eageans
404 (örnek şahsiyet)
dördüncü nesil yazar 1 takipçi 21.30 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bahar gelme ustume

    1.
  1. bir can dündar yazısı.
    bahar,yalvarırım çek git işine!..
    salam üstüme çiçeklerini, aklımı çelme!..
    her sabah çimenlerin çiğden ürpererek uyanıyor bahçemde;sonra güneşle oynaşıp tütsülenmiş gibi buğulanıyor.
    ne zaman sokağa çıksam badem ağaçları salkım saçak çiçek...
    kavaklar kıpır kıpır, ıslık ıslığa meltem...
    kırda dayanılmaz bir kekik kokusu, toprakta türlü çeşit börtü böcek...
    yapma bunu bana bahar,
    böyle üstüme gelme!...

    zaten damarlarımda zor zaptediyorum kanımı...
    çoktan cemreler düşmüş beynime, yüreğime...
    kalbimin buzları erimiş.
    göğüs kafesimde ne idüğü belirsiz bir kıpırtıyla geziyorum nicedir...
    bir de sen çıldırtma beni...
    krizdeyim ben...tembelliğin sırası değil,uyamam sana...
    al git serçelerini sabahlarımdan, çağlalarına, kokularına hakim ol.
    meltemlerine söyle, deli gibi ıslık çalıp sokağa çağırmasınlar beni...
    bulutların üşüşmesin başıma...
    girme kanıma benim...
    yoldan çıkarma!...

    sen ki en cilvelisisin mevsimlerin,
    afrodizyakların en etkilisi,
    sevdanın suç ortağısın.
    kıyma bana!...
    biliyorum çünkü, yine kandırıp yeşillendireceksin aşka; gövdemi azdırıp sonra birden çekip gideceksin.
    tam kanım kaynamışken sana, toplayıp allarını morlarını, beni bir kuraklığın ortasında terkedeceksin...
    o iple çektiğim ışığın, dayanılmaz olacak o zaman...
    ne o delişmen sabahlar kalacak ne günaha çağıran çapkın eteklerin uçuştuğu günbatımları...
    tembel kuşların şakımaktan bitap, ebruli çiçeklerin kokmaktan...
    buselerin nemi kuruyacak çöl rüzgaarlarında...
    yeşerttiğin çiçekler, yürekler solacak; damar damar çatlayacak ruhumuz...
    hayat, bir ezik otlar diyarına dönüşecek yeniden...yüreğim viraneye...
    her bahar sarhoşluğu gibi, geçecek bu sonuncusu da...
    ebedi bahar, bir başka bahara kalacak.

    iyisi mi, hiç azdırma ruhumu bahar...
    iş açma başıma...
    git işine!
    yoldan çıkarma beni!...
    can dündar.
    2 ...
  2. ne coktular ne kadar cocuktular

    1.
  3. tayfun talipoğlu şiiri.

    ne çoktular ne kadar çocuktular

    hiç göze gelmediler
    gözdesi de olmadılar kimsenin
    kimse farkına varmadı yalansız gözlerinin
    göz oldu mu yüreklerinin
    hiç anlamadılar
    oysa ne çoktular ne kadar çocuktular.

    çözülemedi bakışlarındaki tarifsiz sevdalar
    kim dedi sevgimi
    büyüyünceye kadar cevapsızdılar
    oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

    sarıydılar ya da soluk benizli
    çoğunlukla karaya yakın bir esmer
    ve onlar genellikle burularını hiç silmezler
    derin iç çekişleri bundandır
    dünyanın kahrından değil
    çünkü umurlarında değil
    onların farkında olmayanlar
    oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

    onlar çok ve çocuklar
    büyüyecek adam olacaklar
    önceleri öğretmen, ebe
    sonra doktor olmak isteyecekler
    bildiklerinden değil
    en yakınlarında onları gördüler
    hep onlar olmak istediler
    çalınmış geleceklerinden habersiz
    yarım yamalak düşlerde eridiler
    oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

    o güzelim yürekleri
    delikanlılık edebiyatıyla körelttiler
    okumanın erdeminden
    insan gibi yaşamanın bilimden geçtiğinden
    haberleri olsun istemediler
    ne kadar parlarsa parlasın
    hep suskun kaldı o gözler
    oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

