FAcebook'a üye olun. hesabınıza girdiğinizde ekranın sağ tarafında seda sayan size açıklıyo nasıl kilo verileceğini. kesmedi mi? sayfayı yenileyin. başka bir reklam çıkıyo. tarım bakanlığından onaylı lahana suyu iç falan diyo. yapın, zayıflamazsanız gelin.
Bir arkadaş geneleve gitmiştir. Tabi gitmeden önce tatktikler falan almış tecrübeli arkadaşlarından.. kadına iltifat et, daha şehvetli olur vesaire.
Girer odaya, kadının yüzüne bakar ve bombayı patlatır.
-Sen bu dünyada gördüğüm en güzel orospusun.
Kadın kapı dışarı ettiydi salağı.
Edit: bunu niye eksiliyorsun bre kafir. ben mi dedim kadına or.spu diye.
malzemeler:
1 adet erkek (ama eşşek gözlü olacak)
1 adet mp3 çalarlı cep telefonu (kulaklık yok)
1 adet jilet
1 adet sivri burunlu ayakkabı
1 adet medeniyet nasibi almamış kişilik
1 adet tespih
1 adet sokak
1 tümen karı-kız (erkeğin ağzıyla)
1 adet araba
şimdi birleştirelim..
sivri burunlu ayakkabılarının tabanını yere vura vura sokakta yürürken, elindeki cep telefonundan son ses arabesk müzik dinleyen (kulaklık yok) halk kahramanı abuzittin karşı cinsten üstün olduğunu düşünerek yolun karşı tarafından gelen kızları kesip ağzındaki jileti diliyle çeviriyordu.. elindeki tespihi kalp hizasına kaldırıp bu alemin delikanlısı benim uleynnn bakışı attı kızlara ve yolun karşısına geçip kızları ortasından yarmaya karar verdi fakat bu bakış son bakışı ve son yarış denemesi oldu.. neden mi? çünkü kızların ortasından geçmek için yolu bölerken arkadan gelen arabanın altında kalarak hayata gözlerini yumdu.. yazık oldu o eşşek gözlere.. oysa ki abuzittin evlenip, karısına ayaklarını yıkatacaktı, çoluk çocuk doğurtup, onları sokaklarda çalıştırarak evde alem yapacaktı cep telefonundan müzik dinleyerek.. olsun yine de üstün olduğunu biliyordu abuzittin karıdan kızdan.. onu farklı kılan şeyler vardı hayatta.. hangi karı-kız onun yaptığını yapabilirdi ki? hangi karı-kız sokakta son ses arabesk dinleyip, erkekleri kesebilirdi.. işte onu karı-kızdan farklı kılan buydu..
mekanın cennet olsun abuzittin.. we love you! her zaman kalbimizdesin..
eğer sigara içyorsan boku yediğinin göstergesi midir? evet, kesinlikle göstergesidir.. ben bunu bilir bunu söylerim.. sigarayı bıraktırmaya çalışan biri dırdır eder başınızda habire. lan bi sittr git de diyemezsin.. bırakamazsın da! ortada kalırsın be sözlük.. ulan biri buna çare bulsun artık..
ulan hayat ne kadar boş be! sex-shop'da porno film izlerken ölüyorsun..
düşünsenize bunun türkiye'de olduğunu.. ulan türkiye'deki bi sex-shopta ölmek, hemi de porno izlerken.. hemen ardından baban da kederden, üzüntüden gelir yanına.. düşüncesi bile kötü.. öldükten sonra arkandan ne derler?
- pis deyyus! iyi olmuş gebermiş gitmiş..
- kanka adamdaki şansa bak be! boşalamadan ölmüş garibim.. hehuhueha
siz siz olun gitmeyin öyle sex-shoplara mex shoplara.. alın cd'nizi, takın bilgisayarınıza.. paşa paşa, yayıla yayıla izleyin..
he diyeceksiniz kondomu vb. şeyleri nerden alacağız.. "bim" marketlerini öneriyorum.. hem cebe de uygun..
not: iş bu entryde gizli reklam uygulaması vardır..
lüks bir yaşamı hiçbir zaman arzulamadığını bselirten lanthe fullagar, "üniversitede her öğrenci gibi ben de sıradan bir öğrencilik hayatı yaşamak istiyorum. ferrari veya rollers yerine ford ka arabam olacak. milyonerler gibi yaşamak istemiyorum. ekmekle kuru fasulye en sevdiğim yemek onlardan vazgeçmem" diye konuştu.
olaya bak lan! elin ingilizi en sevdiğim yemek ekmekle kuru fasülye demiş.. nasıl olur mnakoyim bu? şaşırtıcı gerçekten, şoke oldum vallahi! daha fazla yazamayacağım..
Cennet yurdumun cennet memleketi çanakkalede öğrenci olmak ne zor imiş meğer..
