ezel'in poker masasında "hazırsanız oyuna başlayalım mı?" derken boynunu hafiften eğip, çok az bir gülümsemeyle attığı bakıştır. öyle bir bakıştır ki o düşmanlarını sıraya dizip tren yapacağının teminatıdır..
aylardır yapıyorum, yaparım, yapacağımdır. yok aga kaç ay oldu elektrik faturası uğramaz oldu bana.. ha bugün ha yarın gelecek diye dört gözle beklerken gelen hep elektrik kesme ihbarnamesi oldu hep aynı uyarısıyla: "beş iş günü içinde ödeme yapmazsanız elektriğiniz kesilecektir"..
1.fenerli: ne hemen iki dakka içinde timsah yürüyüşüne geçtiniz oğlum.. anlamadan dinlemeden hemen timsah yürüyüşü yapılır mı.. ne bu tezcanlılık.. o yürüyüş olmasaydı durum kurtarılabilirdi ama kurtulamadı, çünkü timsah vardı.
2.fenerli: ne bilelim abi, her şey bi anda oldu..
3.fenerli: (düşünce balonu) timsaha yeni girmiştim ki görevlinin ikinci anonsunu duydum.. gerisini hatırlamıyorum!
+ evet şimdi bir son dakika gelişmesi için şu an nasa'da bulunan muhabirimiz rafet çatalses'e bağlanıyoruz. sendeyiz çatalses.
- evet sayın seyirciler bu sikik abbas'ın son dakika dediğine bakmayın siz. saniyeler kalmış hala dakika diyor amcık hoşafı. böyle koyarlar lafı all all.
+ ıımm teknik bir sorun yaşıyoruz sanırım. şimdi diğer haberee...
- sıs lan am biti. bir de utanmadan teknik sorun diyor. alenen küfür ediyorum hala teknik taktik diye karizma yapmaya çalışıyor göt lalesi.
+ haberin içeriğinden bahsetseniz çatelses. nedir bu şok gelişme?
- nolacak amına koyim. dünyanın yok olmasına son 67 saniye kaldı koduğumun abbas'ı. hani 62 saniye kalmış olsa tavşan mavşan bişeyler yapardık da puuhaaha hay amına koyim gider ayak şakacılığım üzerimde iyimi. ıımm 67 saniye kala ne yapılır sence keline tükürdüğüüü..
(bkz: güüüüümmmmmm)
roxbury'de bir gece* filmi aranmaktadır vcd dükkanlarına tek tek sorularak. lanet olsun ki hiç birinde yoktur bu film. son umut bir dükkana daha girilir. dükkanda kırkbeş elli yaşları arasında bir amcamız misafir sanatçı gibi oturmaktadır.
+ amca kolay gelsin. roxbury'de bir gece filmi var mı sizde?
- o tür filmler olmaz bizde. (kaşlar çatık, sinirli bir ifadeyle)
+ amca yanlış anladın bu öyle filmlerden değil, normal film bu, konulu.
- bak bir de hala konulu monulu diyor. siktir lan! çık dışarı!
+ eheh. tamam tamam kolay gelsin gittim ben.
alt tarafı yazarın nickinden esin kaynağı olan filme bakınız verdim. bunun nesi beğenildi amına koyim. entryi silmemek için zor tutuyorum kendimi. beğenmeyin kardeşim böyle şeyleri.
sözlük yazarlarının gaza gelip, belirli bir dönem yazarlık yaptıktan sonra zall'ın kapısına dayanıp hacı ben şu kadar süredir yazarlık yapıyorum ve bugün itibariyle sözleşmemi tek taraflı fesh ederek emekliliğe ayrılıyorum; yazarlık dönemimin her bir günü için çık bakalım şu bizim kıdem tazminatını demeleri durumudur.
hayallerde yaşıyor bazı ibneler durumu mudur? eh birazcık öyle olsa da sendikamızı kurup, örgütlenirsek olmayacak bir durum değildir bana göre.
evet beğenerek, gülerek izlediğimiz, takdir ettiğimiz bir dizimiz daha gereksiz komikler yapmaya, sıradanlaşmaya, can çekişmeye başlamıştır.
geçen yazdan beri aralıksız devam eden bir dizi. son haftalarda zaten konu sıkıntısı çektiklerinin, özgünlüklerini yavaştan kaybettiklerinin farkındaydık. elbette bu uzun dönemde bazen durağanlaşacak, bazen güldürmeyecek, bazen sıradanlaşacak kabul ama gereksiz, abartılı komiklikler yapmanın ne alemi var söyleyin. izleyiciye kahkaha attırırız düşüncesiyle yazılmış/çekilmiş sahneler inanın zerre güldürmüyor. güldürmeyi geçtim gülümsetmiyor bile. hatta insanın içini daraltıyor, kanal değiştirmeye zorluyor. hangi sahnelerden mi bahsediyorum. şunlar;
- ailenin, okul müdürünün ve eşinin bir karışıklık sonucu farkında olmadan votka kola içerek sarhoş olması, birbirlerine öpüjem diye hitap etmeleri.
- mürsel'in hamilelik konusundaki artık baymaktan öteye geçen davranışları, bilmem kaçıncı kez yanlış anlaşılmaktan polisle başının belaya girmesi.
- ulvi'nin tuvaletini yapacakken bişeylerden korkup ellerine arkasına alarak dakilarca bişeylerden kaçması.
- bilal ve müfik'in şukufe diye başka bir kızı kaçırması, kaçırılan kızın bunları dakikalarca kovalaması, aralarında geçen diyaloglar.
bilmiyorum belki bende bir sorun var ama olumlu hiç bir tepki veremedim bu sahnelere.
dikkatimi çeken bir diğer durumda izleyiciyi bu dizinin de saf yerine koymaya başladığıdır. dört beş bölüm önce devir daim abimizin bekarlığa veda gecesi yapılmıştı ve bir birkaç gün içinde evlenecekti. görüyoruz ki devir abimiz hala bekar ve neden evlenmediği konusunda hiç bir şey açıklama ihtiyacı duyulmamıştır. anladığım kadarıyla zeyno gönenç diziden ayrıldığı ve yerine başka birisi geçmediği için ve de nasıl olsa izyeyici farkına varmaz duygusuyla düğün işi es geçilmiştir.
son olarak da şunu belirteyim. artık kaygısızlar tarzında fantastik bir dizi olarak mı yoksa ekmek teknesi, süper baba tarzında bir aile-mahalle dizisi olarak mı devam edeceklerine bir karar versinler senarıistler. iki arada bir derede olmuyor malesef.