    ahmed arif'ten bu yana
    yolunu gözleyenlerin adı değişti
    hepsi o kadar
    kuşpalazı,boğmaca,karaçiçek, sıtma
    belki azaldı ama
    yeni nedenleriyle yürek enfaktı
    kanser filan hala kapıda
    çaresizlik dağlar aşırmakta
    yer yurt terk edildi
    gurbet artık sıla
    çalansa bildik değil başka bir hava
    kırıldılar farkında olmasanız da
    oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

    onlar çok ve çocuklar
    gözlerinden dillerine dökülürse
    bir gün sorular
    sürdürebilecek miyiz aynı yalanı
    yoksa yine susturacak mıyız onları
    küçüldü dünya
    çoğu gitti azı kaldı
    geçici demişlerdi körlüğümüze
    biraz fazla uzadı
    oysa ne çoktular ne kadar çocuktular

    onlar çok ve çocuklar
    sessiz de kalsalar bizi bağışlamayacaklar
    mazeretlerimize inanmayacaklar
    yaşamımızda görünmedikleri her karenin
    hesabını soracaklar
    hazırlıklı olmak gerek
    çünkü onlar şimdi
    çok ve çocuklar.

    tayfun talipoğlu.
    1 ...
  4. yasami ertelemeyin

    1.
  5. şiir gibi bir can dündar yazısı.

    yaşamı ertelemeyin

    ben en güzel eşyalarımı kendim için, hiç bekletmeden kullanırım. siz de öyle yapın. çünkü yarın hayatta olmayabiliriz. ya da sevdiğinizi söyleyeceğiniz kimse olmayabilir. hani gardrobunuzda küflenen o en sevdiğiniz elbiseniz var ya, o çok güzel gün için beklettiğiniz, giymelere kıyamadığınız o alımlı tuvalet, o cakalı takım, o göz alıcı kazak... bugün giyin onu!...beklediğiniz o güzel gün hiç gelmeyebilir çünkü...
    değerli misafirleriniz için sakladığınız çay takımlarınızı çıkartın dolaptan; en yakınlarınızla için çayınızı; kimseniz yoksa kendiniz çıkarın hoş bir takımdan çay yudumlamanın keyfini...
    haydi açın nicedir kapalı duran misafir odanızın kapısını. yıpranır diye korktuğunuz koltuklara serilin gönlünüzce. çalın, çalmak için önemli! bir konuk beklediğiniz eski plakları bu gece...
    çalmaya vesile beklerken salondaki büfede yıllandırdığınız şarabı geciktirmeden açın ve kana kana için. sakladığınıza değecek biri hiç gelmeyebilir; sizden değerlisi bulunamayabilir.
    çimlerle buluşmak için düzgün havayı, kırda öpüşmek için doğru sevdayı beklemeyin. hep ertelediğiniz pikniğin günü bugün..."haftaya giderim" dediklerinizi ziyarete gidin acilen. haftaya orada olmayabilirler. babanızın elini öpecekseniz, oğlunuzu lunaparka götürecekseniz, aşkınızı ilan edecekseniz;...şimdi yapın!
    ve, ne olur, söylemek için özel bir an beklediğiniz o sihirli sözcükleri hemen söyleyin sevdiğinize. söylemeye niyetlendiğinizde çok geç olabilir. daha kaç bahar olacak ki hayatınızda?
    yaşamı ertelemeyin, belediğiniz "o gün" işte "bugün!"

    can dündar.
    1 ...
  6. temmuza karsi

    1.
  7. bir türkan ildeniz şiiri.

    temmuza karşı

    acının ağzından öpüyorsun yine
    yine cehennem yürek
    yine hüzne gönüllü devriye.

    turaçlar amansız iklimde kanat açmadı ama
    ağaçlar zamansız açtı çiçek
    kar vurdu birden, pusudaymış fırtına
    ardından bir yağmur, bir yağmur ki
    yağmur değil sank, kezzap...
    heba oldu onca heves, onca emek,
    onca kitap.

    söylemeye gerek yok zaten herkes farkında.

    ey nice cendereden süzülen direnç
    hangi acı denenmediki bizde
    kitap yakılan yıldan,
    insan yakılan yıla vardık
    katliam katladık, çağ atladık.

    gel de içlenme.

