Bu gibi durumlar tercih meselesidir ve kişilerin tercihleri onların zavallı olduğunu göstermediği gibi kimseyi de ilgilendirmez.
Bu tür başlıkları açan insanları gördükçe aklıma ilk gelen şey, başlık sahibinin annesini, babasını ya da kardeşini, bu çarpık yargılarının neresine koyduğu oluyor genelde. Yazık, kimin çocuğuysa.
Sadakat, burç meselesi değil karakter meselesidir. Burç dediğiniz şey belirleyici bir etken değildir. Hangi burçtan olursa olsun bir insan karaktersizse her haltı yeme potansiyeline sahiptir. Bu cinsiyet için de böyledir, burçlar için de.
Son günlerde mutlu insanlar gördükçe gözlerim doluyor. imrenmekle kıskanmak arasında bir yerlerde kendimi çok üzgün hissediyorum. Sonra bir sigara yakıyorum, geçiyor. Gibi...
you and me, (2x)
nobody baby but you and me.
you and me, (2x)
nobody baby but you and me.
sen ve ben, (2x)
hiç kimse bebeğim ama sen ve ben.
sen ve ben, (2x)
hiç kimse bebeğim ama sen ve ben.
if the stars don't shine, if the moon won't rise, if I never see the setting sun again
you won't hear me cry, this i testify; please believe me, boy, you know i wouldn't lie.
as long as there is...
eğer yıldızlar parlamazsa, eğer ay doğmazsa, eğer güneşin batışını bir daha asla göremezsem
ağladığımı duymayacaksın, şahidim olsun ki; lütfen inan bana, oğlum, biliyorsun yalan söylemem.
var olduğu sürece...
you and me, (2x)
nobody baby but you and me.
you and me, (2x)
nobody baby but you and me.
sen ve ben, (2x)
hiç kimse bebeğim ama sen ve ben.
sen ve ben, (2x)
hiç kimse bebeğim ama sen ve ben.
if you love a soul more than fame and gold. and that soul feels the same about you
it's a natural fact, there's no turning back. and here's some advice to you:
you've got to say it's...
eğer bir ruhu şöhretten ve altından daha fazla seversen. ve bu ruh senin gibi hissediyorsa
bu doğal bir gerçek, geriye dönüş yok. ve sana bir önerim var:
şunu söylemek zorundasın ki...
you and me, (2x)
nobody baby but you and me.
you and me, (2x)
nobody baby but you and me.
sen ve ben, (2x)
hiç kimse bebeğim ama sen ve ben.
sen ve ben, (2x)
hiç kimse bebeğim ama sen ve ben.
when love is real, you don't have to show it.
when it is true, then everyone will know.
'cause there'll be no one but...
eğer aşk gerçekse onu göstermek zorunda değilsin.
o doğru olduğunda zaten herkes bilecektir.
çünkü orada kimse olmayacak ama...
you and me, (2x)
nobody baby but you and me.
you and me, (2x)
nobody baby but you and me.
sen ve ben, (2x)
hiç kimse bebeğim ama sen ve ben.
sen ve ben, (2x)
hiç kimse bebeğim ama sen ve ben.
the mentalist dizisinde sıkça duyduğumuz, şifre niteliğindeki söz.
dizide red john, william blake'e ait olan the tyger isimli şiirin ilk dörtlüğünü patrick jane'e söyler. ve zamanla "tiger! tiger!" sözü red john'un şifresi haline gelir. her duyulduğunda da insanı bir güzel gerer.
sofra hazırlarken farklı olan tabak, çatal, kaşık, bardak vs. gibi nesneleri kendime koyuyorum. örneğin; 3 kişilik bir sofra hazırlarken 2 tabak aynı, ancak 1 tabak farklıysa o farklı tabağı kendime alıyorum. Aynı durum kaşık, çatal, bardak vs. için de geçerli. Eğer farklı olanı kendime almazsam, farklı olanı alan kişinin başına kötü bir şey gelecekmiş gibi hissediyorum. Ancak ortada sadece 1 tane farklı nesne varsa ortaya çıkıyor bu takıntım. Yani, 4 ya da 5 kişilik servis açarken 2-2 veya 3-2 durumu söz konusuysa sıkıntı yapmıyorum. böyle de gereksiz bir insanım.
bazen,
her şeyin yoluna gireceğine inandırmaya çalışırsın kendini.
ve başardığını sandığın o noktada bir olumsuzluk çıkar illa ki sağdan soldan.
öyle çok büyük bir problem olmasına da gerek yok üstelik.
olumsuzluk olsun yeter ki. farketmeni sağlayacak bir tetikleyici.
sonra acı bir hayal kırıklığıyla fısıldarsın kendine:
"hiçbir bokun değişeceği yok."
değişmeyecek, bilirsin.
bile bile lades bizimkisi.
hiç olmadığı kadar hem de.
özellikle mesafelerimize mesafeler eklenmişken.
bu kadar uzakken sana ve bu kadar belirsizken her şey.
söyleyemesem de sana, bilmesen de sen.
çok özledim, seni.