Bu tezimi kiralık ev ararken ortaya atmıştım, şimdi anlatacaklarımla güçlendireceğim..
benimle beraber üç arkadaşım daha ev bulamadığımız için üniversiteye bir hafta geç başladık.. Ev bulamama sebebimiz de ev olmadığından değil dostlar, erkek öğrenciye ev olmadığından.. hani erkek öğrenciler, ev sahiplerini beceriyor ya, ondan ev vermiyolar erkek öğrenciye.. neyse sinirleniyorum bu konu açılınca, kapatalım..
Otobüsten indiğim gibi bavulumu yazıhaneye bırakıp direkt okula gittim.. acayip yorgunum ama böyle..
Sınıfa girdiğim gibi bütün bakışlar üzerime toplandı.. erkeklerin gözlerinde "hayırdır bilader, ne bakıyon?" bakışları, kızlarınkinde ise "hayvana bak, öküz gibi bana bakıyor" bakışı vardı.. salaklık bende ama; zaten bi hafta geç gelmişin sınıfa, bir de sınıfın kapısından içeriye bir adım atıp sınıftakileri baştan aşağı süzüyorsun.. lan sınıfta masa, sıra yok mu? git ilk önce otur, ondan sonra ne istiyorsan onu yap.. ben kapıda abartısız iki üç dakika durup sınıftakileri kesmişim abura koyim.. sonra aklıma gelmiş gidip sıraya oturmak.. sıraya oturduğumda da kızları kesmeye devam ettim.. bi yandan ev arkdaşlarımla girdiğim "eve kız getiren ilk kişi olmak" adlı iddia konusunu düşünüp, bu kızlardan iş çıkar mı lan sorusu.. öbür yandan, acaba cool bakışlarla etrafı süzmek ne kadar etkili olur abura koyim sorunsalı zihnimi meşgul ederken sınıfa bi adam geldi.. sınıfa kendini tanıttı ve yoklama kağıdını verdi en öndeki kıza.. ulan sınıfta kimse konuşmuyor, uykum geldi.. kafamı sıraya koydum.. zaten memleketten gelmenin verdiği yorgunlukla içim geçmiş amnyskym.. gözlerimi bi açtım önümde oturan kız kolumdan dürtüp duruyo.. gözlerine baktım kızın.. "yoklama kağıdını imzalayacaksın salak" der gibi bi bakış attı ve kağıdı önüme koydu.. sınıfa girerken dağılan karizmam, artık iyice tükenmişti.. kendime güvenim bitmişti ulan..
anyway, hocaya gidip kağıdı verdim ve hoca kağıda bakıp "aykut kim aranızda?" sorusunu yöneltmesin mi? ahh dedim aykut sıçtın şimdi.. kısık bi sesle benim diyebildim.. özgüven diye bişey kalmadı ki amnskym.. bi bana baktı, bi kağıda baktı adam ve ikinci soruyu yöneltti:
- aykut, çocukluğun nasıl geçti?
ulan ben ne demek istediğini düşünürken daha açıklamaya yaptı.
- yani demek istediğim rahat bi ortamda mı büyüdün yoksa baskı mı gördün?
cevap veremiyordum, psikolojimin am.na koymuştu adam.. sınıftan kaçmak ve bi daha geri gelmemek istiyordum.. yine kısık bir sesle "rahat bi ortamda" diyebildim ancak.. tabi inandırıcı olmamıştı.. emin misin dedi.. kafa salladım karşılık olarak.. "sevindim senin adına" diyip sustu ve yerine oturdu.. bütün sınıfın bakışlarını üzerimde hissediyordum lan.. oysaki ben en arkaya oturup yavaşi yavaş kaynaşacaktım sınıftakilerle.. ama şimdi rahat bi ortamda büyüdüğümü anlatmam gerek ilk olarak..
Not: vallaha rahat bi ortamda büyüdüm.
II. Not: yemin bile ederim bak...
Ekmek arabası çarpsın ki rahat bi ortamda büyüdüm..
Hayır Berberler ve Kuaförler Odası'ndan bahsetmiyorum. benim bahsettiğim gizli bir örgüt.
dunyayi kurtaramayan adam'ın saçlarının anasını belleme operasyonunu sürdürüyorlar ben bildim bileli de..
anlama kıtlığı olan ne kadar insan varsa dünyada hepsi berber olmuş kardeşim.. ciddi diyorum bak.. saçı nasıl kesmesi gerekeceklerini 3-5 cümleyle kesip atmam.. uzun uzun anlatırım fakat; anlamıyorlar abi anlamıyorlar!
ama bugünden sonra öğredim ki "nasıl keseceğiz?" sorusuna içinde "kısa" kelimesi geçen bir cümleyle cevap vermeyeceksiniz a dostlar..
kurduğunuz cümle "kısa olmasın" bile olsa o yavşak berber sadece "kısa" olarak algılıyor.. ve o andan itibaren kendince kurduğu şekli vermeye başlıyor saça..
