"kalan umutlarımdan birini seçip hepsini hepsini hep kaybettim"
beş'in insanın içini acıtması için yalnız, umutsuz, depresyonda olmasına gerek yok. melodisiyle, birol namoğlu'nun yavaş yavaş sesiyle sizi derin bir hüzne boğuyor şarkı. hayatına bakıp ağlamaya başlıyor insan, parmak hesabı yapıyor, kalan saatlerinde ne kadar mutlu olabilir onu hesaplıyor, ne kadar mutlu edebilir...
elindekileri kaybetmekten korkar, şarkıyı gerçekten sabah beşte söyleyecek kadar acı çekmekten korkar hale geliyor.
Mutlu, umutlu ve huzurlu bir insanı bile beş buçuk dakikada tüm gün mutsuzluğu düşünmeye itmek gripinin başarısı.
sen beni benim seni sevdiğimden daha çok seviyosundur. insanın içini acıtır, sanki sevdicek her an gidicekmiş gibi hissettirir... hayır oradadır, çok seviyodur ama kırar yine de...
daha rahat kopya çekebilecek olan haylaz öğrencidir, zira öğretmen masasının önü kapalıdır, üstelik sınavı bitirip çıkan "inek" öğrenciler sınav kağıtlarını önünüze bırakmaktadır, size sadece öğretmen arkası dönük sınıfı kontrol ederken yavaşça kaldırıp bakmak kalır. **
babamın önerdiği, sıkıldıkça ruh halime göre kişisel bir radyomun olmasını sağlayan, bilmediğim ama beğeneceğim grup ve şarkılarla beni tanıştıran güzel site.
gossip girl'in 3. sezonunda olivia rolüyle kadroya dahil olan oyuncu/şarkıcı. ayrıca new moon castında varolmaması üzerine azmetmiş, dizide vampir filmleriyle ünlenen bir aktrisi oynamaktadır.
sıkıntıdan izlemeye başlayıp başından kalkamamam sonucu iş yerindeki herkesin diline düşmeme sebep olan anime. ayrıca kesinlikle japonca ve anime olarak izlenmeli, zira o filmdeki light olmaz olsun. *
--spoiler--
herkes favorisini yazmış, elbette "l" çok karizmatik, farklı ***** ve zeki olsa da benim favori karakterim defterden vazgeçtikten sonraki lighttır. sonuçta o halde hem nazik, hem zehir gibi hem de sürekli kendinden şüphe duyuyor kira olabilir miyim diye. "l"in beynini kullandığın sürece ne kadar tatlı yesen de kilo almazsın sözü hayat felsefem olmuştur. Elime bir death note geçse kira'lığa soyunabilecek kadar kira felsefesini benimsediğim ancak misa'ya davranışları yüzünden kira light'ı asla affetmeyeceğim, sanki karakterler gerçekte yaşıyormuş gibi hissettiren animedir.
bu akşam tesadüfen keşfettiğim, muhteşem bir sese sahip, okuduğum kadarıyla albüm çalışmaları ve catafalque solistliğinin yanı sıra dublaj ve seslendirme de yapmakta olan insan. muhteşem...
*sertab erener'in "lal" albümündeki çizgiye dönüş yaptığı şarkıdır. insanı alıp götürür, dinlemekten bıkılmaz... keşke hep böyle şarkılar yapsa, sesini elektronik tınılarla bozup bizi üzmese...
edith piaf'ın son kocası Theo Sarapo'yla düet halinde söylediği keyifli şarkı... Soru kısımlarını theo söyler, edith de ona aşkı anlatır. Ayrıca bu şarkıdan esinlenerek Louis Clichy tarafından yapılmış çok hoş bir kısa çizgi film de mevcuttur, şu adresten ulaşılabilir; http://www.youtube.com/watch?v=hofM3K3xzmU
aşk açıklanmaz,
öyle bir şeydir.
kimse bilmez nereden gelir
bir anda alır götürür sizi
ben, duydum ki
aşk acıtıyormuş
aşk ağlatıyormuş
neye yarar ki sevmek?
aşk neye mi yarar?
bizi mutlu etmeye
gözlerimizde yaşlarla
üzgün ve muhteşemdir o
ama çoğunlukla denir ki,
aşk hayal kırıklıymış
iki kişiden biri
hiç mutlu olamazmış
ama kaybettiğinde bile
o tanıdığın aşk
ağzında bal tadı bırakır
aşk sonsuzdur!
bunların hepsi çok sevimli
ama hepsi bittiğinde
size sadece
büyük bir ızdırap kalır
şu anda sana
parçalarmış gibi gelen her şey
yarın senin için
mutlu bir hatıra olacaktır.
yani eğer doğru anladıysam
aşk olmasa hayatında
onun mutlulukları, acıları
boşuna mı yaşamış oluruz?
