12. yılına özel % 50 indirimli eğitim paketleriyle alanıyla ilgili kendini geliştirmek isteyenlere fırsatlar sunan eğitim merkezi. ayriyetten orada autocad öğrenmek için eğitime başlamış bir makine mühendisliği öğrencisi olarak söyleyebilirim ki bir çok kurstan çok daha iyi. %50 indirimli eğitim paketleri;
1- inşaat plus
2- mimar plus
3- makine plus
4- harita plus
5- tasarım plus
6- elektrik plus
7- sistem & network uzm.
8- yazılım & veri tabanı uzm.
9- cisco network uzm.
10- muhasebe uzm
11- grafik & web tasarım uzm.
12- 3d animasyon uzm
bir süredir müdavimi olduğum galata kulesinin hemen bitişiğindeki süper jazz bar. çarşamba, cuma ve cumartesi canlı müziği, leziz yemekleri, dekorasyonu, ve mekanın sahibi dr. ziya çelebiler'in misafirperverliği ile galatada kesinlikle yeni bir renk. bir süredir gece-gündüz takılıyorum ve mekan benim için artık ikinci bir ev. mekandaki herkes birbiriyle dost gibi, sıcak bir havası var. göz atmak isteyenler için;
ramiz dayı: yeğen gel otur kucağıma sana bi kaç özlü söz söyliyim.
ezel: yok daha neler le'bron falan. naaptın dayııı andropoza girdin de hormonlar yönelim mi değiştirdi?? aaa çok şaşırdım bak şimdi! babamdan beklerdim ama senden asla!!!
cengiz abazoğlu'nun klibinde arz-ı endam ettiği nefis aşkın nur yengi şarkısı. şarkı çıkalı on yıl geçmiştir, hala dinlenir, hoş bir tat bırakmaya da devam eder yüreklerde.
yaptığı buzzzz gibi esprilerle ortamı soğutmada klima görevi görebilen, lakin yardımsever olan istanbul üniversitesi makina mühendisliği bölümünde öğretim görevlisi.
yıldız tilbe'nin el adamı'yla beraber yaptığı en güzel şey. türk pop tarihinin tartışmasız ilk onundadır bu şarkı bana göre. böyle birşey yapılmadı, yapılamaz da. zira şarkıyı yapan kişi bile on yıldır müzikal açıdan gerilemekten başka birşey yapamamıştır.
tarkan'ın unut beni'yle birlikte en güzel şarkısı. bu tür şarkılar yapabiliyoken gözümde gerçek bir stardı. kendisi şu an eskiden star olan bir şarkıcı.
freud'u psikanalizin babası yapan eserlerindendir. psikanaliz meraklılarının kesinlikle okuması gerekir. kitapta cinsel bastırmaların insanların yaşamlarının üzerindeki etkileri anlatılır. kitapta cinsel sapkınlıklar, içe tıkma sonucu oluşan nevrotik bozukluklar, eşcinsellik, çocuk cinselliği gibi konular ele alınır.
serdar ortaç'ın bilsem ki ile beraber yaptığı, yapabildiği iki güzel şarkıdan biridir. bu şarkıyı ilk dinlediğimde bu adam çok büyük işler yapacak, parayı da vuracak demiştim. ikinci öngörümde yanılmamışım.
hukuk son sınıf arkadaşımız olan ve ekşi'de de yazan ilhan arkadaşımızın bursların iptali ile ilgili açtığı dava sonucu belediyenin gerekçe olarak ''burs benim vermem vermem zorla mı'' tarzı bir cevap sunmasıdır. belediye anayasa mahkemesinin bursların verilmesini direk iptal etmediğini kabul etmiştir. burslar kyk tarafından dolaylı olarak da verilebilirdi ama insiyatif söz konusu olmuştur ve ibb bu insiyatifi oy uğruna kendi lehine çevirmiştir.
ibb'nin bu cevabı sunması olayı ilk başından beri takip eden beni ve pekçok arkadaşımızı şaşırtmadı. çünkü;
karar daha resmi gazetede yayınlanmadan, yani resmi geçerliliği yokken, ibb bursları vermeye devam edebilirdi. kocaeli ve izmir belediyelerinin yaptığı gibi... izmir ve kocaeli gibi belediyeler karar resmi gazatede yayınlanana kadar; yani 10 mart'a kadar bursları verdiler.
peki ibb neden mi bursları vermedi? tabi ki kirli siyasi rant oyunlarını oynamak için. daha bursların iptali konusu ilk gündeme geldiğinde yana yakıla aramıştım belediyeyi, burslar kesilecek mi diye sordum yetkililer de bana ''rahat olun resmi gazatede yayınlanana kadar bursları alacaksınız'' demişti.
sonra ne mi oldu. aradan 10 gün geçti bankaya gittim, para yoktu. yine aradım bu seferki cevap ''burslarınızı chp kesti, o yüzden bu sene burs murs yok'' oldu. e resmi gazate falandı nooldu?? 10 gün önce vericez diyodunuz en az dört ay nooldu? birden aklınıza bu süper plan mı geldi übermenschler!!!!
neyse arkadaşlar ilhan arkadaşımızın açtığı dava gibi, benim ve daha birçok gencin emeği boşa çıktı. bu bursları geri alabilmek için yapmadığımız şey kalmadı, ama artık hiçbir önemi yok, çünkü burası muz cumhuriyeti, demokrasi falan hak getire.
