"tek rakibim türk hava yolları" gibi yazıların yanında şener şen ve ilyas salman'ın takdire şayan filmi "çiçek abbas" filmini hatıra getiren bir başlıktır. tüm dolmuşçularımıza ithafen...
üç ayların ilk cumasından çıkıp nargile+bira yapmaya gidip ertesi günün sabahına kadar inanılmaz bir baş ağrısına talim etmiş olan zat. bunu normal ilk kez burada söylüyorum. annem duysa diyeceği tek şey haketmişsin olurdu.. umarım okumuyordur...
hacettepe iktisat bölümünde hüseyin özel den ders alan öğrencilerin sıklıkla yaşayabilecekleri türden bir durum. çoğunlukla hocanın farklı bir dünyada yaşadığını hisseder ve ona mı yoksa kendinize mi acıyacağınız sürüncemesinde kalırsınız..
piyasadan çok tüketici ve firmaların taleplerini ve yatırımlarını inceleyen ekonomi alanıdır. nası bir ihtiyaçtır anlamamışımdır. insan davranışlarını nasıl bir kurala bağlayabilirsiniz ki. sorarım hocalarıma??
ilhan selçuk'un ilk olarak ortaya attığı bir terimdir. bir çeşit taraf oluşturan hareket olarak tanımlamak yerindedir sanırım. tabi lehinde bir taraf diyemicem..
"ikinci adam"dır, sayın aydemirin deyişiyle. kendi adına para bastıran tek reis-i cumhurumuzdur kendileri. ülke adına çok şeyler yaptını kabul etmekle birlikte m.kemal'in gölgesinde kalması yani ikinci adam olarak kalması kendisinde engellenemez bir hırs açığa çıkardığıda aşikardır.
sn. büyükanıtın literatürümüzde daha çok kullanılmasını sağladığını düşündüğüm ve atasözü olma yolında ilerleyen cümlemizdir. (bkz: "özüde sözüde birdir" by rte)
demokrattan ne anladığına göre değiştiğini düşündüğüm terimdir. herkesin ağzına yakışır. bir komüniste bile söyliye bileceğiniz kadar esnek bir söz. gönlümüzce kullanalım. ne mutlu bize..
ünivarsitelilerin katlamak zorunda oldukları şey. mesafeler hala uzak ama kimse bunu itiraf etmek istemiyor ki. b.k var başka okullardan kızlarla tanıştırılıyoruz. b.k var onların peşine takılıyoruz. devletlulerimizden bu konuda yardım bekliyoruz:D
konuşma dilimizde 200 ila 300 kelimeyle konuştumuzu göz önüne alırsak aynı kelimeyi gün içerisinde en az 500 kez kullanmak demek oluyor ki bu da çok önemli bile gözüksede maalesef ki acınacak halimize sevinmeyi anlatan bir trajedidir.
türk tarih yazıcılığındaki büyük bir eksiklikti giderildi sanırım. modern anlamda belki de ilkti bizim için böyle bir tarih kitabının yazılması. ilk defa m.kemalin sadece kahramanlıklarını anlatmayan bir yakın çağ türk tarihi kitabıydı da ayrıca. tüm birinci dünya savaşını ve akabinde ki 20 seneyi m.kemalin damgasını vurduğunu anlatan bir tarih öğretildi bizelere. bu tür kitapları yadırgamamız pek tabi çünkü 1920lere kadar neredeyse birkaç kez ancak karşımıza çıkıyor. okuyun göreceksiniz. ayrıca mülkiye kamu yönetimi birrinci sınıfında yardımcı kitap olarak okutulmaktadır.
tanzimat fermanı sivil halka değil bir emir doğrultusunda gülhane parkına toplanılan bir avuç bürokrat ve devlet memuruna okunmuştur. padişahımız emir vermese kime okuncaktı kim bilir. " (bkz: halkın orda ne işi var)?" demezler mi hiç?
kemalist cumhuriyetin aydınlarındandı. sosyalizm yanlısı ve rejim muhlifi bir uslupla yazması sonunu hazırlamıştır. pantürkizmin, ikinci dünya savaşından sonra tekrar canlanmaya başlanmasıyla birlikte hükümetin istihbarat servisinin(kısaca MiT) aracılığıyla solcu avına çıkılmıştır. sonuç: sabahattin ali öldürüldü.
hayatın televizyonların gösterdiği bir biçimde toz pembe olmadığını gene bize televizyonlardan seslenerek gösteren nadir insanlardandı kendisi.
