Öncelikle belirtmek isterim bu bir troll başlığı değildir. geçen gün ofise gelen türbanlı bir hanım arkadaşımız sayesinde bu aydınlanmayı yaşadım ve paradoksu buldum. adını henüz koymadım ama anonim olmasında benden yana bir sıkıntı bulunmamaktadır. öncelikle bilmeyenler için (bkz: paradoks)
malum ülkemizde türbanlı kız kardeşlerimiz üniversitede türban özgürlüğünden sonra iş hayatında da önleri açıldı. ve türbanlı kızlarımız ülkenin gidişatından memnun. çünkü kendilerine başörtüsü özgürlüğü sağlayan iktidar halen başta. ama sizin de bildiğiniz gibi çoğu sektörde ( banka vb ) türbanlı kızlarımız görüşmeye bile çağrılmadan eleniyor. ve bu kolay kolay değişecek bir şey değil. yani başörtülü bacılarımız okusa bile iş bulamıyor ve bundan dolayı sinirliler. istiyorlar ki başımızdaki hükümet daha çok başımızda kalsın ve sistemimiz daha dini bir yapıya bürünsün ki türbanlı bacılarımızın önleri daha da açılsın. ancak burada paradoksumuz devreye giriyor. din ile yönetilen toplumlarda ( iran, arabistan gibi ) kadınların özgürlüğü artmak yerine azalıyor. çalışmayı geçin araba kullanmak bile yasak olabiliyor. yani türbanlı kardeşler için şu anki veya istedikleri sistemde , yani ikisinde de iş bulmak zor. ve bu konuda yapılacak şeyi hepimiz biliyoruz ama söyleyemiyoruz. hepinizin paradoksu anladığından eminim.
ama yine de anlamayan arkadaşlar için şöyle özetleyeyim. düşünün bir ülke var. bu ülkenin başbakanı abisi cumhurbaşkanının emriyle seçimde diyor ki ; başkanlık sistemi gelsin. cumhurbaşbakanı başkan olsun. başbakan da kaybolup gitsin. yani seçimi kazanırsa başkanlık gelecek ve başbakan diye birşey kalmayacak. yani kendini yerinden edecek. ya da seçimi kaybedip abisinin gözünden düşecek. ve yerini yine kaybedecek. ve bu durumda koşulsuz çaresizlik ve paradoks arasındaki benzerlik de ortaya çıkıyor.
özetle : iş bulmak artık çok zor.
şu aralar kadıköydeki en iğrenç durumdur. belki diğer semtlerde illerde de vardır ama onlardan haberim yok. hatta bu durum benim yarın karakola gitmeme sebebiyet verdi. yarın karakola gidip akıl danışıcam. çünkü artık gaspçı gibi her gün durduruyorlar ve benim gibi insanlar sorun yaşamamak için bu parayı vermek zorunda. ki bu pislik herifler eminimki gayet iyi kazanıyor. ve biz para verdikçe bir yere gitmeyecekler. büyük olasılıkla karakoldan da bana sövecekler ama en azından bir dert anlatmak lazım.
başlık sığmadı. tam olarak : kendinize özel arkadaşım hoşgeldin programı yapma rehberi
bazı arkadaşlar daha okumadan şu tepkileri vereceklerdir :
- sen kimsin bu programa laf atıyorsun?
- o adam koskoca tolga çevik. vizontelede oynadı orada burada oynadı falan filan
- daha iyisini yap izleyelim
merak etmeyin hepsine cevabım var. öncelikle tolga çevik bence iyi bir aktördür ama kötü bir komedyendir. hatta komedyen bile değildir. bu adamın yeri filmlerde oyunculuk. yaptığı program tamamen bazı çevrelerce pohpohlanıyor. program taa komedi dükkan' ından beri aynı. hiç bir yeni espri yok. bu adamın güldürme tarzı :
-cinsel içerikli şeyleri yanlış anlama
-arkadan gelen kızdan korkma
-yönetmenin orta açması sonucu laf sokmak
-piyaniste laf giydirmek
-yönetmenin komutlarını yanlış anlar gibi yapmak
yani tamamı bu 5 madde üzerine kurulu. senaryo yok falan deniyor ama babalar gibi senaryo var. eminim o senaryoyu ayrıca yazan bir ekip var. ama nasıl oluyorsa millet her hafta bu aynı şeylere gülüyor. bana kalırsa amatör olarak başlamış çok güzel hareketler bunlar ve güldür güldür şov bu programdan çok çok daha kaliteli ve komik.
