hank moody'nin alkol ve uyuşturucu batağının tam ortasında adonis kası ve çalışılmış vücuduyla çıplak gezmeye yeniden başladığı absürt dizi. dizinin absürtlüğü tam olarak burası zaten bence lakin işim gereği profesyonel bir düzensiz yaşayıcı olmam bana göbekten başka fiziksel kazanım getirmedi.
süper bir şey. şimdi mesela kiralık evde oturmakla ev sahibi olmanın farkı gibi. evlenmeden çok uzun süre birlikte yaşayıp bir de çocuk sahibi olmuş adam olarak daha iyi anlıyorum farkı ve önümüzdeki günlerde evlenerek artık resmen aidiyetimi ilan etmiş olmak için sabırsızlanıyorum. güzel şey evlilik ergence tutkularda sıyrılıp birini sevmenin, ona adanmanın falan ne kadar güzel olduğunu anlayabilmek lazım.
dj olmuş. he aq he ulan bazı insanlara hayat ne kolay ya afrojack'e verince çok acayip müzik yeteneği kaptığını düşnüyor herhalde. aids mi lan bu aq. hadi onu geç iki üç sene önce steve angello'yu commercial çalmıyor diye korumalarına dövdürmeye kalkan bu karı çıkmış şimdi "oldum olası house müziğe ilgim var, çok severdim vs." diye ötüyor. hayattan tiksindirdi bu gibi insanlar ya bırakın bir izin verin bazı güzellikler underground kalsın. hakkında tanım gerekirse; nerden baksan 55 kiloluk kısmını haybeye taşımak zorunda olan am.
Uzun sure ev disinda kalip aniden haber vermeden eve dondugumde sifatini paylastigim erkek. Seviyorum surprizleri. Misal 15 gun yurtdisinda olmam gerek normalde 13. gece donuyorum pat uyku sersemi sarilmalar aglamalar... Ozetle bir kadinin aglamakla olan iliskisi cok enteresan ic dinamiklere sahiptir ve kadina aglamak yakisir kim nederse desin. Mutluyken mutlulugunu, uzgunken uzuntusunu direk icinize enjekte eder goz yaslari.
dağılmaları kötü oldu falan da aslında gayet normal olan trio. üç adam bir mixerin arkasında tepinip duruyor zaten işin prodüksiyon harici kısmı mantıklı düşününce başlı başına saçmalık. onun dışında bu abiler artık aldılar gittiler. eskiden swedish house mafia olarak headliner olabildikleri organizasyonlarda bireysel olarak da kafada yer bulabilir oldular. her ne kadar 4 senede bireysel işlerinin hiç biri gurup olarak yaptıklarının kalitesine yaklaşamasa da bu üç işi başından aşkın meşgul amcanın artık bir araya gelmesi onlar için çok ekstrem bir yorgunluktu. kendi aralarında bir çekememezlik durumu falan olduğunu sanmıyorum. bu adamlar hadi grup kuralım adı ne olsun tarzı bir araya gelmiş değiller. eskiden beri eric prydz ile birlikte swedish house mafia diye anılırlardı. o zaman birlikte olup daha büyük kitleye kendilerini tanıtmaları gerekiyordu, tanınttılar. şimdi daha çok zamana ihtiyaçları var ve dağılıyorlar.
geleli nerden baksan 25 sene olmuş, okuduğun, büyüdüğün, çocuk sahibi olduğun ve hiç çekinmeden dünyanın her yerinde uyruğun olarak gösterdiğin yerden tiksinme aşamasına getirmiş yargıtay kararı içeriğidir. yavaş yavaş gidiş zamanı geliyor galiba ancak bu gidişin oral seksi seviyor olmam gibi abidik gubidik bir sebepten olması çok kalp kırıcı olacağa benziyor.
müzisyenliği bir ayrıdır ancak en hisseden ve hissettiren erkek sesi kendisindedir kuşkusuz. sahnede detone olur, yanlış girer, sözleri unutur vs. vs. ama tükürükleri akarak gözleri kapalı öyle bir içten söyler ki o an orada ölmek kuşkusuz kimseyi üzmez.
bir yaşına henüz gelmemiş oğlumu oturtsam piyanonun başına oturtsam aşağı yukarı böyle birşey çıkarır diye düşündüğüm miike snow şarkısı. aynı albümde silvia da olduğuna göre bayağı bir ilginç kafayla müzik yapıyorlar.
şimdi daft punk deyince saygı duruşuna geçmek şarttır da arkadaş bir grubun hiç mi ortası olmaz. bir albümde 3-4 inanılmaz, korkunç, muhteşem şarkı bulunurken kalanı resmen mide bulandırıcı berbatlıkta olur genelde. uçlarda gezen çılgın üstadlardır.
bu miike snow'un the wave'ine bir remix yaptı aman tanrım o nasıl bir müzikal görüştür öyle ağzım açık kaldı. bu kadar sikko bir parçadan bu kadar yoğun duygular çıkarmak herkesin harcı değil derim susarım. axwell'le çalışmasından çok şeyler kazanmış belli.
çok ama çok acayip bir miike snow şarkısı. son albüm happy to you'dan. bayağı bir deneysel şarkı olmuş vokal tekniği, girişler, geçişler, enstruman kullanımı falan yer yer rahatsızlık verse de orijinalliği açısından güzel olmuş. ayrıca dirty south ve alex metric tarafından yapılmış iki çok başarılı remixi vardır.
saçma sapan karşılaştırma. 90'ların başına kadar birbirine yakın giden bu iki marka arasında o dönemden bu döneme uçurum oluştu. artık mercedes çok ayrı bir classın otomobili bmw bir kaç alt klasmanın otomobili durumunda. mercedes bir kültür gibidir. bir şekilde hayatı mercedesle kesişen adam kolay kolay başka araba beğenemez. hele mercedesle büyüdüyseniz, başka bir araç arzulama ihtimaliniz yok.
karşı karşıya oturtup konuştursan iki dakika sonra sesini yükselterek kişisel saldırıya yönelecek şakirttir. son olarak "cehennemde yanacaksınız" türü ilahi tehtidlere başlar.