nokianın kullanıcılarından gelen bazı şikayetler üzerine yaklaşık olarak 46 milyon cep telefonu bataryasını değiştirme kararı almasıdır.bu bataryalar japon bir şirket tarafından üretilmiştir.*
BL-5C bataryaların kullanıldığı Nokia ürünlerinin listesine
ağlama edebiyatı da denilebilir.duygusallığın,romantikliğin hat safhaya ulaşmasıdır.tanzimatın 2.kuşağı ile servet-i fünun arasında ortaya çıkan ara nesil mensuplarının en belirgin özelliğidir.
divan edebiyatında sık kullanalan aruz kalıblarından birisidir.15li kalıplardandır.
(-.--/-.--/-.--/-.-)
not:açık heceler (.) , kapalı heceler (-) ile gösterilmektedir.
başlık sadece harf ve sayılardan oluştuğu için uzun harfler gösterilememiştir.ancak yukarıdaki not uzun harfleri anlayabilmek için yeterli olacaktır.
80li yıllarda tanzimatın ikinci kuşağı ile servet-i fünun arasındaki nesildir.başlıca temsilcileri:nabızade nazım,menemenlizade tahir....en önemli özelliği santimantalizmi benimsemeleridir.
(arap.)ay yüzlü demektir.gazellerin beyitlerini süsleyen güzel bir sözcüktür.sevgilinin adeta nurdan etrafa ışın saçan ay gibi yüzünü ifade etmek için kullanlır.
günlük hayatımızda karşılaştığımız bazı olaylar karşısında tepkimizin hep kötümser olması durumudur.
her kötülüğün içinde bir iyilik,her iyiliğin içinde de biraz kötülük bulunması ihtimalini yabana atmaktır.Aslında her siyahlığın içinde bir beyazlık,her beyazlığın içinde de bir siyahlık vardır.yeter ki bakmasını bilin siz...
Anlamla ilgili bir edebi sanat. iki ya da daha fazla anlamı olan sözcüğün en uzak anlamıyla kullanılmasıdır. Eğer sözcügün iki anlamının da konuyla ilgisi olursa "ilham", sözcüğün özellikle gerçekten çok mecaz anlamı kastedilirse "kinaye" yapılmış olur. Örnek:
Sahn-ı çemende durma salınsun sabâ ile
Azâdedir nihâl bugün berg ü bârdan
Bakî
("Fidan bugün yaprak ve bardan kurtulup serbest kaldı, artık bahçenin ortasında rüzgarla salınsın." Bâr sözcüğü hem meyve hem yük anlamındadır. Bârdan kurtulmakla ağaçlar hem meyveden hem de yükten kurtulurlar. Şair burada bâr'ın bu iki anlamını kastederek iham yapıyor.
Küçük divan anlamındadır. Düzen ve konuları divanlarla aynıdır. Yine kaside, tarih, musammat, gazel ve kıta sırasını izler. Ama bir divançede bu bölümlerden en az biri eksik olur. Divançe, belli türleri seven şairlerin bilinçli bir seçimi olabildiği gibi, bir şairin divan dolduracak kadar şiir yazamadan ölmesi nedeniyle de oluşabilir. figani ve fazlınin divançeleri bu türdendir.
Göz optik sinirlerden oluşan bir fotoğraf makinesine benzetilebilir. Diafram görevini gören göz kapakları açıldığında ışık gözün içine ulaşır ve görüntü oluşur. Gözün içine ulaşan ışığın miktarını iris ayarlar. Kornea bir bakıma gözün saydam ön camıdır. Gözün içindeki lens objelerden gelen ışıkları kırarak sinir tabakası üzerine odaklar. Bu sinir tabakasına "retina" ismi verilir; ince bir zar tabakası şeklindedir ve gözün arka yüzeyini örter. Işığa duyarlıdır. Işığın retinaya ulaşmasıyla resim ortaya çıkar. Sonrasında bu resimler ilgili mesajlar görme sinirleri yardımıyla beyne iletilir. Beyin gerekli sinyalleri alınca görmüş oluruz.
uludağ sözlükte çoğu zaman öyle güzel,öyle anlamlı,dopdolu entryler okursunuz ve içinizden ne de güzel yazmış bu yazar dersiniz.sonra bu güzel entrynin kim olduğuna bakmazsınız bile zira siz onun kim olduğunu anlamışsınızdır.yazar hep aynı çizgisinde,aynı üslupla kaleme almaktadır entrylerini.küçük bir gıpta eder yüreğiniz.darısı tüm yazarların başına inş. dersiniz.işte böylece entryni söyle sana yazarının kim olduğunu söyleyeyim diyecek kadar da iddialı konuşabilirsiniz.
