- bey mey diye hitap etmek zorunda kaldığın patronun kaka yaptığına, yahu şuna kaka yerine b.k desen ölür müsün?, şahitlik ettiğin tuvallette falan, başka neresi olacaksa artık, * vakit geçirmek ve vesair nedenlerden ötürü oyalanırken neyin.. tasa doldurulan, kaba et sesini bastırmayı da içinde barındıran su sesi bu şahitliğin temel argümanıdır.. karşılaşıp, o raddede bile bey mey diye hitap etmek zorunda kalmak ulen amk. daha beyi meyi mi kalmış. adam tek ya da birden fazla kalemle kakasını yapmış. e yapacak helbet hamile gezecek hali yok ya.. hadi hep beraber söyliyelim, bi güzel tere yağından kıl çeker gibi s.çmış. (def-i hacet sonrası yüzdeki ifade) * muhtemeldir ki kuş gibi olmuş.. etiketler ortadan kalmış. özellikle sol eline ki taharet eli olarak çevre köylerde nam salmıştır, daha fazla sıvı sabun almış. ben s.çtım normalde çişimi yaptığımda elime bi su çalarım yeter ama kakamı, hadi işçi parçası hep beraber söyliyelim, b.kumu yaptım o yüzden sıvı sabuna abanıyorum ne olur anla beni proletarya demeye getirmiş. ama nedir? zaman ve mekan gözetmeksizin sen, ben yine de, hep mep, bey mey demek zorundayız di mi?. teallam yaa. bence bu haksızlık lan!.
- toplu taşıma aracında, şoföre ücretini senin aracılığınla iletmek isteyenin avucuna zor bela bıraktığı bozuk parayı ki ona da bi başkası iletmesi için vermiş de olabilir, direkman şoföre veyahut şoföre senden de yakın olana ulaştırmak isterken düşürmek kendi paran olsa önemli değil der, düşen miktar kadar cebinden çıkarır, bu sefer biraz daha dikkat ederek ödemeyi yapar, üstünde fazla da durmazsın (gördüğünüz gibi hiçte fazla durmuyorum) * lakin iş başkasının parasını (hiçte rızan olmadan sırf toplum içinde edindiğimiz geçici görevleri yerine getirmeyi şiar belleyip, örnekse; bi şişli uzatır mısınız?a uzatmıyorum amk. al yer de veriyorum siktir git kendin uzat deme cesaretini gösteremediğimizden) iletmeye geldiğinde işin rengi ufaktan ufaktan değişiyor gibime geliyo aga. bu ahval ve şeraitte imdada yetişen olasılar ise, buna tanıklık eden şoförün önemli değil tamamı ya da düşen meblağın bulunması, burda da üçüncü bi kişinin düşen parayı yerde araması inşaallah ben bulurum hissiyatı devreye girer, hiç olmadı parasını düşürdüğün kişinin düşen miktarı yenileyerek, belki araya düşen miktar kadar bi şaka da sıkıştırarak uzatmasıdır gibi olasılardır değil mi pek saygıdeğer okuyucu efendilerim benim. konuyu bağlamada ki hattızatında bağlayamama da ki kelime seçimlerine gel. *
- sevdiceğimize kaka yapmasını falan yakıştıramıyoruz da anne babamıza çok mu yakıştırıyoruz? kakasını yapmaması gerek diye düşündüğümüz kişi ile sevişmişliğimiz ya da sevişme potansiyelimizin mi olması gerekiyor? hasılı etin ete değmesi mi gerekiyor? * ben bunlara inanmıyorum. bana ben bunlara inanıyorum dedirtemezsiniz. ben çatır çatır, patır patır kakamı yapıyorum bu da berrin onun da benden aşşa kalır yanı yok di mi berrin diyecek ve berrin tarafında da g.tüyle (mümkünse üç kısa zort) tasdik edilecek insanlara ihtiyacımız var diye düşünüyorum. yahu bunu saklamanın, yapmıyomuş gibi davranmanın bir başkasının (çiçekler) yapmasını yakıştıramayanların neyin peşinde olduklarını çok merak ediyorum açıkcası. g.t deliği diye bi şey var, bu salt anal seks yapılsın diye hizmet veren bi delik değil abicim. sitemin tırtlığına bak * belli ki asli bi görevi var. bırakında yapsın. (yapmasın diyen mi var sadece ben görmiim diyenler, hele hele adam olmuşlarda, beniminen muhataplar.) bi şey daha var hani.. bi açıdan kaka yapmasını yakıştıramama da koku ön planda ya, buna çare aynı evde yaşamıyosanız pek bi sıkıntı olacağını zannetmiyorum nassolmasa umumi wcler bize yalan söylemek için görevlerinin başındalar, aynı evdeyseniz de tıpki umumi wclerdeki gibi iki ayrı tulavetle sorun çözülebilir gibi aga. hatta nasıl ki aman çocuklar s.kiştiğimizden haberleri olmasın diye ebeveyn banyosu varsa, duygu ve düşünceyi dile getirme biçimine bak amk. * aman birbirimizin kakasına kokusuna maruz kalmayalım diye de, bi kat alttaki dirsekte buluşacak iki başka gider borusu olan kaka yapma yeri ile de sorun çözülebilir. bu arada çiş yapmakta beis görülmüyo ya ona da canım sıkılıyo. çiş yapmak daha mı kabul edilebilir bi şi ki!? ayıp ayıp. çiş yapmasını da yakıştırmayalım. harbi olalım. regl konusuna da hiç girmiyorum. bilahare artık. *
- yanında içecekle pekala iyi gidecek olan bi siparişin ardından içecek olarak ne alırdınız? diye soran garsona, hiç bi şey içesin olmamasına rağmen, nazarında, o an için gereksiz yere parası çıkışmayan adam olarak değerlendirilmek düşüncesi ağır bastığında, kola, ayran demekten geri durup bi su dememizin altında zaten her halükarda suya ihtiyaç duyucam ama kola öyle diil ki, hem aldığım suyu bulunduğum süre içerinde içmesen de yanımda götürebilirim, kim ne diyebilir aga, şimdi kutu kola alsam zaten içesim yok bi kaç fırt çekçem içemicem, eee sonra.. ziyan olmasın diye onunla mı çıkıcam dışarı, ayran da hakeza öyle, belirtmek isterim düşüncesi yatıyor gibime geliyor. hatta; amma ve lakin abicim paket siparişte sorun yok, babalar gibi almıyorum ulan al-mı-yo-rum, alsam söylerim s.kitoşlar, niye unutayım alacağım içeceği ha niye, ama bi bi ketçap mayonez olsun mu abi demek, ekseri, hak getire di mi şark kurnazları sizi iç sesime eş zamanlı yok sağol derken kuru kuru pek zanmıyorum helbet daha önceden alınmış litrelik ya da ne bilim fazladan bi kutu kola, ayranı zaten vardır yaklaşımını, karşıt iç ses olarak ilgili kişide uyandırmak da var gibime geliyor.
- evveliyatında kendisine yönelik edilen beylik lafların dışında nokta laflar duyduğunda önemsemeyip, kendisi açısından ayrı bi yere sahip ünlü birinden edilen o nokta lafa anlamca en yakın lafı başka bi konuya istinaden duyduğunda hak veren tipte kişiler kendilerine ait bi düşünceyi bina ederken bile popülist referans peşinde koştuklarının açık bi delili değil de nedir lan! sakin ol şampiyon.