saça bi dalıyor ki sormayın.. kurban mı kesiyorsun ulan? kesiyor, kesiyor, kesiyor.. diyorum benim saç zaten çok uzundu normal tabi bu kadar kesmesi.. ama sadece kendimi avutuyorum biliyorum.. bi de susmak bilmiyor gaz verip duruyor .bne.. süper oldu falan diye. bak şurayı şöyle alırsak çok yakışır sana diyor.. tamam amk diyorum siktin saçı bari tam sik.. yavşak herif ikide bir de koluma sürttürüp duruyor dalgayı.. bu ibnelerin böyle fantazileri de var yani..
ideallerimden vazgeçtim lan.. öğretmen olacaktım ama siktir ettim.. berber olup kendi saçımı kendim keseceğim bundan sonra.. müşteriye sürtüp fantezi yapacam..
yahu bi insan hep aynı muavine mi denk gelir? o firmanın otobüsüne ne aman binsem aynı muavinle karşılaşıyorum.. ahbap olduk adamla artık.. allah kahretsin ki ahbap olduk.. bi insan bu kadar mı yavşak olur.. hep beni mi bulur böyle insanlar bilmiyorum..
eğer çanakkale - iskeleden biniyorsanız o arabaya dikkat diyorum.. yanınızdaki koltuğun boş olmamasına dikkat edin özellikle.. yoksa pat diye oturuyo gelip ve başlıyo seviyesiz ve bi o kadar yavşakça muhabbetlere..
aslı "kaç dakka kaldı lan?" aslında.. ilkokulda derslerin rahat bi on dakikasını bu soruyu sorarak veya öğretmenin soruyu duyması üzerine, fırça yiyerek geçirdim..
+ kaç dk var lan
- ne blim amk 3-5 falan
# olum dka sıkıldın mı?
+ örtmenim şey..
# sus beni takip et!
zaten hep isyan etmişimdir dersler 45 dakika tenefüs niye 10 dakika diye ama dinlemiyo amk m.e.b'i..
kaç defa mailler attım.. kontörüm yok diye ödemeli attım.. açmıyor .bneler.. "aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor. lütfen daha sonra tekrar deneyin"..
bir de "bu kaç dakka kaldı lan?" artık hastalık oldu bende..
ortaokuldan beri sora sora üniversiteye geldik, kazık kadar adam olduk hala soruyorumm kaç dakika kaldı diyee.. yahu üniversitede de sorulur mu? ilkokul mu orası?
+ kaç dakka kaldı lan?
- kime göre neye göre abi?
+ sokayım sana! ben eve gidiyorum..
bazıları artık "saat" kelimesi geçen cümlelere direk x dakika kaldı diyordu..
+ fenasi saat kaç?
- 12 dakika var
+ olm saat kaç diye sordum alla alla!
ne günlerdi o günler.. hey gidi hey! akşam oldu hüzünlendim yine..
Ne kadar kötü birşey bu aşka karşılık alamamak.. Hele ki on yaşında ki bi çocuğun tam da duygusal gelişme döneminde bunu yaşaması gerçekten yıkıcı bi durum olsa gerek. Neyse hikayeye başlayalım artık.. Yaz tatili için bi kampa gidilmiştir.. Tabi bir sürü güzel kız var.. içlerinden bi tanesi sana o kadar güzel gelir ki anlatamam, görmen lazım... Yıldırım aşkı diyorlar buna sanırsam.. Bi şekilde muhabbeti kurmuşsundur.. Tabi kızın haberi yok bu aşktan, senden 4 yaş büyük. Sana kardeşiymişsin gibi yaklaşıyor.. Senin için içini yese de söyleyemiyorsun tabi.. Neyse gidiyor kız. MSN adresini alıyorsun giderken..
Hatta sırf kızın fotoğraflarına bakmak için 10 yaşında facebook üyeliği alıyorsun yanlış bilgilerle.. Yüzüne söyleyemediğin duygularını facebook vasıtasıyla mesaj atarık söylüyorsun ve şöyle bir mesaj geliyor.. "Yakup sapıksın."
Ardından msn konuşmaları dahil oluyor muhabbetinize. Sen "gönlümün tahtsız sultanı, meleğim" vs hitaplar ettikçe sapık, serseri gibi laflar işitiyorsun, yıkılıyorsun tabi.. başlıyorsun ağlamaya.. Hıçkıra hıçkıra.. Sen iltifatlar ettikçe hakaretler işitiyorsun ve facebook arkadaş listesinden siliniyorsun ilk önce.. msn'de "hayvansın" iletisi geliyor son olarak ve engelleniyorsun.. Ne kadar kötü birşey on yaşında aşık olup da aşkına karşılık alamamak. Ahh ahh.. akşam oldu hüzünlendim yine..
Not: o çocuk ben değilim.. Yanımda hala ağlayan kuzenim kendisi.. kızın fotoğraflarına bakıyor hala ve ağlıyor.. Kafam şişti amk..