elbette bak bana
her seferinde inanıyorum
ve hep inanacağım
buna yarar aşk
ama sen, sen sonuncusun
ama sen, sen ilksin
senden önce hiç bir şey yoktu
seninle ben çok iyiyim
seni istiyordum ben
sana ihtiyacım vardı
sensin hep seveceğim
aşk buna yarar işte.
hem misafirliğin sıkıcı ortamını çekmemek hem de tüm nimetlerinden faydalanmanın en muhteşem yoludur. yalnız çok pis alışkanlık yapar, eğer her seferinde gelmezse insanda inceden bir depresyon başlangıcı görülebilir.
istanbul'u seyrediyorum, gözlerim faltaşı;
Önce bir miktar çember sakallıyla, muhtelif magandalar görülüyor
Aniden korkunç biçimde artıyor sayıları
Sokaklarda, resmi dairelerde ve hemen her yerde
Cami çıkışlarında, üniversite önlerinde
Sıkmabaşların hiç dinmeyen isterik çığlıkları
istanbul'u seyrediyorum, gözlerim faltaşı.
istanbul'u seyrediyorum, gözlerim faltaşı;
Ne idüğü belirsiz çok adam, akıyor devamlı
Dağlardan, zirvelerden, sürü sürü, öbek öbek
Denizi kirletiyor, sintineler boşalırken
Bir zontanın suya soktuğu ayakları
istanbul'u seyrediyorum, gözlerim faltaşı.
istanbul'u seyrediyorum, gözlerim faltaşı;
Gaspcıların kol gezdiği Kapalıçarşı
Uğul, uğul Sultanbeyli, devletin giremediği Armutlu
Köktendincilerle dolu avlular, meydanlar
Tekbir naraları duyuluyor her yandan
Bahar ortasında lağım, mevsim yaz ise çöp kokuları
istanbul'u seyrediyorum, gözlerim faltaşı.
istanbul'u seyrediyorum, gözlerim faltaşı;
Aklımda, gelecek daha beter günlerin korkusu
Metruk binalarla giderek yalnızlaşan bir sokak
Bütün daireleri doldurmuş, tinercilerle ayaktakımı işgalinde
istanbul'u seyrediyorum, gözlerim faltaşı.
istanbul'u seyrediyorum, gözlerim faltaşı;
Telefonlu kırolar yürüyor cadde ortasından
Terbiyesizce laf atmalar, küfürler, kin dolu bakışlar
Bir şey atıyor içlerinden biri, gizlice yere
Az önce aşırıp boşaltdığı, bir emeklinin cüzdanı olmalı
istanbul'u seyrediyorum, gözlerim faltaşı.
istanbul'u seyrediyorum, gözlerim faltaşı;
Gerçek istanbullular çırpınıyor evlerinde
Sular akacak mı, elektrik kesilecek mi bilmiyorum
Sokak gene kazılıp, öyle bırakılacak mı bilmiyorum
Yıldızlar, hatta ay bile görünmüyor biçimsiz yükseklikler arkasından
Bu kirli havayı solumaktan boğuluyorum
istanbul'u seyrediyorum.
Kısaca biyografisi;
Bakü'de ev hanımı bir annenin ve tekstilci bir babanın 12 çocuğundan biri olarak dünyaya gelen Telman ismailov, Azerbaycan Halk Ekonomi Enstitüsü'nü bitirdi. Askerliğini tamamladıktan sonra Moskova'daki Plehanov Akademisi'nde de eğitim gören ismailov, henüz üniversite birinci sınıf öğrencisiyken ticarete atıldı.
1982 yılında Moskova'ya taşınarak Ticaret Bakanlığı'nda ekonomist olarak çalışmaya başlayan geleceğin milyarderleri, 1988 yılında 'Ticari Hayır Firması' adlı ilk şirketini kurdu. ismailov, 1989 yılında ise adını çocuklarının isimlerinin ilk harflerinden (Alik, Sarman, Telman) alan AST şirketinin temelini attı.
Sık sık şatafatlı eğlenceleriyle gündeme gelen Azeri asıllı Rus oligark Telman ismailov, AST Şirketler Grubu bünyesindeki 31 şirketi idare ediyor. Tekstilden matbaaya, kuyumculuktan inşaata kadar bir çok alanda yatırımları bulunan AST Şirketler Grubu'nun yıllık gelirinin 2 milyar dolar civarında olduğu belirtiliyor. ismailov, Vedomosti gazetesindeki söyleşisinde önümüzdeki yıl grubun yüzde 10-15 hisselerini Londra'da satmaya hazırlandıklarının da haberini veriyor.
Ünlü milyarderin en büyük tutkusu ise sahibi olduğu dev saat koleksiyonu. Zengin işadamı 2 bine yakın saati olduğunu söylüyor.
açılışta Telman ismailov'un 5 yaşındaki torununun girişteki kırmızı halıda Monica Belluci ile el ele yürüdüğü oteldir. Oda fiyatları 400 eurodan başlamaktadır. Otel adını Telman ismailov'un babası Mardan ismailov'dan almaktadır.