    bu şiir bir büyük vah- temmuza karşı
    ağustos kapısı nerde, nereye çıkar bu çarşı
    nereye çıkar bu çarşı
    ki...
    hem kalabalık, hem karanlık.

    tehlikeden geçiyoruz-belli etme-ilerle.

    türkan ildeniz.
    1 ...
  8. icip icip sozlugun icine

    1.
  9. gulecek halimiz mi kaldi

    1.
  10. 17.06.2008 tarihinde radikal gazetesindeki hakkı devrim'in köşe yazısı.

    siyasi partiler arası kavgaya alışığız. o kadar ki, kazara kavga bilmeyen bir parti olsa ona oy vermeyeceğiz. partiler, siyasi eleştirileri ve projeleri dile getiren kuruluşlardır.ama görevleri, daha doğrusu onlardan beklenen bundan ibaret değil. futbol gibi partilerden de beklediğimiz bir şey var:toplumsal şiddet ihtiyacımızı kurallar içinde kalarak, etrafa bulaştırmadan karşılamaları.
    görevlerinin bu son işlevden ibaret olduğunu sanmak, bizim siyasetçilerimize mahsus büyük yanlışlardan biridir, ama benim niyetim bugün burda siyaseti konuşmak değil.
    mevcut ve faal partilerimiz arasında yüksek dozda bir kavgada söz konusu değil zaten. tehlikeli olan, siyaset dışı kalması gereken kurumlarımızın da, aralarında cingar çıkarmayı maarifet sanacak bir anlayış ve alışkanlığa sürüklenmiş olması.
    parlamento ile yargı, yargı ile ordu, ordu ile siyasi partiler,siyasi partiler ile üniversiteler/basın yayın/iş dünyası/tarikat ve cemaatler... bir hal ki, ellerine kasten yanlış adresler verilmiş ziyaretçilerin ev arayışını alaya alan bir pandomim seyreder gibiyiz. bir temsil ki, oyuncuları hallerinden memnun.
    biz perişan!
    1 ...
  11. serce ile gocmen kusun hikayesi

    1.
  12. serçe ile göçmen kuşun aşkını anlatan hikaye.

    ihanetin adı göçmen bir kuşa verilmiş,
    sadakatin adı ise bir serçeye

    göçmen kuş bütün bir bahar ve yaz boyunca
    küçük köyün üstünde uçmuş serçeyle beraber.

    küçük sinekleri, kurtları yemişler,
    kış yağmurlarıyla şaha kalkmış, derelerden su içmişler.

    masmavi gökyüzünde dans etmişler,
    çiçek açan ağaçlara konup,papatya tarlalarında gezmişler...

    birbirlerine söz vermiş kuşlar;
    ayrılmayacağız diye.

    ama kış gelmiş,
    göçmen kuş adına yakışanı yapmaya kararlıymış.

    serçe ise her zamanki gibi sadık
    ama sevgide yabana atılmaz bir gerçek

    ayrılık acı, ihanet kötüymüş serçe için,
    yaşamaksa önemliymiş göçmen için.

    o, baharların tatlı eğlencesiymiş sadece
    gel demiş serçeye benle beraber.

    başka bir bahara uçalım.
    serçe ise burda bekleyelim demiş yeni baharı.

    ama kış acımasızdır demiş göçmen,
    yaşayamayız burda açkalır, üşürüz.

    serçe hayır demiş korunuruz kötülüklerinden kışın beraber
    göçmen inanmamış serçeye hayır demiş gidelim.

    serçe için gitmek nasıl bir ihanetse yaşadığı yere,
    kalmakta aynı şekilde ihanetmiş sevgiliye.

    ve karar vermiş sevgiyi seçmiş,
    uçacakmış yeni bir bahara...

    göçmen ve serçe çıkmışlar yola,
    ama serçe zayıfmış,onun kanatları uzun uçuşlar için değil.

    dayanamayacakmış uzun yola,
    oysa göçmenin kanatları güçlüymüş.