bazı yazarlar kendilerini bu konuda daha çabuk ele veriyorlar tahminimce:
örneğin; çok uzun ve uzun olduğu kadar da içi dolu entryleri görünce;benden yazar olmaz,
türk dili ve edebiyatı alanıyla ilgili bilgi içerikli,nadide entryleri görünce yasak merve
dini konularda farklı yaklaşımları ve değişik bakış açılı entryler görünce;white pages
gözlem bakımından güçlü entryler okuduğumda melankolik
zirve organizasyonu ile ilgili entrylerde laz pacino
dini entrylerde müslümanları kötüleyen,islam dini için kötü kelimeler söyleyen yazar *......* akla geliyor. not:bu arada sürekli entrylerini takip ettğim yazarları da söylemiş oldum galiba *
Gözlerimizde fazla bilgisayar kullanımı sonucu oluşan CVS modern bir hastalık olarak karşımıza çıkıyor. Bilgisayara bağlılığımız artıkça; bel, sırt ağrıları, boyun bölgesinde rahatsızlıklar ve gözlerimizde CVS (göz yorgunluğu rahatsızlığı) hastalığı ile karşılaşabiliriz. Bunun nedenleri arasında en genel belirti bilgisayar ekranının televizyon ekranı gibi somut görüntü vermemesidir. Bilgisayar ekranlarında pixell denilen küçük noktalar bulunmaktadır. Gözlerimizin pixellerden oluşan bu görüntüleri hafızada kayıtlı tutabilmesi için normalden çok daha fazla çalışması gerekmektedir. Bütün bu açıklamalara rağmen bilgisayar ekranlarının her hangi bir göz bozukluğuna yol açtığı henüz ispat edilmemiştir. Genelde çok fazla kitap okumanın ya da küçük ve ayrıntılı el işlerinin göz bozukluğuna neden olduğunu düşünülmektedir. Fakat uzmanlar bununla ilgili kesin bir kanıt bulamamışlardır.
Ortak karakteri görme sinir kafasında ilerleyici tahribat yapan ve bu nedenle kör edici potansiyeli olan, genellikle göziçi basıncı yüksekliğiyle seyreden bir grup göz hastalığı glokom olarak anılır.
Glokom bazen yıllarca sessiz sedasız gözü körlüğe götürebilen sinsi, bazen de şiddetli ağrı, kusma, kızarıklık ve görme azalması tablosu yaratabilen acil bir hastalık olarak karşımıza çıkabilir.
Glokom tipleri Yaşa göre sınıflama Konjenital ( 0 yaş), infantil (0-2 yaş), Juvenil(2-34 yaş ) ve
Erişkin (+35 yaş)
Mekanizmaya göre sınıflama
Gelişimsel ( Konjenital, infantil, ve juvenil)
2008'de össye girecek kişi sayısının az olması nedeniyle(liselerin 4 yıla çıkarılması nedeniyle o yıl sadece süper,anadolu ve fen liseleri mezun verecektir.düz liseler,meslek ve imamhatip liseleri mezun vermeyecektir)şu anda çeşitli üniversitelerin muhtelif bölümlerinde okuyan ve bilhassa gözü okuduğu bölümden daha yükseklerde olan yurdum gencinin içinde barındırdığı ümittir.
ingilizcede tanıştığıma memnun oldum demektir.ingilizceye ilk adımını atmış insanlara ilk öğretilen kalıp cümlelerdendir.bunu söylediğiniz kişi de size muhtemelen bunun eş anlamlısı olan bir diğer kalıbı'' pleased to meet you ''söyleyecektir.
şem ile pervane arasındaki ilişki öteden beri insanların ilgisini çekmiş, şairlerin en önemli ilham kaynaklarından biri olagelmiştir. Nerede bir mum, çerağ, kandil veya lamba varsa onun etrafında biteviye dönen ve kelebek ailesinden gelen pervaneler görürüz. Bu iki sembol gerek dünyevi aşk, gerekse ilahi aşkla ilgili yorumlarda birer edebi mazmun olarak kullanılmıştır.
yaz aylarında sıcaklık artışıyla birlikte birçok böcek türünün gün yüzüne çıkması nedeniyle belediyenin böceklere karşı başlattığı savunma sırasında belediye arabasından yankılanan bir şarkı bu ;''gönlüm hep seni arıyor.neredesin sen?''.dinlerken insanın içini cız ettiren,çok duygulu bir şarkı.bizim mahallede şarkıyı duyan böcekler anında olay mahalinden uzaklaşıyor.
okul yıllarının vazgeçilmezlerindendir.belki hafızalardan hiç çıkmayacak belli başlı sözcüklerdir o yıllara ait. genellikle belirli gün ve haftalardaki açılış konuşmasının ilk cümlesidir.bu konuşmayı yapacak öğrencinin bilhassa okulun en ineklerinden olmasına özen gösterilir.*