çağdaşlık trt şeş gibi bölücü kanallları açıp ab'ye yalakalık yapmaya çalışmak değildir. hakkını arayan gençlere yardım yolu açmak, tarafsız yargıya sahip olmaktır. vicdansız belediye başkanlarının gençleri kirli siyasi emellerine alet etmesine seyirci kalmamaktır. yazıklar olsun!!! *
cher'in 2001 yılında çıkardığı living proof albümünün çok sağlam elektronik altyapıya sahip lokomotif şarkısı. zannımca cher'in en büyük hitlerindendir.
[Nakarat]
The music's no good without you baby,
the music's no good at all,
The music's no good without you baby,
come back to me.
Everyone was watching,
you were the freakiest thing on show,
dazzel the crystal ball,
they all loved to watch it glow,
you were the center of attention,
the eye of the storm,
a whirlwind from outer space,
like a twister on the scene,
[Nakarat]
mesmerize them when we danced,
cause you sparkle next to me,
we'll sit along the razor's edge,
but you crazy to be free,
I, I agonize till you come back,
and we dance that close again,
i miss you boy, i really do,
comeback to me,
comeback to me,
cause my world stopped spinning,
nothing i can do,
so i pray that a DJ lifts my heart
takımda kötü olan sadece o değildi, maçın cenabeti yapmayalım delimizi. evet penaltı pozisyonu gerçekten çok trajikomikti. hatta ben pozisyona önce baya bi güldüm, sonra volkan tutamadı, gol oldu falan sonra ciddileştim. ibrahim üzülmez zaten dengesiz bi arkadaşımız bizi yine şaşırtmadı, en azından hırslıydı bi işe yaramadı tabi ki o ayrı. lakin hakan balta gibi ruhsuz, korkak, kazmaların kazması guiza'ya bile asist yaptıran bir adam da vardı. nihat gibi bütün pozisyonları bozuk para gibi harcayan egoistler de vardı.
en önemlisi man of the match arda'yı sanki maçı garantilemişiz gibi oyundan çıkaran narsistik kişilik bozukluğu olan bir teknik direktör de vardı. onun egoları yine inmemiştir normal seviyeye o ayrı.
evet bugün maç vardı yenildik, üzgünüz falan da bu kadarı da fazla. yazar olarak girdim bişeyler okuyayım dedim; ama sol frame'in üçte ikisinin maçla ilgili başlıklardan oluştuğunu gördüm.
futbol heyecanlıdır anlarım ama burayı da fotomaç formuna sokmayalım arkadaşlar.
edit: fb'liyim. yenildik derken türk takımıdır sonuçta diye ''biz'' kullandım. fanatizmi saplantılı bir değer hale getiren bünyeler anlayamaz.
istanbul üniversitesi makine mühendisliği konstrüksiyon ana bilim dalı başkanıdır. sempatik hocamızdır. iowa state üniversity'de yüksek lisans ve doktora yapmıştır. i.ü.'de doçent olmuştur. cool ve sempatiktir. derste halay çekseniz sallamaz. zehir gibidir, çok saygı duyduğum bir hocadır. akışkanlar mekaniği gibi bir dersi verirken elinde derse dair bir not defteri bile görülmemiştir. herşey beynindedir.
hocayı göt edebilecek ortam, zeka, piçlik ve bilumum değerlere sahip olsanız bile susup önünüze bakmanız gereken durumdur. hoca size yüklenirken sınıftaki o iğrenç sessizliğin oluşması, havanın soğuması vs durumlar güzel değildir ama ''köprüyü geçene kadar'' olayını aklınızda bulundurmanız gerekir. kendimden biliyorum hocayla takışmak yolun sonunda pek kar getirmiyor.
Amerikan katolik kilisesinin, din adamlarının cinsel tacizlerini tazmin amacıyla geçen sene 436 milyon dolar ödediği bildirilmiş efendim. ruhban sınıfının cinsel ilişki yasakları hem çoluk çocuğa, hem de kilise paralarına büyük zarar veriyor anlaşılan. haberin devamı için;
flash tv'de bir zamanlar yayınlanan acı umut'un bir bölümüne konu olmuştur bu feryat. adam iktidar'ını kaybettiği için karısı tarafından terk edilmiştir *. geçen diyaloglar türk tv tarihine adını altın harflerle yazdıracak cinsten, extremlikte tavan yapmış bir olaydır.
