bana kalırsa tek adaydır. benim açımdan seçime tek aday girmektedir.
eğitimi, rahmetli nihat çetinkaya ve elçibey'den el alarak yetişmiş oluşu, görüşleri partisinden ayrıldığında koyun olmaktansa kendi aklını ve gönlünü dinleyebilmesi ve en önemlisi de kendi seçim bölgesinde etkili biri oluşu önemli. bugün ığdır'da bağımsız milletvekili adayı olarak seçime girse kazanır. bahçeli ve baykal gibi adamlar senelerce kendi memleketlerinde birinci parti çıkamadılar. ince kendi köyünde bile cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci çıkabilmişti.
yurt dışında gıpta edilen ülkelerde tüm kurumları kapasalar, tüm faaliyetleri durdursalar da okulları ve eğitim kurumlarını olabildiğince açık tutuyorlar.
avrupa ülkelerinin hemen hepsinde okullar ve üniversiteler açık, yalnızca liseleri kapadı bazı ülkeler. ingiltere'de oxford amfi derslerini online, geri kalan dersleri örgün yapacağını çok önceden açıklamıştı. abd'de harvard haricinde bildiğim kadarıyla üniversiteler açık.
almanya, fransa, ingiltere gibi ülkelerde ekim ayından itibaren karantina uygulanmasına rağmen okullar açık kaldı. zaten onların uyguladıkları karantinada öncelikleri sağlık-güvenlik-eğitim olarak göze çarpıyor. ülkemizdeyse avm-otel-cami şeklinde bir sıralama var.
okulların açık olduğu ülkelere ve kapalı olduğu ülkelere baktığımızda zaten durum ortaya çıkıyor. bizim ülkemizde ayrıca pandemistlerimiz var ki bir üniversite öğrencisiyle zorunlu olarak aynı ortamda bulunabileceği tek yer toplu taşıma olan adamlar işleri güçleri yokmuşçasına üniversiteler açılmasın muhabbeti yapıyor. kardeşim bu kadar mı eziksiniz?
doğanın insanlığa cevaplarından bir diğeridir. kyoto protokolü'nü imzalamayan, çevrenin anasını diken basiretsiz yöneticiler daha bunun gibi çok çorap örecekler başımıza. umarım bu konformist, kendine ve doğaya yabancılaşan insanoğlu gerekli dersleri çıkarır.
edit: corona virüsü yanlış bir kullanımdır, virüsün ismi coronavirus.
yerli para birimi için en ideal durum diğer para birimlerine karşı stabil kalması veya belli marjinde hareket etmesidir. dolayısıyla çıkması/düşmesi ciddi bir sorun, sonra yeniden eski yerine dönmesi de başka bir sorundur.
ülkede ekonomi çok uzun zamandır kötü yönetiliyor. doların fırlaması bunu sadece daha geniş kitlelerce bilinir hale getirdi. dolar reel değerinin altına, 2 liraya da düşse ülkenin ekonomisi birden şahlanmayacak. çok merak eden borçlanarak elde ettiğimiz 16 yıllık büyüme rakamının o sürekli bok atılan seksen yıllık ortalamanın bile altında olduğunu az buçuk grafik okuyabiliyorsa oecd'den doğrulayabilir. zaten yep tam da malumun ilamı olarak önümüzde duruyor.
galatasaray taraftarları maalesef kulüp değil futbol takımı taraftarı olduğu için ancak futbol takımı kötü gittiğinde eleştirilen başkandır.
halbuki erkek basketbol takımımızın başına geçip takımı küme düşmekten kurtaran ve şu şartlarda en iyi tercih sayılabilecek oktay mahmuti transfer yasakları kaldırılıp takım kuramayınca konuştu ve takımdan gönderildi. halbuki kendisine verilen sözler yerine getirilseydi ücretinde indirime de gidebilirdi. şimdi belki bir de onunla çalışmadığımız halde ücretini öderken ondan daha kalitesiz bir koçla çalışacağız. üstelik bu koçu bize öneren de fenerbahçeli cumhurbaşkanı danışmanı ve tbf başkanı hidayet türkoğlu. haydi mahmuti'yi gönderdin, bari en azından o standartta birini bul. bjk bile gitti duşko ivanovic'i getirtti. durun daha bitmedi. eylül ayındayız ve transfer yasakları hala kalkmış değil.
