millet digiturk'e, lig tv'ye paralar bayılsın diye, ligin ilk yarısında inönüde rugby maçı edasında dayak yiyen fenerbahçenin, aynı sebeplerle kazandığı klasik bir medya derbisi olmuştur. Ha, televole kıvamındaki muhabbetlere verebileceğim tek cevap da, her takımın çirkef oyuncusu vardır olacak. Gerisi tiri viri.
bu maçın benim için en önemli noktası, beşiktaşın böyle bir kadroyla, böyle bir futbolla, böyle bir mentaliteyle nasıl ligin ilk 5'inde olduğunu sorgulamama sebebiyet olmasıdır. Bunun cevabı da mustafa denizli balından gelmektedir herhalde.
Sakalın, sakalı çıkan insanları yorduğunun farkında olmayan gençtir efendim. Yapmayınız etmeyiniz. Kızlar karizmatik bulabilir evet ama değmez billahi.
insan denen varlık futbolu yaratabiliyorsa tanrıyı da yaratır. Hayvanların konuştuğu filmler bile çekiliyor günümüzde. ps3 konusunu açmıyorum. *
sorunun kaynağı, insanın herhangi somut ya da soyut "şey"i tanrılaştırma becerisinden gözlemlenerek oluşmuş olabilir. Tıpkı benim hemen üstte yaptığım gibi.
pkk örgütünün kurulduğu dönemi ve kuruluş sebebini inceledikten sonra insanları pek şaşırtmayacak bir durum. Ha varılan nokta da komünist oldukları savunulamaz elbet.
kitap okumanın eksiklik olarak değerlendirilmesi; kafasını çalıştırmak istemeyen "baba iyidir böyle diyen" bireyler için yanlış; azcık sentezleyeyim şu gözlemi, şu konuya bir de şurdan bakayım, derdimi şu arkadaşa bir de şöyle anlatayım diyenler için doğru bir önerme olacaktır. Sonuçta kitap okumak sex, televizyon seyretmek, oyun oynamak gibi boş vaktimizi değerlendirmemize yarayan eylemlerden daha fazla beynimizi çalıştırmakla ünlüdür.
berberliğin de küçük çapta sanayi devrimi geçirmesi sebebiyle vuku bulan hadise. Eskiden ne güzel herkesin bir berberi vardı. x usta idi o, değdirirdi arasıra ama muhabbeti de iyi olurdu. O koltukta otururken "muhabbete kitlemeyeyim de yamuk kesmesin" tripleri atar idik. Beklerdik kendisini boş yer , boş berber olsa bile. Futbol, karı-kız, derin ailevi mevzular arasında kaybolup giderdik.** Sürekli değişen doğal bir sirkülasyon halindeki çırakların devinimini izlerdik.
hemen bağlıyorum; 4 katlı bir berber dükkanında 20 tane berber var. Ne olduğunu anlamadan yollayıveriyorlar dışarı. Daha çok üşüyor insan. işte bu berber dükkanındaki berberlerden biridir bu berber.
"Hanımefendi, Evren'in hayranlık uyandırıcı mimarisinde, yaratılış'ın ilk gününden bu yana benim size rastlayıp aşık olacağım çoktan yazılıydı... Hanımefendi, bu biçarenin aşırı tutkusunu bağışlayınız, hatta onun için üzüntüye sokmayınız kendinizi; hükümdarların, kölelerinin ölümü yüzünden hesap verdikleri duyulmamıştır hiç... Gözlerimi, hayatımı damıttığınız birer imbiğe dönüştürmediniz mi? Sizden rica ediyorum başınızı çevirmeyiniz: Bakışınızdan mahrum bırakılmışım, beni görmediğiniz için körüm, benimle konuşmadığınız için dilsiz, beni hatırlamadığınız için bellekten yoksun... Ah, hiç olmazsa aşk beni hiçbir şey duymayan bir parça yapsın, bir ot, her kaygıyı gözyaşlarıyla silip atan taştan bir pınar!"
-------
"Ey solgun güneşim, sizin tatlı solgunluklarınızda kızıl şafak tüm ateşini yitiriyor! Ey tatlı gözler, sizden hasta olmak dışında birşey istemiyorum. sizi unutmak için kırlara ya da ormanlara kaçmamın bir yararı yok. Yeryüzünde bir tek orman yok ki, ormanda yetişen bir tek ağaç yok ki, ağaçta büyüyen bir tek dal yok ki, dalda uç veren bir tek yaprak yok ki, çiçekte doğan bir tek meyve yok ki, orada gülümsemenizi görmeyeyim..."
yaş 8-9 civarı , hastalık sonrası günü, sabah anneden önce kalkıp ateşe bakılmış ve 36.5 ölçümü yıkmıştır küçük bünyeyi. Kıvrak zeka ile sabahın 6 sında salonda tepinip, zıplayıp, yerlere düşüp kalkarak ateşi 37'ye getirdikten sonra anneye koşularak ölçü gösterilir. Ancak sabahın altısında annenin ölçüyü bırak, kafayı yastığın altından çıkartmadan "tamam, tamam gitmessin okula canım" demesi ile bütün heyecan, dram, trajedi unsuru öğelerden sıyrılıp bambaşka bişey öğrenilmiştir. Anne uykudayken yalan söylemeye bile gerek yoktur.
sonradan kafaya dank eden edit: Bu arada o küçücük bünye tabiki de o ölçü dalgametresini ısıtarak sonuç elde etmeyi biliyordu. Fakat tipik anne hareketlerinden biri olan "ölçtükten sonra ölçüye güvenmeyip alna dokunma olayı" yüzünden tepindim. ama bildiğiniz tepindim evet yüzüm falan kızarmıştı zaar.
döneminin uyuşturucu - alkol ortamında, kimyasallardan uzak durmuş, hayatın birçok özel anını süsleyebilecek şarkıları olan grup. Babamın "mezarımda locomotive breath çalacaksın, dinleyeceğim." diye vasiyet ettiği üstatlardır ayrıca.
Genellikle torrent download programlarında dikkatimi çeken eylemsi. ne işe yaradığını bilmediğim halde tam gecenin bu saatinde "dur bakayım uktelere" dedim ve süregelen gazla araştırdım. Download'dan çok upload yaparken işe yarayan ve upload'a abanarak* download rate'i düşüren olay.