neyse efendim rehbere gelirsek :
1- yönetmen diye bir adam buluyoruz. bize kağıttaki yazılı şeyleri okuyacak
2- senaryoyu yazacak ekip buluyoruz. ki bu ekiplerden istemediğiniz kadar var
3- ve son olarak siz de bu senaryoyu okuyup sahneye çıkıyorsunuz. ve yukarıda yazdığım 5 maddeden birini uygulayarak bir gecede 100.000 kazanıyorsunuz. artık siz de çok komiksiniz tebrikler
youtube' daki kanalında 10 numara 5 yıldız bedava sketch- up videoları var. sketchup öğrenmek isteyen herkesin kolayca anlayabileceği ve ulaşabileceği kaynak. ayrıca dersleri gayet açık anlatımlı ve bütün detay ve kısayolları içeriyor. kendisine ne kadar teşekkür etsem az sayesinde çok şey öğrendik.
kişisel yorumum : istinye park kanyon gibi lüks mağaza barındıran avm' lerden biri anadolu yakasına açılmış oldu. girişi gayet güzel. mimarisi güzel. çatısı cam olduğu için gökyüzünü görebilirsiniz. koridorları gayet geniş. ama yemek katında bir yerde aşırı daralıyor. yemek katı bu yüzden sıkıntılı. ayrıca yeterince asansör olmaması gözlerden kaçmıyor. hayırlı olsun ama uzunçayır acıbadem trafiğini daha yoğun bir hale getireceği açık.
aslında yazacağım volkan demirel maç sonu çarpıcı olmayan açıklamaları olacaktı ama uzun geldi. artık bu adamı sevsek de sevmesek de açıklamaları bizi bıktırmıştır. çünkü her maç sonucunda sonuç değişmeksizin volkan hep aynı cümleleri kuruyor.
bu cümlelerin ana teması hep fenerbahçenin üzerinde oyunlar olduğu falan filan. arkadaş tamam 1 olur 2 olur adam lazio' yu yeniyor hala oyun var üstümüzde diyor. ne oyunmuş arkadaş
türkiyeden olmayan bir sevgiliniz olmasıdır . iyi ve kötü yanları vardır.
mesela " who is your daddy " sorusunu sorabilir cevabını alabilrsiniz.
also abartıp " say my name" lere bile girebilirsiniz.
türkiye' de hem sosyal medyada hem gazetelerde dergilerde her dakika haberinin çıkması olayıdır.
henüz hiçbir bölümünü izlemedim. hiçbir şey de kaçırdığımı sanmıyorum. bu kadar abartıldığına ve bu kadar sevildiğine göre kesin kalitesiz bir yapımdır. önceki örnekleri için;
(bkz: recep ivedik)
(bkz: akasya durağı)
(bkz: çocuklar duymasın)
malum bizim ülkenin iq seviyesi belli. nabza göre şerbet veren parayı götürmekte. o yüzden yapımcılarını tebrik etmek gerek.
atatürk' ü ve eserlerini belli sayılarda entry girerek anan sözlük yazarları. evet efendim sadece uludağ' a özgü değil şu an nerdeyse tüm sözlüklerde bu maraton var. ayrıca bu kişiler twitter ve facebook gibi sitelerde de hep kemalist şeyler paylaşırlar. ama masasından kalkıp evden çıkınca futbol- magazin gazetesi okuyan kişilerdir. tahmin ettiğiniz gibi çoğu da işe yaramazdır.