kadın basketbol takımında marina maljkovic gitmek istedi diyerek gönderildi. kadın açıklama yaptı ben kalmak istiyordum gönderdiler diye. hani başarılı başarısız tartışılır ama kadın daha bir ay önce eurocup'ı getirmişti. sonra cengiz yönetimi ne mi yaptı? aylarca yalan haber yaptırdı, sonra u19 antrenörünü başa getirdi, transfer filan pek yok zaten. muhtemelen takımda transfer yasağı da vardır.
voleybola hiç girmiyorum bile.
sponsorlarımızla geliyoruz demişlerdi, forma tedarikçisini bile zor buldular geçtiğimiz hafta. üstelik bu sezon bu takımların en düşük bütçeyle oynayacakları sezon. böyle bir yılda takım kurmaktan aciz bir yönetim.
şube yöneticileri basketboldan anlamıyor.
genel menajer ve başarısızlık muskası ömer yalçınkaya bir galatasaray liseli işsiz olduğu için maaş alıp görevinde kalmaya devam ediyor.
tanım: tek başarısı dursun özbek olmamak olan bir başkandır.
fatih terim geldiğinden beridir futbol oynamadığımız bilmem kaçıncı maçtır. işler iyi giderken de yazdım, şimdi de yazıyorum. benim için iyi oyun>skor. terim milli takımda da bu kötü futbolu oynatıyordu. ondan önce bizdeyken de fenerbahçe şike sürecini atlatıp beşiktaş feda olayından çıkmaya başlayınca terste kalıp vatan millet sakarya masalıyla terk edivermişti gemiyi. biraz daha geriye gidelim, yine milli takım ve yine olmayan organizasyon. biraz daha geriye gidelim, yine galatasaray ve otuz civarında transfer sonrası gelen felaket sonuçlar ve hala çıkamadığımız iflas durumu. milan, fiorentina olaylarına girmiyorum bile.
forvet transferi olmuş olmamış bu yönetimin sorunudur, ona da hesap sorma vakti belli zaten. ancak terim'in elindeki kadro iyi kullanıldığında çeşitliliğe uygun, günümüz futbolunda değerlendirilebileceği epey formasyon mevcut. oyuncuların maaşları yattığı sürece terim'in bahanesi olamaz.
takımda en fazla üzüldüğüm kişidir. genelde önünde oynayan oyuncunun defansif yetersizliğinden dolayı kanadında tek kalıyor, yetmiyor stoperlerin kademesine giriyor. dohc motor gibi sorunsuz.
kendisinin mevcut durumda bir suçu yok. kaldı ki çok kötü futbolcu filan da değil. bir yıl boyunda oynamaması ve muhtemelen as çıkmayı kafasında bitirmiş oluşu onu korkunç derecede yavaşlatmış. öyle ki takım kontraya çıktığında gerideyse kesinlikle yetişemiyor. top indireceğinde ikinci hamleyi yapamıyor. inşallah 3-4 hafta içinde forma girer.
birkaç hafta önce esad ve pdy özerklik konusunda anlaşamadılar ve pdy yapılacak seçimleri boykot edeceğini açıkladı.
esad krizin başından beridir süreci iyi yönetti kendi adına. kaddafi gibi eski tip diktatörlerin modası geçmiş hepsini ezer dışarıya güç gösterisi yaparım tavırları yerine rejime muhalif olan grupları bölerek ikişer üçer hepsini ezdi. bunu yaparken dışarıdan destek aldı, yeri geldi islam dünyasını etkileyebilmek için hizbullahla anlaşarak israil'e füze saldırısı düzenledi.
