri mi taşınıyorsun?
-yok baba, çamaşır makinemiz bozuk ya.
-çamaşır makinesini mi getiriyorsun?
-.................
-baba çamaşırlarımı getiriyorum!
derinin renginden ziyade yapısından olduğu tahmin edilen bir taş gibilik söz konusudur zenci poposunda. Beyaz poposu ise ziyadesiyle cıvık ve yaşlılıkla birlikte sarkabilen bir yapıya sahiptir. Ya da aklımda öyle canlanıyor.
Not: zenci değilim.