evet efendim bu başlıkta adeta bir günlük gibi doshiba adlı yazarın - yani benim- hayat hikayemi okuyacaksınız. bu hayat hikayesinin yazılışının asıl nedeni zar adam olma çabam ve sevdamdır. anlatılacaklar tamamen gerçektir. günlerimin tamamını değil sadece zarın karar verme zamanlarını ve sonuçlarını yazacağım. hikaye çok eskilerden değil 09. 05. 12 den başlayacaktır. hergün olaylara göre güncellenektir. ayrıca bunu neden yaptığımı merak edenlere (bkz: zar adam) kitabını okumasını tavsiye ederim.
şu aralar had safhadadır. nedendir bilmiyoruz ama galatasaray futbol takımının şampiyon olmaması için herkes elinden geleni yapmaktadır. play off olarak başlayıp, şikeyi galatasaray' ın üstüne yıkmaya çalışmakla devam edip, fatih terim' e ceza vermeklede iyice hadlerini aşmışlardır.
futbol meraklısı olsun olmasın bir çok kişinin beklediği konudur. ama internetteki yorumlar hep taraflı, haberler hep kısıtlı olduğundan gerçekte ne olduğunu bittiğini kimse bilmemektedir.
genelde hangi partiden olduğu bellidir bu gençlerin. 19 mayıs kutlanmıyacak diye ortalığı ayağa kaldırmaya çalışırlar. ama 19 mayıs' ın onlara tek ifade ettiği şey tatildir. sırf iktidara karşı olmak için bu olayın peşine düşmüşlerdir. bunların çoğu daha nutuk'u bile okumamıştır. ama sorsanız atatürk' ün partisini tuttuklarını söylerler ve ülkeyi onların kurtaracaklarını iddaa ederler. yazıktır bu gençlere.
bu arkadaşlar bay ya da bayan olsun genellikle bu işe ilk, burs hayaliyle ya da üniversitenin başındaki asosyallikten kaçmak amacıyla girerler. bu yardım kuruluşları genelde devlet üniversitelerinde olurlar. yaptıkları tek şey kendilerini birşey yapıyormuş gibi göstermektir. yaptıkları bütün yardımları da özellikle facebook twitter gibi sitelere yükleyerek popüler olmaya çalışırlar. birazdan okuyacaklarınız o kurumlarda çalışan herhangi bir gencin düşünceleridir :
" merhaba ben x yardım kuruluşu üyesi üniversiteli gencim. yaptığımız bütün yardımları bilerek internete ve özellikle facebook' a yüklüyorum. bu sayede akşamları rahat uyuyorum. çünkü o fakirlere yardım ediyorum. ama ettiğim yardımları gösteriş haline getirmeden mutlu olayamıyorum. yardım alanların hallerini de hiç düşünmüyorum. ne hallerde olursa olsun " aaaa bak ne kadar mutlular" diye yazıp upload ediyorm ve herkesin beğenisine sunuyorm. ilerde de cv' me bunları tek tek ekleyeceğim. şimdi tekrardan van için topladıklarımızın fotoğrafını çekmeye gidiyorum. çok meşgulüm byee. "
auu diyerek hayata gözlerini açmışlardır. çaylarını kanla demler silahla karıştırırlar. genelde siyah giyinmeyi severler. onlar her daim aramızdadırlar.
mimarlık öğrencilerinin proje dersinden sonra en çok çektiği derstir. zor denilemez ama en karışık derstir. farklı üniversitelerde farklı isimler alabilse de karışıklığı her yerde aynıdır
çoğu kimsenin bilmediği üniversitedir. iyi midir kötü müdür henüz bilinmemektedir fakat 2012 için güz dönemi erasmus başvurusu yapılmıştır. özelliklerine gelirsek litvanya' nın kaunas şehrindedir. sitesi http://en.ktu.lt/