ya parkorman konserinde neredeyse en öndeydim, bu seferse en arkada ( bildiğin en arka orta, ışıkçıların önü ). ancak stadyum düzeninde en arkada olmak çok çok daha güzeldi. artık yaşlıyım bünyem mi kaldırmıyor nedir bilemem de o itiş kakışta bir şeyler yakalamaktansa, arkada ferah fezah birliğin ve bütünlüğün içinde yitip gitmek çok daha nefisti. petrucci' nin gitarı sahneye getirildiğinde kıyametin kopması, the spirit carries on çalınırken binlerce insanın çakmaklı eşliği ve kaderin hoş cilvelerinden biri olarak o esnada bir başka mekanda havai fişeklerin patlaması, yaşların gözlere hücumunu zar zor zaptetmemle sonuçlandı. cd sini alıp dinlemeden şarkılarını indirmemek gibi lanet bi huya sahip olduğumdan dolayı systematic chaos parçalarına biraz yabancıydım ( şimdi olsa dağıtırım ortalığı ülennn ). ancak home, pull me under, as i am gibi en sevilen şarkıların yanısıra benim için apayrı anlamları olan i walk beside you ve honor thy father' ı çaldılar. her dream theater sevenin benim yerimden o konseri izlemesini isterdim. sevginin fotosu çekilir mi? çekilir kardeşim... fotograf makinalarını içeri sokmuyorlar o ayrı.
edit: myung'ın hastasıyım. ellerini öpesim, o güzelim saçlarını okşayasım var. o derece. ha bi de allah rızası için bi sesini duyamadım.
iş güç mevzularına girmiş olmasına rağmen aslında en boş işlerin adamı. aslanların prensesi. birlikte saçmalamayı, manasızca gülmeyi ve boş boş oturmayı özlediğim insan.
staj tanışlarını sözlüğe kazandırdığını gözlemlediğim, kandil gecesi başka bir takım amaçlarla şahsıma sinsi telefonlar açmasından mütevellit kendisine laflar ve daha fazlasını hazırladığım, unutma başbaşa kalıcaz dediğim, gözünden uzaktakileri gönlünden de uzak tutmasının kendisine çok fena geri döneceği tehdidini savurduğum, bir dönem boyunca burnundan fitil fitil getireceğimi beyan ettiğim, arı çiftliklerinde çıplak kalasıca nispet insanı. kurban olurum o ayrı. annesine de selam ederim, öpücüklerimi gönderirim.
yavşamış bir hayatı seçmiş, aynı yerden içip aynı yere sıçtığı bu garip bencileyini bir başına koymuştur uzak diyarlarda. hem de ne için? sorusunun cevabını kendi bilen insan. zamanında yapmış olduğum ayaklı rezalet gazetesi teşhisimde yanılmamışım demek. ileriyi gören, aklıselim bi insanım vesselam. bunun yanında aylarca alamanyalarda kalarak şahsıma bir ikinci vurgunu yapma hazırlığındadır. neyse canı sağolsundur. mutlu olsun yeter diyerek, gördüğüm yerde suratına iki tane ekleştireceğimi şimdiden belirtmek istediğim pis şey. haşere.
tanıdığım kız kısmısının yarısından fazlasının üzerinde çok büyük etkisi olan lanetli parfüm. gencecik kızların çok fena duygularıyla oynamakta olduğundan dolayı üretimi durdurulmalı, mevcutlar piyasadan toplatılmalıdır.
" Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye." şeklindeki düşünceyi benimsemiş kişinin eylemi olabilir.*
yel değirmenlerine savaş açma çabasıdır. zira kültürel bir miras olarak, ismi her ne olarak değiştirilirse değiştirilsin, o tepe pierre loti olarak anılmaya ve o şekilde aktarılmaya devam edilecektir.
hangi dine mensup, hangi etnik gruba dahil, hangi bakış açısına sahip olursa olsun, kim olduğundan, ne yaptığından, nerede durduğundan öte, yalnızca ve yalnızca düşündüğünü özgürce söyleyen ve fikrini mertçe savunan bir insan olmasından dolayı öldürülmesi, bu ülkenin aydınlığının alnına karanlığın eliyle çalınmış bir kara lekedir.
ilk dinleyişte insanı çarpan şarkı. hipnotize edici olma özelliği dolayısıyla önce sersemleştirir, birkaç dinlemeden sonra ise kilitlenmenize neden olur.
