kakasını olmadık yere yaptığında size temizlemeniz için ıslak mendil getirebilecek kadar akıllı köpektir. el ayak kemirmeyi, çorap taşımayı çok sever. en sevdiği oyun yuvarlanan bir topun peşinden koşup size getirmektir. normalde yerinde asla durmayan bir ırk olmasına rağmen siz hasta olduğunuzda başucunuzdan mama için bile ayrılmayacak kadar sadıktır. ve en önemlisi bakışları sizin için dünyalara bedeldir.
başkahramanımız enes ilkokul 1. sınıfa giden ve okumayı yeni yeni söken bir çocuktur. ayrıca babası aşırı muhafazakar olduğundan dolayı dünyası yalnızca aile içinde gördükleri kadardır, bundan dolayı da yeniliklere ve farklılıklara pek de açık olmayan bir çocuktur. olay bir sabah gazetede yer alan bir haberi enes'in okumaya çalışmasıyla gerçekleşir:
enes: aaaa babaaa, şampuan patlamaz kii!
baba: ....
enes: babaa şampuan patlamaz di mi?
baba: patlamaz oğlum.
enes: hem yanlış yazmışlar zaten. bak şampuanya yazıyor!!
gazetedeki haberde ise demet akalın konserinde patlatılan şampanyalardan bahsediyordu.
öncelikle camları silip ardından pimapenle cifle ovmakve bununla da kalmayıp halıları silip balkona asmak ve üzerine yerleri de bir güzel silmek kaydıyla temizlik yapmak. hızını alamayıp bir de bol çikolatalı bir tatlı yapmak stres atmanın en birinci yoludur.
gece saat 3 civarı kardeş * uykusundan bir hışımla uyanmıştır..
kardeş: ablaaaaa, kazık yedik!!!
ben: ne kazığı ablacım nooldu?
k: hani aldığımız mont var ya..
b: hangi mont? ne zaman mont aldık biz?
k: oooff hani aldık ya, eskitme gibi..
b: ablacım rüyanda mı gördün?
k: hayır, tabi ki rüyamda görmedimm!!
b: allah allah, ne zaman nerden aldık bu montu biz?
k: (artık sinirlenmiştir, aynı zamanda uyku mahmurudur) off abla bişi anlamıosun, sabah anlatırım!
b: tamam ablacım da bari şunu söyle, neden kazıklandık?
k: rüyamda daha ucuzunu gördüm
b: hıı? :S
k: hooorrrr!!!
anneyi kanserden kaybettikten 4 ay sonra birgün sözlüğü açınca karşına çıkan ve yıkıp geçen başlık. bütün annelere allah sağlık, sıhhat versin. tüm anneleri evlatlarına bağışlasın inşallah.
öyle bir geçer zaman ki karolin'in yeni bombalarındandır. ali yere kapaklandığı anda höykürmeye başlar nörimaaağğn diye. sen beni güldürdün, allah da senin cezanı versin e mi karolin?
çocukluğumdan gelen bir alışkanlığım var: karşımdaki biri allah rahmet eylesin dediğinde içimden istemsiz bir şekilde "götü sakız çiğnesin" diyorum. çocukken uydurduğumuz bir tekerlemenin sözleriydi, kendimle çok savaştım ama bilinçaltıma öyle bir yerleşmiş ki maalesef kendime engel olamıyorum. itiraf ediyorum: iğrencim!
vücudun kendini yatay pozisyona almak için gerçekleştirdiği olay. kişiden kişiye farklılıklar gösterse de bende şu şekilde tezahür eder; öncelikle kulaklarda bir uğuldama başlar, daha sonra gözlerde hafif bir kararma. derken bu ikisinin de şiddeti giderek artmaya başlar. bu aşamada bilinç hala yerinde olduğu için yakınlarda bulunan biri varsa bayılacağım, düşeceğim gibi şeyler söylenmelidir. eğer oturuluyorsa zaten problem yoktur. daha sonra kulaktaki çınlama yerini uğultuya bırakır ve sonunda dışarıyla bütün iletişim bir anda kesilir. tavsiyem, bayıldıktan sonra hemen ayağa kalkılmaması, eğer ortam uygunsa bir müddet uzanılması veya oturulmasıdır.
fatmagül kolyesi satan pazarcıdan geliyor:
fatmagül kolyesi burda abla geeeell.. niye gelmiyosun abla, bihter olsa gelirdin ama.. niye böyle yapıyosun abla, fatmagül gariban aile kızı. bi de çakal yengesi varrr.. gel abla, bakmadan geçme.. fatmagül...
placebo etkisinin kendisini bu kadar etkileyeceğini daha önce hiç tahmin etmediğim yazarcan. gece gece, gündüz gündüz hatta öğlen öğlen insanı güldürür. *
her gece seni görüyorum anne. rüyama giriyorsun, sarılıyoruz, öpüyorum seni doya doya. ölmedim ben diyorsun, bak yanındayım. "asla bırakmam seni" diyorsun bana, "sabah kalk bak yatağımda olacağım".. her sabah aynı umutla kalkıyorum, seni uzandığın kanepede elinde bulmacanı çözerken bulma umuduyla. önce murfağa uğruyorum kahvaltını hazırlamak için, sütünü ocağa koymadan önce bir günaydın demek istiyorum. ama sen yoksun.. canım annem..