    çünkü o hep kaçarmış kışlardan.
    hep gidermiş zorluklarından kışın yeni baharlara.

    bir fırtına yaklaşıyormuş.
    göçmen hızlı gidiyormuş fırtınadan,yakalanmayacakmış.

    ama serçe iyice zayıf kalmış,yavaşlamaya başlamış.
    göçmene duralım demiş,biraz dinlenelim.

    göçmen itiraz etmiş,
    fırtına demiş ,ölürüz.

    serçe çok fırtına görmüş,kurtuluruz demiş.
    ama göçmen yürü demiş serçeye birazdan okyanusa varacağız.

    serçe sevgisine uymuş ve peşinden son bir gayretle gitmiş göçmenin
    birazdan okyanusa varmışlar.

    kurtuluşuymuş bu büyük deniz
    göçmen için çok iyi bilirmiş buraları.

    ama serçe ilk kez görüyormuş
    ve sanki gökyüzünden daha büyükmüş bu yeni mavi.

    serçe artık dayanamıyormuş,
    son bir sevgi sesiyle sesiyle seslenmiş göçmene.

    artık gidemiyoru...göçmen serçeye bakmış,
    bakmış ve devam etmiş...

    okyanus çok büyükmüş,
    serçe ise çok küçük.

    serçenin sevgiside çok büyükmüş
    ama göçmen çok küçük...

    mavi sularında okyanusun bir minik sadakat...
    yeni bir baharın koynunda koca bir ihanet...

    ahmet ünal çam.
    1 ...
  13. mustafa nusret suman

    1.
  14. 1905 yılında selanik'te doğdu. güzel sanatlar akademisini bitirdikten sonra münih'te resim, paris'te heykel öğrenimi yaptı. 1943'te akademide asistan, 1969'da profesör oldu. portre ve anıt heykelciliğinde pek çok eser verdi. 20'ye yakın anıt çalışmasının çoğunda atatürk'ü konu edindi.
    eserleri:
    tokat(1935),muğla(1937),mustafa kemal paşa(1939),kırıkkale(1942),balıkesir(1959),çorlu(1960),karacabey ve çarşamba(1961),sivas adapazarı ve ankara fen fakültesi(1964),bingöl(1965)sinop ve gaziantep(1967) atatürk anıtları.
    0 ...
  15. altın tapınak

    2.
  16. wudang dağının ana tepesinde bulunan "altın tapınak" çin'de koruma altına alınan bronzdan yapılmış ve altın kaplamalı en büyük tapınaktır. yüksekliği 5 metre, genişliği 4 metredir. bu tapınakta bronzdan yapılmış, altın kaplama 10 ton ağırlığında "taoizmin tanrısı zhenwu" heykeli vardır. resmi kayıtlara göre 20ton bronz, 300kilo altın ile beijing'de yapılıp wudanğ dağına taşınmıştır. çok iyi bir iletkenden yapıldığı için sıkça yıldırım düşmektedir. fakat bu tapınağa zarar vermemekte , aksine daha da parlamasına neden olmaktadır. bu , mucizevi bir durumdur.
    1 ...
  17. denizasiri ulkeler

    1.
  18. varabilmek için okyanusları aşmak gereken ülkeler.
    0 ...
  19. mitolojide zeytin agaci

    1.
  20. eski yunan mitolojisinde m.ö. 17. yüzyılda kurulan bugünkü atina ile ilgili bir anlatım vardır. tanrıların babası zeus yeni kurulacak olan şehre isim koymak için tanrılar meclisini toplar.bu şehre en değerli hediyeyi getiren tanrının ismini bu şehre vereceğini söyler.deniz tanrısı poseidon denizden savaşta çok işe yarayacağına inandığı
    bir at çıkarır.
    bilim tanrısı athene aşıladığı bir yabani zeytin ağacını şehre getirir ve armağan eder. bu ağaç meyve verecek, insanlarda bunu yiyecek. bu meyveden çıkarılan yağ karanlık geceleri aydınlatacak, aynı zamanda yemeklik yağ olarak mutfakların baş tacı olacaktır. bu ağaç yarışı kazanarak akropolise dikilir, şehre ise bilim tanrısı athene'nin adı verilir.eski yunanda zeytin ağacı kutsal olup salonları süslerdi. zeytin ağacını kesen veyea zarar veren mahkeme önüne çıkarılır ve ölüme mahkum edilirdi.
    2 ...
  21. kizilderili duasi