- çay kaşığı ile tatlı kaşığı arası ayarında bi kaşığa yer yer ihtiyaç duyduğumuz anlarımız vardır deyu düşünüyorum. örnekse; ağzına kadar içine nevaleyi boca ettiğin, dudak payı bırakmadığın bazı kupalarda, oluyo bazen, ayrıca kupa var kupa var, içimlik nevalemize çay kaşığı ile müdahelede, ya çay kaşığımız kupada boğulma tehlikesi geçiriyo ki bu da tatlı kaşığının alternatif olması için yeterli bi neden ya da sırf s.ktiriboktan bi karıştırma için parmacıklarımızın uçları neredeyse ikinci dereceden haşlanıyo. (anaa yazıık) çay kaşığı boğulmasını yaşamamak içün bari tatlı kaşığı ile derde derman arayayım dediğimizde falan ise o kaşık kupada çok afedersin erekte olmuş bi s.k gibi ya da kupanın bitiminden itibaren sankit bi yelken direği varmış gibi görünüyo. (benzetmelere bak) arkadaş! ben bu ahval ve şeraitte içeceğimi neyin içerken, ne lan öyle karıştırma sırasında ancukta oynayan s.k görünümlü şeyi mi içecem diyorum. ilaveten, inanır mısın, yetmezmiş gibi bi içimlik içişim olan bu içişim de o biçim olumsuz etkineliyo ki beni asıl yıpratan da bu değil mi zaten. ehe ehe. velhasılıkelam veyahut efenime söyliim; burdan kaşık dünyasına yön verenlere, şekil verenlere izninle seslenmek istiyorum: (kaşığı eğip bükenler siz değil lan!) ağalar bu bahsini ettiğim türden bi kaşık türü sürün piyasaya 96 parça almayan şereften yoksun oğlu yoksundur lan. hamiş: belki de böyle bi kaşık çeşidi vardır da haberim yoktur. muhtemeldir diyor, bu hayati öneme sahip konuyu kapatıyorum.
- uyanık olduğu iddiasını sık sık güncelleyen, bulunduğu ortamı bi cümle belleyip o cümlenin öznesi olduğuna her daim vurgu yapan, muhatap olduğu her kızın aklını aldığı zannını ki zan bile değil baaa kalırsa, sesli olarak dillendirmeyi meziyet olarak adlandıran, sulu zırtlak şakalar yapmayı şaklabanlık kelimesinin anlamının dışına çıkarak esprili kişiliğine borçlu olduğunu düşünen, ipe sapa gelmez ne idüğü belirsiz kendince aykırı ve sivri çıkışların kendisini ayrıcalıklı kılacağını marjinallikle karıştıran, üzerinde fazla durulmadığı bariz olan laflarla, çatısını oturtamadığı yine kendince enteresan anılarla kendisini dinlenilebilir/çekilebilir kılacağını zanneden adam, seni tanımlamaya ne kelime dağarcığım ne de mevcut kelimeler(im)den kurduğum cümlelerim yeter. ufaktan deniim dedim ama. belirtenzi.. aha aha.
- beni görmediğine kanaat getirdiğim (yakınlık derecesi önemli değil) ama benim, o an onun, nerde ne yaptığını bildiğim bi arkadaşımın, benimle öylesine plansız bi zamanda görüşür mi acep merakımı gidermek maksadıyla, beni bu meraklar öldürdü, aslında böyle bi merakımda yokta yazıda atıp tutmak güzel olabiliyor, bu söylediğimde de samimi değilim açıkçası, her neyse devam ediyorum, o an cepten ulaşıp nerde neler yaptığını sorar, alakasız bi yerde olduğunu bi g.tverene yakışır ve de sakin bi şekilde dile getirir ise şayet, yalana dili alışkın olduğu sonucu çıkar burdan ki bizim de buna şerbetimiz vardır icabında, gram tereddüt etmeden lan çük kimi s.kiyon sen, şu anda şu civarda cirit atmıyor musun aga sen, ulan var ya gözlerime mi inanayım sana mı ha, seni küçük yalancı!? diye çıkışır, onu cebin başında zor durumda bırakarak.. tabanvay halde ise bir anda durmasını sadistçe bi zevkle izleyerek, arkadaşları zor durumda bırakmanın tadı başkadır, bu tatta ise samimiliğimin esamisi bile okunmaz, olur mu öyle şey canım, dedim ya.. yazıya bu.. atıyom, yoksa arkadaşlar candır vesairedir falan ne diyodum lan ha onu cebin başında zor durumda bırakarak, bundan sonraki ilişkinin hakimi pozisyonunda ilerlemeyi planlar, buna rağmen yapacaksa da açıklamasına izin verir, beni ikna edip edememesine göre de s.ktiri çekip çekmeyeceğime karar veririm kardeşim ooo yooo.
