Açılır bahtımız bir gün hemen battıkça batmaz ya,
Sebebler halk eder Hâlık, kerem bâbın kapatmaz ya,
Benim Hakk'a münâcâtım rızık için değil hâşâ,
Hüdâ Rezzâk-ı âlemdir, rızıksız kul yaratmaz yâ.
ekşi sözlüğü yazı yazmak için değilde, arkadaşlarının yanına gidip ''ben ekşi sözlük yazarıyım çok da entelim ehi ehi'' diyebilmek için bir araç olarak gören zihniyetin düşüncesi.
geçen gün okulda yürürken gördüğüm kişidir. evet yanlış okumadınız, adalet bakanına mektup yazması ve iddiaların doğru çıkmasının ardından tutup kandıra f tipi ceza evinde yatan adamı kocaeli üniversitesi tıp fakültesinin aciline getirmekte tabi çok farklı mevzuların olduğunu apaçık ortaya sermekte...
her şeyin saçma sapan gelmesiyle başlar bu durum önce, anlamsız gelir tüm varlık, arkadaşlıklar çevren ailen yaptığın tüm eylemler yemek yemek gezmek tozmak hatta nefes almak bile. tamamen gereksiz bir varlıkmışsın gibi gelir, sebepsiz yaşıyormuşsun gibi. daha sonra hepsinden vazgeçersin her şeyden. kimseyle konuşmak istemez hiçbir yere gitmek istemez sadece uyumak ve düşünmemek istersin hiç birşeyi. tüm bu hiçbir şeyi istememe kombinasyonlarından sonra saçma sapan işler yaparken bulursun kendini. mesela sözlükte başka başlık yokmuş gibi gidip can sıkıntısı başlığına entry girer orda yazılanları okursun. işte galiba budur tam olarak can sıkıntısı...
açılımı ''european Medical students' Association'' olan avrupa parlementosu tarafından tanınmış tek tıp öğrencileri topluluğudur. avrupalı tıp öğrencileri bir araya getirmek amacıyla 1991 yılında brüksel,belçika'da kurulmuştur. ilk toplantısını 1991 yılında, 200 ü aşkın kişinin katılımıyla gerçekleşmiştir. ilk toplantıdan itibaren,emsa devamlı büyüyen ve her geçen gün avrupa'daki tıp dünyasında etkinliğini daha da artıran bir öğrenci topluluğu olmuştur.7 yılın sonunda emsa artık bir uluslararası organizasyon' olarak kabul edilmeye başlanmıştır. emsa şu anda toplam 24 ülkeden yüzü aşkın üye tıp fakültesi ile avrupa'daki en büyük tıp öğrenci birliği olmuştur.
kurulduğu günden beri avrupa'da okuyan tıp öğrencilerin eğitim koşullarını daha iyi hale getirmeyi hedefleyen emsa, bu hedefine avrupalı öğrencileri arasındaki entegrasyonu arttırıp ,öğrencilerin hem tıbbi hem de kültürel bilgi ve birikimlerini paylaştırarak ulaşmaktadır.
'daha sonra beslenme çantamı koluma takıp ordan uzaklaştım acayip mutluyum bugün anaokulunda oyun hamurlarından mor renkli olanı bana düştü ehe ehe' ile devam ettirilebilecek cümleciktir.
sözlüğü boklaştırmak adına yeni trend başlıklardan biriyle daha karşı karşıyayız. Ama yapacak bişey yok çok saygınmış şahıs bizde saygıyla selamlıyoruz.
trollüğü seçmek yerine trollük yaptığı sözlükte açıp üç beş kelam okuyup o okuduklarını paylaşarak çevreye verdiği zararı faydaya dönüştürmelerini, sözlükteki sol frame in vahim halini biraz olsun düzeltmeye çaba sarfetmelerini temenni etmeme sebep olan durumdur.
sözlüğü incileştirmeye çalışan minik ergenlerimiz tarafından açılmış bir başlıkla daha başbaşayız efenim. evet buraya entry girerek de hata yapmış olduğumu biliyorum. lakin artık iş çığırından çıkıyor gibi. tamam anlıyorum ergensin şehvetine engel olamıyorsun ama neden burası dedirtendir.
alışık olduğuna yabancılaşmaya çalışmazsan, fantezini kat etmeyi öğrenemezsen, karşılaşacağın farklı fikirlerin sana ne anlatmak istediği üzerinde kafanı yormazsan,
yani düşünmeyi bilmezsen, birileri senin gibi değil diye onlardan nefret etmeye devam edersin. tabi bu durum seni rahatsız etmeyecek olursa bu yazıyı görmezden gelebilirsin.