    ?.
  22. yaprağa ve taşa kazıdığın sırlar için ellerim seni şükürle kavrasın, kulağım senin sözüne dikkat kesilsin. halkıma öğrettiklerini anlayacak, her yaprağa ve her taşa kazıdığın sırları kavrayacak bilgelik ver bana.
    0 ...
  23. on kızılderili yasası

    ?.
  24. kızılderililerin uyduğu on kural

    -büyük ruh'la, evrenin kutsal sırlarına yakın ol.
    -yeryüzündeki tüm insanlara saygı göster.
    -gereken her durumda iyilik ve yardımda bulun.
    -yaşadığın sürece daima dürüst ve doğru ol.
    -yüreğinle inandığın, doğru bildiğin şeyi yap.
    -aklına ve bedenine iyi bak,sağlıklı kal.
    -yeryüzündeki bütün varlıklara iyi davran.
    -bütün yapıklarının sorumluluğunu taşı.
    -her zaman daima iyi şeyler yapmaya çalış.
    -birlikte tüm insanların yararı için çalış.

    ......ve unutma ki, dünya insanlara değil, insanlar dünyaya aittir.
    2 ...
  25. çayın hikayesi

    ?.
  26. uzun yıllar önce budist bir rahip nirvanaya ulaşmak için bir ibadete başlamış. ibadeti oruç gbi ama yemek orucu değil bu uyku orucuymuş.
    rahip 3 ay boyunca uyumayacak ve nirvanaya ulaşacakmış.
    ilk 2 ay geçmiş rahip hala çok iyiymiş. son ay başlamış rahip yavaş yavaş yorulmuş. en son hafta gelmiş çatmış. rahip gözlerini zorla açık tutabiliyormuş.tam 90.cı gün gözkapaklarının ağırlığına dayanamamış. ne yapacağını düşünmüş ve karar vermiş gözkapaklarını koparıp atmış. ve böylece orucunu tamamlamış.
    rahip nirvanaya vardı mı bilinmiyor. ama gözkapaklarını attığı yerde bir bitki filizlenmiş.
    biz bu bitkiye "çay" diyoruz. o günden sonra bu bitkiyi kaynatıp içenlerin uykusu gelmezmiş.

    kaynak:eski hikayeler.
    5 ...
  27. yalniz ay issiz

    ?.
  28. faruk emre özünlü'nün bir şiiri.
    yalnız ay ıssız

    köşelerde gölgelerden sözcükler
    işte;
    karabasanlar karşısında
    bir garip don kişot.

    bütün dönüşler gibi eksik
    yaşam
    uygun düşer
    zamanda bırakılan boşluklara.

    yaralarımızda ıssızlıklar taşıyoruz
    dokunulacak kadar
    yakın olsak birşeylere
    ağlayacağız.

    gölgeler iyi de ay ışığı olazsa
    gece her dönüşünde kusuyor bizi.
    1 ...
  29. izlandalikeni

    ?.
  30. izlanda yosunu da denilmektedir. dağlarda ve ormanlardaki kayalar üzerinde bulunur.zeytin yeşili renginde, dantel gibi tırtıllı parçalar halindedir.yazın toplanıp kurutulur.müshil ilacı yapmakta kullanılır. şeker hastaları için ekmek yapmakta da kullanılmaktadır.
    1 ...
  31. fare kulağı

    1.
  32. "güveyotu" adıylada anılır. çuhaçiçeğigillerden; tohumları kuş yemi olarak kullanılan bitkidir. beyazımsı erguvan çiçekleri vardır.hoş kokuludur. yaz aylarında küçük demetler halinde toplanıp kurutulur.
    iştah açar, nezleye iyi gelir. diş ağrısını keser.
    3 ...
  33. kizilderilinin doga anlayisi

