content marketing dediğimiz olgunun türkçe çevirisidir efendim. yavaş yavaş ülkemizde content marketing uzmanları da ortalıkta görülmeye başlamış, hatta bununla kalmamışlar ve ciddi paralar kazanmaya da başlamışlardır. içerik pazarlaması abartılmış balon bir pazarlama şekli midir peki? efendim hayır diyorum. hatta artırıyorum, içerik pazarlaması özellikle ülkemizde underrated, yani yeteri değeri görememiş bir pazarlama şeklidir.
nedir içerik pazarlaması? şimdi aşağıda uzun uzadıya anlattığım ve örnekler verdiğim bir link vereceğim ancak kısaca açıklamak gerekiyor burada da. içerik pazarlaması dediğimiz şey, müşterileriniz ya da takipçileriniz için değerli içerikler üretmek ve bu içerikleri yaygınlaştırmaktır kabaca.
nasıl yani? şöyle, artık günümüzde müşteriye sadece iyi hizmet ve güler yüz vermek yetmiyor. müşteri daha fazlasını istiyor. hep diyorlar ya bu kulaklıkla bağıra çağıra TED konuşması yapan pazarlamacılar, müşteri firma ile bağ kurmak istiyor. yani müşteriye iyi ürün sattınız, satış sonrası harika hizmet verdiniz, bu hizmetin üzerine bir de doğum günü mesajı çaktınız. tebrikler harika gidiyorsunuz ancak yetmez. çünkü rekabet inanılmaz boyutlara ulaştı. bu bahsettiğimiz şeyler 5-10 yıl önce işe yarıyordu ancak artık herkes bunları yapıyor. daha da farklılaşmak gerekiyor. müşterinin firmaya kendisini yakın hissetmesi gerekiyor. müşterinin adeta güvenebileceği bir liman olmak gerekiyor. işte tam olarak burada içerik pazarlaması devreye giriyor.
müşteriye değer katacak şeyler üretiyorsunuz bu noktada. faraza konuşalım bir süt markasıysanız kurabiye tarifleri veriyorsunuz. bir bilgisayar firmasıysanız ekran kartı alırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlatıyorsunuz. ne bileyim bir oyuncak firmasıysanız online oyunlar çıkarıyorsunuz. bu ve bunun gibi birçok şey içerik pazarlamasının örneklerindendir. bunu yapmaya başladığınız takdirde müşterinin gözündeki değeriniz artıyor ve ilk tercih haline geliyorsunuz.
e tabii içerik pazarlaması sadece bu içerikleri üretmekle de bitmiyor. bunun pazarlanması, doğru zamanda doğru yerlerde paylaşılması ve en önemlisi nokta atışı olması gerekiyor. bu notkada da yaratıcılık ve sistemli çalışma devreye giriyor tabii.
daha uzun örneklerin ve ayrıntıların bulunduğu yazı için altta linki bulunan yazıya bakabilirsiniz.
hasta bekleyen kısı ve yazarların, bı sure sonra bozulan psıkolojılerının ortaya cıkardıgı halısunatıf durumlardır.
Mısal su ambulans az once sıgara uzattı bana, kacak sıgara hem de, tekerleklı sandalyede oturan jesse pınkmanı gordum, akabınde heısenberg reyızın kayıncosunu getırdıler falan. Yaklasık 15 dk kadar once de bankamatıge ılanı ask ettım. Lan barı bı tane guzel hemsıre olsaydı etrafta.
osman durmusun kırıkkaleye hedıyesıymıs, adı bınası batasıca mekan. Acılınde agac oldugum yer daha 24 saat buralardayım, acıle gelen hastaların hepsını bılıyorum, kolu kopan herıf gelmıstı bı tane guluyodu lan bı ara adam, ulkede ne cok kalp krızı gecıren ınsan varmıs, doktorların da ısı zor ha... Galıba psıkolojım bozuluyo amk. Yok mu su bı daha ugramayacagım memlekette bı sozlukcu gelsın ıkı kelam edelım? Gelırken de bıra alsın. Valla kusucam sımdı amk. Babaannem cıksın sag salım bı daha buranın onunden gecersem adam degılım. Hoffff.