şimdi sıra idlib'den sonra fırsatçılık yaparak kendi alanlarında güçlenmeye çalışan kürtlere gelecektir. burada esad türkiye'yle işbirliği yapsa ona bile şaşırmam.
kısacası, suriye'de savaş henüz bitmiş değil. muhtemelen esad tüm grupların işini bitirecektir bir daha uğraşmamak için. veya bir şekilde esad'ın işi biter ama şu an için pek olası görünmüyor. savaşın başında zaten abd esad'ın kurmaylarından satın alabildiklerini almış ve esad bir anda patlayan isyan ve ihanet dalgasıyla gidecek gibi görünmüştü ama zaman içinde hamlelerini iyi yaparak tutunup geri dönmeyi başardı.
biri lütfen bu adama rodriguez'in solda oynamak zorunda olmadığını anlatsın.
elinde ndiaye haricinde tudor'un elindeki kadro var. üzerine nagatomo da var. hatta onun da ötesinde ona köstek olmak yerine onu destekleyen medya gücü ve oyuncuların daha uzun süredir beraber oynaması gibi olumlu etmenler var.
bu yüzden lütfen elinde kadro mu var filan denmesin. adamın işi zaten elindeki kadroya artı değer katmak.
tudor vasat bir antrenördü. kim bilir, belki bir gün iyi hoca olur... terim'i biliyoruz, zaten bıktırdı artık. bir yerden kovulduğunda galatasaray'ın üzerinde kara bulut gibi dolaşıyor. yönetimler de schmidt, favre filan getiremez bu vizyonla.
belhanda'nın atılacağını bir tek fatih terim göremedi sanıyorum. terim geldiğinden beridir çok kötü oynuyoruz. yönetim de topu terim'e atmış diğer şubelerde zaten takım kurmaktan aciz. geçtiğimiz yılki kadroyu artık cenk ergün mü kurdu kim kurduysa o şekilde iyi kötü gidiyoruz. şampiyonlar ligi işin içine girince işler iyice sararabilir.
tanım: şu ana kadar kaleciler arasındaki farkın ve taraftarın skoru belirlediği maç.
çözüm, çerçevesi doğru çizilmiş, sürekli içtihatta bulunmayı gerektirmeyecek ve iyi uygulanan yasalar; bu yasaları doğru şekilde uygulayacak kurumlardır.
bu yukarıdakiler olmadıkça çözüm diye bir şey olmaz. çözüm diye getirdiğiniz şeyler daha büyük adaletsizlikler getirir.
senin ülkendeki eğitim sistemi çocuk yetiştirmeyi bilmeyen ebeveyn ortaya çıkarıyor. aynı kişi gasp, taciz, adam yaralamadan 7-8 tane sabıkası olduğu halde sürekli hükmün açıklanması geri bırakılarak dışarıda tutuluyor ve sonunda daha ciddi bir suç işleyip toplum vicdanını yaralıyor. bu dakikadan sonra bu adam ne ıslah olur ne de bundan bir halt olur. adalet sistemi, vergi sistemi, eğitim sistemi; hiçbirinin birbirinden farkı yok.
seçimde aldığı gerçek oy %4-5 civarıdır. basit aritmetikle 7 haziran ve 1 kasım seçimlerinde akp ve mhp'nin toplamda %70-90 arası aldığı iç anadolu ve doğu anadolu'da bulunan kentlerin 24 haziran sonuçlarına bakıyorum.
24 haziran'da ahp+mhp'nin oyları eskisinden yaklaşık 15-20 puan kadar daha düşük görünüyor. zaten iki partinin türkiye genelinde aldığı %60-62 civarındaki oy da %52 civarına geriledi.
devlet bahçeli 40 yapar hesabından sonra kendini matematikte epey geliştirmiş ve bir politikacı olarak beceriksizliğini akp'nin %50'ye takılma ihtimalini kullanarak örtbas etmiş görünüyor.
şimdi şu iki soruyu sormak lazım:
%3-4 civarına düşen oy potansiyeliyle meclise 50 civarında milletvekiliyle girmek başarı değil midir?
iktidardan oy kaparak iktidara oynayabilecek bir partinin lideri olarak 16 yıl boyunca ortaya bir şey koyamayıp iki geri bir ileri yordamla partiyi hiç noktasına indirmek başarısızlık değil midir?
mhp nasıl fantastik bir parti böyle? eşine şiddet uygulayanları aday adayı yapmayan partinin başkanı eşini öldürtme suçundan 19 yıl ceza almış alaattin çakıcı'yı ziyaret edip af da af diye geziniyor.
her zamanki gibi iç anadolu ve doğu anadolu bölgelerinden başlamış. akp+mhp %66 civarı ediyor ama recep tayyip erdoğan %58. bu oldukça korkutucu olsa gerek çünkü çok ciddi fire var.