- misal hem çişin var hem de açsın, girdin bi lokantaya öncelikli olarak selam verir, tuhaf bakışlar nezaretinde direk wcye yönelir, sonra mı siparişini verirsin yoksa selamla birlikte siparişini de verir bi yere de oturmadan direk wcye mi yönelirsin yoksa önce yerimi belli edeyim diyerekten siparişi verir bi yere kurulur bi müddet takılır sonra mı wcye yönelirsin yoksa önce bi yere kurulur siparişi verir, siparişin gelmesini de bekler, tıkınır, sonra mı wcye yönelirsin yoksa önce bi yere kurulur siparişi verir, siparişin gelmesini de bekler, tıkınmayı da aradan çıkarır, hesabı da öder, sonrasında mı wcye yönelirsin yoksa bu bahsi geçenlerin neredeyse hepsini hayata geçirir, dışarı çıkar, bi kaç adım yol alır hassiktir çişimi yapacaktım lan! diye gerisin geri lokantaya döner öyle mi işersin yoksa çok geç.. dışarıdayım artık diyerek çişini yapacak başka bi yer mi ararsın? naparsın ha naparsın!? yalnız bu söylediklerim, asortik bi yer içün zanmıyorum, azcı esnaf lokantasında iseniz geçerlidir gibime geliyo. ha unutmadan bi de manyaksanız ki ben manyağım. aha aha.
bugünkü yazısında bülent ersoy'la ilgili olarak, "güller kafaya kondurulmamış, kafa güllere kondurulmuş resmen" diyerek, inci ve muadili mecralarda ziyadesiyle sirküle edilen şablon, kalıp yaklaşımlara hakimliğini belli ettiğini gördüğümüz yazar..
Aşık olmak acı çekmektir. Acı çekmemek, için kişi aşık olmamalıdır. Ama, kişi sonra aşık olmamaktan dolayı acı çeker. Bu yüzden, aşık olmak acı çekmek, aşık olmamak acı çekmek, acı çekmek acı çekmektir. Mutlu olmak aşık olmaktır, mutlu olmak o zaman, acı çekmektir, ama acı çekmek kişiyi mutsuz eder, bu yüzden, mutsuz olmak için kişi aşık olmalı, ya da acı çekmeyi sevmeli, ya da çok fazla mutluluktan dolayı acı çekmelidir. Umarım bunu yazıyorsundur. **
3 idiots deyu bi' film var okey de başlık altındaki idiotları sayamadım. * yerlerde sürünen, çıtası gayet düşük olan merakımı da bu başlık sayesinde gidermiş oldum. artık rahat bi' uyku çekebilirim zaar. sağol uludağsözlük teşkürler. kaçarca. haha.
rakam ile sayı arasındaki farkı biliyor muyuz gibi gereksiz bi' merak içinde açtığım bu başlığın tanımı ne olsun,
filmin adının içinde neyin rakam bulunan filmler olsun mu? eveeet elbette ki bu olsun. hahaha. zeka böyle bi' şi işte pek muhterem okur. *
- yüreğinin götürdüğü yere yarın git...
"susanna tomorrow"
- borcu olan bi arkadaşımın elim dar bu aralar
demesinin ardından lafı mı olur nihayetinde
aramızda bi hukuk var borçlar hukuku demişliğim var.
- esasen söylediklerine gram mana yükleyemediğin
bi muhatabın karşısında sırf anlatma, kendisini
ifade etme, paylaşma gayretkeşliğinin yüzü suyu
hürmetine, ortada bi emek var aga, mimiklere
yalancı mukabele ifadesini yerleştirmek suretiyle
anlarmış gibi görünüp ne diyon la maldan adam
repliğini, hakeza ve benzeri replikleri, hasır
altı etmek edimini, muhatapla aradaki hukuk,
bulunulan yer ve yakınlık derecesini de göz önünde
bulundurarak sabır taşının çatlamasına değin
ertelemek, gayet tabi ki tabii gibi gelii bana.
seni bilemen.
- dostum olması gereken düşmanımın düşmanı da
düşmanımsa; bu iki düşmanımın, düşmanım olmayan
düşmanları da, double dostumdur aga. *
- konuşma akçesi olarak değeri olmayan ki bunu
da belirleyen, bahsi edilen şeyin altını dolduran,
referans olarak alınan argümanların dar bi
çevrece biliniyor olması başı çeker gibime geliyor,
lakin yazıya oyun, teknik, çeşni, zenginlik,
akıcılık katan bi şi, en ufak bi çağrışımla
googledan neyin elimin altına gelebilecekse şayet,
bu şeyi, neyse artık o, tam randımanlı havsalada
tutuzlamamak bu gün ve her gün kendim içün
yaptıklarım arasında yer alıyor desem evet desem
bana inanır mısınız yoksa bu raddeden sonra beni
görmezden gelmek için havsalam almıyor söylediklerini
demekle mi yetinirsiniz? inan cevabınızla, sorumla
ilgilendiğiniz kadar ilgiliyim. saygılar!. hahaha.