    ?.
  34. "biliyorsunuz, dağlar her zaman taş binalardan daha güzeldir. şehirde yaşamak, yapay bir varoluştur. orada bir çok insan , ayaklarının altında gerçek toprağı hiç hissedemiyor, saksıdakiler dışında bitkilerin büyüyüşünü göremiyor ya da caddelerin ışıklarından gecelerin yıldızlarla süslenen büyüleyici gökyüzünü görebilecek kadar uzaklaşamıyor. insanlar yüce ruh'un yarattığı sahnelerden uzakta yaşadığında, onon kanunlarınıda kolayca unutuyorlar.
    biz her şeyin yaratıcısı ve yöneticisi olan yüce ruh'la iyi geçiniyorduk. siz beyazlar bizim vahşi olduğumuzu sandınız. bizim dostlarımızı anlamadınız, anlamaya çalışmadınız.biz güneşe, aya ya da rüzgara övgü düzerken, siz bizim putlara taptığımızı söylediniz.hiç anlamadan, yalnızca bizim tapınma şeklimiz sizinkinden farklı diye, bizi kayıp ruhlar olarak nitelediniz.
    biz yüce ruh'un eserlerini her şeyde görürdük, güneşte, ayda, ağaçlarda, rüzgarda ve dağlarda. bazen bunlar aracılığıyla ona yaklaşırdık. bu çok mu kötüydü? bence biz yüce varlığa, bize putperest diyen beyazların çoğundan daha güçlü bir imanla, gerçek bir inançla bağlıyız.doğaya ve doğanın yöneticisine yakın yaşayan kızılderililer karanlıkta değildir.
    ağaçları konuştuğunu bilir miydiniz? evet, konuşurlar. birbirleriyle konuşurlar, kulak verirseniz sizinlede konuşacaklardır. asıl sorun beyazların dinlememesidir. kızılderilileri dinlemeyi hiç bir zaman öğrenemediler, bu yüzden doğadaki başka sesleri dinleyeceklerini hiç sanmıyorum. oysa ben ağaçlardan çok şey öğrendim, bazen hava, bazen hayvanlar, bazen de yüce ruh hakkında.
    tatanga mani(yürüyen boğa)
    kaynak:mini dev türkiye'nin alternetif medyası
    başucu yazıları
    0 ...
  35. deniz saci

    1.
  36. deniz kayalarında bulunur. kuru iken saç gibi ince, esmer,birbirine geçmiş liflerdir. deniz bitkileri gibi kokar. tadı tuzludur.
    bağırsak solucanlarını düşürür.
    1 ...
  37. seni yatacak kadar cok sevmiyorum

    1.
  38. tensel uyumu olmayan çiftlerin arasında geçecek bir konuşma.
    0 ...
  39. yagmurun is cikisi bastirmasi

    1.
  40. kesinlikle iliklerine kadar ıslanacağın durumdur. evde seni bekleyen ve içini ısıtacak çay hazırlayacak biri varsa çok hoşta olabilir.
    0 ...
  41. calgel jel

    1.
  42. topik analjezik ve antiseptik etkilidir.dişeti ağrılarının giderilmesinde endikedir.diş çıkarma ağrıları ile gingiva stomatitise bağlı rahatsızlıkların giderilmesinde kullanılır.
    diş çıkarma ağrılarında az bir miktar jel temiz bir parmağa sürülerek bebeğin dişetleri yavaşça ovulur.
    preparat 3 aydan büyük bebekler için uygulanır. aşırı duyarlılık reaksiyonu görüldüğünde tedaviye ara verilmelidir.
    1 ...
  43. umut kus tuyudur simdi

    ?.
  44. umut kuş tüyüdür şimdi

    bir savaş; kızıla boyandı dağlar
    insanlığın hüznü karıncalarda
    bir alemdar bayrağı düşürüyor elinden
    bir başkası alıyor, davranıyor yel gibi
    bir adam iki bomba çekiyor gözlerinden
    bozguna uğratıyor metalik gölgeleri

    yık asker, kalbinin duvarlarını
    asıl o cephedir seni öldüren
    yık, bir kapı açılsın aydınlığa yeniden
    ve yeniden hesabı görülsün karanlığın
    umut kuş tüyüdür şimdi
    uçuşuyor aykırı bacalarda.

    nurullah genç
    2 ...
  45. savas ve aclar

    1.
  46. hasan izzettin dinamo'un romanı. avaşta dövüşen askerlerin geride kalan çoluk çocuğunun, savaş ağaları tarafından sömürülüşünü, onların açlık ve sefaletini; kendi yaşamından yola çıkarak anlatıyor.basım yılı 1968.
    0 ...
  47. diyet tat efervesan tablet

    ?.
  48. kalorisiz tatlandırıcıdır. diyabetli hastalarda ve düşük kalori diyeti yapanlarda suni tatlandırıcı olarak kullanılır.maksimum günlük doz 40 mg'dır.
    1 ...
  49. pasteur hdcv rabies aşı