Edıt: lan nıye eksılıyosunuz olm cok yalnızım lan
çok çok sonradan gelen edit: iş bu entry girildikten iki gün sonda babaannemi kaybettiğim, orada bıraktığım hastane olmuştur kendisi. çıkar diyordum ama çıkamadı. keşke ben sıkıntıdan biraz daha patlasaydım da, sağ salim çıksaydı he? güzel lurdu. artık çok daha fazla nefret ediyorum bu hastaneden.
sımdı bu dedeler artık yasları ıtıbarıyle mıdır bılınmez gereksız bır tedbır manyaklıgının en buyuk abonelerıdırler, hem bu takıntıları hem de her ıstedıklerı an dısarıya cıkamıyor olmalarından oturu adımlarını sokaga atar atmaz yaptıkları ılk ıs ekmek almak oluyor. Aldıkları ekmeklerı tazeyken yedırmeyıp "once sepettekı ekmekler bıtecek" trıbınden dolayı evlerınde bır turlu taze ekmek yemek nasıp olmuyor efendım. Sahsen benım dedemın evınde 6 yıldır bu donguden dolayı bayat ekmek yenıyor. Bı gun butun anarsıklıgımle bu oyunu bozucam ama daha o cesaretı kendımde bulamadım.
ınsanı kendısınden ve vıcdan denen o zıkkımdan sogutan, cok soguk, buz gıbı bır duygu. ancak gercekten sevdıgın, canın cıgerın olan o kısının artık dunyaya veda etmesı gerekıyodur. Onun acı cekmesıne dayanamazsın, onun baska gozler tarafından acınarak bakılmasına, sureklı eskı halının hatırlatılmasına dayanamazsın. Bazen kendı cektıgın cıleye dayanamazsın, ama yapmak ıstersın ıste amk. Elıne acısız ölümü ıcınde barındıran bı sırınga verseler dusunmeden bu ısı bıtırecegını bıle ıddıa edersın. Yapamazsın tabı ama yalvarırsın kendıne bı yolunu bulmak ıcın, hatta o kadar umutsuz bır hale gırersın kı tanrıya bıle yalvarırsın. O her zamankı gıbı sıklemez senı, sen yıne cozulmus ve utancından olecek haldesındır,sadece ıstersın. O kadar amk.
burshaberleri.com un 30 temmuz tarihli haberinin başlığı. direnişe katılan, yazılama yapan, slogan atana burs verilmeyeceğini açıklamış kyk. bu direnişe gezi parkı olaylarının da dahil olduğunu da söylemişler.
böyle bir yıldırma planı, böyle bir şeref yoksunluğu daha görmemiştir bu memleket. kimin yaşam tarzına karışmışız, kimin protesto hakkını elinden almışız diye ağlayan çakma kasımpaşalı daha ne yollara başvuracak bakalım yıldırmak için. merakla bekliyoruz.
rumuzları, 2007 yılının msn adreslerinden fırlamış iki kişinin sözlüklere yaptıkları saldırıları görüp, ibret alıp, çok pis etkilenip imana gelen yazarların katılımlarıyla birlikte, şehadetlerin, zemzemlerin havada uçuşacağı en büyük katılımlı zirve olacaktır.
şüphesiz ki biz (akepeliler ve bu yola başkoyanlar) ezilmeyi, büzülmeyi sizden (cehape ve diğer kötü pis kaka zihniyete sahip olanlardan) daha iyi biliriz.
direnişin sesi azaldıkça, çatışmalar yerini sessiz protestolara ve küfürlere bıraktıkça ortaya çıkan bir türün adıdır. onlara geçen yine çatışıyoruzcular denir. hikayeleri, kafalarının hemen yanından geçen gaz fişekleri, tomanın altında kalmaktan son anda kurtulduklmaları, polis yumrukladıkları anıları bitmeezzz bitmeeez.
her tarafta var sonuçta bu adamlardan. yapacak bi şey yok. anlatın amk.
çoğu arkadaşımın inanmadığı durumdur. bu gece dışarı çıkarken yanıma mont almış, az önce simit almaya çıkar çıkmaz binanın kapısının önünden üşüyerek içeri girip yünlü hırkamı yanıma alıp çıkmış biri olarak iki şey söyleyebilirim; (bkz: kıskananlar çatlasın) ve (bkz: havanı sikiyim eskişehir)
zamanında ankarada olmuş olandır. bilirsiniz işte molozlardır, kumlardır bunları öylece bi yere atamazsınız. belediyenin tahsis ettiği bölgelere dökebilirsiniz. işte ankarada bir zamanlar bu yerlere kum dökebilmek için ankaraspora bağış yapıldığını kanıtlayan makbuzlarınızın olması gerektiği yönünde bir rivayet (?) vardı. rivayetti sadece canım hani olduğundan söylemiyorum. benim de kamyoncu bi arkadaşım söyledi. kamyoncunun sözüyle mi hareket edicez sanki? ehehe. hehehe. melihcim sana da selam * .
çok içtiğim bir gece başıma gelmiş ve karşımdakini her ne kadar görmeyecek olsam da utandırmıştır.
-sinaaaaaaaaaaaaannn... sinan kurtar beniiii. çabuk gel amınakoyim
+(ince ve tam anlaşılamayan bie kadın sesi) alo?
-ya sinan aloooo duymuyo musun amınakoyim? sikicem çok kötüyüm gel al beni barlardayım gel
+ya anlamadım?
-ohaaaaaa yanlış mı aradım ben amınakoyim ya? (kabalığımdan hiçbir şey kaybetmiyorum)
+yanlış oldu galiba evet.
-çok özür dilerim ya, ben çok kötüydüm de, arkadaşımı aramıştım beni alması için. yani duramıyorum şu anda ayakta (niye açıklama giriyosam? )
+önemli değil.
-iyi görüşürüz (?!) o zaman
+yok görüşmeyiz bence
-heeee pardon ya. iyi geceler. yani aslında kötü durumda olm... dııııt dıııt dıtt dıtttt
bu sefer güldüreni değil, saçmalatanı denk gelmiş olacak ki tayyeap yine çıldırmış. lice esrar lobisinin oyunu millet ayık olun. he bu arada, tayyip içmez demeyin lan, esrar içmeyi bizden öğrenecek değiller.
geçenlerde eskişehirde polisle çatışırken ev arkadşaımın yerde bulduğu gazdır. nedir ne değildir diye araştırırken şöyle bi şey gördüm ekşide; http://eksisozluk.com/entry/34322782
bizim evde duruyor bu gaz bombası şu anda ve yarısı dolu. çalkalayınca hissediyoruz çünkü. bunun kimyasal olduğu söylenmiş. capsini falan atabilirim. ekşi hesabım olmadığı için arkadaşa ulaşamadım ama bu gazı ne yapsak bilmiyorum. bi tane daha görmüştük bundan, üzerinde "bulunduğu anda polise iade edin" yazıyordu. biz de ikaza uymak amacıyla polislerin üzerine fırlatmıştık bi tanesini, bi tanesini de günün hatırası olarak çantaya atmıştık.
an itibariyle paldır küldür devam edendir. yediğimiz biber gaızndan gözlerimizi açamaz hale geldiğimiz ve artık ıslak kıyafetlerimizden yürüyemez hale geldiğimiz için eve döndük.
günün özetini geçmek gerekirse;
eti parkta toplanıldı, sloganlar atıldı sonradan akp binasına doğru yüründü. eski otogarın önünde polis tarafından acımasızca sıkılan biber gazından sonra dağılacak gibi olan grup tekrar eti parkta toplandı. barlar sokağının önünden esparka gidildi, çevik kuvvet biber gazları ve tomalarla müdahale ederek kalabalığı aöf binasına kadar püskürttü. ancak yılmayan eskişehir halkı ve öğrenciler, tekrar organize olarak üniversite caddesini işgal etti. insanlar evlerinden tencere ve tavalarla destek oluyorlar, aşağıdakilere limon ve süt atıyorlar, hala üni caddesindeki işgal devam etmekte ve gitgide büyüyen bir kalabalık var.
şu anda üniversite caddesi, aöf den esparka kadar işgal altında. polis espark önünden biber gazı ve tazyikli su müdahalesine acımasızca devam ediyor ancak halkın geri çekilmeye niyeti yok.
amerikan folk müziği yapan genç bir arkadaş. castinlerden falan çok daha yüksek yerlere gelmesi gereken ve gelecek olandır ayrıca. iyi lan işte çocuk. sakin sakin şarkısını söylüyo. dinleyin bu çocuğu.