- izlediğim bant yayında ki canlı yayın saati ile
izlediğim saatin, saniyeler bi' kenara, örtüşmesi..
ateistler hadi bunu da açıklayın?! haha.
- parası olan kimi insanların türlü absürt
harcamalarından yola çıkarak paralarını
değerlendiremeklerini düşünen, ulan bende onlardaki
kadar para olacak var yalı cümleler ile de
düşüncelerini sesle somutlaştıran kimi insanların,
ekseri elbette ki faaakir insanların çenelerini
türlü absürt yaklaşımlarla bu para meselesine
yormaları, uzanamadıkları ciğere mundar demeleri
falan, bu yazıyı yazan da dahil olmak üzere hemen
hemen herkeşlerin sohbetlerinin ana konusu olmasa
da yan dal olarak işledikleri bi mevzu
olduğunu takdir edersiniz kabul etmek yerinde
olacaktır dii mi aga?
- mevcut muhabbetlerinin tamamı istemsizce
de olsa am göt meme muhabbetine kaymış
orta yaş üzeri adamlar için zihinsel ergenli
dendiğini biliyor muydunuz?
- üç çocuk okutuyorum diyerekten selpak satma kisvesi
altında aman dilenen bi teyzenin lehine bi
davranışta bulunmadığımda takındığı o yüz ifadesini
baz alarak ben de okuyan o üç çocuktan biriyim
dememek içün kendimi zor tuttuğumu ama buraya
yazmakta da hiçte bi´ beis görmediğimi, vicdan
muhasebesine neyin de yüz vermediğimi
bilmenizi isterim ağalar.
- dostluk düşmanlıkla dostluk maçı yapsa kaybetse.
düşmanlık kazanımdan feragat edip dostluk kazandı
açıklaması yapsa kaybetse dostluk kazansa olma mı?
- öyle pek aman aman beraber sosyalleşmediği bi
arkadaşını, neredeyse kırık yılda bir diyelim,
ziyadesiyle beraber sosyalleştiği arkadaşlarıyla,
neredeyse kırk dakikada bir diyelim, bi yerde,
o yer neresi olsun, facebookta, twitterda yer bildirimi
yapmada göt kaldırabiletesi yüksekçe bi yer olsun,
bulunulan yerde kendini elit hissetme .mcıklığına
gark olunabilecek bi yer olsun, neyin gördüğünde
aa sen de buradasın ha kolpa sevindiriklenmelerine
paralel o arkadaşıyla aynı hissiyatlar eşliğinde
kucaklaşılması hadisesine her tanıklık ettiğimde
gördüğüm manzaranın bende bıraktığı tahribat,
bu seremoniyi yazmakla atlatabilecek gibi değil la.
- hikayebuya! ellerinden çivilendiği söylenen ölü
dirilten hz. isa simyacı midas gibi eşek kulaklı
olaydı ilaveten 2 çivi daha kullanılırdı *
- burun karıştırmayla burun kaşımayı burunla
eğleşenin aleyhine olacak şekilde muzipçe
karıştıranın kaşındığını söyleyen adam,
burun karıştırmasını, hapşırmamak içün alt dudağı
ısırmak gibi düşün, bastırmak, ötelemek için,
burun kaşımak, kabasını almak çokta bilinmeyen
bi şey değil hani.
- urfa'da yağmur duasına çıktılar da biz mi gitmedik...
"impara'thor"
özet geçiyorum;
inananların tanrının varlığını bildiğini zannetmeleri gibi
tanrının olmadığını bildiğini zannetmeleridir aga.
ortak payda eminlik.
(bkz: agnostisizm)
- benim ne işim var burada diyen bi
tip olmamama rağmen, olduğum yer, her
nereyse artık, o yerde, günümün çoğunluğu
geçmeye başladıysa ve bu durum efenime
söyliim kronik bi hal almaya yüz tutar
gibi olsuysa ve de üstüne üstelik, yetmezmiş
gibi, kendini içinde rahat hissetmediğin
kılık kıyafetle nefes alıp vermek gibi
s.kri boktan bi edimle yüz yüze kaldıysam,
bu ahval ve şeraitin doğal sonucu olarak,
dışarıdan bakılanda, sıradan bakış atanlar
için, normal bi yüz ifadesi gözlemlense
de kendime yabancılaşmanın Allahını kendi
içinde yaşamam gayet doğal gibi geliyor bana.
- eller cepte, ipimle kuşağım s.kimle taşağım
bi hayat yaşarken, (oh mis valla) elleri
cepten çıkarmış (zorunda kalmış) ve memeli
takımı primatlar gibi yandan sarkıtmışsan,
(saatlerce hem de )o elleri nereye koyacağını
bilememe hadisesini pekala yaşarsın aga.
(bilen bilir) hatta yaşadığın gibi bedende
buna refleks olarak tepkisini; ellerin titremesi,
hissizleşmesi vb. elleri kontrol altına alamama,
onları yöneteme gibi (oldu olacak yabancı el
sendromu de bari) semptomlarla ortaya koymakta
gecikmez gibi geliyor bana. yoksa kaşığı
tutmada ne var, tutmuşluğumuzda var çok şükür.
(hakeza eş zamanlı çatal bıçak kullanımı)
- bu güne değin, bireysel hareket edip yapılan
işi bir başkası ile beraber ortak çalışma
yürütmeden tek tabanca halletmiş ve de bundan
tatmin sağladığı için de, (zevki başkadır,
tanrıyı oynamak olarak da düşünebiliriz)
kendinde güveni eksiksiz muhafaza etmişken,
artıkın aksine, açık ofis gibi genişçe bi
alanda, neredeyse sürüsosyal hareket etmek
zorunda kalındığında ve de bu farkındalık,
asıl ellerin içinde olması gereken yer olan
cepte mevcutlarsa, mevcut durumdan kendini
sıyırıp, sürüye karışman, e az buçuk mizahi
bakış açın ve de psikolojik tahlil yetin de
gelişmişse, zor gibi geliyor bana. (önce teşhis)
- sosyalleşmeyi severken, sosyalleşme eylemi,
kendi inisiyatifin dışında da, türlü nedenlerden
ötürü, yapılmak zorundaysa, en önemlisi de,
sosyalleştim bitti, şimdi kendime vakit ayırmaya,
kendimi dinlemeye sıra geldi dediğinde, dediğin ile
kalıyorsan (triplere bak) ve bu ihtiyaca cevap
bulacak zamanı kendinde yaratamıyorsan; (el işi
işte her istediğini yapamıyorsun geyiği) vücutta
gerilme ki ekseri heyecanla karıştırılır, hele ki,
karşı cinsle laflıyosan falan kesin heyecanlandığın
düşünülür, (bkz: dar bakış açısı) yüzde düşme,
ağızda kuruluk ya da kısaca komple mala bağlama
(doktor kesildim iyi mi, hastayı şöyle alalım)
arazları kişide görülebilir gibi geliyor bana.
- hüküm bildiren, hesap soran tonlamalı cümle
içerikli diyaloglara maruz kaldığında, göğsünde
o tonlamaları yumuşatıp gerisin geri ziyadesiyle
gönderme dil beceresine sahip bi bireyken,
(istisnalar kaideyi bozmaz, bazı bazı duvara
elbette ki toslanabilir) bulunulan ortam gereği
düşüncelerinin % 30unu muhatap kulaklara
ulaştırdığında, oluşan e ama kesmedi ki,
yok abicim benim daha edecek bi araba lafım var amk
düşüncesini, kafadan ötelemeye çalışırken,
o ana geri dönmek, hiç bişi olmamış gibi
kaldığın yerden devam etmek zor gibi geliyor bana.
levent üzümcü'nün oynadığı "öldür beni" bölümü, cem yılmaz'ın 46 dergisi için verdiği bi' kaç pozu hatırlattı bana. cem'e deli demişler lan! ha tabi galip tekin'in kim bilir hangi zamanda yayınlanmış bi' çizgi öyküsü. o ayrı. *