adamına, adamın arkasına göre muamele yapması bu nedenlerden biridir. mesela kamera arkasında ibrahim tatlises'in ekranlar önünde yaptığı saçma, psikotik, abuk hareketleri bir kere bile eleştirememiş olması; üstüne üslük kendisinden ucuz türkücülerin yaptığı gibi imparator diye bahsetmesi en süzel örnektir. iqsu sınırlı insanlarla uğraşmak kolay tabi, onlarla taşak geçince hem zeki görünüp ergen kızları etkiler, kitlesine kitle katar hem de karizma yapar. programında ibrahim tatlises'in gerçek kimliğiyle bir kaç cümle söylemek ise yürek, cesaret ister.
hepsinin yanında bu kadar popüler olmayı meydanın boş olmasına borçludur. sözlüklerde sayfalarca hakkında entry girilmesinin nedeni; tvde showu olan 2 showmanden biri olması ve beyaz'a göre daha entel gözükmesidir. beyazıt öztürk'den daha entel olmak da bir insan için çok da zor birşey değildir. bunu bir kaç kez beyaz show izleyen herkes anlar.
kısacası mr. bayülgen, programının kamera arkası bölümünde mankenleri rezil etmeye dayalı popülist yaklaşımı ve kimilerine göre marjinal, aykırı tavırlarıyla tv dünyasında kendine köklü bir yer edinmiştir. ayriyetten eleştirdiği, yerden yere vurduğu kavramların bayrakçılarıyla da para söz konusu ise çalışmaktan hiç rahatsızlık duymayacak bir şahıstır. tutmayan gülben ergen'in show'u buna örnektir. kısacası bazı çevrelerin çok şişirdiği, kendisinin de buna inanıp kendini fazla abartan sade vatandaş'dır okan bayülgen.
enrique'nin yıllardır o kadar güzel şarkı ve klip yapmasına karşın; her defasında gördüğümüz o ağlak yüzü, hüzünle bakmaya çalışan gözleri ve kalkık kaşları küçük emrah'la aralarındaki en büyük benzerlikleridir. az önce izlediğim yeni klibinde aynı ifadeyi yine gördüm ve bana serbest çağrışım yoluyla küçük emrah'ı hatırlattı.küçük emrah'ın ağlak yüz ifadesinin nedenini anlarım. kime çektiği her filmde ''emrah koş ananı sikiyolar yine'' dense o da aynı surat ifadesiyle dolaşır. ama enrique'nin ifadesi tamamen anlamsız. ne acı gördün de yerleşti o ifade yüzüne?? her klibinde farklı topmodellerin üstünden gir altından çık, bi dünya parayı götür sonra da, kendim ağlıyorum yetmez senin de ağlamanı seviyorum de...
(bkz: love to see you cry)
aşk-ı memnu dizisindeki oyunculuk performansıyla bizden tam not alan kıvanç tatlıtuğ'un; arap dünyasında çok sevilmesi nedeniyle reuters ajansı tarafından arap dünyasının brad pitt'i şeklinde adlandırılması olayıdır. ayriyetten orada yayınlanan gümüş gibi diziler sayesinde türkiye'ye gelen arap turist sayısında da büyük artış olmuş.
verdiği hiçbir dersten geçememiş olmama rağmen çok sevdiğim, değerli bir hocam. artık bir öğretim görevlisi değil kendisi maalesef. ekonomik şartları daha iyi olduğu için özel sektörde çalışmaya başlamıştır. yokluğu istanbul üniversitesi makine mühendisliği için büyük bir kayıp olmuştur.
yokluğunda çok kitap okudum aradım neredesin nerede??? diye söyledik hep birlikte arkasından ama giden gitti işte...
sartre'ye göre insan, evrende kendi varlığını yaratan tek varlıktır. insan insanlığını kendisi yapar. değerlerini kendisi yaratır. yolunu kendisi seçer. insan kendi kendini ne yapıyorsa odur.insan ne ise o değildir; ne olmuşsa odur.
zevkler tartışılır mı bilmem, bana göre herşey göreceli o da ayrı bir konu, kimseyi yargılamam, ayriyetten banane; ama benim ismail yk ve benzeri yaratıkları dinleyen insanla konuşacak birşeyim olamaz. bunu da cool görünmek, ya da yapay entelcilikten yapmıyorum kesinlikle. bozuk türkçesi, öpücem, yicem, sevişicem şeklinde berbat şarkı sözleri ve de küçük emrah'vari almancı klipleri. bu adamın ülkemizde bu kadar tutulmasının nedeni; recep ivedik'in sinema tarihimizin en fazla gişe yapan filmi olma nedeniyle aynı.
(bkz: sad but true)
mütevazı olması bilgeyi cahilden ayıran farkların en başında gelenidir.sokrates gibi aşmış bir filozof bile ''tek bildiğim hiçbirşey bilmediğimdir'' diyorsa; etrafta 2 tane felsefe,biyoloji kitabı okuduktan sonra entel havalarına girip, sadece kendi bildiklerinin doğru olduğunu sananlara tek yapmamız gereken kıçımızla gülmektir.
''insanlar başaklara benzer içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.'' montaigne