(bkz: kalın ayak bilekli kızlar)başlığındaki entrylerden yola çıkarak tanımlarsak; kalın ayak bilekli olursa, başlıkta sıralanmış tüm o sıfatların etkisiz kalacağı kızlardır*.
nature boy yorumu üstüne yoktur. kızının sesi de en az kendisininki kadar güzeldir. ikisi de kulakların pasını silmek için bire birdir. kızı için: (bkz: nathalie cole)
seven kişinin, sevdiğinin aklına karpuz kabuğu sokması, ardından da, aldığı işbu cevap ile, sevdiceğin hakikaten de eşek olduğu*** gerçeğiyle yüzleşmesi durumudur. aşığın, cevabı duyduğu an itibariyle hissettiklerinin eşekli deyimi için: (bkz: eşekten düşmüşe dönmek)
"bugün neler yazmış acep?" diyerek bir heves detaylarını arattığım, ardından sol frame de beliren ' bulunan başlıklar: 0 başlık ve bişey yok! ' yazılarıyla afalladığım, gidişi suskun olmasına rağmen döneceğine pek ihtimal vermediğim, suskun gidişlerden sonra muhteşem dönüşler yapma peşinde olmadığını düşündüğüm, sadece ve sadece entryleri ile kendini önemli kılmış * eski yazar. yapmasaydı iyiydi...
3 temmuz 2005 parkorman dream theater konserinde, mozart ın türk marşını çalarak türk dream theater severlere hınzır bir jest yaparak zaten mest olmuş topluluğu daha da coşturmuş kişilik.
dinlediğim ilk dream theater parçası. şarkı bittiği an, dream theater bağımlısı olacağımın resmi idi. aynı zamanda insanı, "kevin moore dream theater ile yolları ayırmasaymış nasıl olurmuş acaba?" diye düşündüren parçadır. bir diğeri için (bkz: space dye vest)
dream theater ın en iyi albümlerinden biri olan images&words albümünün müthiş kapanış parçası. myung ın, sessiz atın çiftesi yaman olur sözünü kafamıza dank ettirdiği parça olması münasebetiyle de ayrıca özellik kazanmıştır. feyz alınması gereken sözleri vardır; the way your heart beats makes all the difference in learning to live...
fransız yazardır. annesi tarafından doğar doğmaz terk edilen genet, kaldığı yetimhaneden 10 yaşında kaçarak sokaklarda yaşamaya başladı. avrupa' nın çeşitli ülkelerini dolaştı ve buralarda yaşamaya devam ettiği süre zarfında hırsızlık yapmaya devam etti. fransa' da hırsızlık suçundan onuncu kez yargılanması sebebiyle müebbet hapse mahkum edildi. hapishanede yazdığı ilk romanı yayınlandıktan sonra andré gide, jean cocteau ve jean-paul sartre gibi ünlü yazarların dikkatini çekti ve bu yazarların cumhurbaşkanına verdikleri dilekçe sayesinde cezası affedildi.
genet kendi deyimiyle 'korkak, hain, hırsız ve eşcinseldir.'
türkçeye çevirilmiş eserleri:
roman:
- çiçeklerin meryem anası (notre-dame des fleurs) 1944
- gülün mucizesi (miracle de la rose) 1946
- cenaze töreni (pompes funebres) 1947
- hırsızın günlüğü (journal du voleur) 1948
medeni halinden dolayı bizleri alışık olmadığımız kavramlar ve yaşam tarzıyla tanıştırmış, nazendeliği sebebiyle başta sinirimi bozmuş olmasına rağmen artık sadece anaçlığımı uyandıran, hem iyi hem kötü gün dostu, renkli kişilikli arkadaşımdır. şahsının yanında annesi de çok yakın arkadaşımdır. ve hatta dün akşam annesini de kapıp bana ev gezmesine gelmiş, yalnızlığımı bozmuş, beni mutlu etmiş kişidir. ufukta bir umut kırıntıcığı dahi göremediğimiz şu kötü günlerde birbirimize dayanacak bir omuz olmamızdan mütevellit, bok gibi olan ruh halime rağmen günlerimin neşeli geçmesini sağlayan üç güzel arkadaşımdan nişanlı olanıdır. temennim bu hayat pahalılığında kayıp nişanlı olmamasıdır.*