    1.
  50. kuduz aşısı. kuduzla temastan sonra veya temastan önce koroyucu olarak kullanılır.
    kuduzla temastansonra hemen aşılamaya başlanmalıdır. ısırılma günü 0. gün olarak alınır.tedavi amacıyla 0., 3., 7., 14. ve 30. günlerde birer doz aşı uygulanır.uygulamalar im veya bazı özel hallerde sk gerçekleştirilir.
    0 ...
  51. nac efervesan tablet

    1.
  52. mukolitik etkilidir. soğuk alğınlığı ve üşüme sonucu oluşan balgamın atılması, azaltılması, esperektorasyonunkolaylaştırılması gereken durumlar, bronkopulmoner hastalıklar ve bronşiyal sekresiyon bozulluklarının tedavisinde kullanılır.ayrıca doktorlar tarafından sigara kullananların günde bir tablet kullanması önerilmektedir.
    0 ...
  53. turkan ildeniz

    1.
  54. 7 ocak 1938 de düzce de doğdu. istanbul kandilli kız lisesinden sonra istanbul üniversitesi hukuk fakültesine girdi fakat yarım bıraktı. istanbul büyükşehir belediyesinde 20 yıl memurluk yaptı.
    romantik ve başkaldırıcı kadın kimliğiyle şiirler yazdı. şiirleri çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlandı. iki şiir kitabı yayınlandı.
    taşra kızının deliceleri 1966
    havva çıkmazı 1967

    taşra kızının deliceleri

    gözlerim seni görünce güzel
    saçlarım senin için uzun
    tenim seninle sıcak böyle

    sakınmalar gereksiz bunu yeni anladım
    kırıp dikenli telleri geldim yanına
    dört tarafımda elle tutulan karanlıktı bilirsin
    raylarca uzuyordu yalnızlığım
    körkandil kısır anlayışlara
    bir kinim vardı, zamanın eritemiyeceği
    bir sancım vardı öylesine belirgin
    yokluğun özlü çıbandı sanki
    duramadım.

    duramadım dayanılmaz isteklere
    bütün bağlardan kurtulup bir an
    gözlerinin büyüsüne geldim
    ellerinin ateşine
    yak beni

    sen uykusun vazgeçilmiyorsun
    seni kendim kadar seviyorum
    günlerden bir gün duysam acısını
    beni ilk öpenin sen olmasını istiyorum
    beni ilk öpenin sen olmasını.
    0 ...
  55. yürüdüğüm yolda bir çukur var

    1.
  56. portia nelson'un bazı bölgelerin bizi oyalayarak aynı davranışları defalarca yaptırdığını anlattığı şiir kitabı.
    1. bölüm
    yolda yürüyorum
    kaldırımda çok derin bir çukur var
    düşüyorum
    kayboldum...çaresizim...
    bu benim hatam değil.
    dışarı çıkmak için yolumu bulmak çok zamanımı alıyor.
    2. bölüm
    aynı yolda yürüyorum
    kaldırımda çok derin bir çukur var
    sanırım onu görmüyorum
    yine düşüyorum
    aynı yerde olduğuma inanamıyorum
    ama bu benim hatam değil
    dışarı çıkabilmek yine çok zamanımı alıyor.
    3. bölüm
    aynı yoldan yürüyorum
    kaldırımda çok derin bir çukur var
    orada olduğunu görüyorum
    yinede düşüyorum...bu bir alışkanlık...
    gözlerim açık
    nerede olduğumu biliyorum
    bu benim hatam
    hemen dışarı çıkıyorum.
    4. bölüm
    aynı yoldan yürüyorum
    kaldırımda derin bir çukur var
    etrafından yürüyorum
    5. bölüm
    başka bir yoldan yürüyorum.
    1 ...
  57. hemşire köpek balığı

    ?.
  58. anavatanı batı atlantik, doğu atlantik ve doğu pasifik olan hemşire köpekbalığının uzunluğu 300cm, yaşadığı derinlik 12m'dir.hemşire köpekbalıkları şekilleri ayırt etmeyi ve yiyecek elde etmek için belirli davranışlarda bulunmayı öğrenebilirler.
    2 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük