hamit coşkun ile birlikte suriye'deki vahşeti tüm dünyaya duyurmak için bir hafta önce suriye'ye girmiş olan lakin 4 gündür hiç bir haber alınamayan adem özköse'nin facebook'da paylaştığı son iletisi: http://www.sosyalmedyahab...-suriyede-4-gundur-kayip/
dünyada bir çok güzel söz vardır. tam twit atmalık, facebook donatmalık. bir liseli ergenin facebook profiline bakmanız yeterli bu sözleri görmeniz için, ya da bir klavye mücahidinin... ama kimse bu sözlerden ciddi ciddi etkilenmez. çünkü fikir - eylem birlikteliği yoktur bu sözlerde. söyleyen kişiye yakışmaz çoğu zaman bu afili kelimeler. 0 ve 1'lerden oluşan bir sistemde asılı kalır.
işbu nedenle bu söz çok değerlidir. çünkü bunu 1 hafta önce yazan adamlar - adem özköse ve hamit coşkun- bu vahşeti tüm dünyaya duyurmak için eşlerini, analarını, çocuklarını bırakıp, kafir ve zalim esad'ın zulmü altında inim inim inleyen suriye halkına omuz vermeye oraya gittiler. bu adamlar bu sözlere inançlarını katmışlar. allah'ım sen bu güzel insanları biz sevenlerine bağışla.
oysa yeryüzündeki tüm milli kahramanların ölümlerinin ardından halk tarafından heykeli diktirilmiştir. sanırım bir tek adolf hitler, lenin gibi adamlar kendi heykellerini yaşadığı dönem diktirmişlerdir.
bir silüete, bir halüsilasyona muhtaç olduğumuz zamanarda baş gösteren hüzündür.
Evdeki ölüm sessizliğini bozan tek şey bilgisayarda kendi halinde takılan farid farjad'ın kemanı ve yavru kedim reyiz'in tüm bu garabet havayı dağıtmak için çıkardığı miyav sesi.
`
Nerde o eski ramazanlar`? annemin lokma tatlısını komşulara yanak mıncırması karşılığında satmayı, pide kuyruğunda saçma sapan nedenlerden dolayı tartışan büyükleri seyrederken oluşan muzipçe gülümsememi, şehirlerin isimleri yavaş yavaş trt ekranından erirkenki küçük yüreğimde oluşan heyecanı, ezanı ilk duyup ev ahalisine duyurmak için balkonda bir asker disiplininde tuttuğum nöbetleri özledim.
reyiz'den yana problemim yok. çok iyi bi dinleyici ama muhabbet iki başlı olur derler büyüklerimiz. Her ne kadar çıkardığı seslerden "senin canın oyun oynamak mı istiyor" gibi kısa diyaloglar kursakta, bu diyalog bir bot'la chat yapan acemi ergen hissinden kurtaramıyor beni.
bu gün gidip annenizin, arkadaşlarınızın kıymetini bilin. ne bileyim bulaşıkları siz yıkayın, pide almaya siz çıkın, yemeği siz hazırlayın...
tüm bu söylediklerimi; hayatımda daha önce hiç görmediğim, evime ne zaman ve nasıl girdiğini hiç bilmediğim ama bu yazıyı kaleme dökmeye başladığım andan itibaren beni seyreden hüzün kovan kuşu olduğunu düşündüğüm kuş, kanatlarını çırparak onaylıyor.
kişiden kişiye değişek sonuçları barındıran hata. misal hatayı ajdar yaparsa -ki üniversiteye giriş sınavlarında yapıp mühendislik fakültesini kazanmışı kendsi- full çekebilme ihtimali doğabilir. onun için aptallığın bir göstergesi değildir.
hakan albayrak'ın yeni şafak'taki 18 kasım 2009 tarihli köşe yazısının başlığı. şöyle diyor hakan abi;
imam-hatip lisesi'nde bize peygamberlerin "zelle" denilen küçük hatalar yapabildikleri öğretilmişti.
chp li onur öymen, dersim katliamıyla ilgili sözlerini eleştirenlere cevap verirken 'atatürk hata yapmaz!' dediğine göre, mustafa kemal'i peygamberlerden bile üstün görüyor.
dogmatistlerle de tartışırız, ama dogmatizmin bu kadarına söylenecek tek şey "pes" olsa gerek.
"cesareti olan atatürk'e itiraz etsin, atatürk hata yaptı desin" diye meydan okuyor onur öymen .
tabii ki itiraz ederiz, tabii ki hata yaptı deriz, ne var ki bunda?
buyurun; mustafa kemal'in "asil kan" vurgusu, milleti zorla batılılaştırma siyaseti, ayaklanmaları bastırma tarzı, ezanı türkçeleştirmesi, türk müziğinin radyolarda çalınmasını bir dönem yasaklaması, kendi heykelini diktirmesi (veya buna göz yumması), din hakkındaki mülahazalarını okullarda ders olarak okutturması, kazım karabekir'i dışlaması vs, vs, vs, yanlıştı diyorum.
isteyen aksini savunabilir, benim yanıldığımı ileri sürebilir, oturur tartışırız; ama "atatürk'e hata yakıştırmak mı? tövbe haşa!" diyen bir adamla neyi, nasıl tartışacaksın?
"bilimin rehberliği"ni öngördüğü ileri sürülen "atatürkçülük" yahut kemalizm"in bir din gibi algılanıp dayatılması ve kutsal tanımayan "aydınlanma devrimi"nin türkiye'deki bayraktarı olduğu ileri sürülen mustafa kemal'e kutsallık atfedilmesi -hatta ilah nazarıyla bakılması- ne büyük çelişki.
uuserların tek yumruk oldukları zaman -gece- ortaya çıkan, kimseye zararı olmayan, dil, ırk, siyasi görüş üstü milliyetçiliktir. gececi yazarların sürekli birbirini artılamasının sebebidir. geceler gündüzle beraber nefsimizi de mi örtüyor ne.
azınlık psikolojisinin oluşturduğu bir tepkidir. gece milliyetçiliği'nin bir sonucu da denilebilir. herkes yalnızlığın anlaşıldığı anlar modunda... lamba sönmüş... elde klavye... karşıda tv istemsizce izlenen... yalnızlığını paylaşan uuserlara "seni okuyan, ciddiye alan birileri var burda" mesajı gönderme isteğinin bir sonucudur aslında.
akp hükümetiyle cebi para gören ve kendi burjuvazisini oluşturan müslümanların para bittikten sonra tekrar devrimci kimliklerine dönüşünün, tekrar hayır hasenat peşinden koşuşlarının görüntüsüdür.
saf ergen kızdır. yarın okula gidip brad pitt'le arkadaş olduğunu diğer kızlara anlatacaktır. hatta özelden mesaj atıp cevap geldiğini görünce havalara uçacaktır.
kaliteli ateistler kimsenin inançlarına sövmez, küçümsemez, alay etmezler, bütün inançlara saygı duyarlar. güzel insanlardır.
kalitesiz ateistler ise vahşi bir yaratık gibi önüne çıkan her canlıya saldırı yaparlar, inançları küçümserler, ibadetleri küçümserler, kimse tarafından sevilmezler. toplumdan dışlanırlar. gerçek olmayan - sanal - ortamlarda ruhsal Mastürbasyon yaparlar.
boş iştir. sen ne kadar kıçını yırtarsan yırt, ne kadar klavye delikanlılığı yaparsan yap başaramayacaksındır. istediğin şeye inanabilirsin ona lafımız yok ama benim dinime küfredemezsin. allah'ın nurunu söndürmeye çalışanlar için ufak bi liste;
avea'nın fenerbahçe için açacağı yeni tarife imiş. bu tarife ile birlikte her ay 250 kontör yükleyen fenerbahçeli dostlar için uefa kupası videoları ücretsiz cebe geliyormuş.
sözlükte açılan anket içerikli başlıklardan dolayı başı dönen yazarın, ankete yönelmeye geçmişken, anketin sol frameden kayması sonucu kendine geldikten sonra kurduğu şükür cümlesi. *
doğruluğu su götürmeyen gerçektir. her konu hakkında açıklama yapmaları başka türlü açıklanamaz.
adamların distribütör kapağı ile ilgili bile bir açıklaması var. kimse biz kandırmasın. kimliğinde "suisse" yazan her şahıs google dan araştırma yapıp 2. dünya ülkelerine bilim adamı yaftasını da yapıştırarak bu saçmalıkları pazarlamaktadır.
sürekli her işe koşan, bize emeğini eksik etmeyen, cennet hatunu olan " hanım " kod adlı annemizin, kan ter içinde koşarken rahatsızlanması sonucu söylenen söz öbeği.
2010 yılın da oynayacağı formadır. hayatımda böyle absürd bir forma görmedim. en son hatırladığım saçma forma marshall'ı galatasaray formasıydı. ama o da yıllar önceydi.
insana sanki, formalar önce basılmışta formaya yazık olmasın diye üstüne türk telkom reklamı bantlanmış gibi bir his vermektedir.
edit: galatasaray yazdım özellikle sözlük böyle algılamış, ayar vermeyin düzelteceğim.
statükocu yazarların gerçekleştirmesi muhtemel olay. gitmişken dinci yazarları da şikayet edeceklermiş. bide ahmet ayşe'nin saçını çekmiş onu da şikayet edeceklermiş.