--spoiler--
bak kardeşim, on iki yıldır bir devlet dairesinde ayda 1000 TL maaşla çalışıyorum.Her sabah saat 06:30'da kalkıp dolmuşa yetişmek zorundayım.Bu nedenle on iki yıldır sabahları kahvaltı yapmıyorum.Yumurtanın,sıcak çayın,zeytinin,peynirin tadını özledim.Bari haftasonları rahat rahat uyurum diye düşünüyordum ki hemen yanımızdaki hastanenin jeneratörü her sabah saat 08:00 de çalışmaya başladı.Mahalleli toplandık gittik,müstahdeminden başhekimine herkesle görüştük,engelleyemedik.Bir gün benim karşı komşu "idari mahkemede dava açtım,bu sesten kurtulacaz.Yalnız avukat masrafı için apartmandan para topluyorum,davanın sonunda zaten karşı taraf ödeyince paranı geri alırsın" dedi.Ben de yedi yüz lira verdim.Ertesi günü adam paraları alıp kaçtı,geceleyin taşınmış.Alt katta bir emekli öğretmen oturuyor,geçen gün gelmiş "Davayı kaybetmesek bari" diyor.Hey Allahım dedim ya,ne insanlar var."Ne davası dayı,daha neyin davasındasın.Adam dolandırdı gitti bizi" dedim.Ben böyle söyleyince adam fenalaştı,kalp hastasıymış zaten.Hemen götürdüm karşıdaki hastaneye,kayıtlarda bi yanlışlık olmuş,adam sigortasız gözüktü,hastane biz bu hastaya bakamayız,emekli sandığı ssk devlet karşılamıyo bilmem ne derken adamı başka bi hastaneye götürmek için taksiye bindirdim.Yolda Hakk'ın rahmetine kavuştu.Adama hayatında rahat vermedikleri gibi ölümüne de sebep oldular.Şimdi sen yukarıda ibretlik yazmışsın.Güzel kardeşim ibretlik öyle olmaz böyle olur.Bir daha da böyle değerlerle dalga geçme.
--spoiler--
''Biz 90 gençliği 30-35 yaşına geldiğimizde gençliğimizin en güzel yıllarını internet başında harcadığımızı anlayacağız. Ve ne acıdır ki bu öngörümü de sizle burdan paylaşıyorum. Allah belanı versin Zuckerberg...''
bir film olarak ele alındığında görüntü kalitesi ve ışık ayarının dizimsi mod dan çokta farklı olmayışı, filmin ilk başında ankara semalarının üstünde film adı yazılırken word art terk havası verilmesi ve ufak tefek senaryo yamukları dışında güzel repliklerin bolca bulunduğu son zamanların iyi türk filmlerinden biri.
bu başlığı açacak ve altına bir dolu kendi kendiyle dalga geçecek beyinler oldukça bizlerde -ki kendimi ayrı tutmuyorum- asla tutmazdı tabi ki. oluşmazdı asla apple gibi bir marka. çünkü bu halk, bu insanlar iyinin yabancı tarafından yapıldığına, güzelin gevur menşeisiz olamayacağına ve yeniliğin mutlaka onlardan gelmesi olayını o kadar kanıksamış ki kendisi araba üretmeye kalktığında eleştirinin bini bir para etmez olmuştur efenim. kendisi uçak savar üretmeye kalktığında 'ya bi otur kardeşim yerine, bak ne güzel bunu elin yahudisi yapmış alalım onlardan' demeyi adet edinmişizdir.
bunları derken türk milleti asildir, türk milleti çalışkandır, biz onlardan çok daha zekiyiz, biz en iyisini yapabiliriz demeye getirmiyor ve bu şekilde düşünenlere elbette bende gülüyorum lakin mesele şu ki onu geliştiren insanın benim mühendisimden pekte bi farkı yok. kendini geliştirmiş ve çılgınca fikirleri korkmadan 'ayol ne derler' demeden hayata geçirmeye çalışmış ve başarmış ardından bize de 'helal olsun adam yapmış ya' demek kalmış. yani bu işin milletle falan alakası yok. tek mesele ülkemde bu insanların alacağı riskleri alıp yoluna devam edebilecek insanın az olması ve onlarında karşılarına çıkan engellerle işlerini yapamamaları. bize düşende o çılgın fikirlere sahip olmasak da olanlara destek olup 'neden olmasın' diyebilmek.
işe zaten benim baktığım şeklide bakıp sadece mizah katmak isteyenlere elbette ki lafım yok. başlığa uygun cevap verecek olursak, eğer apple türk markası olsaydı insanlar 'iphone um, ipad im var cicişim elitim ben' moduna girmezlerdi muhtemelen.
aralarında bir kremasyon sonrası krematoryumda ilginç diyalogların geçmesi muhtemel meleklerdir.
münker-abi napıyoruz yaktılar yine herifi.
nekir-hiç sorma hocit. tıkayıp pamuğu bırakmıyorlar bizi uğraştırıyorlar ya. şimdi işin yoksa dön dolaş kül ara...