7 haziran'da %3-5 puan oy kaybedip tek başına iktidar hayalleri ve başkanlık olayı gidince seçmene nankör diyen tipler geliyor aklıma hep.
ülkede %1-25 arası oy alıp khk ve ohal ile yönetilen ülkede her halttan sorumlu tutulan onca muhalefet partisi bile seçmene 7 haziran sonrası aktrollerin saydırdığı kadar saydırmıyor.
hdp adayı hariç kim gelirse gönül rahatlığıyla oy vereceğimden dolayı beni hiç bağlamayan aktroll propagandası. inşallah akşener'i ikinci tura taşırız, olmazsa da hayır olsun.
cumhuriyet ilan edilmemeliydi, demokrasi amaç değil araçtır deyip politikaya atılmanın yanında devede tüydür.
ohal'i biz kaldırdık deyip ohal'de referandum yapan ve referandumdaki vaadi olan ohal'i kaldırma işlemini de gerçekleştirmeyip bir sonraki seçimi de ohalli yapacak olanlar var bu ülkede. başkanlığı da araya darbe, ohal filan arasında getirmeye çalışıp adını cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi koyarak afrikalı kabilelerden sistem arakladılar.
Bir tarihçi olarak yukarıda yazılan askeri tarihçilikte bir numaradır palavrasına iyi güldüm. hani feridun emecen filan dense bir düşünülebilir ama erhan afyoncu, ne alaka?
ikinci tur çok çetin geçer. mecliste cumhur goygoyu yapanlar azınlıkta kalır. bir sonraki seçimde de hep beraber giderler. bir sonraki seçim diye bir şey olursa...
bu alandan bir muhalif olarak hemen merakınızı gidereyim.
piyasa uzun zamandır ciddi bir resesyon beklentisinde, kriz desen aslında son on yılda dört tane yaşadık ama biri hariç resesyona doğru giden olmadı, bir şekilde toparladık.
şimdiyse iki çeyrektir herkesin gidişattan memnuniyetsiz oluşuna rağmen rekor büyüme gösteren bir ekonomi var. aslında çok basit bir açıklaması var bu durumun.
büyüme rakamları çeyreklik olarak düşünüldüğünde her zaman için bir önceki yılın aynı çeyreğine göre hesaplanır. yani iki çeyrektir düzgün büyüme rakamlarının gelişinin sebebi aslında 15 temmuz sonrası 2017'nin ilk altı ayında ekonomideki durgunluk. bu durgunluğun ardından haliyle çok az hareketlenen ekonomi, istatistiklerde oldukça iyi görünüyor. elbette bunun bir de problemi olacak, o da önümüzdeki yıl düşük büyüme gerçekleşecek olması. elbette hükümet de bunu, konjonktürü ve oy verme yaşına gelenlerin kendilerini tercih etmediğini görerek seçimi erkene alıverdi.
ben size daha basit bir örnek vereyim. çağ atladığınızı düşündüğünüz, son derece elverişli koşullarda geçen son 16 yılın ortalama büyüme oranı, tek parti döneminin de içinde olduğu cumhuriyet dönemi yakalanan büyüme ortalamasının altında. evet, buna ikinci dünya savaşı, soğuk savaş, körfez krizi ve tüp kuyruğu goygoyu yaptığınız petrol krizi yılları da dahil.
kim cumhurbaşkanı olur bilemiyorum ama inşallah ilk iş, troller dahil olmak üzere tüm vatandaşlara türkçe yazı yazmayı ve imlâ kurallarına uymayı öğretir.
ince, o lokumları kendi parasıyla veya adaylık kampanyasından topladığı parayla dağıtıyorsa allah kabul etsin. bu söylediğim diğer adayların harcamaları için de geçerli.