(bkz: düşenin dostu olmaz)
diyalektiğe farklı bir bakış açısı olsa gerek. oryantal bir bakış açısı olurdu kanımca. geleneksel yöntemlere inanılmaz bir eleştiri, bükülmesi zor bir anti-tez... tebrikler.
prof. iskender pala'nın akıllara durgunluk veren deneme türündeki yapıtıdır. aslında bir hocamdan sayın palanın kitaplarını genç edebiyatçılara ve edebiyata az da olsa ilgi duyan kişilere divan edebiyatını öğretmek ve asıl önemlisi sevdirmek olduğunu duymuştum. görüleceği üzere diğer kitaplarında da bu kitabın çekiciliğini ve eşsizliğini görebilirsiniz. bu da yazarın özgün oluşunun kanıtıdır!!
türkçesi kızıl elmadır. rum egemenliğiniyle adaleti, refahı, barışı bizden daha iyi dağıtacaklarına dayanan bir fikirler bütünüdür. ve inananları için maddi bir kazançları olmayacak bir milli ideadır. sanırım yunan anayasasında da bununla ilgili bir atıf vardı. (bundan emin değilim)
kemalist türkiye'ye inanmadığını itiraf etmiş biri diyebiliriz. ülkemizin 6 eyalete fikrini darbe sırasında ortaya atmış ilk kişidir. cesaretini takdir etmekle beraber şaşmaktayım. neye güveniyor bu kadar diye. heralde anladı ki his master could not support more... darbeyi yapması bile onlar için yeterliydi. yettide. ülkeyi 20 yıl geriye götürmesi bile yetti.
le küm dini küm veliyed din. senin dinin bana benimki bana gibi bir anlamı vardır. herkesin günahı kendinedir aslına. her şeyde herkese göre günah değildir o da ayrı.
iki tip insan arasındaki büyük uçurumdur. ya idealisttir ya da ahmak. ideali uğruna yaptırdıysa kanser olma riski de dahil ömür boyu taşımayı göze almış kişidir. öbür taraftan canı sıkılınca çıkartmak isteyecektir. ee o zaman niye yaptırdın be adam. ahmak mısın? demezler mi??
a - ben toplum düzenini bozan bir insan değilim(7.katta balkondayken bağırıyorum)
b - ...
a - polis beylerden benim için özür diler misin? muharrem ramazan
b - tamam abi dilerim.
a - emin kardeşim napıyolar sana. allaaaah. tutmayın beni. emin. emin emini dikiyolar emin olmaz tutmayın LÜTFEN beni.
arkadaşların anlattığı kadarıyla ağzımdan çıkanlar. herkes saçmalıyomuş içince. :)))
solcudur. muhaliftir. tam da uğur mumcu'nun literatüre kazandırdığı anlamıyla bir solcudur. ne demiştir merhum: "üç solcuyu bir arada tutmazsınız, birini daha katarsanız aralarına iki iki ayrılırlar. çünkü onlar muhalif oldukları için solcudurlar. " sağı kabul edebiliyorsak solu suçlamak yanlış olur.
bir önceki oturduğumuz apartmana kıyasla bu apartmandaki teyzelerimiz gerçekten insanlıktan nasibini almış muhterem, hürmete değer, saygı gösterilesi insanlar ne derseniz azdırlar. ama genel olarak ilk edinilen intiba diye bir şey vardır ya hep, -ve nedense hep benimdir ona dikkat etmek zorunda kalan- neyse bununla paralel olarak gelişen ve genelde 2gündde bir öğrencilere yemek veren ve ertesi gün buş tabağını vermenizi bekleyen teyzelerimizdir. tabi yemek vermeyip tabaklarını beklememeleride pek tabidir.
