bugün

bazı seylerin karsılıklı oldugunu tek tarafın cabasıyla olmayacagını belirten soz, sen bana ne kadar deger verirsen ben de sana o kadar deger veririm anlamında da kullanılır, menfaat ilişkisi anlamında da
NE EKERSEN ONU BICERSIN GIBI BISI AMA EKTIGIMIZI KESKE BICEBILSEK DEDIGIM BASLIK
YARIM EKMEK ARASI 1 KOFTE MISALI KARIN DOYURMAYAN BASLIK AYRICA ACIKTIRICI YONU DE VARDIR
trakyada oldukça sık kullanılan cümle öbeği, manalı söz, geniş içerikli hede.
ne kaa ekmek o kaa köfte olarak ta kullanılan söz. *
yanlış kullanılmış sözdür. doğrusu ve hikayesi şöyledir : 2 adam çok açtırlar ve bir köfteciye giderler ceplerindeki para ancak birer porsiyon köfteye yetecek kadardır bu adamalrın ve köfteler söylenir. gelen köftelerden çok çok az yiyerek bolca ekmek yerler çünkü masada bulunan ekmek için fazladan ücret alınmamaktadır. ekmekler bitince yine ekmekler gelir ve adamlarımız yine çok çok az köfteyle yeni gelen ekmekleri de mideye indirdirdikten sonra köftecimiz olaya kızar ve meşhur : "ne kadar köfte o kadar ekmek" sözünü söyler.
köfte yapılırken köfte harcının içine bayat ekmek içi koyulur. özellikle yemeğe misafir varsa tercih edilir.ne kadar fazla koyulursa o kadar çok köfte çıkar.kıymadan kar edilir.bunu anlatan söylemdir.
emperyalistler ve sömürgeciler için ekmek köfte dengesi yoktur.
Onlar için, köfte ekmekten çok olmalıdır.
kimseyi siklemeyeceksin, kendi işine bakıp, bencil olmayı bileceksin.

gerçekten fedakarlığı hakeden kimse kalmadı bu dünyada,

kaldıysa da benim gibi cenabetlerin karşısına çıkmaz.

kısacası ne kadar ekmek, o kadar köfte bundan kelli.

bir söz.
if you give it to me, i give it to you.
Tecnopat'ın kafa ayarına konu olmuş söz.
Bkz:https://www.youtube.com/watch?v=5XnMolTM8e8
Trakya ağzıyla söylendiğinde, daha bi hoş görünen söz öbeciğidir.
Ne kaa ekmek, o kaa köfte!
Türkçe meali şudur:
Ne ekersen, onu biçersin.
insanlar takas yaptıkları dönemde malları belli bir oranla değişim yapıyordu. Bir çift ayakkabı bir çuval buğdaya karşılık gelebilirken az bulunan ya da zor elde edilen mallar kıymetli oluyordu. Mesela buzdolabı olmadığı için et kurutularak tuzlanarak yani konserve yapılarak saklanıyordu. Bu nedenle tuz önemli bir maldı.

Birbirine bağlı olan mallarda ise durum farklıydı. Bugün mesela parça başı ücret modeli var. Ne kadar çok parça üretirse işçi o kadar para alıyor.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar